• Sonuç bulunamadı

Kemalizm’in Düşünce Akımı Olarak Ortaya Konulması ve Gelişim

1931-1938 dönemi, Kemalizm’in “Altı Ok” olarak ifade edilerek CHP Programlarına geçtiği, bir düşünce akımı olarak ortaya konularak açıklanmasına, sistemleştirilmesine ve meşru gösterilmesine yönelik faaliyetlerin yoğunlaştığı bir dönemdir. Kemalizm’in genel ilkeleri CHF’nin 10 Mayıs 1931’de toplanan Üçüncü Büyük Kongresi’nde kabul edilmiştir.64 Bu Kongre’de kabul edilen CHF 1931 Programı’nın “Methal” bölümünde “Yalnız birkaç sene değil, istikbale de şamil olan tasavvurlarımızın ana hatları burada toplu bir halde yazılmıştır.65” ifadesi yer almaktadır.

Program’da ilkeler “Altı Ok66” şeklinde formüle edilerek İkinci Kısım’a aktarılmış67, Birinci Kısım’da ise “vatan, millet, devletin esas teşkilâtı ve âmme hukuku”ndan ibaret olan “esaslar” tanımlanmış olup68 bu esaslar 1947’ye kadarki programlarda yer almıştır.69 Programların başında “vatan”, “millet” ve “devlet” gibi kavramların yer alması, ulus devlet inşasının devam etmekte olduğu ve bu faaliyetin de programın yani yapılacak işlerin kapsamında bulunduğu şekline yorumlanabilir.70 1931 Programı’nın İkinci Kısmı’nın 1. maddesinde (bu kısım tek maddeden ibarettir) “Cumhuriyet Halk

62 Atatürk (Nutuk-II), s. 586. 63 Kahraman, s. 438.

64 C.H.F. Üçüncü Büyük Kongre 10-18 Mayıs 1931 Zabıtları, İstanbul 1931, s. 30-31. 65 C.H.F. (1931), s. 29.

66 CHP’nin Altı Ok’lu bayrağı 1933’te kullanılmaya başlanmış olup bu bayrağı tasarlayan Gazi Eğitim

Enstitüsü resim-iş bölümünden İsmail Hakkı Tonguç’tur; Uyar (1930’lar), s. 161. Bilindiği üzere İsmail Hakkı Tonguç, ilköğretim genel müdürü olacak ve Milli Eğitim Bakanı Hasan Ali Yücel ile birlikte Köy Enstitülerinin kuruluşunda önemli rol oynayacaktır.

67 C.H.F. (1931), s. 30-32. 68 C.H.F. (1931), s. 29-30.

69 C.H.P. (1935), s. 3; C.H.P. (1939), s. 4; Cümhuriyet Halk Partisi (1943), s. 3. 70 Uyar (1930’lar), s. 160.

22

Fırkası’nın “ana vasıfları” “A- Cümhuriyetçi, B- Milliyetçi, C- Halkçı, Ç- Devletçi, D- Lâyik, E- İnkılâpçı” olarak sıralanmış, ilkelerin her biri harflerle ifade edilen fıkralarda açıklanmıştır.71 Altı okla sembolize edilen bu ilkelerin dayanağı Atatürk’ün çeşitli vesilelerle yaptığı konuşmalardır.72 Bu ilkelerin kaynaklarından sayılabilecek bazı görüşler de değindiğimiz üzere Atatürk tarafından Nutuk’ta da dile getirilmiştir. Söz konusu Programda, önceki bazı belgelerin programdaki ilkelere zemin oluşturduğu, gene “Methal” bölümünde şu şekilde ifade edilmiştir: “[…] bu fikirlerin başlıcaları fırkanın 1927 senesinde Büyük kongrece de kabul olunan nizamnamesinin umumî esaslarında ve ayni kongrece tasvip edilen Umumî reisliğin beyannamesinde ve 1931 Büyük Millet Meclisi intihabı münasebetiyle neşredilen beyannamede tesbit olunmuştur.73” Bununla birlikte ilkelerin tam olarak nasıl bir çalışma sonucunda oluşturulduğuna ilişkin bir bilgi mevcut değildir. İlginçtir ki “Esaslar” ve “Ana Vasıflar” ile ilgili görüşmelerde ifade değişikliklerine, kelime ve noktalama işareti eklemelerine dair söz alanlar varsa da ilkelerin içeriğine ilişkin görüş beyan eden hiç kimse olmamıştır.74 Bununla birlikte Nizamname ve Program Encümeni’nin Nizamname Hakkındaki Mazbatası okunduktan sonra yapılan görüşmelerde bazı mebuslar programdaki esaslar hakkında söz almışlar, ideoloji ihtiyacını dile getirmişler ve eleştirilerde bulunmuşlardır.75

