• Sonuç bulunamadı

Merkez Bankalarının Bağımsızlığının Ölçülmes

MERKEZ BANKALARININ BAĞIMSIZLIĞ

2.8. Merkez Bankalarının Bağımsızlığının Ölçülmes

Yıllardan beri enflasyon ve stabilizasyon, çoğu yazar ve ekonomi araştırmacısının ilgi

odağı olmuştur. Her ülkenin deneyimi birbirinden farklı olduğundan, ekonomik modellerin her ülkeye aynı şekilde uygulanması mümkün görünmemektedir. Her ülke ekonomisinin kendine özgü tarihsel, kurumsal ve anayasal bir özelliği vardır. Kurumsal ve anayasal açıdan bakıldığında, merkez bankasının bağımsızlığı konusu karşımıza çıkmaktadır. Bu açıdan bakıldığında bağımsızlığın ölçümü en önemli konulardan biri olmuştur.168

Merkez bankasının bağımsızlığı ile ilgili literatür, iki ayrı grupta incelenebilir. İlk grupta yer alan çalışmalar, merkez bankası bağımsızlığının tanımlanması ve bağımsızlık derecesinin geliştirilen endekslerle ölçülmesi ile ilgilidir. İkinci grupta yer alan çalışmalar

167

Oktar, 1996: 77-79. 168

ise hesaplanan merkez bankası bağımsızlık endeksleri ile makroekonomik performans göstergeleri arasındaki ilişkilerin belirlenmesine dayanmaktadır.169

Literatürde tüm ampirik çalışmalar arasında Cukierman, Webb ve Neyapti tarafından gerçekleştirilen çalışma özel bir öneme sahip olup, birçok konuda diğerlerine göre önemli üstünlükleri bulunmaktadır. Merkez bankası bağımsızlığını belirleyen/etkileyen resmi unsurların yanı sıra, resmi olmayan bazı önemli faktörlere de bu çalışmada yer verilmiştir. Bunlar arasında; bankanın araştırma departmanının kalitesini, bankanın ve hükümetin kilit adamlarının kişiliğini sayabiliriz. Ayrıca yazarlar, guvernörün değiştirilme sıklığı ve her ülke uzmanlarının verdiği anket yanıtlarından ibaret iki gösterge geliştirmişlerdir. Onlara göre; eğer siyasi otorite sıkça yeni bir guvernör atama fırsatını kullanıyorsa, bu banka bağımsızlığındaki azalmayı göstermektedir. Hazırlanan anketler, her ülkede konunun uzmanı olan kişilere gönderilmiş olup; anket, yapısı gereği daha ziyade ilgili yasa hükümlerinden çok, uygulamadaki durumla ilgilidir.

Loungani ve Sheets, geçiş halinde bulunan yirmi beş ülke ekonomisindeki merkez bankaları bağımsızlığı ile enflasyon ve reel GSMH ilişkisini regresyon analizi ile incelemiştir. Bulgular, yüksek merkez bankası bağımsızlığı ile düşük enflasyon arasında negatif korelasyon olduğunu göstermektedir.

Pollard’ın ampirik çalışmaların eksik ve yetersizliklerine ilişkin önemli tespitleri vardır. Bunlar: merkez bankası bağımsızlığını niceliksel olarak ifade edip ölçmenin güçlüğü; ampirik çalışmalarda bağımsızlık ile ekonomik performans arasında tespit edilen korelasyon ilişkisinin gerçek bir nedensellik ilişkisi yerine, sahte bir korelasyon ilişkisi olma olasılığı; çalışmalarda banka bağımsızlığının dışsal bir faktör olarak ele alınması ve olası bir içselliğin göz ardı edilmesi; çalışmalarda sabit kur rejimi döneminin de yer almasıdır.

169

Hakan Kum ve Hayriye Atik, (1999): “Türkiye Cumhuriyet Merkez Bankası’nın Bağımsızlığı: Avrupa Ülkeleri İle Bir Karşılaştırma”, http://iibf.erciyes.edu.tr

Rogoff’a göre ise, ekonomik istikrarsızlığın neden olduğu sosyal refah kayıpları, merkez bankasına yeni statü ve işlevler kazandırılarak azaltılabilir. Bunun yolu ise merkez bankasına güvenilmesi ve ona para politikasının teslimidir. Doyle ve Weale’e göre; para ve maliye politikalarının birbirinden ayrılması durumunda, mali ve parasal otoritenin birbirlerine karşı rekabet etme riski bulunmaktadır.170

Grilli, Masciandaro ve Tabellini, analizlerinde politik ve ekonomik bağımsızlık ayrımı yapmışlardır. Yaptıkları çalışmalar, merkez bankası kanunu verilerine dayanmaktadır. Alberto Alesina ise oyun teorisine dayalı olarak merkez bankası bağımsızlığının ölçülmesi için çalışmalar yapmıştır. Analizinde 16 ülke verilerini kullanmıştır.171

Sikken ve Haan (1998), sanayileşmiş ülkeler arasında merkez bankası bağımsızlığı yüksek olan ülkelerin bütçe açıklarının daha düşük olduğunu belirtmişler, bütçe açıkları ile merkez bankası bağımsızlığı arasında doğrudan bir bağlantı tespit edememişlerdir.

Maxwell (1998), gelişmekte olan 70 ülkede, merkez bankalarının hükümetin kredi politikasına karşı vermiş olduğu tepkileri incelemiştir. Ampirik sonuçlar, bütçe açığının fazla olduğu ve bu açığı finanse etmek için hükümetin bankacılık sistemini kullandığı durumlarda, merkez bankasının daha az bağımsız olduğunu göstermektedir.

Wagner (1999), merkez bankalarının geçiş ülkelerinde de tam anlamıyla bağımsız olabilmeleri için, bu ülkelerdeki finansal kurumların rekabet ortamı içinde olmaları ve ekonomilerinin istikrarlı bir yapıda olması gerektiğini vurgulamıştır. Ratfai (1999), Çek Cumhuriyeti, Macaristan ve Polonya merkez bankalarının yasal bağımsızlıklarını karşılaştırmalı olarak incelemiştir.

170 C.C. Aktan, S. Togay ve U. Utkulu, (2005b): “Merkez Bankası Bağımsızlığı: Ampirik Literatür”,

www.canaktan.org/ekonomi/merkez-bankacilik/ampirik.htm 171

Haan ve Kooi (2000), merkez bankası bağımsızlığı ile enflasyon, bütçe açıkları ve ekonomik büyüme arasındaki ilişkiyi incelemişlerdir ve bunlar arasında herhangi bir bağlantı bulamamışlardır. Borrero (2001), makroekonomide denge performansı için merkez bankası bağımsızlığının uygulamalarını incelemiştir. Borrero’ya göre; merkez bankası bağımsızlığının yüksek olması mali disiplini artırmakta, enflasyon ve büyümenin düşmesine neden olmaktadır.172

Bu konuda Türkçe literatürde ise özellikle son birkaç yıl içinde önemli artış vardır. Türkçe literatürde daha çok konuyu ve ilgili tartışmayı sunan ve çoğu birbirinin benzeri inceleme ve değerlendirmeler ağırlıkta olup, konunun ampirik yönden araştırılmamış olması dikkat çekicidir. Uygulamalı literatürde en derinlemesine çalışma kuşkusuz, Telaviv Üniversitesi öğretim üyesi Alex Cukierman ile Dünya Bankası araştırmacılarından Steven B. Webb ve Bilin Neyapti’nin 1992’de yayınladıkları ödüllü makaledir.173