• Sonuç bulunamadı

KRİZ MİSYONLU STK’LARIN KAMU MALİYESİNİ KORUMA VE GÜÇLENDİRME POTANSİYELLERI Keyensyen temelli refah devleti, sürekli ayakta kalabilmek için yüksek üretkenliğe sahip bir mill

ekonomi, serbest pazar piyasasında çalışan büyük nüfus payı, yardım ve vergi sistemlerinin suiistimal edilmesini engelleyici normlara genel bağlılık ve güçlü idari kontrolleri geliştirmiştir. Bununla birlikte; hem içsel sebeplerle hem de dışsal şokların sonucu olarak krizler, gelişmiş refah devletlerinin var olmasını sağlayan dinamikleri aşındırmıştır. Bu tartışma, “refah devleti paradoksu” kavramını ortaya çıkarmıştır (Lindbeck, 1995: 9).

Hükümetler yüksek rezervler, bütçe fazlaları ve düşük borç yükleri biçiminde “mali alan”la krize girdiklerinde, krize karşı dirençlilikleri de pekişir. Mali teşviklerle krize hızlı yanıt verebilen etkili devlet bürokrasileri, aynı zamanda kendi değerlerini de gösterirler. Hem yüksek yiyecek fiyatları hem de alternatif gelir kaynaklarının azalmasına karşı bir tampon olarak, geçimlik tarım yeteneklerini geliştirmeleri için ailelere tarımsal destekler sağlanırken, iyi düzenlenmiş ve tamamlanmış iş kanunları, işçi haklarına saldırmak için, krizin avantajlarıyla çalışanların ekonomik haklarını zayıflatmaya meylederler (Green vd., 2010: 54).

Refah devleti paradoksunun bir sonucu olarak, bir yandan devletler bu krizler karşısında artan oranda kamusal faaliyetlere girişirken, diğer yandan krizler nedeniyle vergi tabanlarının erimesi, kamusal harcamaların artması sonucu artan açıklar ve borçlanmalar nedeniyle mali sürdürülebilirlik problemleriyle baş başa kalmışlardır. Bu bağlamda, hükümetlerin krize yönelik önleyici faaliyetler için yeni mali alan yaratması gereği doğmuştur. Elbette, bu ciddi bir mali problem olarak karşımızda durmaktadır.

Kriz dönemlerinde, ekonomilerini canlandırmak için, birçok hükümet, maliye politikasını aktif şekilde kullanır. 2008 sonu ile Ekim 2009 arasında, 59 gelişmiş ve gelişmekte olan ülkede uygulanan mali uyarıcılar, 2.6 Trilyon Dolar değerinde olup bu miktar, bu ülkelerin GSYİH’sının yaklaşık olarak % 4.7’sına eşittir. Yeterli mali alana (Örneğin, krize yüksek borç ve mali açıkla girmeyen) ya da sürdürülebilir finansmana sahip ülkeler, krizlere tepki vermede daha iyi bir pozisyona sahiptir. Elbette ki, ekonomiyi canlandırma paketlerinin ve konjonktür karşıtı harcamaların ölçeği ve odağı ülkelere göre değişkendir. Bununla birlikte, bu paketler, artan kamu harcamaları ve altyapı yatırımlarını içerir. Artan kamu harcamaları, genellikle gelişmekte olan ülkelerdeki paketlerde daha belirgindir. Finansal kriz, düşük gelirli ülkelerin bütçe gelirlerini 2009’da 2008’e göre 52 milyar dolardan fazla ve 2010’da 12 milyar dolardan fazla azaltmıştır. Sonuçta 65 milyar dolarlık bir mali deliğe (çukura) yol açmıştır (Green vd., 2010: 36-37).

