• Sonuç bulunamadı

C. Çıkardığı Dergi ve Gazeteler

III. MİLLİ MÜCADELE DÖNEMİ

Atilhan, Büyük Doğu’da yazdığı ve bir bölümünden sonra Milli Mücadeleyi anlattığı “Görünmeyen İnkılap” başlıklı yazı dizisine ek olarak Büyük Cihad gazetesinde de “Bütün

Çıplaklığıyla Milli Mücadele” adında bir yazı dizisi yayınlayacaktır. Burada anlatılanların

daha önce hiçbir yerde yayınlanmadığını da ifade edecektir514.

Önsöz niteliği taşıyan ilk bölümlerde çok iddialı cümleler kullanmıştır. Bunda, tek parti döneminin sert tutumuna bir tepki ve asıl kahramanların arka planda kalmasına bir serzeniş yatacaktır. “İçine en çok yalan ve entrika karıştırılan, her dalkavuk ve menfaatçi

kalemden başka türlü anlatılan İstiklal Savaşlarının bütün kahramanlık, fedakârlık ve şan ve şeref hissesi münhasıran Türk çocuğunun, Anadolu Türk köylüsünündür. Bu böyle olduğu halde bazı kalemler, menfaatlerinin icabı olarak İstiklal Savaşlarının yeni bir Türkiye yarattığını ileri sürüyor ve bize bir yaratan, bir ilah gösteriyorlar ve buna tapınız diyorlar.”515

513

Atilhan, "Nasıl Yahudi ve Mason Düşmanı Oldum?", Büyük Doğu, 25 Ağustos 1950, S. 23, s. 12. 514

Atilhan, “Bütün Çıplaklığıyla Milli Mücadele ”, Büyük Cihad, 29 Haziran 1951, Nu:16, s.4. 515

A. Milli Mücadelenin Başlama Sürecinde Mersinli Cemal Paşa ve

Atilhan

Filistin’de başlayan ricat İstanbul’da son bulmuştu. Bir Şubat sabahı, bir inzibat yüzbaşısı Mersinli Cemal Paşa’nın evine gelerek, Müşir İzzet Paşa’nın kendilerini çok acele olarak beklediğini söyler. Meydana gelen görüşme sonucunda İzzet Paşa, Mersinli Cemal Paşa’ya merkezi Konya’da bulunan Yıldırım Orduları Müfettişliği görevini verir516. Sivas’tan Adana’ya çekilen bir hattan batı tarafı Yıldırım Orduları Müfettişliğinin sorumluluğu altındaydı. Mersinli Cemal Paşa Konya'ya geldikten sonra derhal yakın mesafedeki Ulukışla İstasyonunda bulunan cephane ve mühimmatın korunmasını sağlamaya yönelik tedbirler almıştır.

“…Konya’da küçük bir İngiliz müfrezesi ve bir İngiliz zabiti mümessil vardı. Bizim gelişimizden sonra mühim bir İtalyan müfrezesi geldi. Onların halka ve askere gösterdiği büyük nezaket ve subaylara karşı gösterdikleri hürmet, emellerine muslihane hulul ile kavuşmak istediklerini gösteriyordu… Türkler, gizli ve isimsiz bir Türk kumandanının dehası sayesinde ağır ağır toplanıyordu…”517 Meram’da eşrafla toplantılar yapılıyor ve Konya henüz adı konmamış İstiklal Savaşlarının beşiği olmaya hazırlanıyordu. Konya camilerinde ardarda hutbe ve vaazlar verilmeye başlanmıştır. Birinci Dünya Savaşı’nda gönüllü olarak Türk ordusuyla beraber savaşan Trablusgarp’ın Sünüsî reislerinden Muhammed Emin ve maiyetindeki yüzlerce insan cami cami, mescit mescit, köy köy dolaşarak halkı cihada teşvik ettiler. Bunlar, ricatta Arabistan’da kalmayı istemeyip halkı Müslüman olan Türklerle birlikte Çumra’ya yerleşmişlerdi518.

Atilhan, ilk günleri şu şekilde kaydedecektir:

“…Bir gece sabaha karşı Yıldırım Orduları Müfettişinin ( Cemal Paşa) karargâhtaki yatak odasına yorgun olarak geldiğini gördüm. Bana sadece şöyle dedi:

- Sen oğlum şu İngiliz yüzbaşısıyla meşgul ol! Dostluk tesis et! Arkadaşlarımız silah depolarını boşaltacaklar!”

