• Sonuç bulunamadı

Dünya Sağlık Örgütü (WHO) sağlığı, “Yalnızca hastalığın veya sakatlığın

olmaması durumu değil, kişinin bedenen, ruhen, zihinsel ve sosyal yönden tam bir

iyilik hali içinde olması.” şeklinde tanımlamıştır. Kişinin sağlıklı olması toplum

sağlığı için önemlidir (Fişek, 1982).

Medya, yazılı, görsel ya da işitsel bütün araçlarıyla bireyleri birçok konuda

bilgilendirmektedir. Bunun yanı sıra, kitle iletişim araçları ile verilen bilgilerin hedef

kitledeki bireylere kabul ettirilmeye çalışıldığı düşünülmektedir (Varol, 2001: 3-9;

Kocadaş, 2005: 1-13). Dünya çapında olduğu gibi ülkemizde de medya araçları

bireylerin sağlık ve beslenme gibi konularda bilgi sahibi olmalarında büyük bir paya

sahiptir (Aktaş ve Cebirbay, 2011: 11; Baysal, 2003: 66-72; Merdol 2008; Koch vd.,

2010: 1). Kitle iletişim araçları, beslenme ve besinlerle ilgili bilgileri toplumdaki

bireylere aktaran en etkili beslenme eğitimi kaynağı olarak varsayılmaktadır

(Northup, 2014; Oran vd., 2017).

Tüketiciler, birçok kitle iletişim aracı vasıtasıyla beslenme ve sağlık

hakkındaki bilgilere hızlı ve kolayca erişebilmektedir (McKay vd., 2006: 1108-1111;

Oran vd., 2017). Gazete, dergi, internet gibi medya araçlarında ilgi duyulan

konulardan biri de “sağlıklı ve beslenme” konularıdır. Sağlık haberleri görsel ve

yazılı medyada çok fazla merak uyandıran, bundan dolayı medyada çok kez yer

verilen haber grubudur. Sağlıkla alakalı yayınlanan birtakım haberler arasında, bir

hastalığın teşhis ve tedavi yollarının açıklanması, yeni tedavi yollarının topluma ilan

edilmesi, magazinsel sağlık haberleri, tıbbi uygulama hatasından dolayı mağdur olan

hastalar kayda değer bir kısmı meydana getirmektedir. Fakat sağlık haberlerinin

bilimsel yönden doğru ve güvenilir olup olmadığı pek çok araştırmacı tarafından

tartışılmaktadır. Sağlık haberlerinin üzerinde özenli bir şekilde durulmadan,

gerçekliği, doğruluğu ve bilime uygunluğu detaylıca araştırılmadan ve

sorgulanmadan yayınlandığı ileri sürülmektedir (Kaytaz ve Tütüncü, 2010: 369-372;

Tutar, 2012).

Medya kaynaklarının sağlık konusuna yer vermesi gün geçtikçe artmaktadır.

Kitle iletişim araçlarının başında yer alan internette birçok sağlık sitesi

bulunmaktadır. Bu tür siteler aracılığıyla güncel ve popüler sağlık bilgileri

takipçilerle paylaşılmaktadır. Sadece internetin değil televizyonun da son zamanlarda

sağlık konusuna ilgisi inkar edilemez (Bulduklu, 2010: 75-85; Tutar, 2012).

Medya Takip Merkezi (MTM), ulusal ve yerel gazete ve dergilerin bir aylık

dönemde yer alan 4214 sağlık haberini incelemiştir. Yazılı basında 567 (%13,4)

haberle en fazla engellilerle ilgili sağlık haberlerine yer verildiği saptanmıştır. Bunu

524 (%12) haberle hastane, 395 (%9) haberle ilaç, 297 (%7) haberle beslenme, 242

(%5) haberle kanser, 239 (%5) haberle anne-çocuk sağlığı, 215 (%5) haberle göz

sağlığı, 214 (%5) haberle cinsel sağlık, 152 (%3,6) haberle akıl sağlığı, 120 (%2,8)

haberle ağız ve diş sağlığı, 76 (%1,8) haberle madde bağımlılığı ile ilgili konular

izlemiştir (Medya Takip Merkezi, 2004; Özbaş ve Özkan, 2010: 41-46).

Televizyon, radyo, gazete ve internet üzerinden verilen sağlık mesajları büyük

kitlelere iletildiğinden toplumdaki bireyler üzerinde etkisi de ciddi boyutta

olmaktadır. Çoğu insan tıp ve sağlık alanındaki bilgi ve gelişmeleri önce medyadan

öğrenerek, birtakım tutum ve davranışlar geliştirmektedir. Bu kapsamda medya

kaynaklarından aktarılan sağlık bilgilerinin eksik veya yanlış olması kişisel sağlığı

etkilemektedir. Bu nedenle de kitle iletişim araçları toplum sağlığının kötüye

gitmesine sebep olmaktadır. Toplumdaki kişilerin medya iletilerinin içeriklerine olan

ilgisi, takip etme anındaki algıları, takip sonrası iletiye yükledikleri mana, kişisel ve

toplumsal tam bir iyilik halinin sürekliliği için önemlidir (Bulduklu, 2010: 75-85;

Tutar, 2012).

Bulduklu’nun yapmış olduğu araştırma; televizyonda yayınlanan sağlık

programları ve izleyicileri üzerinde iki kademeli olarak uygulanmıştır. Araştırmanın

sonuçlarına göre, telefonla sağlık programlarına katılan izleyenlerin yarısından

fazlasını (%56) kadınların oluşturduğu görülmüştür. Bunların yaklaşık yarısının

(%51) kendi sağlık sorunlarına ilişkin sorular sorduğu tespit edilmiştir. Bu soruların

%72.6’sı programda anlatılan sağlık konusuyla ilişkili olduğu belirlenmiştir.