1931 Programı’nı takip eden 1935 Programı’nda Kemalizm kavramına ilk kez “Kamâlizm” olarak yer verilmiştir. Bu Program’ın “Giriş” bölümüne eklenen 4. paragrafa göre “Partinin güttüğü bütün bu esaslar, Kamâlizm prensipleridir.76

71 C.H.F. (1931), s. 30-31. 72 Öz, s. 141. 73 C.H.F. (1931), s. 29. 74 C.H.F. (Üçüncü), s. 26-29. 75 C.H.F. (1931), s. 230-235. 76 C.H.F. (1935), s. 2.

23

Programın girişindeki bu ifade ile sadece altı ilke değil, “ekonomi”, “finans”, “ulusal eğitim”, “sosyal hayat ve kamusal sıhhat”, iç, tüzel ve dış sıyasa, İşyarlar (memurlar), Özgür ertik sahibleri (serbest çalışanlar)”, “vatan savgası (savunması)” başlıkları altındaki konular da Kemalizm’e dahil edilmiştir.77 Öte yandan her ne kadar 24.11.1934 tarih ve 2587 sayılı kanun78 ile Mustafa Kemal’e TBMM tarafından “Atatürk” soyadı verilmişse de CHP Programlarındaki “Kemalizm” ifadesi değiştirilmemiş ve “Atatürkçülük” deyimi kullanılmamıştır.

1935 Programı’ndaki değişikliklere gelince, “Dil Devrimi” çerçevesinde bu programda yeni türetilen öz Türkçe sözcükler kullanılmış olup bunların bir bölümü günümüzde kullanılmamaktadır. İlkelerden milliyetçilik “ulusçuluk”, inkılapçılık “devrimcilik” sözcükleri ile ifade edilmiştir. Devletçilik ilkesi biraz daha detaylandırılmış, 1931 Programı’nda “Sınıf yok, iş bölümü var”, “Menfaatler kabiliyet ve çalışma derecesiyle mütenasip olur” yan başlıklı bölümlerin düzenlediği konular halkçılık ilkesine aktarılmıştır.79 1935 Programı’nın kabul edildiği Beşinci Kurultay’da CHF’nin adı “Cumhuriyet Halk Partisi (CHP)” olarak değiştirilmiştir. Öte yandan 1935 yılı civarında CHP Genel Sekreteri Recep Peker’in otoriter-totaliter nitelikte bir parti programı ve tüzüğü hazırlamasına rağmen bunun Atatürk tarafından kabul edilmediği çeşitli kaynaklarda ifade edilmişse de bu program ve tüzük taslağı ortada yoktur.80

77 C.H.P. (1935), s. 12-53; Bu yönden Kemalizm, Cemil Koçak’ın deyişiyle yapılmış, yapılmakta olan

ve yapılacakların bir toplamından ibarettir; Koçak (Resmi Tarihe), s. 183.

