• Sonuç bulunamadı

Bursevî, 23 yaşında tahsilini tamamladıktan sonra mürşidi Osman Fazlî Efendi tarafından halife olarak tayin edilmiş ve 1675 yılında balkanların en önemli şehirlerinden birisi olan Üsküp halifesi olarak görev yapmaya başlamıştır.31 Mehmet Ali Aynî, Bursevî’nin önce Üsküdar’a ardından “vahdet-i vücûd” meselesinden dolayı Tekirdağ’a sürüldüğünü, buradan tekrar İstanbul’a gelerek daha sonra Üsküb’e görevlendirildiğini söylemekte ise de,

19 Sadeddin Teftâzânî’ye ait Belâgât ilmine dair eser.

20 Ubeydullah b. Ahmed el-Buharî (ö. 747/1346) tarafından yazılmış olan Usûl-i Fıkh ilmine dair eser.

21 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 218.

22 Müstakimzâde Süleyman Sadeddin Efendi, Tuhfe-i Hattâtîn, Ankara, Türk Tarih Encümeni Yay., 1928, s.

216.

23 Hafız Şîrâzî (ö. 793/1389)’ye ait Fars Edebiyatı’na ait eser.

24 Ebû Abdullah Muslihuddîn Sâdî-i Şîrâzî (ö. 689/1257)’ye ait Fars Edebiyatı’na ait eser.

25 Ebü’l-Berekât Nureddin Abdullah b. Ahmed b. Muhammed Molla Câmi (ö. 898/1492) tarafından kaleme alınmış Fars Edebiyatı’na dair eser.

26 İbn Kemal Ahmed Şemseddin Kemalpaşazâde (ö. 941/1535)’ye ait medreselerde Farsça’yı öğretmek amacıyla yazılmış olan, çeşitli hikâyelerden oluşan eser.

27 Mevlâna Celâleddîn-i Rûmî (ö. 672/1273)’e ait olan farsça manzumeler içeren tasavvufî iki eser.

28 Hüseyin b. Ali el-Kâşifî (ö. 910/1505)’e ait tam adı Cevâhiru’t-tefsîr li tuhfeti’l-emîr olan Tefsir ilmine dair farsça eser.

29 Yıldız, a.g.m., s. 108.

30 Yıldız, a.g.m., s. 108.

31 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 223.

7 Aynî’nin her hangi bir kaynak belirtmemesi, bu bilginin doğruluğu konusunda şüphe uyandırmaktadır.32

Üsküb’e gelişinin senesini takiben Şeyh Mustafa Uşşâkî’nin kızı Ayşe Hanım’la evlenmiştir.33 Üsküp’te altı sene müddetince ilmî faaliyetlerde bulunan Bursevî, buradaki kitap-sünnet karşıtı fikirlere sahip ilim adamları ile mücadeleye girişmiş, hatta bu uğurda Üsküp müftüsünü bile karşısına almıştır. Kendisinin daha yumuşak davranması gerektiği hususunda birkaç defa mürşidi Osman Fazlî Efendi’den nasihatler almıştır.34 En sonunda sadece kendisini öğrenci yetiştirmeye adayarak, bu tartışmalardan uzak durmaya çalışmış olan Bursevî, öğrencilerinden birisini falakaya yatırması sebebiyle davalık olmuştur. Osman Fazlî Efendi’nin araya girmesi ile konu çok fazla büyümeden tatlıya bağlansa da Üsküp’te yaşanan sıkıntılar dolayısı ile kendisi Üsküp yakınlarındaki Köprülü Kasabası’na görevlendirilmiştir.35 Üsküp’ten ayrılmak istemeyen ailesinde de bu görevlendirmenin bir takım sıkıntılara yol açtığı bilinmektedir.36

Köprülü’de bir yıldan biraz fazla kalan Bursevî, şöhretinin diğer kasabalara yayılması ile birlikte, Usturumca halkının isteği, Osman Fazlî Efendi’nin izni ile buraya tayin edilmiştir.

Usturumca’da da üç yıl kadar kalan Bursevî, 1684 yılında Edirne’de IV. Mehmet’e nasihatlerde bulunmak üzere bulunan mürşidi Osman Fazlî Efendi tarafından saraya davet edilmiştir. Sarayda üç ay süresince hocası ile bazı eserler tetkik etmişlerdir.37

Bursa halifesi Şeyh Sun’ullah Efendi’nin vefatı ile Bursevî, Osman Fazlî Efendi tarafından Bursa halifesi olarak görevlendirilmiştir.38 Ailesi Bursa’ya gitmek konusunda mütereddid davransa da Bursevî kararlılık göstererek ailesi ile beraber Bursa’ya gelmiştir. İlk zamanlar maddî sıkıntılar sebebiyle zorluk yaşamışsa da,39 Sebzî Seyyid Mehmed Efendi’nin yardımları ile bu sıkıntıların üstesinden gelmiştir.40

Bursa’ya atanması ile Ulucami’de vaaz ve irşad faaliyetlerine başlayan Bursevî, bununla birlikte pazar günleri birçok tefsir eserinden alıntılarla ve şiirlerle tefsir ağırlıklı vaaz vermeye başlamıştır.41 Bu yaptığı vaazın kaleme alınması gerektiğini düşündüğü için

32 Aynî, Mehmed Ali, “İsmail Hakkı’ya Dair bir Tedkik Hülasası”, Darülfünûn İlahiyat Fakültesi Mecmuası, İstanbul, 1928, sayı: 2, s. 109.

