• Sonuç bulunamadı

MECLİS YEŞİLKÖY’DE TOPLANIYOR

Hareket Ordusu Çatalca’ya indiği günden itibaren yavaş yavaş İstanbul’a doğru yaklaşıyordu. 19 Nisan 1909’da Ayastafanos (Yeşilköy) ve Makırköy ele geçirilmiştir. İstanbul’daki Tıbbiye ve Mülkiye öğrencilerinin bir kısmı Yeşilköy’e gelerek orduya katılmışlardır. Yeşilköy bir anlamda merkez olarak görülmeye başlanmıştır. Bölgenin Hareket Ordusu kontrolüne geçmesinin ardından sürpriz bir gelişme yaşandı. 22 Nisan’da Meclis-i Ayan ve Meclis-i Mebusan, Yeşilköy’deki yat kulübünde Meclis-i Umumi-i Milli adı altında gizli bir ortak birleşim yaptılar. Toplantı gizli olduğu için ayrıntılar Takvim-i Vekayi’de yayınlanmamıştır. Bu nedenle toplanma haberi İkdam gazetesi aracılığıyla öğrenilmiştir75.

Görüşmeleri Ayan ve Mebusan reisleri ortak olarak yürütmüşlerdir76. Meclis- i Ayan reisliğine Sait Paşa seçilirken, Mebusan reisliğine de Ahmet Rıza seçilmiştir. Ahmet Rıza’nın dönüşü mecliste büyük bir heyecan yaratmıştır. Marcelle Tinayre bu heyacanı şöyle nakletmektedir: “Milli Meclis, San-Stefano’da (Ayestefanos) kuruldu. Ahmet Rıza Bey saklandığı yerden çıkarak –İstanbul’u terk etmemişti- meclisin irade birliğini ilan etti. Söylendiğine göre, onun Yat Kulüp’te ortaya çıkışı, olağanüstü bir heyecan yarattı. Tüm milletvekilleri başkanlarını kucaklamak istiyordu. Beyaz sarıklı ve ak bıyıklı ulema ağlayarak ellerini öpüyordu”77. Ahmet Rıza Meclis’te bir konuşmaya yaparak düşüncelerini dile getirir. Milletvekillerinin gösterdikleri samimiyete teşekkür ettiği konuşmasında şunları ifade eder: “Riyasetinizi terkle refakatinizden ayrıldığımdan beri bütün gayretim istihsaline hayatımın yirmi

75 İkdam, 24 Nisan 1909, No: 5357. 76

Meclis-i Umumi Zabıt Cerideleri, C. 1, D. 1, İc. 1, s. 12.

77

66

senesini hasreylediğim muazzez meşrutiyetimizin muhafazasına masruf olmuştur. Şimdi dahi bütün mesaimiz muazzez meşrutiyetimizin muhafazasına matuf olacaktır”78.

Yapılan gizli toplantının ardından Meclis-i Umumi-i Milli, resmi bir beyanname yayınlamıştır79. Beyannamede meşrutiyetin yeniden teminiyle asayişin sağlanması gerektiği belirtilmiş, olayların sorumlularının kanunlar çerçevesinde gerekli cezalara çarptırılacağı yönündeki Hareket Ordusu beyannamesinin meclis tarafından da onaylandığı, ordunun harekete geçmesi durumunda oluşacak muhalefetin cezalandırılacağı ilan edilmiştir. Burada sözü geçen Hareket Ordusu Beyannamesi 19 Nisan 1909 tarihli ve Hüseyin Hüsnü Paşa imzalıdır. İstanbul halkına hitaben yazılan beyanname, mazlum ahalinin ve bitaraf efradın korunacağı ancak isyancıların kanun dairesinde cezalandırılacağı, elçiliklerin ve yabancı misafirlerin huzursuz olmalarına izin verilmeyeceği, amaçlarının meşrutiyetin ve halkın güvenliğini sağlamak olduğu gibi açıklamaları içermektedir80.