Paşa’dan bu talimatı alan Cevat Rifat Bey, derhal İngiliz askeri mümessiliyle dostluk tesis eder. Ordu Şifre Müdürü Süvari Yüzbaşısı Hasan Bey (İstanbul’da Levazım Müfettişi Albay Hasan Güner), Cevat Rifat Bey ve İngiliz mümessili Konya Ovası’nda at yarışları

516

Konya’daki Yıldırım Kıtaatı Müfettişliği, 28 Aralık 1918’de 2. Ordu’nun lağvedilmesi üzerine kurulmuş, müfettişliğine de Nihat Paşa atanmıştı. Ancak İngilizlerin baskısıyla 22 Ocak 1919’da Nihat Paşa görevden alınınca, 2 Şubat 1919’da bu göreve Mersinli Cemal Paşa getirilmiştir (Zeki Sarıhan, Kurtuluş Savaşı Günlüğü, C.I, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Türk Tarih Kurumu Yay., Ankara 1993, s. 116).

517

Atilhan, "Görünmeyen İnkılap", Büyük Doğu, 19 Ocak 1951, S. 44, s.10. 518

yaparlar. Atilhan, bu yarışlarda her seferinde İngiliz mümessiliyle girdiği idiiayı kazandığını ve karşılığında bir altın aldığını kaydetmektedir. Bu oyalama taktikleri arasında depolardan silah ve cephanenin aşırıldığını belirten Atilhan, çoğu zaman bundan haberdar dahi olmadıklarını ve işin gerçekten profesyonelce yürütüldüğünü vurgulamıştır519.

İzmir’in işgalinden iki gün önce 13 Mayıs 1919’da Amiral Calthorpe, Mondros Mütarekesinin 7. Maddesine dayanarak İzmir’in müstahkem mevkilerinin işgal edileceğini İzmir Valisine bildirmişti. Bundan haberdar olan Mersinli Cemal Paşa, 17. Kolordu Kumandanına bir şifre göndermiştir520.

Yunanlıların İzmir’i işgali haberleri sonucu Yıldırım Ordular Müfettişi Cemal Paşa, aşağıdaki beyanname ile Milli Mücadelenin başlamış olduğunu dünyaya ilan etmiştir:

“Muhterem Halkımıza;

Düşman büyük fedakârlıklarla imzaladığımız Mütarekename ahkâmını ihlal ederek İzmir rıhtımlarına apansızın ve hiçbir şey ve hakka dayanmaksızın ihraç yapmış ve bir sürü facialar irtikâp edilmiştir. Bunların nerede ve ne zaman duracakları belli değildir. Vatanı azizimizin şeref ve haysiyetini ve tamamiyetini muhafaza ve pay-i adada çiğnenmesine mani olmak için bütün milletin silaha sarılarak son nefesine kadar namus-u millimizi müdafaa etmesi için halkı silahaltına davet ediyorum. Bütün milletçe elimizden gelen her şeyi yapmak üzere verilecek talimatı beklemelerini ve misafirlerimizle yabancılara karşı Türklere mahsus bir misafirperverlik göstermeye devam etmelerini muhterem halkımızdan ister ve ordumuza güvenmelerini kendilerinden rica ederim.

- Yıldırım Ordular Müfettişi Ferik Cemal.”

Atilhan, bu beyannameyle “İstiklal Savaşları bilfiil başladı” demektedir521. İngiliz belgelerinde de “Milli Mücadeleyi yürütenler Sivas'ta Mustafa Kemal Paşa, Konya'da Cemal

519

Atilhan, "Görünmeyen İnkılap", Büyük Doğu, 26 Ocak 1951, S. 45, s.10. 520

Atilhan, "Görünmeyen İnkılap", Büyük Doğu, 26 Ocak 1951, S. 45, s.10. Şifrede şunlar belirtilmekteydi:

“Geciktirilmesi idamı muciptir. 17. Kolordu Kumandanına;