78 “Kemal öz atlı Cumhur Reisimize verilen soy adı hakkında kanun” (RG, 25 Teşrisinisani 1934, Sayı

2865). Bu Kanun’un, 21.06.1934 tarih ve 2523 Sayılı Soyadı Kanunu’ndan 4 ay sonra kabul edilmiştir. Atatürk’ün soyadı ile ilgili bilgilerdeki karışıklığı ele alan ve kendisine “Atatürk” dışında sunulan diğer soyadları hakkında ilginç bilgiler içeren bir makale için bkz. Alkan, M.Ö.: “Atatürk” Soyadı Nasıl Bulundu?, Toplumsal Tarih, Sayı 205, Ocak 2011, s. 48-53.

79 C.H.F. (1931), s. 32. 80 Uyar (1930’lar), s. 160.

24

Recep Peker, Kemalizm’i açıklama ve özellikle sistemleştirme yönünde çalışan çok önemli bir isimdir. Peker, Tek Parti döneminin “kudretli” devlet adamı ve CHP Genel Sekreteri olarak rejimin “ideologluğunu” üstlenmiş ve CHP Programlarını hazırlamıştır.81 Sert ve otoriter kişiliğe sahip Peker, “disiplinli hürriyet” kavramını vurgulamış, “her şeyin devlet için olduğu” fikrine inanmış82, yeni rejimin Nazizim, faşizm ve komünizme benzer yanları bulunduğunu itiraf etse de bunların milletin bütünlüğünü bozucu unsurlarının ayıklandığını belirtmiştir.83 Bu görüşlerin, 1930’larda otoriter-totaliter rejimlerin yükselişinden, liberalizme ve demokrasiye yönelik eleştirilerden etkilendiğini ifade etmek mümkündür. 1931 CHF Programı’nın izahı için 16 Ekim 1931’de İstanbul Darülfünunu’nda verdiği konferansta Peker, milli birliğin sınıfsız toplum anlayışı ile sağlanabileceğini, sınıf çatışmalarının devletin yaşamasında ve korunmasında en büyük güç olan milli birliği ve milliyet fikirlerini tahrip ettiğini söylemiştir.84 Gene bu dönemde Peker, Kemalizm’i açıklamak için

düzenlediği konferansları “İnkılâp Dersleri” adı altında derlemiş olup bu eser Kemalizm ile ilgili önemli bir kaynaktır.85 Ayrıca Peker, 16 Kasım 1931’de parti

81 Yıldız, A.: Recep Peker, Modern Türkiye’de Siyasal Düşünce, Cilt 2, Kemalizm, Ed. T.Bora/M.

Gültekingil/A. İnsel, İstanbul 2009, s. 58; Taha Parla’ya göre Recep Peker Atatürk’ün ve CHP ideolojisinin sadık bir temsilcisi olup yaptığı açıklamalarla her ne kadar “sağa, sola sallanmalar”, kişiye göre nüanslar varsa da o, CHP’nin ideolojisini açıklamış, ruhunu ve uzantılarını ortaya koymuştur. Peker’in görüşleriyle Atatürk’ün, İnönü’nün görüşleri ya da CHP programının farklı olması mümkün değildir. Atatürk’ün ölümünden bir yıl önce İnönü’nün başbakanlıktan ve genel başkan vekilliğinden ayrılması bir ideolojik kopuş olmadığı gibi, Peker’in Genel Sekreterlikten ayrılması da ideolojik kopuş değildir. Söz konusu olan Kemalist tek-parti ideolojisinin çeşitli otoriter-totaliter boyutlarının Peker’e mal edilerek milli şeflerle partinin bu yönden aklanmaya çalışılmasıdır; Parla (Türkiye’de Siyasal-3), s. 145.

82 Yıldız (Recep Peker), s. 63. 83 Yıldız (Recep Peker), s. 61.

84 C.H.F. Programının İzahı Fırka Kâtibiumumisi Recep B. Tarafından 16 Teşrinevvel 1931 tarihinde İstanbul Darülfünunu konferans salonunda konferans olarak teşrih edilmiştir, [b.y.y.]., s. 8.