33 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 224/a.

34 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 224/b.

35 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 228/a.

36 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 229/b.

37 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 231/a.

38 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 230/b.

39 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 236/a.

40 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 235/b.

41 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 239/b.

8 Bursa’ya tayininden üç ay sonra, 1685 yılının Temmuz ayında tefsirini yazmaya koyulmuş ve zamanının çoğunu bu eserini tamamlamaya ayırmıştır.42

İlmini artırabilmesi ve eksiklerini tamamlayabilmesi için Osman Fazlî Efendi tarafından 1686 yılında İstanbul’a çağrılmıştır. Kalmış olduğu bir hafta süre zarfında şeyhinin ağzından çıkan her cümleyi not ederek, tatbik etmeye çalışmıştır.43 Bu seneden itibaren her yıl mütemadiyen şeyhi ile görüşmüş olan Bursevî, Osman Fazlî Efendi’nin saray işlerine müdahalede bulunduğu iddiası ile Kıbrıs’a sürgün edilmesinden sonra son görüşmelerini Magosa’da yapmışlardır.44 1690 yılında Kıbrıs’taki görüşmelerinde Osman Fazlî Efendi, Bursevî’ye Celvetiye tarikatının şeyhliğini devretmiştir. Bursevî bu yıldan itibaren tarikat silsilesinde 32. sırada yerini alarak, 1691 yılında Bursa’ya geri dönmüştür.45 Bu ziyareti takiben Osman Fazlî Efendi 1691 yılının ekim ayında, 61 yaşındayken vefat etmiştir.46

Bursevî Bursa’ya döndükten sonra vaazlarına ve tefsirine kaldığı yerden devam etmiştir. Celvetî şeyhliği ile birlikte Osmanlı padişah ve sadrazamları kendisinin fikirlerine başvurmaya başlamış, ilmî otoritesinden ve manevî önderliğinden faydalanmak için seferlere davet edilmiştir.47 Bu amaçla 1696 ve 1698 yıllarında Nemçe ve Erdel seferlerine katılmıştır.48

1699 yılında Karlofça Antlaşması’nın imzalanmasından sonra 1700 yılında Bursevî, yedi ay sürecek hac yolculuğunda bulunmuştur. Hac vazifesini yerine getirdikten sonra dönerken, eşkıyaların saldırısına uğramış, bütün eşya ve kitapları yağmalanmıştır.49 Hac dönüşünden itibaren 10 yıl müddetçe Bursa’dan dışarı ayrılmamış ve yarım bıraktığı tefsirini tamamlamaya koyulmuştur. 1706 senesinde Rûhu’l-Beyân adını verdiği tefsirini bitirmeyi başarmış, bununla birlikte 1710 senesine kadar, çeşitli hacimlerde 18 kitap ve risale yazmıştır.50 Çevresindekilerin ısrarları ile tekrar hac yoluna koyulmuş, ancak bu sefer deniz yoluyla Mısır’a oradan Haremeyn’e gitmiştir.51 Mısır’da ikamet ettiği sırada da bazı hoca ve öğrencilere icazet vermiştir.52

42 Yıldız, a.g.m, s. 113.

43 Ziyaret sırasındaki konuşmalar için bk: Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 259/a-262/a.

44 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 169/a.

45 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 186/b.

46 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 187/a.

47 Yıldız, a.g.m., s. 115.

48 Bursevî, Tuhfe-i İsmâiliyye, Basiret Matbaası, İstanbul, 1292, s. 2.

49 Bursevî, Tuhfe-i Recebiyye, Süleymaniye Ktp., Hâlet Efendi, nr. 1374, vr. 15/a.

50 Yıldız, a.g.m. s. 115.

51 Ayrıntılı bilgi için bk. Bursevî, Mecmua-i Hakkı, İnebey Ktp., Genel, nr. 41, vr. 5/a-125/b.

52 Ayrıntılı bilgi için bk. Bursevî, Mecmua-i Hakkı, a.g.e., vr. 5/a-125/b.

9 İkinci hac ziyaretinden sonra Bursevî, kendisinin deyimiyle işâret-i ilâhî ile 1714 yılında Tekirdağ’a hicret etmiştir.53 Tekirdağ’da üç seneye yakın kaldığı ve burada vaktinin büyük bir kısmında kitap yazmakla meşgul olduğu bilinmektedir. Burada kaldığı süre boyunca eserlerinden bazıları olan, Ta’lîka ‘alâ cüz’i’l-evvel li’l-Kâdî, Mecmû’a-i eş’ar, Tefsîru Sûreti’l-Fâtiha, Tefsîru Sûret-i Yâsîn ve Şerh-i Nuhbeti’l-fiker isimli kitaplarını tamamlamıştır.54 Ayrıca burada bulunduğu süre zarfında bir takım tasavvufî mertebeler kazandığı bizzat kendisi tarafından dile getirilmiştir.55