Müttefik devletler, Mondros Mütarekesi ahkâmını çiğneyerek ve taahhütlerinden nükûl ederek, İzmir’in müstahkem bütün mevkilerini işgal edeceklerini bildirmişlerdir. Bu hareket, yarın için hazırlanmakta olan diğer emri vakilere bir başlangıç ve işarettir. Nerelere kadar ve ne derece ileri gidileceği de kestirilemez. Dört harp senesi içinde medeniyet âleminin gözü önünde tarihte misli görülmemiş kahramanlıklar ve harikalar vücuda getirmiş olan ordumuz, tali-i harbin makûs neticesine boyun eğmişse de bu kayıtsız şartsız bütün vatan-ı mukaddesin istilasına göz yummaklığımızı icap ettirmez. İzmir ve mülhakatının kâmilen bir askeri işgal altına alınması memuldür. Kolordu kıtaatının başta zat-ı devletleri olmak üzere mevcudunuz ne olursa olsun son neferine kadar vatanımızın şerefini müdafaa etmenizi katiyetle emrederim. Kolordunuzun bütün kıtaları, münasip göreceğiniz mevkilerde, böyle bir hadise ve harekete karşı hazır bulunmalarını ve alınacak tertibatın günü gününe karargâhıma bildirilmesini ehemmiyetle rica ederim.

Yıldırım Ordular Müfettişi Ferik Cemal”

521

Paşa'dır” kaydı bulunmaktaydı522. Mersinli Cemal Paşa, Konya’da bulunan 12. Kolordu Kumandanı Miralay Fahreddin Bey’e (Altay) bir saat süren görüşmesi sonucunda, gizli bir talimat vermişti: “Tarih namına söylenmesi bir borçtur ki, Konyalılar bu yeni hareketi,

beklediğimizden ve istediğimizden daha alicenabane ve daha vatanperverane bir şekilde karşılamış, halkın mümessilleri vilayet, kaza ve nahiyelerinden fevç fevç karargâha gelerek, milli dava uğruna kanlarının son damlasına ve servetlerinin son kuruşuna kadar sarfa ve fedaya amade olduklarını bildirmişlerdir. İşte Milli Mücadele böyle bir dekor ve şartlar içinde başlamış oldu…”523

Mersinli Cemal Paşa, çevre bölgeleri de içine alan –daha önce de belirtildiği üzere Ulukışla gibi- bir hazırlık başlatmıştı. Afyonkarahisar'daki 23. Fırka Kumandanlığına gönderdiği 20 Haziran 1335 tarihli acil şifrede milli mukavemet için halkın durumunu sormuş ve milis teşkilatının lüzumundan bahsederek milli hareketi başlatmak istemiştir: “…Ciddi bir

mukavemet için milis teşkilatının hemen yapılmasını lüzumlu görüyorum. İcap ederse Karaman'dan bir alay ve Beyşehir'den bir bölük süvari de gönderirim. Fakat evvel emirde ve serian Burdur ve Isparta hatta Afyonkarahisar ve Akşehir kasaba ve köylerinin ve bilhassa Yörüklerin efkâr ve niyetlerini bildiriniz.”524

Ancak Cemal Paşa'nın milis teşkilatı kurmasına bazı mahalli idarecilerin karşı oldukları görülür. Bunu 20 Haziran 1919'da Harbiye Nezareti'ne şu şifre ile bildirir:

“Harbiye Nezareti Celilesi'ne.

İtalyan işgalinin yakın zamanda Burdur ve Isparta'ya tevessül edeceğinin kaviyyen memul sunulmasına nazaran amal-ı milliyenin buna razı olmadığını, zamanında fiilen ispat etmek üzere milis teşkilatına ve şehirli, köylü ahalinin ikaz edilmesine cihet-i askeriyece bezl-i gayret edilmesine rağmen, hükümet-i mahalliyeler sanki ecnebi amalini tervice memur imişler gibi teşebbüsatımızı akim bırakmakta ve binaenaleyh düşmanların ekmeğine tereyağı sürmektedirler. Burdur Mutasarrıflığı'nın bu cümleden olduğunu arz ederim.”525

Cemal Paşa'nın çalışmaları sonucunda bölgede birçok milli teşkilatlar kuruldu. Bunlardan biri olan Isparta Gönüllü Mücahitleri Teşkilatı İtalyan ilerlemesine karşı ne yapılması gerektiğini II. Ordu Müfettişliği'nden sorarak “Zillet ve meskenetle yaşamaya

mesudane şehadeti tercih edeceğiz” diyerek mücadeleye hazır olduklarına işaret

522

Dursun Gök, Mersinli Cemal Paşa, Aybil Yay., Konya 2011, s. 1. General Milne, “İstiklal Harbi'nin

teşvikçileri Sivas’ta Mustafa Kemal ve Konya'da Cemal Paşadır” diyecektir (Gök, Mersinli Cemal Paşa, s.

