• Sonuç bulunamadı

Yukarıda da belirtildiği gibi bilgi artık günümüz toplumlarının en önemli bileşenlerinden biri olmuş ve bilgiye ulaşım ve bilginin kitlelere iletilmesi de o derece önem kazanmıştır. Medya bu yönüyle günümüz insanını en fazla etkileyen kavramların başında gelmektedir.

‘Medya’ kavramı, ‘Basın’ kelimesi ile elbette doğrudan alakalı olmakla birlikte tam olarak aynı şey değildir. Medya daha çok hem yazılı basın, hem sözlü ve görüntülü basını da içine alan bir kavram olarak kullanılmaktadır. Medya; olaylar ve konuları sosyal olarak belirlenmiş kategoriler dikkate alınarak, sistemli bir şekilde tasnif edilip değerlendirme işlemlerinin sonucu ortaya çıkan bilgi ürünü şeklinde tanımlanan, haber dediğimiz bilgileri kamuoyuna sunmakla görevlidir (Kavgacı, Yeni Türkiye Dergisi: 1160).

Medyanın ortaya çıkışı, Yunan uygarlığına kadar gider. Batı Avrupa kültürünün kaynağını oluşturan Yunan ve Roma uygarlığı incelendiğinde, kitapçılık

sanatının bu kültürlerin öğesi durumunda bulunduğu görülür. Eski zamanlarda Atina, İskenderiye ve Roma kentleri kitapçılık sanatının merkezleri olmuştur. Yine aynı dönemlerde, Sezar’ın emri ile ilk Devlet Kütüphanesinin kurulduğu ve Acta Senatus, Acta Publica ve Acta Urbis adlarında resmi gazeteye benzeyen bültenlerin yayınlandığı bilinmektedir. Bundan başka aynı dönemde önemli olayları halka duyurabilmek için Acta Diurna adı verilen duvar ilanlarından yararlanıldığı, bu ilanların yüzlerce yazıcı tarafından çoğaltılarak bütün imparatorluğa dağıtıldığı tarihçiler tarafından saptanmıştır (İçel, 1990: 87).

3.2.1. Kitlesel Medyanın Ortaya Çıkışının Tarihsel Süreci

Günümüz medyasının ortaya çıkışını, tarihsel seyri içinde, ana hatlarıyla şu şekilde betimlemek mümkündür (Gibbons, 2000: 8–9).

• Sözlü ve Alfabe öncesi toplum; yazılı bir dilin olmadığı ve toplumların çok sınırlı, basit ve mitsel bilgilere sahip olduğu ve dünyaya ait bilginin neredeyse olmadığı dönemi ifade etmektedir.

• Resim ve Levhalar yoluyla kayıt; insanlar iletişimi ilk defa kayıt altına almışlar ve bu şekilde ticaret ve ziraat mümkün hale gelmiştir.

• Taş ve çamur tabletler; insanlar kayıtlarını daimi olarak saklayabilme imkânı bulmuş ve bu durum, kanun ve emirlerin kalıcı olmasını sağlamıştır

• Papirus ve parşomen; Taş ve çamur tabletler kadar kalıcı olmamakla birlikte, daha çok gizliliğe ve kutsala yönelik kullanılmıştır.

• Rulolar; uzun papirus ve parşomen ruloları, daha çok şiirsel ve sanatsal amaçlı kullanılmış, saygı ve kutsal duygusunu çağrıştırmakla birlikte, bilimsel araştırmalarda çok fazla kullanılmamışlardır.

• Alfabe; insanlara düşüncelerini, resimlere dayalı harflere kıyasla, daha sistematik bir şekilde ve daha fazla kelime ile açıklama imkânı sağlamış ve daha kompleks medeniyetlerin ortaya çıkışına zemin hazırlamıştır.

• Elyazması kitaplar; Kelimelerin kullanılırlığını arttırmış ve bu şekilde kelimeler indeksler halinde bir kitabın sayfalarında toplanabilmiş, bu da örneğin kompleks Roma kanunlarının hazırlanmasını mümkün kılmıştır.

• Yazının basılması ve taşınabilir yazıcılar; bilginin daha geniş bir şekilde elde edilebilir olmasına imkân vererek, bu şekilde Kilisenin ve Kralın keyfî uygulamalarının azalmasına etki etmiş, dinde reformu tetiklemiş, tüccar ve orta sınıfın ortaya çıkmasını ve bilimin gelişmesini sağlamıştır.

• Gazeteler; demokrasi anlayışının daha da yükselmesini sağlamışlardır. Çünkü daha düzenli bir şekilde bilgiye erişimin sağlanması, bireylerin kendi gelecekleri ile ilgili inisiyatif almasına daha fazla imkân tanımış ve bu da yerleşmiş güç odaklarına karşı politik devrimleri tetiklemiştir.

• Bulvar basını ve kitlesel medyanın ortaya çıkışı; haber toplayıcı gazeteciliğin yeni basım teknolojileri ile birleşerek gelişmesi, ilk kez gerçek anlamda kitlesel iletişime imkân vermiştir.