Sonuç itibariyle gerek gelişmiş gerekse gelişmekte olan bütün ülkelerde ekonomik krizler kamu maliyesi üzerinde ciddi baskılar oluşturmaktadır. Sadece 2001 ekonomik krizinin Türkiye ekonomisine 52 milyar dolarlık bir maliyet yüklediğinden bahsedilmektedir. Nitekim, kriz dönemleri ülkelerin bütçeleri üzerinde ciddi kısıtlar oluşturur. Aynı şekilde krizler nedeniyle hükümetler bütçe kısıtı ile karşılaştıklarından, krizlerin bir etkisi olarak mali demokrasi de zedelenebilmektedir. Daha da ötesi, ağır kriz etkilerine maruz kalan ülkelerde, mali sorunları aşabilmek için mali egemenlik dahi riske edilebilmektedir. Bu yönüyle, ekonomik krizlerin kamu maliyesine olumsuz etkileri oldukça açıktır. Literatürde bu etkiler sıklıkla tartışıldığından, burada bu etkilerin boyutunu daha detaylı tartışmak, gereksiz olacaktır.

Sistemik finansal başarısızlığın reel kamusal maliyetleri, böyle başarısızlıkları azaltma ve düzenleme çalışmalarının meşruiyetinin doğrulunu sorgulatabilir. Meşruiyet konuları, düzenleyici çabaların başarısını garantiye almak için yararlı olabilir. Daha fazla katılım, şeffaflık, hesap verilebilirlik ve anlamlı karar almanın geliştirilerek garantiye alınması kurumların meşruiyetini geliştirebilir. Fakat bu özelliklerin maliyetleri vardır ve politika yapıcılar, potansiyel krizin her aşamasında, bu maliyetleri dikkatlice analiz etmelidirler (Kelly, 2011: 29).

Ekonomik krizler karşısında, özellikle gelişmekte olan ve azgelişmiş ülkelerin durumu daha da vahimdir. Bu ülkeler, zaten kısıtlı mali olanaklarla kalkınma çabasında iken, bir yandan da ekonomik kriz belasıyla uğraşmak durumunda kalmaktadırlar. Dolayısı ile, krizlerin etkileri bu ülkelerde daha yıkıcı olmaktadır. Özellikle toplumsal yaşamdaki olumsuzluklar, çoğu zaman dramatik görüntülere neden olabilmektedir.

Geleneksel kalkınma yardımı yaklaşımları, gelişmekte olan ülkelerin krizler karşısında direnç gösterebilmelerinde ve kalkınma çabalarında yetersiz kalmıştır. Açıkçası, daha kapsamlı yaklaşımlar gerekmektedir. Yeni bir siyasi, ekonomik ve sosyal çevrenin yaratılması ve toplumun yeniden yapılanması gerekmektedir (Bächler, 2004: 3).

Finansal belirsizliğin ve kemer sıkmanın arttığı kriz zamanlarında; hükümetler krizlerle uğraşmada güçsüz durumda görünmektedirler ve sivil toplumun desteğine ilişkin tutumları -gönülsüz de olsa- gittikçe değişmektedir. Bu, aralarındaki ilişkilerin nasıl işlediği algısını ve onların gelecekteki işleyişlerinin nasıl dizayn edileceği tartışmalarını tahrik edebilir (European Economic and Social

Committee, 2013: 10). Son yıllarda birçok ülkede hükümetler, STK’larla yakın ilişki kurmanın bazı

fırsatlar sağladığının farkına varmaya başlamışlardır.

Elbette hükümetlerin STK’larla ilişkilerindeki bu değişimi şu an için gereğinden fazla da abartmamak gerekir. Kriz karşısında, hükümetler sivil toplumla çözümleri tartışmak için gereğinden daha az gönüllüymüş gibi görünmektedirler. Nihayetinde, 2009’dan beri, az sayıda hükümet krizin nedenleri, sosyal etkileri ve onların çözüm yolları üzerine STK’larla etkili biçimde görüşmüştür (Hanan, 2012: 20).

Elbette bu gönülsüzlüğün ya da isteksizliğin belirli sebepleri vardır. Öncelikle demokratik değerlerin ve sivil toplum ruhunun yerleşmediği ülkelerde bu isteksizliğin nedenleri daha anlaşılabilir. Fakat çoğu demokratik ülkede de bu durum göze çarpmaktadır. Bunun en önemli nedeni, STK’ların dağınık ve koordine olmaması nedeniyle, tek tek ele alındıklarında, kriz karşısında etkili olabileceklerine dair inançsızlık olabilir. Elbette bunun dışında da her ülkenin kendi durumuna öznel nedenler sıralanabilir.

STK’lar bir yandan da devletler için ciddi mali kayıplara neden olmaktadırlar. Zaten küreselleşme karşısında önemli gelir kayıplarına uğrayan devletler, bir yandan da STK’ların ekonomideki payının artmasının sonucu olarak ciddi gelir kayıpları ile karşılaşmaktadırlar. Çünkü bunların faaliyetleri önemli oranda vergi muafiyetlerine konu olmaktadır. Devletin gelir kaynaklarını kuruttuğu oranda, STK’ların kamusal hizmet sunumunda devlete daha fazla yardımcı olması beklenir (Şahin, 2010: 180). Görülmektedir ki, günümüzde ekonomik krizler, devletlere ciddi mali yükler getirmektedir. Buna rağmen, ekonomik krizlerin etkileri ile baş etmede devletler tek başlarına yetersiz kalmaktadırlar. Günümüz ekonomilerinin yükselen aktörü konumundaki STK’lar, ekonomik krizlere karşı yeniden yapılandırılarak önemli katkılar sunabilirler. Bunun başarılması halinde, devletler, ciddi bir mali yükten kurtulmuş olacaklardır. Krizlerin mali yükü hafifleyebilecek, mali demokrasi ve mali egemenlik zaafa uğratılmadan, mali sürdürülebilirlik temin edilebilecektir.

Elbette ki, her kriz diğerlerinden farklıdır. Her kriz, hükümetler için, sivil toplum için ve yardımda bulunan bağışçılar için farklı dersler sunar. Fakat her kriz aynı zamanda fakir halkın ve toplulukların, hem fiziki hem de psikolojik olarak, sorunlarla baş etme kapasitelerini azaltır (Green vd., 2010: 56). Bu bağlamda STK’ların kriz misyonlu faaliyetleri kamu maliyesi üzerindeki yükü hafifletirken, sosyal refah için ciddi olanaklar sunabilir. Bunun sonucunda, toplumsal dayanışma ruhu ve toplumsal güven tesis edilebilir. Krizin en olumsuz etkileri belki de bu konuda olmaktadır. Önerilen yeni yapıda, krizin bu olumsuz etkileri en aza indirilebilir.

7. SONUÇ

Küresel çağın en önemli sorunlarından birisi, yaygın ve sık yaşanan ekonomik krizlerdir. 2000’li yıllar Krizler Çağı olarak anılacaktır. Günümüzde kriz denince, genellikle küresel krizden ya da en azından etkilerinin küreselliğinden bahsedilmektedir. Ekonomik krizlerin değişen yapısı nedeniyle, devletlerin ekonomik krizlerle baş etme kapasiteleri de azalmıştır. Küresel istikrarın tesis edilmesi, günümüzde küresel ekonomik mal kategorisinde değerlendirilmektedir. Küresel ekonomik malların sunumu ve finansmanı da tek başına devletlerin kapasitesini ve yapabilirliğini aşmaktadır.

Ekonomik krizler kamu maliyesi üzerinde ciddi tehditler oluştururlar. İlk başta bütçeler zorlanır, borç yükü artar. Daha da ötesi, mali demokrasi tehlikeye girer, mali egemenlik zayıflar ve nihayetinde, kamu maliyesinin sürdürülebilirliği zorlaşır. Son yıllarda devletlerin küçülme sürecine girmesiyle, zaten azalmış olan mali alan, küresel ekonomik krizin de tehdidi altındadır. Krizler mali alanı daralttığı gibi, krizler nedeniyle yeni mali alana da ihtiyaç ortaya çıkmaktadır.

STK’lar, küresel çağın yükselen aktörü konumundadırlar. Üç sektörlü yeni ekonomide STK’lar, gittikçe artan güçleriyle, birçok fonksiyonu üstlenmektedirler. Kamu ve piyasa başarısızlıklarına karşı, STK’ların yaptıkları ve yapabilecekleri katkılar vardır. Küresel ekonominin en büyük tehditlerinden olan ekonomik krizlere karşı da STK’lar etkili olabilirler. Bunun için STK’ların yeniden yapılandırılması ve kriz misyonlu STK’ların yaşama geçirilmesi gerekir. Kriz misyonlu STK’lar konusunda bu çalışmada önerilen model, üç boyutlu bir önermedir. Birinci boyutta mevcut STK’ların kriz misyonlu olarak yeniden yapılandırılması ve işlevselleştirilmesi gereği üzerinde durulmuştur. Her bir STK esas misyonlarına ek olarak, kriz anında yapabilecekleri konusunda -vizyonlarına bağlı olarak- kriz misyonu ile kendisini tanımlamalıdır. İkinci boyutta, ulusal ve uluslararası ölçekte sadece kriz misyonlu yeni STK’lar oluşturulması önerilmiştir. Üçüncü boyutta ise kriz anında gerekli koordinasyonu sağlayacak, STK’ları düzenleyecek ulusal ve uluslararası STK üst kuruluşları kurulması önerilmiştir. Elbette bu üst

kuruluşlar da, STK felsefesine uygun, sivil kuruluşlar olarak düşünülmüştür. Önerilen bu yeni yapılanmada STK’lar ekonomik krizlere karşı üç farklı yolla görev üstleneceklerdir. Öncelikle toplumu ekonomik krizlere karşı bilinçlendirerek, krize karşı bireyleri ve kurumları daha donanımlı hale getireceklerdir. İkinci olarak özellikle STK’lar arası koordinasyonu sağlayarak kriz dönemlerinde az kaynakla en fazla toplumsal yararın sağlanacağı faaliyetlerle, STK’ların krizlerin yaralarını azaltıcı ve krizleri önleyici rolleri en çoğa çıkartılabilecektir. Üçüncü olarak, kriz misyonlu STK’lar normal zamanlarda, ekonomik krizlere yönelik olarak kaynak temin edip bunu kriz dönemlerinde krizlere karşı kullanarak devletin yükünü azaltabileceklerdir.

Bazıları STK’ları devlete alternatif olarak görmektedirler. Oysa STK’lar ne devlete ne de piyasaya alternatif kurumlar olarak görülmemelidir. Devlet-piyasa-Üçüncü Sektör ilişkisi, tıpkı yasama-yargı- yürütme erkleri arasında olduğu gibi güçler ayrılığı prensibine göre oluşturulmalıdır. Krizlere yönelik olarak da, eğer bu ilişki bu şekilde kurulabilir ve kriz misyonlu STK’lar modeli yaşama geçirilebilirse, kamu maliyesi üzerinde de bunun ciddi olumlu etkileri olabileceği öngörülebilir. Kamu maliyesinin güçlendirilmesi, mali egemenliği korunması ve mali sürdürülebilirliğin sağlanması anlamında kriz misyonlu STK’lar önemli fonksiyonlar üstlenebilecektir.

KAYNAKLAR

Aktaş, Aliye Mavili. (2000). Kriz Döneminde Sosyal Refah Hizmetleri ve Hizmet Organizasyonlarının Değerlendirilmesi. Kriz Dergisi. 8(2). ss. 27-37.

Aktel, Mehmet., Çağlar, Nedret. (2007). Isparta İli Afet (Kriz) Yönetim Yapılanması Üzerine Bir Çalışma.

Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari Bilimler Fakültesi Dergisi. c:12. s:3.

ss.147-162.

Bächler, Günther. (2004). Conflict Transformation Through State Reform. Berghof Research Center For Constructive Conflict Management. http://www.berghof-handbook.net/documents/ publications/baechler_handbook.pdf

Doğan, İlyas. (2002). Sivil Toplum. Alfa Kitabevi. İstanbul.

Elma, Fikret. (2008). Küreselleşme, Kriz ve Demokrasi. Journal of Qafqaz University. Number 24. ss. 41-52. European Commision. (2003). The New Actors of Employment - Synthesis of The Pilot Action “Third

System and Employment”: For A Better Understanding of Employment At Local Level (1997-2000). European Commision - Employment and Social Affairs. ISBN: 92-894- 4182-8. Brussels.

European Economic and Social Committee. (2013). The Impact of The Crisis on Civil Society Organisations

in The EU Risks And Opportunities. Eesc/Comm/12/2012. Brussel. http://ec.europa.eu/

citizenship/pdf/eesc_qe-32-12-548-en-c_en.pdf

Ghanim, Isam. (2008). The Global Financial Crisis and International NGOs. http://www.africanchildinfo. net/documents/financial_crisis_ingo.pdf

Göymen, Korel. (2004). Küresel Sivil Toplum: Gereksinme, Fırsatlar ve Engeller. I. Ulusal Sivil Toplum

Kuruluşları Kongresi. Çanakkale Onsekiz Mart Üniversitesi. Dardanos Tesisleri/

Çanakkale.

Green, Duncan., King, Richard. Miller-Dawkins, May. (2010). The Global Economic Crisis And

Developing Countries. Oxfam Research Report. Australia. http://www.oxfam.org/sites/

www.oxfam.org/files/global-economic-crisis-and-developing-countries-2010.pdf Gunay, Suleyman Gokhan., Gunay, Gulsevim Yumuk. (2009). “Succesful Companies” Immunization to

Global Economic Crisis: Understanding Strategic Role of NGOs. International Journal of

Human and Social Sciences. 4:4. ss. 274-277.

Hanan, Robin. (2012). The Social Impact of The Economic Crisis in Europe. Working Notes. Issue: 69. ss. 16-20. http://workingnotes.ie/images/stories/ıssue69/the%20social%20impact%20 of%20the%20economic%20crisi%20in%20europe.pdf

http://trust.edelman.com/. (Erişim Tarihi: 13.01.2013)

http://www.dernekler.gov.tr/index.php?option=com_content&view=category&layout=blog&id=52&ıt emid=12&lang=tr. (Erişim Tarihi: 13.01.2013)

http://www.tusev.org.tr/userfiles/image/ekonomik%20kriz%20doneminde%20bagiscilik24092012.pdf. (Erişim Tarihi: 21.12.2012)

http://www.uia.be/stats. (Erişim Tarihi: 17.01.2013) http://www.vgm.gov.tr. (Erişim Tarihi: 30.03.2013)

Kaya, Özer. (2008). Sivil Toplum Kuruluşları ve Kalkınma. T.C. İçisleri Bakanlıgı Dernekler Dairesi Baskanlığı (Yeterlilik Tezi). Ankara. http://www.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/www.icisleri/ tez7.pdf

Kelly, Claire R. (2011). Financial Crises and Civil Society. Brooklyn Law School Legal Studies Research Paper No. 228. http://ssrn.com/abstract=1811114.

Köstekli, Şeyma İpek. (2006). İstihdam Stratejileri ve Türkiye Için Bir Model Onerisi. İstanbul Sanayi Odası Ya. No: 2006/8. İstanbul. ISBN: 9944-60-064-4,

Kurt, Ömür. (2009) Devlet, Piyasa, Sivil Toplum El Ele Krizle Mücadeleye. ,http://www.sendika.org/ 2009/06/devlet-piyasa-sivil-toplum-el-ele-krizle-mucadeleye-omur-kurt/.(erişim tarihi: 10.12.2012)

Liberal Düşünce Topluluğu. (2012). Türkiye’de Kamu Kurumu Niteliğindeki Meslek Kuruluşlarının

Yeniden Yapılandırılmasına İlişkin Reform Önerisi.. Liberal Düşünce Topluluğu Derneği.

Ankara. http://www.liberal.org.tr/upresimler/reform_onerisi.pdf

Lindbeck, Asar. (1995). Hazardous Welfare-State Dynamics. The Industrial Institute For Economic and Social Research Working Paper No: 428. http://www.iui.se/wp/wp428/ıuıwp428.pdf Özdemir, Süleyman. (2004). “Kâr Gütmeyen Kuruluşlar” (KGK) ve Sosyal Refah’ın Sağlanmasında

Artan Rolü. Sosyal Siyaset Konferansları. İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi Yayını. Sayı: 48. ss. 129-161. İstanbul.

Patomäkı, Heikki. (2009). The Tobin Tax and Global Civil Society Organisations: The Aftermath of The 2008-9 Financial Crisis. The International Studies Associatio , Ritsumeikan University:

Ritsumeikan Annual Review of International Studies. ISSN: 1347-8214. vol.8. ss. 1-18.

Salamon, Lester M., Anheıner, Helmut K. And Associates. (1999). Global Civil Society-Dimensions

of The Nonprofit Sector. The John Hopkins Center For Civil Society Studies, The John

Salamon, Lester M., Sokolowski, S. Wojciech., List , Regina. (2003). Global Civil Society An Overview. The Johns Hopkins University, Center For Civil Society Studies, Institute For Policy Studies, The Johns Hopkins Comparative Nonprofit Sector Project. Baltimore. USA.

Stromquist,, Nelly P. (1998). NGOs in A New Paradigm of Civil Society. Current Issues in Comparative Education. Vol.1(1). November`15. ss. 62-67.

Şah, Murat. (2008). Derneklerin Ülke Ekonomisindeki Yeri ve Önemi. T.C. İçisleri Bakanlığı Dernekler Dairesi Başkanlığı (Denetçilik Tezi). Ankara. http://www.icisleri.gov.tr/ortak_icerik/ www.icisleri/tez12.pdf

Şahin, Mehmet. (2010). Kamu Ekonomisi ve Sivil Toplum Kuruluşları. Pozitif Matbaa. Ankara.

Şenses, Fikret. (2004). Neoliberal Küreselleşme Kalkınma İçin Bir Fırsat mı, Engel mi?. Middle East Technical University. ERC Working Paper in Economic 04/09. http://erc.metu.edu/ menu/series04/0409.pdf

T.C. Gümrük Ve Ticaret Bakanlığı. (2012). Türkiye Kooperatifçilik Stratejisi ve Eylem Planı 2012-2016. T.C. Gümrük ve Ticaret Bakanlığı Kooperatifçilik Genel Müdürlüğü. Ankara. http:// www.gumrukticaret.gov.tr/assets/content/kooperatifcilik/d%c3%b6k%c3%bcmanlar/ t%c3%bcrkiye%20kooperatif%c3%a7ilik%20stratejisi%20ve%20eylem%20 plan%c4%b1%20(2012-2016).pdf

Tosun, Gülgün. (2001). Türkiye’de Devlet-Sivil Toplum İlişkisi Bağlamında Demokrasinin Pekişmesinin Önündeki Engellere İlişkin Kuramsal ve Pratik Bir Yaklaşım. Ege Akademik Bakış. Cilt: 1. Sayı: 1. ss. 224-243.

Weisbrod, Burton A.. (1997). The Future of The Nonprofit Sector: Its Entwining With Private Enterprise and Government. Journal of Policy Analysis and Management. Vol. 16. No: 4. ss. 541-555

KÜRESEL KRİZ SONRASI FİNANSAL PİYASALARA YÖNELİK POLİTİKALARIN YÖNETİMİNDE MALİYE VE PARA POLİTİKALARININ UYUMU

Prof. Dr. Ekrem ERDEM1 Yrd. Doç. Dr. M. Fatih İLGÜN2 ÖZET

2007 küresel finansal krizi ve krizle mücadelede hükümetlerin genişletici politikaları 2009 yılından itibaren bütçe açıkları yoluyla bir borç krizine zemin hazırlamıştır. Banka fonlarına yönelik satın alımlar veya bankaların yeniden sermayelendirilmesi gibi geleneksel olmayan maliye politikaları söz konusu sıkıntıların temel nedenleri arasındadır. AB ülkeleri bu durumdan en çok etkilenen ülke grubu olmuştur. Bu durum genelde Avrupa Birliği’nin iktisadi temelleri daha özelde ise Birlik içerisinde kriz karşıtı politikaların yönetimini tartışmaya açmıştır. Bu çalışmanın amacı AB ülkeleri kapsamında, finansal kriz ve sonrasında ortaya çıkan borç krizi sürecinde geleneksel olmayan konjonktür karşıtı politikalarının etkileşimlerinin ve etkinliklerinin değerlendirilmesidir. Çalışmada AB ülkeleri için 1995- 2011 dönemini kapsayan dinamik panel veri analizi sonuçları, para politikasının kriz sonrası anlamlı etkilerinin ortadan kalktığını, maliye politikası araçlarının etkinliklerinin arttığını göstermektedir.

1. GİRİŞ

2007 yılında önce ABD daha sonra diğer gelişmiş ülkelerde finans piyasalarında başlayan kriz, ardından reel sektöre de sıçrayarak küresel çapta ekonomik etkiler meydana getirmiştir. Krize yönelik olarak ilk tepkiler para politikası şeklinde başlamış olmakla birlikte, söz konusu politikalarının yetersiz kalması aktif maliye politikalarının önemini artırmıştır. Zira bir yandan finansal krizde bozulan kredi imkanları ve güvenilirlik, toplam talebi olumsuz etkileyerek işsizliğe neden olmuştur. Diğer yandan finansal sistemin bozulan yapısını düzeltmeye yönelik olarak banka fonlarına yönelik satın alımlar veya bankaların yeniden sermayelendirilmesi gibi geleneksel olmayan maliye politikalarının uygulanması gerekmiştir. Krizle mücadelede hükümetlerin yüksek işsizlik, finansal istikrara yönelik tedbirler ve talep artışı doğrultusunda uyguladığı genişletici politikalar, 2009 yılından itibaren bütçe açıkları yoluyla bir borç krizine zemin hazırlamıştır.

1990’lı yılların başında ABD ve Avrupa Birliği ülkelerinde borç stokunun milli gelire oranı birbirine yakın olmakla birlikte, sonraki yıllarda hızla artmaya başlamış, hatta ABD’deki artış hızı daha yüksek gerçekleşmiştir. Buna rağmen finansal krizin kamu finansman dengesi üzerindeki olumsuz etkilerinin de eklenmesiyle ortaya çıkan borç krizinin olumsuz makroekonomik sonuçları AB ülkelerinde daha şiddetli bir şekilde kendini göstermiştir. Bu durum Avrupa Birliği’nin iktisadi temelleri üzerindeki tartışmaları alevlendirmiştir.

Diğer yandan büyük çaplı bütçe açıkları, kredi garantileri, riskli özel sektör menkul kıymetlerinin merkez bankalarınca satın alınması, büyük çaplı kurtarma paketleri ve parasal genişleme, dikkatleri maliye ve para politikalarının birbiri üzerindeki kısıtlayıcı etkilerine çevirmiştir. Her iki politika krizle mücadelede aktarım mekanizmaları açısından birbiriyle yakın ilişkili olup aralarındaki eşgüdüm, politikaların başarısında anahtar faktör konumundadır.

Avrupa Birliği’nde bankacılık krizi sonrası ortaya çıkan kamu borç krizi ve sonrasındaki düşük büyüme oranlarına dayalı ekonomik yapı birbirini besleyen yeni bir süreci başlatmıştır. Şöyle ki bir yandan borç krizinin çözülmesine yönelik tasarruf tedbirleri ekonomik büyümeyi yavaşlatırken diğer yandan düşük büyüme oranları borç problemlerinin çözümüne katkı sağlayamamaktadır.

Bu çalışmada AB ülkeleri kapsamında, finansal kriz ve sonrasında ortaya çıkan borç krizi sürecinde konjonktür karşıtı maliye politikalarının etkinlikleri, para politikalarıyla olan ilişkileri çerçevesinde değerlendirilecek, kurtarma paketleri şeklinde uygulanan geleneksel olmayan maliye politikalarının makroekonomik etkileri analiz edilecektir. Bu çerçevede çalışmada ilk olarak 2007 küresel finansal krizinin nedenleri ve AB ülkelerinde finansal krizden borç krizine geçiş süreci açıklanmış, ardından kriz dönemlerinde maliye ve para politikaları arasındaki etkileşim borç krizi kapsamında tek başına uygulanan politikalar ve parasal birliğe özel durumlar çerçevesinde incelenmiştir. Çalışmanın son bölümünde ise AB(27) ülkelerinde kriz öncesi ve sonrası durumda maliye ve para politikası araçlarının kişibaşına milli gelir üzerindeki etkileri analiz edilmiştir.

2. 2007-2009 KÜRESEL FİNANSAL KRİZİNİN TEMELLERİ

Küresel çapta finansal serbestleşmenin yaygınlaşmasına paralel olarak 1980’li yıllarda artan bankacılık krizleri 1990’lı yıllarda en yüksek düzeyine ulaşmıştır. 2008 küresel finansal krizine kadarki dönemde kaydedilen 124 bankacılık krizinden 74 tanesi bu dönemde ortaya çıkmıştır.

2007-2009 krizi ise yapısı ve etkileri itibariyle öncekilerden farklı noktalara sahiptir. Önceki krizler

Benzer Belgeler