İzleyenlerin %43.7’si mevcut sağlık sorunlarını ayrıntısıyla anlattığı, bunların

%62.1’i çeşitli sağlık şikayetlerini teşhis ettirmek amacıyla yayına katılmış oldukları

görülmüştür. Üstelik telefonla yayına bağlanan izleyicilerin %22.1’i kendi

doktorunun verdiği tedaviyi oradaki uzmana onaylatmak niyetiyle sorular sorduğu

belirlenmiştir. Bu tür sağlık programlarında kadınlar, eşleri veya çocukları ile alakalı

soruları uzman katılımcılara sormaktayken (Kadın %34.4, Erkek: %27.6); erkekler,

kendi şikayetleriyle alakalı (%56.6) soru sordukları saptanmıştır (Bulduklu, 2010:

75-85).

Birsen ve Öztürk’ün yaptığı bir araştırmada Hürriyet Gazetesi’nde 1990-2008

yıllarında yayınlanmış sağlık haberleriyle bağlantılı kapsam analizi yapılmıştır. Bu

yıllarda mayıs ayı süresince salı ve cumartesi günlerinde çıkan Hürriyet gazeteleri

incelenmiştir. Bu süreçte yayınlanan 54 sağlık haberi araştırma kapsamında ele

alınmıştır. Konuların 6 başlık altında toplandığı görülmektedir. Bunlar diyet ve

beslenme, kronik hastalıklar, estetik ve güzellik, kadın hastalıkları, sağlıklı yaşam

önerileri ve cinselliktir. Diyet ve beslenme konularıyla ilişkili alt başlıklarda diyet

listeleri, sağlıklı yemek tarifleri, mucize besinler, spor, nasıl beslenmemiz gerektiği

ve sağlıkla ilgili öneriler bu kategoride yer almıştır (Birsen ve Öztürk, 2011: 1-21).

“Sağlık ve beslenme” başlığı altında yapılan haber, yazı ve reklamların

kadınlar tarafından daha çok takip edildiği çeşitli araştırmalarda belirtilmektedir.

Yapılan bir araştırmada kadınların gazete ve dergilerde çıkan “sağlıklı beslenme” ile

ilgili haberleri veya köşe yazılarını okuma sıklığı %43.5 olarak saptanmıştır. Yine bu

araştırmada kadınların sağlıklı beslenmeyi öğrenmek (%34.8), güncel bilgileri takip

etmek (%16.5), sağlığı korumak (%21.0) ve kilo kontrolü sağlamak (%16.8) gibi

nedenlerle gazete ve dergilerde yer alan sağlıklı beslenme yazılarını takip ettiği

saptanmıştır. Medyada kadınların ilgisini çeken beslenme konularından sağlıklı

beslenme ile ilgili olanlar %47.7 ile ilk sırada yer almaktadır. Ardından %24.7 ile

zayıflama ile ilgili olanlar gelmektedir (Tutar, 2012). Başka bir araştırmada ise

bireylerin %73.8’i sağlıklı beslenme ile ilgili haber ve yazıları takip ettiği, bu yazıları

takip edenlerin %56’sının yayınlanan haber ve yazılardan etkilendiği, etkilenenlerin

%88’inin de beslenme konusunda bilgi seviyelerinin arttığına inandığı tespit

edilmiştir (Yıldız vd., 2011; Oran vd., 2017).

Bireyler tarafından takip edilen yazıların genel olarak sağlıklı beslenme ile

ilgili yazılar olması, yakın zamanda sağlıklı beslenmeye verilen önemin artması ve

kitle iletişim araçlarında bu konuyla alakalı haberlere, yazılara yer verilmesi ile

bağdaştırılabilir (Wilson 2007: 13-19, Clifford vd., 2009: 194-200). Tutar’ın

2012’de yapmış olduğu araştırmada, kadınların %39.7’si medyada yer alan sağlık ve

beslenme ile ilgili yazılardan ve reklamlardan etkilenerek beslenme alışkanlıklarını

“bazen” değiştirdiklerini bildirmişlerdir (Tutar, 2012). Aksoydan ve arkadaşlarının

2010’da yapmış olduğu çalışmada ise kadınların %92.1’inin sağlık ve beslenme

konusunda medyada yer verilen yazılardan etkilenerek beslenme alışkanlıklarını

değiştirdikleri saptanmıştır (Aksoydan vd., 2010: 1-5).

Bu bağlamda, yazılı medya araçları toplumda birincil olarak önemli varsayılan

“sağlık” konusunu doğru bir şekilde topluma ulaştırdığında fazlasıyla yararlı bir

kaynak olacaktır.

Medya kaynakları sağlık temasını uygun bir şekilde basında yer

verdiğinde, sağlıktaki uyumsuzlukları düzeltmek için ve sağlık eğitiminin önemli bir

yardımcısı olarak destek olabilir (Güz, 1996: 12; Tutar, 2012).“Medya ile Mücadele

Rehberi” isimli kitabın yazarı Prof. Dr. Gürsel Öngören, medyanın toplumdaki

bireylerin fikirlerini ve tercihlerini değiştirebilen etkisini şu sözlerle

vurgulamaktadır: “Bu güç bilgili ve erdemli bireylerin elinde insanları mutluluğa

yaklaştırır. Kötü ve vicdansızlar tarafından kullanıyorsa uçuruma sürükler.”

(Öngören, 1998).

Benzer Belgeler