• Sonuç bulunamadı

Medyanın Etik İlkeleri Uygulamasının Önündeki Engeller

3.6. Medyanın Hesap Sorma Rolü Önündeki Engeller

3.6.2. Medyanın Etik İlkeleri Uygulamasının Önündeki Engeller

3.6.2.1. Gazetecilerin Bağımlılığı

Eğer ünlü değil ya da işvereni için değerli değilse bir profesyonel, maaş artışı için ya da terfi elde edebilmek için kurallara uymalıdır. Üçüncü Dünyada ve zengin ülkelerde durgunluk ekonomiyi vurduğu zaman gazeteciler işlerini tehlikeye atamazlar. Kanun tarafından korunmuyorlarsa, iyi örgütlenmemişlerse ya da halk tarafından desteklenmiyorlarsa işverenlerine ahlâki nedenlerle karşı çıkmazlar, çıkamazlar (http://www.byegm.gov.tr).

3.6.2.2. Muhafazakârlık

Medya çalışanları, değişimi herhangi birinden daha fazla sevmez. Kendilerini yenilemek için onlara güçlü bir baskı ya da hatta tehdit yapılmalıdır. Oldukça sıklıkla sadece devlet müdahalesi korkusu medya sahiplerinin ve profesyonellerin hareketi kendi kendilerine başlatmalarına neden olur (http://www.byegm.gov.tr).

3.6.2.3. Gruplaşma

Gazetecilik mesleği şaşırtıcı olmayan bir şekilde dışarıdan gelen herhangi bir saldırıya karşı koyar. Yani medyaya yönelik dışarıdan yöneltilen saldırılara karşı söz birliği yapılmışçasına karşı koyulur (http://www.byegm.gov.tr).

3.6.2.4. İktidar Arzusu

Her medya sahibi profesyonel bir gücün kendi ellerinde olduğunu bilir ya da düşünür. ‘Fourth Estate (Dördüncü Güç), ‘newsocracy’ ya da ‘emperyalist medya’ fikrinden hoşlanırlar, istedikleri şekilde etkileyebileceklerine inanırlar ve bu ayrıcalığı paylaşmak istemezler (http://www.byegm.gov.tr).

3.6.2.5. Kibir

Profesyonel, yetenekli ve cesur olsalar da olmasalar da öyle olduklarını düşünürler ve kamuoyu tarafından bilinen ünlü bazıları yanlış yaptıklarını asla kabul etmek istemezler. Bu yüzden de eleştiriye tahammül etmeyi zor bulurlar (http://www.byegm.gov.tr).

3.6.2.6. Mâliyet

Kendi denetimini yapan ve etik değerler açısından kendi hesap verebilirliğini sağlamaya çalışan bir medya kuruluşuna tabi ki bunun getirdiği bir mâliyet olacaktır. Ancak medya sahipleri özellikle dışarıdan, sözgelimi devletten bu konuda mâli yardım almadıkları sürece bu mâliyetin altına girme konusunda pek de istekli değillerdir (http://www.byegm.gov.tr).

3.6.2.7. Zaman

Kalite kontrol ve kendi içinde hesap verebilir bir medyayı oluşturmaya yönelik çabalar bir yandan medya dünyasında hep kısıtlı olan zamanı tüketirken, diğer yandan da bu süreç uzun vadeli bir temelde işlev göstermektedir. Dolayısıyla profesyonellerin ve kamuoyunun alışması için uzun bir zaman gerektirmektedir (http://www.byegm.gov.tr).

Ancak yukarıda sayılan tüm bu olumsuzluklar bir tarafa medya, meslek ahlakının oluşturulmasında öncü olmalı ve bu tür olumsuzlukları bertaraf edecek önlemler ivedilikle alınmalıdır. Bu yapılamazsa, mesleğin hükümetler ve diğer kurumlar tarafından dışarıdan düzenlenmesi yönünde gittikçe artan bir talep olacak, bu da, liberal demokrasilere gerçekten hizmet edebilecek medya sistemlerinin kurulması açısından zararlı olacak ve zamanı geriye döndürecektir. Medya ayrıca kendi kendini denetlemeli, etik kurallar oluşturmalı ve bu kuralların ihlâli sonucunda ne olacağını kesin olarak ortaya koymalı. Daha da önemlisi medya, bu kuralları uygulayacak bir mekanizma oluşturmalı ve hedef kitlesini, etik habercilik talebinde bulunmaları yönünde eğitmeli. Hedef kitleler, bu tarz habercilik yapmayan medya kanallarını takip etmeyi bırakarak, etik habercilik taleplerinde ısrarcı davranmalıdır (Gross, 2004: Southeast European Times).