35). 523

Atilhan, "Görünmeyen İnkılap", Büyük Doğu, 26 Ocak 1951, S. 45, s.11. 524

Harp Tarihi Vesikları Dergisi (HTVD), C. II, EU Basımevi, Ankara 1953, Y. 2, S. 6, vsk. 127. 525

ediyorlardı526. Hafız İbrahim ve İsmail Şükrü Efendi gibi zatlar, Kütahya- Eskişehir muharebelerini takip eden günlerde Fevzi Paşa'ya lüzumu halinde, yine milli alaylar teşkil edip başlarına geçebileceklerini ya da köy köy dolaşarak asker toplayacaklarını söylemişlerdir527.

Cemal Paşa'nın milli kuvvet meydana getirmek için 1311 ve 1316 arasındaki doğumluları silah altına almak istemesi İçişleri Bakanı Ali Kemal'in tepkisine yol açtı. “Ordu

müfettişleri bu seferberliği hazırlamaya kalkışırken düşünmüyorlar ki silahlanma ve donatım son derece sınırlıdır. Ve mütareke ahkâmı ile elimiz ayağımız bağlıdır. Biz bugün Yunan ve İtalyan ve hangi devletle olursa olsun harbe giremeyiz, girersek hem halkımızı ezdirir hem de davamızı siyaseten kaybederiz.”528

Cemal Paşa, bölgesindeki her şeyden Kemal Paşa’yı haberdar etmiş, hiç bir zaman kendi başına hareket etmemiştir529. Fakat bu gelişmeler, ortaya çıkacak bir dış baskı neticesinde sekteye uğrayacaktır. General Milne'nin 17 Haziran 1919'da Hariciye Nezareti'ne müracaat ederek Kemal ve Cemal Paşaların geri çağrılmalarını talep etmesi üzerine generalin isteği reddedilmiştir. Bunun üzerine hükümette değişiklik yapılarak Harbiye Nazırlığına Ali Ferit Paşa getirildi530.

Atilhan, İstiklal Savaşı’nı bu şekilde başladığını söyledikten sonra eleştiri bombardımanlarına başlayacak, tarihin çarptırıldığını vurgulayacaktır: "Her nedense, İstiklal

Savaşları hakkında yazılmış olan mahdut eserlerin hiçbirisinde, bu harekâtın başlangıcına dair tek malumat yoktur. Müelliflerin, Yıldırım Ordular Müfettişliğini, karargâhı ve kolordularıyla birlikte yutmuş olmalarının sebebini tarih araştırsın…"531

Mersinli Cemal Paşa'nın 17. Kolordu Kumandanı Ali Nadir Paşa'ya verdiği kesin emir, uygulanamayacaktır. Gerek bu Kolordu karargâhı, gerekse İzmir, Ayvalık ve havalisinde bulunan 56. Fırka Kumandanı Hürrem Bey, kendilerinden beklenen vazifeyi yapmamışlar ve işgalin genişlemesini önleyememişlerdir. Eğer mümkün olsaydı Cemal Paşa, bu kumandanları divan-ı harbe verip, sorumluluğunu da alarak kurşuna dizdirecekti. Ani çöküntü, hiçbir şey yapılmasına fırsat bırakmamıştır. Bunun üzerine Mersinli Cemal Paşa 19 Mayıs 1919’da, Aydın'da 57. Fırka, Afyonkarahisar'da 23. Fırka, Balıkesir'de 61. Fırka kumandanlarına bir

526

HTVD, C. II, S. 6, vsk. 125. 527

Cemal Kutay, Kurtuluşun ve Cumhuriyetin Manevi Mimarları, Diyanet İşleri Başkanlığı Yay., 1974, s. 219

528

Ali Fuad Cebesoy, Milli Mücadele Hatıraları, Temel Yay., İstanbul 2010, s. 79. 529

Gök, Mersinli Cemal Paşa, s. 33. 530

Gök, Mersinli Cemal Paşa, s. 34. 531

telgraf gönderecektir. Telgrafta vatanın kurtuluşu için çalışacak teşkilatların vücuda getirilmesi ve bunların derhal organize edilerek faaliyete geçirilmesi gereği bildirilmiştir532.