25

teşkilatına gönderdiği bir yazıyla (No: 3146) uzman kişilerden CHF programının ruhuna sadık kalmak koşuluyla Kemalist ilkelerin izah edilmesini istemiştir.86

1935’te Recep Peker, Kemalizm’i, sınıfsız bir toplumdan ve ulusal dayanışmadan hareketle liberalizmden ve sosyalizmden uzak, bunların arasında “üçüncü yol” olarak ortaya koymuştur.87 Bu çerçevede Peker, 8 Mayıs 1935’te Ankara Radyosunda yaptığı konuşmada kamu haklarında anarşiyi beslediği, ekonomide ulusal çalışmayı yıprattığı, ulusu istismar ettiği için liberalizme karşı çıkmış, Parti’nin sosyalizmin temeli olan sınıf mücadelesi ve tahakkümü fikrini kabul etmediği gibi kontrolsüz üreticiliğin tüketicileri istismar etmesinde de karşı olduğunu söylemiştir.88 Aynı konuşmada Peker, Altı Ok’un 1935 Programı ile devlete mal edildiğini ve kalıcılığının sağlandığını, Parti’nin gelecek kuşakları bu terbiye ile yetiştirmeyi ödev saydığını, devletle milletin böylece birbirine bağlanacağını ifade etmiştir.89 1935’te CHP Genel Sekreterliğinden ayrılan Peker, 1946’da İsmet İnönü tarafından başbakanlığa getirilecek ve çok partili siyasi hayata geçiş dönemindeki söylemleri ve uygulamalarıyla yoğun tartışmalara sebep olacaktır.

1930’larda Kemalizm’in açıklanmasına ve sistemleştirilmesine yönelik diğer faaliyetlere ve taleplere gelince, 1935-1939 döneminde CHP Genel Sekreterliği görevinde bulunan Şükrü Kaya’nın öncülüğünde “CHP Konferanslar Serisi” düzenlenmiştir.90 19 Şubat 1932’de kurulan Halkevleri, 1934 yılının başında yüksekokullara Türk İnkılâp Tarihi dersinin konulması da doktrin çalışmalarının bir

86 Öz, s. 142.

87 Peker, (C.H.P. Genel Sekreteri), s. 3-4. 88 Peker (C.H.P. Genel Sekreteri), s. 3-4. 89 Peker (C.H.P. Genel Sekreteri), s. 5 90 Öz, s. 142.

26

göstergesidir.91 Başvekil İsmet Paşa da Cumhuriyetin 10. Yılı münasebetiyle 1933’te Ülkü Mecmuası’nda yayımlanan makalesinde, siyasi ve iktisadi bilgiye muhtaç olduğumuzu, sade ama temeli olan, sağlam siyasi bilgi sayesinde milletin birliği ve beraberliğinin sağlanabileceğini, dışarıdan ve içeriden gelecek zararlı akımlara karşı milletin yolunu şaşırmamasının siyasi bilgiyle olacağını ifade etmiştir. İsmet Paşa’ya göre siyasi, sosyal ve iktisadi bilgilerin “bereketli bir kaynağı” CHP ve Halkevleridir.92 Öte yandan Kemalist rejimi ve Türkiye’deki modernleşme hareketlerini dünyaya tanıtmak amacıyla Başvekalet Matbuat Umum Müdürlüğü tarafından La Turquie Kemaliste Dergisi 1934’ten 1948’e kadar yayımlanmıştır.93 Kemalizm’i açıklamaya yönelik çalışmalarda önemli bir isim Prof. Dr. Afet İnan’dır. Atatürk’ün manevi kızı olan İnan, Atatürk’ün el yazılarından, “Medeni Bilgiler ve M. Kemal Atatürk’ün El Yazıları” isimli ders kitabını hazırlamış94, onun çeşitli meseleler üzerindeki fikirlerini ve çevresinde konuşulan konuları tespit etmiş95, “bu kitabı Atatürk’ün çalışmaları ve fikirleri olarak” yayımlamıştır.96 Kemalizm’i açıklamaya ve sistemleştirmeye çalışmış diğer aydınlar arasında özellikle milliyetçilik bakımından Mahmut Esat Bozkurt97, laiklik ve halkçılık yönünden hukukçu ve yazar Halil