Basını daha sorumlu olma noktasında zorlayıcı olabilecek üç temel enstrüman vardır. Bunlar hükümetler ve onların her düzeydeki düzenleyici organları, medyanın bizzat kendisi, yani bireysel olarak çalışanları ya da resmi ya da gayri resmi organizasyonları ve idari kuruluşları ve son olarak da resmi ya da gayri resmi sahip olduğu kurum ve kuruluşlarıyla kamu, yâni halktır. Eğer basındaki sorumluluğun arttırılması için ve bir takım değişiklikler yapılabilmesi için hangisine daha çok sorumluluk düşer diye soracak olursak, diyebiliriz ki bu sorumluluk ortaktır yani eşit olarak yukarıda sayılan unsurlar arasında paylaşılmalıdır (Barney, 1975: 37).

SONUÇ

Günümüzde kamusal görev ve sorumlulukların giderek daha kompleks hale gelmesi ile geleneksel yönetim modelleri artık ihtiyaca cevap veremez hale gelmişlerdir. Bu meyanda 20. yüzyıl boyunca hâkim olan hiyerarşik, katı, bürokratik kamu yönetimi, yerini giderek daha esnek ve ‘pazar ekonomisi’ne dayalı kamu yönetimine bırakmaya başlamıştır. Bu değişim bireyin toplum içindeki rolünü farklı bir noktaya taşıdığı gibi, devlet vatandaş ilişkilerinde de esaslı bir anlayış değişikliğini beraberinde getirmiştir.

1970’li yılların sonlarından itibaren bu şekilde çok dramatik bir yeniden yapılanma içerisine giren kamu yönetiminde, ‘yönetim’ kavramı yeniden tanımlanmış ve ‘yönetişim’ kavramı, kamu yönetimi literatürüne girmiştir. ‘Yönetişim’ kavramı, yönetim olayında merkezi gücün tek boyutlu ve yukarıdan aşağıya doğru hâkimiyetini değil, yönetim sisteminin bütününü oluşturan parçaların ve herhangi bir şekilde yönetim sürecinde rol alan aktörlerin karşılıklı işbirliği ve uzlaşma ile ve yatay koordinasyona dayalı bir biçimde, ortak bir katılımı gerçekleştirmelerini anlatmaktadır.

Böylesi bir katılım, elbetteki halkın yönetim uygulamalarıyla ilgili görüş ve kanaatlerini açıklayabilmeleri ve gerektiğinde başarısızlığın nedenlerini sorgulayabilmeleri sonucunu doğurmuştur. Bir diğer ifade ile artık devlet yani kamu kurumları vatandaşa karşı hesap verme konumuna gelmiştir.

Hesap verebilirlik konseptinin yönetim açısından uygulama alanları düşünüldüğünde, hem politik, hem kamusal, hem hukuki ve hem de yargısal anlamda devlet erkinin işleyişi açısından ne derece hayâti bir öneme sahip olduğu çok açık olarak görülecektir. Kamusal hesap verebilirliği modern toplumlar açısından bu kadar önemli ve vazgeçilmez kılan neden, biraz da modern devletin kamuyu etkileyen eylemlerinin giderek daha da artması ve daha da kompleks hale gelmesi ve dolayısıyla devlet erkinin kendilerine verdiği yetkileri usulünce kullanmaları beklenen kamu görevlilerinin, yetkilerini suiistimal etmeleri durumunda, çok yüksek sayıda insanı olumsuz yönde etkileyip mağdur edebilmeleri gerçeğidir.

Kamu yönetimi açısından hesap verebilirlik anlayışı, irdelendiğinde bu ilke, demokrasi ve bürokrasinin uzlaştırılması bağlamında ele alınmaktadır. Gücün tek bir elde toplanıp özgürlükler için tehdit oluşturmaması ve yönetimin halkın istek ve arzuları doğrultusunda hareket etmesi için değişik hesap verme mekanizmaları tartışma konusu yapılmakta ve kamu sektörünün güvenilirliğini ve etkinliğini arttırmak için, bu mekanizmaların oluşturulması gerektiği savunulmaktadır. Diğer taraftan bürokrasilerin daha fazla vatandaşa hesap verebilir kılınmasıyla, demokrasilerin geliştirilmesi sonucu da ortaya çıkacaktır.