Meclis-i Milli’de Abdülhamit’in tahttan indirilmesi meselesi de görüşülmüştür. 31 Mart Olayı başladığında diğer İttihatçılar gibi kaçıp saklanmak zorunda kalan Halil Bey (Menteşe) de Yeşilköy’deki Yat kulübünde ortaya çıkanlardandı81. Onun anılarında ordunun kente girişi ve Abdülhamit’in tahttan indirilmesi meselesinin nasıl konu edildiğini görmekteyiz: “Bir gece içtima salonu olan kulüpte 35 kadar mebus bulunuyorduk. Karşıdan bir fener çıktı. Arkasından da bastonuna dayanarak seke seke Sait Paşa geliyor… (Sait Paşa) ‘Payitahttaki asker Meşrutiyet’e isyan etmiş, orada da bir hükümet var. Milletin ordusu da gelmiş, Meclisi Milli de ordugahta kurulmuş. İlk vazifeniz hükümeti ıskat etmekti. Bunu niçin yapmadınız? Suretinde bir sual karşısında kalırsak cevabımız ne olur?(der). Bana tevcih hitap ederek: ‘Zatıaliniz lütfen cevap veriniz’ dedi… (Ben) ‘Paşa hazretleri evvela vaziyetimizi tespit edelim. Padişah Meşrutiyete karşı vaziyet almış, payitahttaki askerler de isyan etmiştir. Şimdi milletin ordusu gelmiş, İstanbul hududuna dayanmıştır. Yarın harp başlıyor, bizim ordu galip gelirse bizleri suale çekmeyecekler. Biz sual soracağız. Maazallah asiler galebe çalarsa Sultan Hamit

78

İkdam, 24 Nisan 1909, No: 5357.

79 Takvim-i Vekayi, 24 Nisan 1909, No: 191. 80

Ali Cevat, a.g.e., s. 137-139.

81

67

bizleri suale çekmeyecek, giyotine gönderecektir. Biz vaziyeti böyle anlıyoruz. Mesuliyeti böylece kabul ettik, buradayız’ deyince, Ayandan Hikmet Paşa ayağa kalktı: ‘Yaşa Menteşe Mebusu’ diyerek alkışlamaya başladı. Bir alkış tufanıdır koptu. Ayandan Sahip Molla Bey celallenmiş fazla gürültü yapıyordu. Yanına yaklaştım: ‘Efendi hazretleri, sükunetinizi muhafaza buyurunuz’ dedim. Molla Bey:’Oğlum ben sana söylemiyorum. Şu müvesvis adama fetva-i şerif çıkaralım. Padişahı hal’edelim. Beyhude Müslüman kanı akıtmayalım demiştim. Teklifimi kabul etmedi. Şimdide manasız sözleriyle bizi işgal ediyor. Ona bağırıyorum’ dedi. Bilahare anlıyoruz ki: Sait Molla’nın bu teklifinden sonra Sait Paşa ordu kumandanı Mahmut Şevket Paşa’yı davet etmiş, ‘Padişah meselesi ne olacak?’ demiş. Mahmut Şevket Paşa da yerinde ve olgun bir cevap vermiş: ‘Benim vazifem asileri tenkildir. Padişah hakkında karar vermek Millet Meclisine aittir”82.

Padişahın düşürülmesi meselesi ile ilgili diğer nokta da Ahmet Rıza-Mahmut Şevket Paşa görüşmesidir. Mahmut Şevket Paşa “Ben mahiyetimdeki askeri, Meşrutiyeti ve Padişahı kaldırmak isteyenleri tedip edeceğiz, Padişahın ve milletin canı tehlikede diyerek buraya kadar getirdim. Hal’in bizim taraftan vuku bulacağını asker duyarsa isyan eder, mahvoluruz. Siz Ayan ve Mebusana gizlice anlatınız, şimdilik ses çıkarmasınlar, bu işi müzakere etmek zamanı geldiğini ben size haber veririm”83 diyerek bu konuda ne kadar temkinli olduğunu bir kez daha göstermiştir. Mahmut Şevket Paşa 23 Nisan 1909’da Sadrazam Tevfik Paşa’ya gönderdiği telgrafta Padişahı tahttan indirmek gibi bir düşüncelerinin olmadığını ifade edecektir84. