• Sonuç bulunamadı

Medeni Yargılama Hukukunda Toplu Dava Benzeri Usul Araçları

4.3.1. Dava Arkadaşlığı

Birlikte dava açma hakkına sahip olanların davalarını isterlerse birlikte açmaları halinde davacılar arasında doğan ihtiyari (isteğe bağlı) dava

167 2821 sayılı Sendikalar Kanunu’nun 32. maddesinin üçüncü bendi uyarınca sendikalar (…) çalışma hayatından, mevzuattan, toplu iş sözleşmesinden, örf ve adetten doğan hususlarda işçileri ve işverenleri temsilen veya yazılı başvuruları üzerine, nakliye, neşir veya adi şirket mukaveleleri ile hizmet akdinden doğan hakları ve sigorta haklarında üyelerini ve mirasçılarını temsilen davaya ve bu münasebetle açtığı davadan ötürü husumete ehil olabilmektedirler.

168 Yargıtay 9. HD’nin 10.3.1997 tarih ve 1997/2583 E., 1997/4768 K. sayılı kararı. 169 Yargıtay 10. HD’nin 25.11.1999 tarih ve 1999/7886 E., 1999/8493 K. sayılı kararı. 170 Yargıtay 9. HD’nin 30.5.2007 tarih ve 2006/29551 E., 2007/17419 K. sayılı kararı.

171 Bununla birlikte toplu dava olarak nitelendirilmese de Danıştay İçtihadı Birleştirme Kurulunun 3.3.2006 tarih ve 1 E., 1 K. sayılı kararında, Kamu Görevlileri Sendikaları ve Üst Kuruluşların üyeleri hakkında tesis edilen bireysel “subjektif” işlemlere karşı üyelerini temsilen dava açma ve bu nedenle açılan davalarda taraf olma hakkı bulunduğuna karar vermiştir.

arkadaşlığı172, davanın temelini oluşturan ortak olaylara ve hukuki sebeplere

dayanılarak kurulabilir. Örneğin bir olay nedeniyle haksız fiil hükümlerine göre sorumlu olan kişilere karşı birlikte dava açılabilir (Kuru ve diğerleri 2011, 499- 502). Bu çerçevede haksız fiil niteliğindeki rekabet ihlallerinden zarar görenler de birlikte dava açabileceklerdir.

Ancak ihtiyari dava arkadaşlığında dava arkadaşı kadar dava bulunduğundan, bu davalarda bilirkişi, keşif gibi incelemeler birlikte yapılmakta, dava masraflarından tasarruf sağlanmakta ve davacılar bakımından elde edilen fayda bununla sınırlı kalmaktadır. Dava arkadaşlarından her biri diğerinden bağımsız hareket eder ve dava arkadaşlarından birisi bakımından dava kabul edilebilirken, diğeri için reddedilebilmektedir (Pekcanıtez ve diğerleri 2011, 221). Dolayısıyla dava arkadaşlığının toplu dava modelleri arasında incelenen müşterek davalar ile benzer özelliklere sahip olduğu ve bazı işlemlerin ortak yapılması

nedeniyle usul ekonomisi sağlaması dışında dava arkadaşlarının birbirini temsil etmesi ya da biri hakkında verilen kararın diğerleri bakımından bağlayıcı olması gibi durumların söz konusu olmadığı görülmektedir.

Rekabet ihlallerinden kaynaklanan olası tazminat davalarının zarar görenler tarafından dava arkadaşı olarak birlikte açılması halinde, her bir kişinin uğradığı zararların tek tek hesaplanması gerekecek, bu da yargılama sürecinin uzun ve masraflı olmasına neden olacaktır. Bu nedenle toplu davalar, dava arkadaşlığının kurulmasının mümkün olmadığı ya da pratik olmayacağı durumlar bakımından uygun ve elverişli bir araç olacaktır.

4.3.2. Davaların Birleştirilmesi

Ayrı ayrı açılmış olan iki dava arasında bağlantı varsa bu iki dava birleştirilebilir173. Davaların aynı sebepten doğması veya biri hakkında verilecek

hükmün diğerini etkileyecek nitelikte bulunması halinde bağlantı var sayılır. Burada da birleştirilmesine karar verilen davalar tek bir dosyada incelenip karara bağlanır; davaların tahkikat aşaması ortaktır. İhtiyari dava arkadaşlığında olduğu gibi birleştirilen davalar birbirinden bağımsızdır (Kuru ve diğerleri 2011, 511-513).

172 HMK m. 57 uyarınca, birden çok kişi, aşağıdaki hallerde birlikte dava açabilecekleri gibi aleyhlerine de birlikte dava açılabilir: a) Davacılar veya davalılar arasında dava konusu olan hak veya borcun, elbirliği ile mülkiyet dışındaki bir sebeple ortak olması, b) Ortak bir işlemle hepsinin yararına bir hak doğmuş olması veya kendilerinin bu şekilde yükümlülük altına girmeleri, c) Davaların temelini oluşturan vakıaların ve hukuki sebeplerin aynı veya birbirine benzer olması. 173 HMK m. 166/1’e göre, aynı yargı çevresinde yer alan aynı düzey ve sıfattaki hukuk mahkemelerinde açılmış davalar, aralarında bağlantı bulunması durumunda, davanın her aşamasında, talep üzerine veya kendiliğinden ilk davanın açıldığı mahkemede birleştirilebilir. Birleştirme kararı, ikinci davanın açıldığı mahkemece verilir ve bu karar, diğer mahkemeyi bağlar.