Ayrıca daha dar anlamda hesap verebilirliğin kamu görevlileri açısından ‘kendini koruma’ yönü de vardır. Çünkü oluşturulan hesap verebilirlik çatıları sayesinde kamu görevlileri, gözetmesi gereken standartlar ve bunların karşılanmaması durumunda bundan dolayı hesap verecekleri konusunda bilgilendirilmiş olurlar. Bir başka ifade ile hesap verebilirlik uygulamaları çalışanlara bir bütünün, bir organizasyonun parçası olduklarını ve bu organizasyonun amaç ve hedefleri doğrultusunda hareket edilmemesi durumunda bir takım yaptırımların kendilerini beklediği gerçeğini hatırlatır. Dolayısıyla hesap verme sorumluluğu yetkililer üzerinde bir çeşit, içsel düzenleyici etkisi gösterir.

Ancak şurası unutulmamalıdır ki, bu amaçlarla yola çıkılırken, aşırıya kaçılması durumunda, kamu kurumlarının verimlilik ve etkinliğinin zayıflaması, performansı geliştirme yerine, optimal olmayan kararların verilmesine ve kaynakların verimsiz dağıtılmasına sebep olunabilir. Yani ancak yerinde ve dozunda uygulanan hesap verebilirlik mekanizmaları kamu kurumlarının kalitesini ve cevap verebilirliğini artırma hedefine hizmet edecektir. Kısaca modern yönetimler açısından vazgeçilmez bir ilke olarak gündeme gelen bu konseptin hala çözümlenememiş bir takım paradoksları olduğunu ileri sürenler de mevcuttur.

Örneğin kamu görevlilerinin hangi dereceye kadar, politika belirleme sürecine katılmaları ve ne ölçüde inisiyatif almaları gerektiği hala tartışmalı bir konudur. Zira kamu görevlilerinin sadece politik otoritelerce dayatılan hedefleri yerine getirmek zorunda olmaları durumunda, bireysel olarak kendilerine hesap sorulmasının geçerli bir sebebi kalmayacaktır. Kamu görevlileri fazlaca yetkilendirildiklerinde ve ileri

inisiyatif aldıklarında da, bu durum halkın oylarıyla yönetime gelmiş olan hükümetlerin fonksiyonel olma ve politika belirleme nitelikleri üzerinde olumsuz etkiler doğurabilecektir.

Kurumsal açıdan değerlendirildiğinde ise örneğin bir kurumun çalışanları aşırı hesap verebilirlik mekanizmalarından dolayı, yeterli kaynak, yetki ve liderlik imkanı olmadığını ileri sürerek, olması gerektiği şekilde yerine getirmediği sorumluluklarına mazeret bulma yoluna gidebilir. Ya da kurumu korumak düşüncesiyle sürekli çalışanları suçlayıp, bir günah keçisi bulmaya çalışmak gibi, kurumun işlerliğini olumsuz yönde etkileyebilecek patolojilerin ortaya çıkması söz konusu olabilir.

Hesap verebilirlik mekanizmalarının nasıl etkin hale getirileceği tartışılan bir konudur. Hesap verebilirliğin merkezi arenası, kamu görevlilerinin kamusal hesap verebilirliğini sağlayan meclistir. Meclis, toplum ve hükümet arasında filtre işlevi gören bir kurumdur. Ancak meclis her ne kadar bu konuda merkezi bir konuma sahip olsa da, devlet kurum ve kişilerinin hesap verebilir kılınmasında, özellikle de devlet erkinin ve yönetimlerin çok kompleks hale geldiği günümüzde bu işlevi tek başına etkin bir şekilde yerine getirmesi neredeyse imkânsızdır. Yaşanan örnekler de bunu açıkça ispatlamaktadır. Dolayısıyla tam da bu nokta da medya gibi devlet dışı unsurların devreye girdiği görülmektedir.