91 Bilâ, s. 59.

92 İsmet Paşa, s. 503-504 (İsmet Paşa Hazretlerinin Cümhuriyetin 10 uncu yılı münasebetile Ülkü

Mecmuasına yazdıkları makale).

93 Bu dergi ile ilgili ayrıntılı bilgi için bkz. Türkan-Okumuş, B: Türkiye’de Modernleşme ve

Propaganda: Yeni Cumhuriyet’i Tanıtmak, La Turquıe Kemaliste dergisi (1934-1948), İstanbul Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü Kültürel İncelemeler Yüksek Lisans Programı, yayınlanmamış yüksek lisans tezi, İstanbul 2017.

94 Âfetinan (Medeni Bilgiler), s. 1; Bu kitabın içerdiği bilgiler 1929’da broşür ve kitapçık şeklinde “Türk

Çocuklarına Yurt Bilgisi Notları” olarak 1929’da, her konu için ayrı bir şeklinde dört kitap olarak 1930’da basılmıştır. Aynı yıl, bu kitapların konuları “Vatandaş İçin Medenî Bilgiler” isimli kitapta toplanmış ve basılmıştır; Âfetinan, (Medeni Bilgiler), s. 15-16.

95 Âfetinan, (Medeni Bilgiler), s. 9. 96 Âfetinan, (Medeni Bilgiler), s. 1.

27

Nimetullah Öztürk98, Kemalizm’i maddeci bir yaklaşımla ele alan milletvekili Şeref Aykut99, sonradan muhafazakâr çizgiye kaymış olsa bile Peyami Safa100, Musevi asıllı vatandaş Tekin Alp öne çıkan isimlerdir. Bu doğrultuda Falih Rıfkı Atay101, tarihçi Saffet Engin102, edebiyatçı Sadri Ertem103 ve gazeteci-yazar Celal Nuri İleri’nin104 adını da anmak gerekir.

1930’larda Kemalizm’i açıklama faaliyetleri içinde Kadro dergisi önemli bir yere sahiptir. Kadro’nun Kurucu yazarları Şevket Süreyya Aydemir, Vedat Nedim Tör, Burhan Asaf Belge, İsmail Hüsrev Tökin ve Yakup Kadri Karaosmanoğlu’dur.105 Kadroculara göre Atatürkçülüğün temelinde bir “sosyalleşme” vardır ve onun içindeki dinamik güçten kitleler en kısa yoldan yararlandırılmalıdır.106 Milli kurtuluş hareketleri sömürgeci devletlerle sömürge ve yarı-sömürgeler arasındaki ekonomik ve siyasi mücadeledir. Bu hareketler sadece ekonomik olmayıp toplumdaki bütün ilişkileri düzenlemeyi hedeflemektedirler. Büyük teknik ve ekonomik faaliyetler toplum tarafından planlı şekilde kontrol edilmeli, milletlerarası ekonomik eşitsizlikler kaldırılmalı, milletin içindeki ekonomik çıkar çatışmaları düzenlenmelidir.107 Milli kurtuluş hareketlerinin gerçekleştiği memleketler ekonomilerini korumak için içe kapsansalar da onların amacı diğer devletlerle eşit ve özgür şekilde ilişki kurmak ve

98 Halil Nimetullah: Halkçılık ve Cumhuriyet ve Türk Halkçılığı ve Cumhuriyeti, İstanbul 1930; Öztürk,

H.N.: Türkleşmek Lâyıklaşmak Çağdaşlaşmak, İstanbul 1951.