• Fotoğraflama; olan bitenin daha gerçekçi bir şekilde algılanmasını ve daha objektif bir sunum sağlamıştır. İnsanlara daha önce hiç görmedikleri şeyleri görme imkânı vermiştir. Ancak zamanla fotoğrafların bilgisayar yoluyla maniple edilmesi, fotoğrafların gerçeği olduğu gibi yansıtma özelliğinin sorgulanmaya başlamasına neden olmuştur.

• Telli Medya; (telgraf ve telefon), haberlerin bir kaç saniye içinde çok uzak bölgelere iletilmesini sağlamış ve dünyanın globalleşmesine giden süreç başlamıştır. Daha sonra gelişen telsiz iletişim, bilginin çok daha fazla kişi ve yer arasında transferini hızlandırmıştır.

• Hareketli resimler; iletişimin bütün unsurlarını; yani kelimeleri, imajları, sesleri, müziği ve hareketleri bir araya toplayarak daha güçlü bir kitlesel medyanın doğmasını sağlamış ancak ilk kullanım alanı daha çok eğlence amaçlı olmuştur.

• Radyo; medyanın elitlere has, pahalı ve sınırlı bir iletişim aracı olmaktan çıkıp herkesin ulaşabileceği, basit, pahalı olmayan bir iletişim aracı olmasına imkân vermiş ve haber alma, bilgi, propaganda müzik ve eğlence aracı olarak çok sayıda kişi tarafından kullanılmasını sağlamıştır.

• Televizyon; radyo ve hareketli resimleri bir araya getirerek en güçlü ve popüler kitle iletişim alanı olmuştur. Toplumdaki birçok kurumu, hükümet ve siyaset dâhil etkileme ve değiştirme gücüne sahip olmuştur.

• Bilgisayarlar ve internet; kitlesel iletişimi her açıdan değiştirmiştir ve kitlesel medyanın yeni gözdesi olacak gibi gözükmektedir.

3.3. Genel Olarak Medyanın Rolü

Günümüzde kitle iletişim araçları mekân farklılıklarını ve uzaklıklarını yok ederek öğrenmeyi herkes için mümkün kılan, yeni eğitim teknolojilerinin gelişmesine yol açmıştır. Diğer taraftan iletişim devrimi, insanların beklentilerini ve gerilimlerini artırarak, kitle kültürünün gelişmesinin ve yaygınlaşmasının zeminini oluşturmuştur. Toplumsal ve siyasal hareketliliğe ivme kazandıran kitle iletişim araçları, pek çok toplumda bütünleşmenin gerçekleşmesine ve gelişmiş ülkelerde enformasyon toplumunun ortaya çıkışına ön ayak olmuştur (Şenyapılı, 1981: 9).

Genel olarak geçen yüzyıl boyunca kitlesel medyanın küresel toplum üzerindeki etkisi şu hedef ve görevler doğrultusunda gelişmiştir (http://www.passia.org).

1. Medya kamuyu bilgilendirir, bilgi ve eğlence üretir, politik fikirler sunar, sosyal ve politik aktivist grupları harekete geçirir ve genellikle kamunun gündemini ve önceliklerini şekillendirmesine yardımcı olur.

2. Medya politik bir hesap verebilirlik, kontrol ve denge rolü üstlenerek, kamu kurum ve yetkililerinin üzerlerine objektifini çevirip, yazılan raporlar, yapılan haberler ve röportajlar vasıtasıyla onları değiştirme rolü oynar

3. Medya bazen, -Amerika’da, “Watergate” ve “Monica Lewinsky” skandallarında olduğu gibi- yapılan yayınlar politik krizleri doğurduğunda ve yasal süreçleri başlattığında, doğrudan politik aktör rolü oynar.

4. Medya aynı zamanda, hem özel sektör ve hem de sivil toplum örgütleri için faaliyetleriyle ilgili bilgiler vererek ve kamu yararı dışında bir faaliyet yürütülüp yürütülmediğinden emin olmak için incelemeler yaparak, hesap verebilirlik rolü oynar. Bu yönüyle değerlendirildiğinde, medyanın kamunun görüşlerinin dillendirilmesini ve vatandaşların katılımını kolaylaştırıcı bir potansiyeli de vardır.

İnsanların büyük bir çoğunluğu, dünyada olan pek çok olayı eğer medya organları haber olarak vermezlerse öğrenemezler, bilemezler. O halde insanların bildiği olayların büyük bir çoğunluğu yalnızca haberlerini medyadan aldıkları, yani medyanın onlara haber olarak bildirdiği konulardır (Aytaç, 1999: 27).

Bunun yanı sıra, medya hem ulusal ve hem de uluslar arası sınırları aşarak vatandaşların farklı kültürlerle buluşmalarını ve daha önce hayal bile edilemeyecek şekilde uzaklarda olup bitenlerden haberdar olmalarını sağlar. Bu şekilde medya, kamunun farklı toplumları anlama ve tolare etmesini sağlama potansiyeline de sahip olur (Owen, 1998: 231).