Medyanın küresel toplum ve yönetimler açısından; her konuda bilgilendirme yapma, politik aktivist grupları harekete geçirme, kamunun görüşlerinin dillendirilmesi, yönetime katılımı kolaylaştırma ve arttırma ve dolayısıyla da kamusal hesap verebilirlik gibi etkileri vardır. Zira medya işlevleri ve tabiatı gereği kamuoyu ile politik güçler arasında karşılıklı fikir ve görüşlerin iletildiği çok kuvvetli bir iletişim dokusu oluşturmaktadır.

Araştırmalar göstermektedir ki, demokrasiler de kilit bir unsur olan ve vatandaşların bilgilendirilmesinde hayati bir rol oynayan serbest, çok sesli, etik ve bağımsız bir medya, en etkin kamusal hesap verebilirlik vasıtalarından birisidir. Çünkü medya yönetimin değişik kademelerindeki zayıflıkları ve olumlu yönleri görmek için ‘istikrarlı bir aydınlatıcı’ işlevi görmektedir. Medya bu şekilde hitap ettiği kitlelere tam olarak neler olup bittiğini göstererek, bir yönetimin vaat

ettiklerinin ve eylemlerinin kamunun denetlemesine sunulmasını ve bu yolla da politik aktörlerin ve devlet yetkililerinin kamuya karşı hesap verebilir olmasını sağlar. Medya; yönetimin ‘dördüncü güç’ü, ya da bir bekçisi gibi, devletin faaliyetlerini değerlendirir ve bu bilgiyi de kamuya sunar. Böylece medya sadece yönetenlerle yönetilenler arasında bir bağlantı sağlamış olmaz, aynı zamanda, gücün merkezileşmesini ve hukuki ve etik olmayan devlet faaliyetlerinin kısıtlanmasını sağlayacak bilgileri de sunar.

Medyanın bu etkinliğini sağlayan işleyiş oldukça basittir. Medya, politikacıların ve kamu görevlilerinin faaliyetlerini daha şeffaf hale getirerek vatandaşlara bilgi sağlamakta, vatandaşlar da sırasıyla sandık başına gittiklerine bu bilgiyi kullanmaktadırlar. Politikacılar ve kamu görevlileri bu sürecin farkında olduklarından, bu durum, onların vatandaşların sorunlarına karşı daha sorumlu olmaları için bir yaptırım işlevi görmektedir.

Ancak tüm bunları söylerken medyanın bağımsızlığı, etik olması, sorumlu olması gibi bir takım temel özelliklere de vurgu yapmak kaçınılmazdır. Çünkü medyanın yönetimleri hesap verebilir kılma noktasında işlev görmesi görüşü, medyanın bağımsız olması, ya da en azından bir kısım medyanın ekonomik ve politik olarak devletle her hangi bir ilişkisi olmaması varsayımı üzerine kurulmuştur. Yani bir diğer ifade ile medya ve kamusal hesap verebilirlik ilişkisinde olumlu yönde bir etkiden bahsedebilmek için, gerçekten bağımsız medyadan bahsediyor olmak gerekir.

Yukarıda da kısmen değinildiği gibi, medyanın kamusal hesap verebilirliği temin etmede oynayacağı rolü olumsuz yönde etkileyen unsurlar; basın özgürlüğü konusunda yaşanan sorunlar, medyanın her geçen gün daha da tekelleşmesi, medyada etik sorumluluklar konusundaki eksiklikler, medyanın yeterince bağımsız olamaması ve bir takım politik ve piyasa güçlerinin baskısı ve etkisi altında kalması, yine sorumlu medya anlayışı açısından gerekli olan özdenetim mekanizmalarındaki yetersizlikler olarak sayılabilir.

Ayrıca, medya çalışanlarının ekonomik bağımlılığı ve kaygıları, muhafazakarlığı, gruplaşma içerisinde olmaları, ellerindeki profesyonel gücü iktidar

arzuları doğrultusunda kullanma eğilimleri ve sorumlu bir medya için gerekli olan özdenetim mekanizmalarının belirli bir zaman ve mâliyet gerektirmesi de hesap sorma niteliği ve gücü olan bir medyanın işlerliği önündeki diğer önemli engellerdir.