Rekabet ihlallerinden kaynaklanan tazminat davaları da aralarında bağlantı varsa birleştirilebilecektir. Ancak toplu davaların sağladığı imkânların davaların birleştirilmesi ile elde edilmesi mümkün değildir. Ayrıca toplu davaların mahkemeler arasındaki çelişkili kararları önlediği düşünüldüğünde, rekabet ihlallerinden kaynaklanan ve aralarında bağlantı bulunan davaların farklı mahkemelerde açılması halinde, bu davaların birleştirilmesine karar verilmediği durumlarda çelişkili kararlar ortaya çıkabilecektir.

4.3.3. Davaya Müdahale

Üçüncü bir kişinin, taraflar arasında görülmekte olan bir davaya davanın taraflarından biri yanında ona yardımcı olmak üzere katılması veya davanın taraflarına dava açarak müdahale etmesi mümkündür174 (Kuru ve diğerleri 2011, 514).

Bir dava sonunda verilen hüküm kural olarak o davanın tarafları hakkında hüküm ifade eder. Fakat bazı hallerde bu hüküm bir üçüncü kişinin hukuki durumunu dolaylı olarak etkilediği hallerde, üçüncü kişinin o davaya katılmasında hukuki yararı vardır. Fakat üçüncü kişi davaya bir taraf gibi katılmaz, taraflardan birinin yanında ve onun yardımcısı olarak katılır (Kuru ve diğerleri 2011, 514). Böylece yanında katıldığı tarafın davayı kazanmasına yardımcı olarak daha sonra kendisinin dava açması gereğini ortadan kaldırır. Ancak üçüncü kişi davaya katılmakla taraf sıfatını kazanmaz ve fer’i müdahil hakkında karar verilmez (Pekcanıtez ve diğerleri 2011, 227). Dolayısıyla hüküm taraflar hakkında verilir, müdahale eden bakımından verilmez. Toplu davalarda gruba katılma hakkı yukarıda açıklanan fer’i müdahale müessesesine benzerse de fer’i müdahalede, görülmekte olan bir davada üçüncü bir kişinin, davayı kazanmasında hukuki yararı olan taraf yanında ve onun yardımcısı olarak yer alması söz konusudur. Fer’i müdahil de grup üyeleri gibi davanın tarafı olmamaktadır. Fer’i müdahil asıl tarafın yapabileceği tüm usuli işlemleri yapabilir (Pekcanıtez ve diğerleri 2011, 229). Oysa toplu davalarda grup üyelerinin davaya aktif olarak katılmaları mümkün bulunmamaktadır. Yine toplu davalarda verilen karar, gruba katılan tüm üyeler için bağlayıcıdır ve aynı konuda başka bir dava açamazlar. Fer’i müdahalede ise fer’i müdahil için karar tesis edilmez ve onun bakımından kesin hüküm oluşturmaz.

Görülmekte olan bir davada, taraflardan birisinin, kendisine yardım etmek üzere, davaya müdahalesini sağlamak amacıyla üçüncü bir kişiye davayı

174 Davaya müdahale asli müdahale ve fer’i müdahale şeklinde olmakla birlikte tez konusu bakımından fer’i müdahale kurumu incelenecektir. HMK m. 66/1 uyarınca üçüncü kişi, davayı kazanmasında hukuki yararı bulunan taraf yanında ve ona yardımcı olmak amacıyla, tahkikat sona erinceye kadar, fer’î müdahil olarak davada yer alabilir.

duyurması ise davanın ihbarı müessesesidir175. Bir tarafın davayı kaybetmesi

halinde üçüncü bir kişiye rücu hakkı olduğu veya üçüncü kişinin kendisine rücu edeceği hallerde, söz konusu taraf davayı üçüncü kişiye ihbar eder ve üçüncü kişiden davaya fer’i müdahil olarak katılmasını isteyebilir (Pekcanıtez ve diğerleri 2011, 232). Bu müessese sınıf davasının mahkeme tarafından onaylanmasının ardından, zarar görenlere yapılan bildirime benzemektedir. Anılan prosedürde de davadan üçüncü kişileri haberdar etme amacı bulunmaktadır; ancak sınıf temsilcilerinin sınıf üyelerine rücu imkânları bulunmamaktadır. Bu çerçevede davanın ihbarı kurumu, sadece üçüncü kişileri davadan haberdar etme bakımından sınıf davalarındaki bildirim ile benzerlik göstermektedir.

4.4. Toplu Davalar Bakımından Türk Hukukunda Yer Alan