Medyanın kamusal hayatta oynadığı rol çok kapsamlıdır. Bu açıdan medyanın demokratik toplumlarda koordine ve organize edici bir rolü olduğu düşünülmektedir. Bernard Cohen’den alıntı yapmak gerekirse “Medya politik sistemin farklı parçalarının birbiri ile temasını sağlayan önemli araçlardan biridir” (Kennamer, 1994: 2).

Demokratik teoriye göre, insanlar adına yönetimi ellerinde bulunduranlar, eylemlerinden ve kamu politikalarının yönetiminden sorumlu tutulmalıdırlar. Demokratik devletlerde medya, hükümetlerin kamu tarafından denetlenmesi noktasında hayâti bir rol oynar. Anglo-Amerikan kaynaklı demokrasi teorisine göre medya, üç unsurdan oluşan ‘kuvvetler ayrılığı’ ilkesine destek veren dördüncü bir unsurdur ve demokratik yönetimin bu üç unsurunu -yasama, yürütme, yargı- kontrol

eden dördüncü bir güçtür. Medya bu rolünü, yetkilileri gözlem altına alarak, farklı görüş ve fikirleri seslendirerek, devletin faaliyetlerini anlama ve değerlendirmek için gerekli bilgiyi, kamuya sağlayarak, alternatif fikir ve politika seçenekleri sunarak ve kamuyu ilgilendiren konularla ilgili tartışma zemini hazırlayarak gerçekleştirir.

Bağımsız medya, demokrasilerde kilit bir unsurdur ve hem vatandaşların ve hem yönetimlerin bilgilendirilmesinde ve birbirleriyle ilişki kurmalarında politik anlamda hayâti bir rol oynar. Demokrasinin en temel varsayımlarından birisi gücün ve otoritenin insanlarla uyumlu bir şekilde kullanılması ve kendilerine kamu yönetimi görevi verilenlerin, sıradan bir vatandaşın bile tercih ve fikirleriyle yakından ilgilenmesi gerektiğidir. Günümüzde medyanın bunu sağlamaya yönelik yaptığı katkı göz ardı edilemeyecek kadar önemlidir (Taras, 2001: 29).

Yine demokrasi teorisine göre, medya toplum ve yönetenler arasında adeta bir köprü ve iletişim kanalı olarak işlev görür. Çünkü kitlesel medya politik sistemle ve kamusal konularla yakından ilişkilidir ve politik görüşlerin şekillenmesinde ve temsil edilmesinde ikili bir rol oynar. Medya bir taraftan bireylerin politik tercihler yapması ve belirli kararlar vermesi için gerekli olan bilgi iletişimini sağlar. Diğer taraftan politikacılar da, kendilerini sunmak ve kamunun fikrini öğrenerek, karşılıklı iletişim kurmak için medyayı kullanırlar. Bu yüzden medya toplum ile yönetim arasında, karşılıklı etkileşim içinde olan ve bilgilerin, düşüncelerin, karşı görüş ve endişelerin iletildiği, çok kuvvetli bir iletişim dokusu oluşturmuş olur (Mughan ve Gunther, 2000: 1).

Yukarıda da yaklaşık olarak ifade edildiği üzere demokrasilerde, en uç meşruiyet kaynağı halkın görüşleridir. Hükümetin halkın isteklerine karşı duyarlı ve cevap verebilir olması temelde seçimlerle garanti altına alınmıştır. Ancak seçimler belirli zaman aralıkları ile olmakta ve insanların seçimler yoluyla verdikleri mesajlarda, ne isteyip ne istemedikleri de muğlâk kalmaktadır. Bu bağlamda gün aşırı bir zeminde, medya, toplumun tercihlerini devlete ulaştıran çok önemli bir hat gibi işlev görür (Pharr ve Krauss, 1996: 187).

Önemli bir Amerikan köşe yazarı ve otorite olan Walter Lipman’a göre ise “Medyaya hiçbir kuruluş alternatif olamaz ve onun yerini alamaz. Medya

yorulmaksızın değişik istikametlere yönelen bir gece fenerinin ışığı gibi, önce birini ve daha sonra ötekini olmak üzere, birçok karanlıkta kalan olayı gün ışığına çıkartmaktadır” (http://usinfo.state.gov/journals).

Medya araçları, bilgi aynı zamanda imge satarak, yayarak, toplumun motivasyon potansiyelini yönlendirme hakkını ellerinde tutuyorlar. İzleyici hiç farkına varmadan, bu bilgilerle başka toplumların başka kültürlerin hayat standartları, yaşam biçimleri, birbirleriyle olan ilişkileri, davranış kalıpları, sosyal sorunları ve tüketim alanları konusunda bilgilerle donanıyor (http://www.dorduncukuvvetmedya. com).

Görüleceği üzere kitlesel medyanın günümüz modern toplumlarında ve kamusal hayatta çok geniş ve kapsamlı bir etkisi vardır. Ancak bunlar arasında hesap verebilirlik etkisi, özellikle son dönemlerde giderek daha önemli hale gelmekte ve kitlesel medya, politik aktörlerin ve kamu sektörünün daha hesap verebilir kılınmasında her geçen gün daha fazla rol oynamaktadır. Bundan sonraki bölümde işte bu etkiye vurgu yapılacaktır.

Benzer Belgeler