Son tahlilde, tüm bu sorunlara rağmen; kamusal hayatta çok kapsamlı ve çarpıcı rol oynayan medyanın politik ajandanın şekillenmesinde ve kamu yönetimi politikalarının belirlenmesi ve hayata geçirilmesinde, dolayısıyla yönetimlerin, halkın kamu yönetiminin kalitesi noktasındaki beklentileriyle ilgili olarak daha hesap verebilir olmasında diğer bütün unsurlardan daha büyük bir rolü olduğu rahatlıkla söylenebilir. Ancak bu aracın sadece belli çıkar grupları doğrultusunda faaliyet yürüten tehlikeli bir silah haline dönüşmemesi için, medyanın, politik elitler ve piyasa güçleri karşısında bağımsız hale getirilmesi ve bu alanda tekelciliğin önüne geçilmesi için gerekli tedbirlerin mutlak surette alınması gerekmektedir.

KAYNAKÇA

Acar, Ö. (1994), Kamu Yönetimi, İstanbul.

Aksoy, Ş. (1995), “Yeni Sağ ve Kamu Yönetimi”, Kamu Yönetimi Disiplini Sempozyumu Bildirileri, c. 2, Ankara,1995: TODAİE.

Aktan, C. (2006), “Bilgi Toplumunun Doğuşu ve Gelişimi”, http://www.canaktan.org/yeni-trendler/yeni-ekonomi/bilgitoplumdogusu.htm,

Aktan, C. (1997), Değişim ve Yeni Global Yönetim, MESS: Yayınları, İstanbul. Al, H. (2006), “Kamu Yönetimi Temel Kanunu Tasarısı”, http://www liberaldt.org.tr/index.php?lang=tr&message=article&art=135,

Albayrak, İ. E. (2005), “İdeolojik Düzen 1984 ve Medya”, http://www.dorduncukuvvetmedya.com/article.php?sid=4616

Arslan, A. (2006), “Medyanın Birey, Toplum ve Kültür Üzerindeki Etkileri”, http://www.insanbilimleri.com/makaleler/sosyoloji/Medyanin_Birey_Toplum.htm, Arslan, A. (2006), “Medya ve Politika İlişkileri Üzerine Sosyolojik bir Değerlendirme”

http://insanbilimleri.com/makaleler/siyaset_bilimi/Medya_Politika_Iliskisi.htm-, Ateş, H. (2004), “Modernlik ile Postmodernlik Arasında Kamu Yönetimi”, Modernlik ve Modernleşme Sürecinde Türkiye, Editör; Güngör Erdumlu, Babil Yayncılık, Ankara, s. 100.

Atiyas, İ. ve Sayın, Ş. (2000), “Kamu Mâliyesinde Saydamlık”, TESEV Yayınları, İstanbul, s. 28

Auditor G. A. (2006), “Government Accountability”, February, 1997 www.oag.ab.ca/html/reading.shtml,

Avcı, N. (1992), “Enformasyon Toplumu ve Eğitim Sistemlerine Etkiler”, M. E. B. Araştırma Raporu, M.E.B Yayınları, Ankara, s. 66.

Aytaç, Ö. ve Bilir, İ. (1999 ), “Medyanın Gücü Mü?, Güçlerin Medyası Mı?”, Polis Bilimleri Dergisi, C: I, Sayı 3, s.27.

Balcı, A. (2006), “Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar ve Kamu Hizmet Sunumuna Etkileri”, http://www.canaktan.org/politika/kamuda-kalite/balci.pdf,

Balcı, A. (2003), “Kamu Yönetiminde Hesap Verebilirlik Anlayışı” , Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar: Sorunlar,Tartışmalar, Çözüm Önerileri, Modeller, Dünya ve Türkiye Yansımaları, Editörler; Asım Balcı, Ahmet Nohutçu, Namık Kemal Öztürk ve Bayram Coşkun, Seçkin Yayıncılık, Ankara, s.123.

Balcı, S. (1997), “İletişim Bilimleri Açısından Kitle İletişim Araçları ve Şiddet”, M.Ü. SBE Radyo, Televizyon ve Sinema Anabilim Dalı İletişim Bilimleri Bilim Dalı Yüksek Lisans Tezi, İstanbul, s.5.

Barney, R. D. (1975), “Ethics and the Press: Readings in Mass Media Morality”, Editör, John C. Merrill, New York.

Behn, R. D. (2001), “Rethinking Democratic Accountability”, Washington, DC: The Brookings Institutiton.

Bilgiç, V. (2003), “Yeni Kamu Yönetimi Anlayışı”, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar: Sorunlar, Tartışmalar, Çözüm Önerileri, Modeller, Dünya ve Türkiye Yansımaları, Editörler; Asım Balcı, Ahmet Nohutçu, Namık Kemal Öztürk ve Bayram Coşkun, Seçkin Yayıncılık, Ankara, s. 27.

Bertelli, A. M. (2004), “Strategy and Accountability: Structural Litigation and Public Management”, Public Administration Review, Vol. 64, no. 1, s. 30.

Bertelli, A. M. ve Lynn, L. E. (2003), “Managerial Responsibility”, Public Administration Review, Vol.63, no. 3, s.261.

Boris, S. F. (1995), “Public Sector Innovation:The Implıcations of New Forms of organization and Work”, Governance in a Changing Environment, Editörler; B. Guy Peters ve Donald J. Savoie, Mcgill Queens University Press, s. 261.

Bovens, M. (2005), “Ethics and integrity of governance”, Paper for the EGPA annual conference, Oeiras Portugal September 3-6, 2003 to be presented in workshop 8 .http://www.fernuni-hagen.de/POLALLG/EGPA/Papers/Bovens.pdf, Caiden, G. E. (1988), “The Problem of Ensuring the Public Accountability of Public Officials”, Public Service Accountability: A Comparative Perspective , Editörler: J.G. Jabbra ve O. P. Dwivedi , West Hartford, CT: Kumarian Press, s. 25. Caparini, M. (2006), “Media and the security sector: oversight and Accountability”, http://www.dcaf.ch/_docs/mediasec_gov/ch.1.pdf,

Christensen, T. (2006), “New Public Management Puzzles of Democracy”, The Journal of Political Philosophy, Vol:10, sayı: 3’den çeviren, M. Akif Özer, http://www.sayistay.gov.tr/yayin/dergi/icerik/der52m7.pdf,

Cope, G. H. (1997), “Bureaucratic Reform and Issues of Political Responsiveness”, Journal of Public Administration Research and Theory, 7(3), s. 461-471.

Coşkun, S. (1971), “Max Weber’de Meşru Otoritenin Sosyolojik Analizi”, AITIA Yayını, Ankara, s.126-128.

Craig, G. (2004), “The Media, Politics and Public Life”, Crows Nest, N.S.W

Çukurbayır, M. A. ve Sipahi, E. B. “Yönetişim Yaklaşımı ve Kamu Yönetiminde Kalite”, Sayıştay Dergisi, Sayı: 50-51, http://www. sayistay.gov.tr/yayin/dergi/ icerik/ der50m3.pdf

Demirkan, M. (1997), “Toplam Kalite Yönetimi ve Türk Endüstri İlişkileri Sistemine Etkileri”, Bridgestone Sabancı Lastik Sanayi ve Tic. A.Ş. Uygulama Örneği, Sakarya, s. 27.

Gibbons, S. J. ve Heibert, R. E. (2000), “Exploring Mass Media for a Changing World”, Lawrence Erlbaum Associates, Mahwah, New Jersey.

Gören, İ. (2000), “Kamu Mâli Yönetiminin Yeniden Yapılandırılması ve Denetim”, TESEV Yayınları, İstanbul.

Gross, P. (2004), “Medya Meslek Ahlakı Oluşturmalı”, Southeast European Times, Gazeteci Valentin Nesovski’nin röportajı, http://www.setimes.com/cocoon/ setimes/xhtml/tr/features/setimes/articles/2004/02/040209-VALENTIN-00

Gunther, R. ve Mughan, A. (2000), “Democracy and the Media: A Comperative Perspective”, Cambridge University Press.

Heald, D. (2003), “Fiscal Transparency and UK Practice”, Public Administration, Vol. 81, no.4,

Helgason, S. (1997), “Towards Performance-Based Accountability: Issues for Discussion”, http://www.oecd.org/dataoecd/10/61/1902720.pdf

Irwin, F. ve Repko, M. F. (2006), “From Public Disclosure to Public Accountability: What Impact Will It Have on Compliance”, www.inece.org/2ndvol1/irwin.htm,

İçel, K. (1990), “Kitle Haberleşme Hukuku”, Beta Yayınları, İstanbul.

Kavgacı, H. İ. ve Çınar, B. “Medya, Polis ve Demokrasi”, Yeni Türkiye Dergisi, Medya Özel Sayısı, Sayı:12, s. 1160.

Keating, E. K. (2003), “Reengineering Nonprofit Financial Accountability: Toward a More Reliable Foundation for regulation”, Public Administration Review, Vol. 63, no.1, s. 4-5.

Kennamer, D. J. (1994), “Public Opinion, the Press and Public Policy”, Praeger Publishers, Westport, CT.

Keohane, R. O. ve Nye, J. S. (2001), “Democracy Accountability and Global Governance”, s.4, http://www.ksg.harvard.edu/prg/nye/ggajune.pdf.

Khouri, R. G. (2006), “The Role and Power of Mass Media”, http://www.passia.org/ seminars/99/media_and_communication/rami2.html,

Kondo, S. (2001), -Deputy Secretary- General of the OECD-, (2001), “Ensuring Accountability and Transparency in the Public Sector”, OECD/OAS Forum, http://www.oecd.Org/searchResult/0,2665, en_2649_201185_1_1_1_1_1,00.html Kurt, M. (2006), “Geleneksel Organizasyonların Bilgi Toplumunda Dönüşümü: Post Bürokrasi”,http://www.bilgiyonetimi.org/cm/pages/mkl_gos.php?nt=206, Lasley, R. J. (1994), “The Impact of the Rodney King Incident on Citizen Attitudes Toward Police”, Policing and Society, 3: 244-255.

Lewis, C. (2000), “Civilian Oversight of Police: Governance, Democracy and Human Rights”, www.pso.adm.monash.edu.au

McCandless, H. ve Wright, D. (1993), “Enhancing Public Accountability”, The Journal of Public Sector Management, 24(2), s.110-118.

Moon, M. J. (2003), “Juggling and Serving Accountably: Panaroma and Normative Synthesis on Public Service”, Public Administration Review, vol. 63, no. 6, s. 734–735.

Nohutçu, A. ve Balcı, A. (2003), “Kamu Yönetiminin Yeni Perspektif ve Dinamizmi: ‘Kamu’nun Yönetilmesinden ‘Kamu’nun Yönetmesi Anlayışına Doğru.”, Kamu Yönetiminde Çağdaş Yaklaşımlar, Ankara, Seçkin Yayıncılık, s. 17.

O’Loughlin, M. G. (1990), “What is Bureaucratic Accountability and How Can We Measure It?”, Administration & Society, Vol. 22, No. 3, s. 275-302.

O’Neil, P. H. (1998), Communicating Democracy: “The Media and Political Transitions”, Lynne Rienner Publisher, Londra.

Owen, D. (1998), “New Media and American Politics”, Oxford University Press, New York.

Pharr, S. J. ve Krauss, E. S. (1996), “Media and Politics in Japan”, University of Hawaii Press, Honolulu.

Polat, N. (2006), “Saydamlık, Hesap Verme Sorumluluğu ve Denetimin Etkinliği” Sayıştay Dergisi, Sayı 49, http://www.sayistay.gov.tr/yayin/dergi/icerik/der49m3.pdf, Power, M. (1997), “The Audit Society”, Rituals of Verification, Oxford University Press, Oxford.

Quirk, B. (1997), “Accountable to Everyone: Postmodern Pressures on Public Managers”, Public Administration, 75(Autumn), s. 586.

Radelet, L. A. ve Carter, D. L. (1994), “The Police and the Community”, s. 529. Reiner, R. (1992), “The Politics of the Police”, Oxford, Londra.

Roberts, N. C. (2002), “Keeping Public Officals Accountable through Dialogue: Resolving the Accountability Paradox”, Public Administration Review, Vol 62, no.6 , s. 658-659.

Robbins, A. (1992), “Sınırsız Güç”, İnkılap Kitabevi, İstanbul.

Ross, J. I. (2000), “Making News of Police Violence: A Comparative Study of Toronto and New York City”, Praeger Publishing, Westport, CT.

Rothman, S. (1992), “The Mass Media in Liberal Democratic Societies”, Publisher:Paragon House, New York.

Benzer Belgeler