Tekirdağ’da geçirdiği üç yıldan sonra 1129/1717 yılında tekrar Bursa’ya dönen İsmail Hakkı Bursevî, burada çok fazla vakit geçirmeden Şam’a doğru yolculuğa çıkmıştır.

Muhyiddin İbn Arabî’ye olan bağlılığından dolayı onu rüyalarında görmesi sebebiyle kabrini ziyaret etmek için bu yolculuğa çıktığını söylemektedir.56 Ailesini de alarak 1129/1717 yılında yola çıkan Bursevî, iki ay sonra Şam’a ayak basmıştır. Şehre gelir gelmez, İbn Arabî türbesini ziyaretinden sonra şehrin camilerinde, arap diline olan vukûfiyeti sayesinde vaazlar vermeye ve tefsir dersleri yapmaya başlamıştır. Şehirde kendisine belirli bir yer edinen Bursevî, Şam Valisi Recep Paşa ile kurduğu dostluktan sonra şöhreti daha fazla artmıştır.57 Üç yıl süre ile kalmış olduğu Şam’da ona yakın eser telif eden Bursevî’nin, Tuhfe-i Recebiyye adlı eseri Recep Paşa ile olan dostluğunu daha da pekiştirmiştir. Bunun dışında, Şerhu Nuhbeti’l-fiker, Kitâbü’l-Hitâb, Kitâbü’n-Necât gibi meşhur eserlerini burada kaleme almıştır.

Ayrıca buradayken Şam ulemasının bazılarından dersler alarak, icazet almış58 ve tasavvufî münakaşalara katılmıştır.59

Ziyaretini tamamladıktan sonra Bursevî, Bursa’ya doğru yola çıkmış ancak Azîz Mahmûd Hüdâyî’ye olan sevgisi Üsküdar’da mola vermesine sebep olmuş ve burada ikamet etmeye başlamıştır.60 Üsküdar’ın, şeyhi olduğu Celvetiyye tarikatının merkezi olması, Azîz Mahmûd Hüdâyî’nin burada medfûn bulunması ve tarikat ile ilgili işlerin takip edilmesi için Haziran 1720’den itibaren burada kalmaya başlamıştır.61

Üsküdar’a geldikten sonra Damad İbrahim Paşa tarafından kendisine bir ev hediye edilerek burada kalmaya başlamıştır.62 İrşad vazifesine ve eser telifine burada da devam

53 Bursevî, Kitâbü mir’âti’l-hakâik, A. E. Ktp. , nr. 1504, vr. 188/a.

54 Yıldız, a.g.m., s. 117.

55 Bursevî, Kitâbü mir’âti’l-hakâik, a.g.e., vr. 132/b.

56 Bursevî, Temâmü’l-Feyz, a.g.e., vr. 80/a.

57 Yıldız, a.g.m. s. 119.

58 Hayri, Ahmet, İmâmü’l-Kevserî, Halep, y.y., 1372, s. 482;

59 Süreyya, Mehmed, Sicill-i Osmanî, c. I, TIP Westmead: Gregg International Publishers, 1971 (İstanbul:

Matbaa-i Amire, 1308’in tıpkıbasımı), s. 361.

60 Bursevî, Mecmua-i Hakkı, a.g.e., vr. 49/b.

61 Yıldız, a.g.m., s. 120.

62 Bursevî, Mecmua-i Hakkı, a.g.e., vr. 68/b.

10 etmiş, kaldığı üç yıl içinde yazdığı otuza yakın eserin yanında, Ahmediyye Camii’nde Cuma vaizliği de yapmıştır. Burada yaptığı vaaz sırasında vahdet-i vücûd ile ilgili İslam akidesine aykırı sözler söylediği gerekçesi ile 1722 yılında takibata uğramıştır.63 Ancak yapılan tahkikatta bu sözlerin bir iftiradan ibaret olduğu, halkın Bursevî lehine şehadeti neticesinde ortaya çıkmıştır.64

Bursevî, Bursa’daki eski dostlarının ısrarlı davet mektupları sebebiyle, ömrünün son zamanlarını geçireceği Bursa’ya gitmeye karar vermiştir. 1723 yılında 73 yaşındayken Bursa’ya dönerek, bütün kitaplarını bağışlamış ve kendi tekkesinin bulunduğu yeri genişleterek buraya bir de cami inşa ettirmiştir.65