Cemal Paşa, milis teşkilatı oluşturmalarını katiyetle emrediyor, silah tedarik edilmesini ve dağlarda hazırlıklar yapılmasını tavsiye ediyordu. Öncelikle Konya ve civarındaki askeri depolarda bulunan silah ve cephane İngilizlerden gizlice boşaltılıp Afyonkarahisar ve Akşehir'e sevk edildi. Bu sırada Müşir İzzet Paşa ile Cevat Paşa'dan şu şifre gelecektir:

"Zat-ı Devletlerine Mahsustur. Konya'da Yıldırım Ordular Müfettişi Ferik Cemal Paşa Hazretlerine. Bu şifrenin bizzat halledilmesi rica olunur.

Düşmanın ani ve gayri memul tecavüzü ve irtikâp ettiği cinayetler malum- u devletleridir. Hükümet-i merkeziyenin alacağı tertibat ve düvel-i müttefika mümessilleriyle yapacağı temaslara ve neticeye takaddümen zat-ı samilerinin harekâta müdahale buyurmaları fevkalade musip ve vatan-ı azizimiz için faydalı olmuştur. Anadolu’dan gelen zevat ittihaz buyurduğunuz tertibat ve gösterdiğiniz hassasiyet ve süratten sitayiş ve ümitle bahsetmektedirler. Hükümet-i merkeziyenin yapacağı teşebbüsata muvazi olarak ve bu teşebbüsleri akamete ve müşkülata uğratmamak şartiyle bütün hareketlerinizde Cenab-ı Hakkın muin ve zahiriniz olmasını niyaz eder, muvaffakiyetinize dua eder, gözlerinizden öperiz efendim.

Müşir İzzet Ferik Cevat”533. Bu faaliyetler esnasında Cemal Paşa Cevat Rifat Beyi, Akşehir’de Ömer Lütfi Beyle Akşehir Kaza Kaymakamı Samih Fethi Bey’in (Muharrir M. Turhan Tan) yanına gönderir. Her ikisi de her ne suretle olursa olsun gereken desteği sağlayacaklarını belirtmişlerdir. Ömer Lütfi Bey, Akşehir eşraf ve ulemasını evinde toplayıp Sultan Vahdeddin’in bir emrini okuyor: Bu emirle halkı, “Her türlü insanlık, hukuk ve antlaşmaları çiğneyerek aziz vatanımızı

istilaya kalkışan düşmanlarımızın nerelerde duracakları belli değildir. Her türlü çarelere başvurularak âdâ-yı dîn-ü devleti vatandan kovmak için bütün Müslümanları vazifeye…”,

mücadeleye çağırmaktadır534.

“Bu güzel kararları karargâha getirdiğim vakit, şifre müdürümüzün memleketin her tarafından gelmiş olan raporlar ve şifreler içinde bunalmış, uykusuz ve yorgun bularak yardımına koştum. En çok şifre şarkta On beşinci Kolordu Kumandanı Kazım Karabekir Paşa’dan gelmişti. Müşarünileyh, öteden beri tanışıp sevdiği Mersinli Cemal Paşa’yı ne

532

Aynı Yer. 533

Atilhan, "Görünmeyen İnkılap", Büyük Doğu, 2 Şubat 1951, S. 46, s.10. 534

suretle olursa olsun takviyeye ve hizmete amade olduğunu bildiriyor ve muvaffakiyetler diliyordu.”535

Müfettişlik Karargâhı, Ereğli ve Niğde’ye bir seyahat yapar. Konya’da 20. Kolordu Kumandanı Ali Fuat Paşa (Cebesoy) bulunuyordu. Kendisi bu milli davaya ilk katılanlardan olacaktır. Sabah, büyük bir at yarışı düzenlenir. Ereğli’deki İngiliz yüzbaşısı da bu yarışa davet edilir. Bu görünürdeki eğlencenin arkasında, Mersinli Cemal Paşa, bütün Ulukışla ve sair askeri depolarda mevcut silahları ve cephaneyi naklettirmiş oluyordu. Konya’ya döndükleri vakit, Müfettişlik mıntıkasında iki milis alayının tarih sahnesine çıktığı görülecektir. Biri Afyonkarahisar’dan eski mebus Şükrü Hoca’nın Çelik Alayı, biri de Isparta’dan eski mebus Hacı İbrahim Bey’in Demir Alayı536.