99 Aykut, Ş.: Kemâlizm: C.H. Partisi programının izahı, İstanbul 1936. 100 Safa, P.: Türk İnkılâbına Bakışlar, Ankara 2010.

101 Atay, F.R.: Atatürkçülük Nedir?, 5. Baskı, İstanbul 2011. 102 Engin, S.: Kemalizm inkilâbının prensipleri 3 Cilt, İstanbul 1938. 103 Sadri Etem: Türk inkılabının karakterleri, Ankara 1933.

104 İleri, C.N.: Taç Giyen Millet, Ankara 2008.

105 Türkeş, M.: Kadro Dergisi, Modern Türkiye’de Siyasal Düşünce, Cilt 2, Kemalizm, Ed. T. Bora/ M.

Gültekingil/A. İnsel, İstanbul 2009, s. 464.

106 Mardin, Atatürkçülüğün, s. 88.

107 Aydemir Şevket Süreyya, Tek Adam Mustafa Kemal Üçüncü Cilt (1922-1938), Remzi Kitabevi, 9.

28

onlarla işbirliği yapmaktır.108 Kadro esasen solun kalkınmacı söylemleriyle ulusçuluğu bağdaştırmaya çalışmıştır.109 Ayrıca Kadro hareketinden Şevket Süreyya Aydemir, Kemalizm’in sistemleştirilmesini, inkılabın bir fikir sistemini temsil eden inkılap olmaktan çıkararak bir fikir sistemine dayanan bir inkılap haline getirilmesini istemiştir.110

1930’larda Kemalizm, çeşitli kesimler tarafından farklı algılanmış ve yorumlanmış olup bu dönemde tek bir Kemalizm’den bahsetmek mümkün değildir. Bu dönemdeki Kemalist akımları şöyle gruplandırmak mümkündür: Milliyetçi-sol bir çizgide Mahmut Esat Bozkurt, liberalizm ile milliyetçilik/Türkçülük çizgisinde Ağaoğlu Ahmet Bey111, Kemalizm’e sosyo-ekonomik bir içerik kazandırmaya çalışan ve Ağaoğlu ile tartışmaya girişen Kadro Dergisi çevresi, Recep Peker’in öncülüğünü yaptığı, köycü ve sosyo-kültürel tezleri benimsemiş olan aydınların oluşturduğu, dönemin otoriter dünyasının yansımalarını taşıyan Ülkü Dergisi/Recep Peker grubu. Söz konusu grup Kadrocularla birlikte liberalizme karşı çıkmıştır.112

1930’larda Atatürk’ün davetiyle Türkiye’ye gelen ve hukuk eğitiminin gelişmesinde önemli rol oynayan Yahudi asıllı Alman bilim adamı Prof. Ernst Hirsch’e göre Tek Parti, politik birlik şeklinde TBMM’de temsil edilse de Altı İlke’nin birden çok anlama geldiğinden dolayı tek bir politik çizgi oluşamamış ve varlığını sürdürememiştir. Bu durum, TBMM’de çok çeşitli konularda yapılan tartışmalarda kendini belli etmiş,

108 Aydemir (Tek Adam Üçüncü Cilt), s. 460-461. 109 Türkeş, s. 476.

110 Aydemir, Ş.S.: İnkılâp ve Kadro, 2. Baskı, Ankara 1968, s. 96.

111 Ağaoğlu Ahmet Bay’in görüşleri için bkz. Ağaoğlu, A.: Devlet ve Fert, İstanbul 1933. 112 Uyar (1930’lar), s. 162-167.

29

farklı akım ve yöntemler görülmüştür.113 İlerleyen dönemlerde de değineceğimiz üzere tek bir Kemalizm anlayışı olmayacaktır.

Kemalizm’in ilkeleri, 1924 Anayasası’nda 5 Şubat 1937’de yapılan değişiklikle Anayasa’ya aktarılmış olup bu konu ileride ele alınacaktır.