• Sonuç bulunamadı

2.3. Sivil Toplumdaki Kuruluş

2.3.1. Sivil Toplum Alanı Olarak Medyadaki Kuruluş ya da Yeni Tarihsel Blokun Medya Politikaları Blokun Medya Politikaları

2.3.1.2. Medyanın Fethedilmesi

152

AKP’nin burada ikili bir strateji izlediğini yukarıda belirtmiştik. Medya organları hem AKP yanlısı iş çevrelerine geçmiş ve bu sayede AKP’ye muhalif gazetecilerin tasfiyesi kolaylaşmış, hem de bu gazetecilerin ayrılmasının yarattığı boşluğa iktidar yanlısı yazarlar yerleştirilerek ana akım medya iktidara daha fazla yaklaştırılmıştır. Bu politikalar, medyanın zapt edilmesinin önünü açmıştır. Dikkat gereken husus ise şudur: medyanın mülkiyet ve kontrol yapısının değiştirilip onu AKP yanlısı şirketlere teslim etmek medyanın zaptını kolaylaştırırken aynı zamanda onun fethedilmesini de sağlamaktadır. Bu politikaların pratikte nasıl iç içe geçtiğini aşağıdaki bölümlerde daha net göreceğiz.

153

İslamcı burjuvazi burada yani AKP’nin medyayı dönüştürme sürecinde, iktidarın bir nevi maşası konumundadır. Dolayısıyla AKP kendisini iktidara taşıyan en önemli güç olan İslamcı burjuvaziyi ne kadar araçsallaştırdıysa, medyayı da o kadar araçsallaştırmıştır. Çalışmanın ilk bölümünde ATV-Sabah’ın Çalık Grubu’na nasıl devredildiğini, kamu kurumu olan TMSF’nin bu devirde ne gibi bir işleve sahip olduğunu açıklamıştık. Ancak ATV-Sabah için hikâye burada tamamlanmamış; aksine bu hikâye AKP’nin ikinci döneminde de devam etmiştir. Şöyle ki 2007-2008’de Çalık Grubu’na devredilen ATV-Sabah, Aralık 2013’te Zirve Holding’e bağlı Kalyon İnşaat’a satılmıştır. Bu satışla beraber ATV-Sabah’ın %75’ine sahip Turkuvaz Şirketi’nin hisseleri Zirve Holding’e geçmiş, böylece bu medya kuruluşunun sahibi de Ömer Faruk Kalyoncu olmuştur (gazetevatan.com, 2014). AKP döneminde inşaat ve enerji alanlarında faaliyet gösteren ve sermaye birikimini iktidarla beraber artıran grubun ATV-Sabah’ı Çalık Grubu’ndan alması, bu medya kuruluşunun başka bir şirkete devredilse bile iktidar güdümünde kalmasını sağlamıştır. Medya şirketlerinin el değiştirmesinin hükümetin isteği ya da baskısıyla gerçekleştiğini iddia eden Sözeri, Kalyon İnşaat’ın ATV-Sabah gibi ülkenin en büyük medya organlarından birine sahip olmasının, hükümetin kendini destekleyen medya kuruluşlarını oluşturmak için güttüğü politikaya örnek gösterileceğini belirtir. Yazar, ayrıca Kalyon İnşaat’ın son dönemde aldığı ihalelere de değinerek, şirketin iktidarla girdiği ekonomik ilişkilere de gönderme yapmaktadır:

Geçtiğimiz yıllarda pazara yeni girişlerin artması ise bu pazarda faaliyet gösterme isteğinden çok, geçmiş yıllarda olduğu gibi siyasilerin ricası ve/veya baskısıyla, hükümeti destekleyen bir medya oluşturulması amacıyla gerçekleştiği izlenimi yaratmıştır. Geçtiğimiz yıl internete yayılan “tape”lerde pek çok yatırımcının iştirakiyle Sabah-ATV Grubu’nun 630 milyon dolara satıldığı iddia edilmiştir.

Satış için iddia edilen rakam alınan bedelin çok altında olup, eğer doğruysa söz konusu medya şirketinin çok kârlı olmadığını hatta zarar ettiğini göstermektedir. Ancak medya grubunu alan Zirve Holding’e bağlı Kalyon İnşaat başta üçüncü havalimanı olmak üzere, Çanakkale-Ezine-Ayvacık Yolu gibi büyük ihalelerinin yanı sıra ülkenin büyük

154

kısmının altyapı, otoyol ihalelerini almış durumdadır. Diğer medya patronları gibi enerji alanında da yatırım yapan holdingin üç adet hidroelektrik santrali bulunmaktadır (Sözeri, 2015:15).

2013, Çukurova Grubu’nun elindeki medya şirketlerinin de AKP yanlısı İslamcı burjuvazinin eline geçtiği bir yıldır. Mehmet Emin Karamehmet’in elinde yer alan Show TV, SKY Türk ve Akşam gazetesinin içinde bulunduğu medya organları sürekli zarar etmiş ve neredeyse çalışanlarının ücretini ödeyemez hâle gelmiştir. Bunun üzerine TMSF, 2013’te tekrar devreye girerek bu şirketlere el koymuştur (Adaklı, 2014:20). El konulan medya organlarının en büyüğü olan Show TV, TMSF tarafından Turgay Ciner’in başında bulunduğu Ciner Grubu’na 402 milyon dolara satılmıştır (Sözeri, 2015:13).

Çukurova Grubu’na ait Akşam ve SKY 360 ise, 2010 yılında Star Medya Grubu’ndaki hisselerini AKP yönetimindeki Tevhid Karakaya’ya satarak medya sektöründen çekilen Ethem Sancak’a devredilmiştir (Eres ve Yüksel, 2017:7). Böylece Akşam ve SKY Türk’ü Erdoğan için “…dürüstlüğünü, yiğitliğini gördüm, gördükçe de aşık oldum. Doğrusu solculuk dönemimde Mevlana ile Şems’in arasındaki aşka anlam veremiyordum. Tanıdıktan sonra gördüm ki, böyle bir ilahi aşk iki erkek arasında olabiliyor..” diyebilen bir patron satın almıştır (cumhuriyet..com.tr, 2015). Bu satış medyada oluşan partikülarist yapının artarak devam ettiğini göstermesi bakımından önemlidir.

Ethem Sancak, Çukurova Grubu’ndan TMSF aracılığıyla sadece medya şirketlerini almamış, aynı dönemde kamyon, otobüs ve benzer inşaat araçları üreten BMC’yi de devralmıştır. BMC ilerleyen dönemde Savunma Sanayi’nin ihtiyaçlarını karşılamak üzere sözleşmeler imzalamıştır.90 TSK’ya zırhlı araçlar (BMC Kirpi, BMC

90 Medya kuruluşlarının patronlarının aynı zamanda savunma sanayine yatırım yapabilmesi medya açısından oldukça yadırgatıcı bir durumdur. Türkiye gibi 30 yılını savaşa ayırmış bir coğrafyada, bir kişinin hem medya kuruluşlarına sahip olması hem de ülkenin ordusuna silah yapıyor olması, savaş

155

çok amaçlı zırhlı araç), taktik tekerlekli araçlar ve lojistik destek araçları üreten BMC, Ethem Sancak döneminde savunma ve savaş sanayinde önemli yatırımlar yapmıştır.91

AKP’nin ikinci döneminde medya sektöründe gelişme kaydeden bir diğer aktör, Gülen Cemaati’ne bağlı kuruluşlardır. Medya yapılanması çok geniş; fakat parçalı olan cemaatin sektördeki temeli, Feza Gazetecilik, Samanyolu Grubu ve özellikle 2000’li yılların ikinci yarısında bu alanda ciddi girişimleri olan Koza-İpek Grubu’ndan oluşmuştur (Eres ve Yüksel, 2017:7).

Zaman gazetesine sahip Feza Gazetecilik bünyesinde, Cihan Haber Ajansı, Aksiyon, Turkish Rewiev, Yeni Bahar, Today’s Zaman gibi medya organları bulunmaktadır. Yine Gülen Cemaatine yakın olduğu bilinen Samanyolu Grubu’nun ise Samanyolu TV, Samanyolu Haber Radyo, Dünya Radyo, Mehtap TV, Yumurcak TV ve ABD’de yayın yapan Ebru TV gibi radyo ve televizyon kanalları vardır (Çam ve Şanlıer-Yüksel; 2015:76-78).

Mayıs 2008’de Tuncay Özkan’ın sahibi olduğu Kanaltürk TV’yi satın alan Koza-İpek Grubu92 da bu dönemde medya sektöründe genişleyen Gülen Cemaati destekçisi guruplardan bir diğeridir. Mayıs 2009’da Bugün TV’yi kuran Koza-İpek, ayrıca Bugün gazetesine de sahiptir (Çam ve Şanlıer-Yüksel; 2015:78-79). AKP iktidarı ve bu dönemde Gülen Cemaatine bağlı sermayenin güçlenmesiyle birlikte medya alanında söz sahibi olan Koza-İpek Grubu yayınları, AKP ve cemaat arasında 2013’ten itibaren başlayan çatışma sürecinde ciddi anlamda cemaatin bakış açısını desteklemiştir.

Cemaat sermayesinin temsilcisi olan TUSKON’un güçlenmesiyle beraber medyada etkili olan bu guruplar, arkalarındaki sermayenin AKP ile ilerleyen yıllarda giriştiği

sürecinde sahibi olduğu medyanın savaşa bakışını ve yayınlarını da doğrudan yönlendirebilecek bir etkiye sahiptir. Kanaatimce bu durum gazeteciliğin evrensel ilkelerini ihlal eden yolun kapısını aralamaktadır.

91 Ayrıntılı bilgi için ayrıca bkz. http://www.bmc.com.tr/savunma-sanayi/lojistik-destek-araclari/

92 Bu satış işlemine çalışmanın bir önceki bölümünde değinildiği için konu burada ayrıntılı bir şekilde ele alınmamıştır.

156

mücadeleyi kaybetmesinin ardından medya alanından da silinmişlerdir. Yükselişi ve düşüşü oldukça trajik olan bu medya guruplarına çalışmanın ilerleyen bölümlerinde ayrıntılı bir şekilde değinileceği için sözü şimdilik burada bırakmak uygun olacaktır.