Bu sırada garip bir hadise olur. Sadrazam Damat Ferit Paşa’dan ne pahasına olursa olsun vatan-ı azizin karış karış müdafaa edilmesini bildiren bir şifre gelir. Fakat Cemal Paşa

“Buna pek güvenilmez; kim bilir hangi siyasî rüzgârdır!” diyerek önem göstermez. Sonra

Ayvalık’ta bulunan Kel Ali Bey’den (Ali Çetinkaya) bir telgraf gelir. Ali Bey, Ayvalık Mıntıka Kumandanıdır. Emrindeki 172. Alayla 28 Mayıs 1919 tarihinde Ayvalık’a asker çıkarmaya başlamış olan Yunanlılara, şehrin bir iki kilometre doğusundaki tepelerden ateş açtığını ve kıtasını gönüllülerle takviye etmekte olduğunu bildirir. Mersinli Cemal Paşa ile Ali Bey arasında kadim bir dostluk mevcut olduğu söylenmektedir. Bu sebeple dostane bir ifade ile kendisine bir telgraf gönderilir. 29 Mayıs 1919 tarihli telgrafta Cemal Paşa, Ali Bey’e kendisine olan güveninden bahseder ve noksanlarını gidermek için elinden geleni yapacağını

535

Atilhan, "Görünmeyen İnkılap", Büyük Doğu, 2 Şubat 1951, S. 46, s.16. 536

Şükrü Hoca gibi din adamlarının Atilhan’ın gözünde ayrı bir değeri vardır. Kendisi için bunlar, adeta kutsal değerler haline gelmiştir. Özellikle karşıt olduğu insanlara karşı bunları daima yüceltmiştir. Büyük Doğu’da Şükrü Hoca’yı anlattığı bir makalesinde aşağıdakilere vurgu yapacaktır:

"Teşkilatların geliştiği ve türlü ihtirasların kaynaştığı ilk devirlerde sadece İslamiyet’in mukaddes şerefini ve vatanın müstevli ayağında çiğnenmemesini düşünerek silahına sarılan ve mukaddes bir gazanın imametini kabul edip hemşerilerinin önüne düşen adamların başında, göğsünde çapraz fişeklikler, elinde mavzer tüfeği, başında ruhunun bütün berraklığını ifade eden beyaz sarığı ile Çelik Alay Kumandanı ve Milli Mücadelenin ilk devre Afyon Mebusu Şükrü Hoca vardı… Meclisin içinde, cephede olduğundan daha kahramanca ve daha cesurane çarpıştı. Onların iman dolu göğüsleri, sefil ihtiraslara set teşkil etmeseydi, daha o vakit kim bilir ne acı tecelliler görecek ve ne azgın ihtiraslara şahit olacaktık. Bütün bunları köstekleyen ve cephe gerisindeki kaynaşmalara bir ulviyet ve asalet bahşeden insanların başında Hacı Şükrü gelir… Ömründe bir defa bile silah tutup ruhuna asalet vermemiş bazı dejenereler, hacısı ve hocası, bütün bir Anadolu’nun çoluğu çocuğu, genci ve ihtiyarıyla düşmanın boğazına sarılıp onu vatan hariminde boğması üzerine bu züppeler, Türk Milletinin meydana getirdiği harikalar harikası Milli Mücadele'de servetler meydana getirmekten geri durmadılar. Onların talan yaygaraları içinde, Şükrü Hoca'nın temsil ettiği bütün kahramanlık ve kahramanlar derin zulmetler içinde genç neslin gözlerinden gizlendi" (Atilhan, “Rahmetli Şükrü Hoca”, Büyük Doğu, 5 Ocak 1951, S. 42, s. 11). İstiklal Savaşı

kahramanlarından biri olan Rahmi Göker adında bir emekli bir yüzbaşının evinden icra yoluyla çıkarılması, yaşlı annesiyle birlikte sokakta kalması gibi hadiselere yönelik birçok örnek veren Atilhan, bu kahramanların, arka planda kalmasından başka böyle sıkıntılar içinde olduklarına da vurgu yapmıştır (Atilhan, “Zavallı Mücahitler”, Hüradam, 12 Ocak 1951, Nu: 38, s. 1).

bildirir537. Çalışmalar sonucunda vatanın istikbali ve milletin namusu için ölmeye hazır

yaklaşık otuz bin kişilik bir kuvvet meydana getirilir.

Bu sıralarda 3 Haziran 1919’da, Dokuzuncu Ordu Müfettişi Kemal Paşa’dan Mersinli Cemal Paşa’ya bir şifre gelmiştir. Kemal Paşa, Mersinli Cemal Paşa’yı yakından takip ettiklerini ve hareketlerini takdirle karşıladıklarını bildirmiştir. Ancak Kemal Paşa, İstanbul tarafından aralarına bir ikilik konulacağı yönünde endişeli olduğunu vurgulamıştır. Bunların önüne geçilmesi için Mersinli Cemal Paşa’nın bizzat padişahla görüşmesi gereğine inandığını da söylemiştir538. Mersinli Cemal Paşa, bu kadar kısa bir şifreyi belki yarım saatte

okuyacaktır. Ne tebessüm, ne teessür hiçbir şey ifade etmeyen bir ifade ile Cevat Rifat Bey’e - “Peki, bende kalsın” der.

Haziranın beşinci sabahı, güneş doğmadan Paşa, Cevat Rifat’ın odasına gelir: - “Seni rahatsız ettim, değil mi oğlum?

- Hiçbir zaman Paşam. Emrinize, iradenize her an hazırım efendim…

- Oğlum, hazırlan. İlk trenle İstanbul’a gideceksin. Ben sana mektupları

hazırlayacağım. Onları alır, vereceğim talimata göre hareket edersin.” der.

B. Atilhan’ın

Mersinli

Cemal

Paşa

Tarafından

İstanbul’a

Gönderilmesi ve Faaliyetleri

Cevat Rifat Beyin böyle bir seyahate hazırlanması için beş dakika yetecek ve artacaktır bile. Kolordu Kumandanı Fahrettin Bey539 de karargâha gelmiştir. Cevat Rifat Bey mektupları ve talimatı alarak trene atlar ve İstanbul’un yolunu tutar…540.

İstanbul’da ilk işi, itilaf kuvvetleri temsilcilerine Anadolu’nun gönderdiği beyannameleri bizzat götürüp vermek olmuştur. Önce Amerikan temsilcisine gider, resmî elbisesiyle beyannameyi verir. Bunu bir kovboy cesareti gibi kabul eden amiral, Cevat Rifat Bey’den çok memnun kalır; kendisine çay ikram eder ve başarılarını temenni eder.

Onun arkasından Cevat Rifat Bey İngiliz temsilcisine gider. Temsilci Cevat Rifat Bey’i ciddi bir şekilde dinlemiştir. Atilhan’ın İtalyan ve Fransız temsilcilerinin lakayt

537

Atilhan, "Görünmeyen İnkılap", Büyük Doğu, 9 Şubat 1951, S. 47, s.10. 538

Atilhan, "Görünmeyen İnkılap", Büyük Doğu, 9 Şubat 1951, S. 47, s.10. 539

“On İkinci Kolordu Kumandanı Miralay Fahrettin Bey, Konya’da el yazısıyla yazdığı bir broşürde, Anafartalar harbinin zafer ve galibiyetinde Mustafa Kemal Paşa’nın hissesi olmayıp yapılan propagandaların hep uydurma olduğunu gayet ilmi, müdellel ve mukni bir surette yazmış bulunuyordu” diyen Atilhan’ın (Atilhan,

“Bütün Çıplaklığıyla Milli Mücadele ”, Büyük Cihad, 17 Ağustos 1951, Nu: 23, s.4) bahsettiği bu broşürü

Benzer Belgeler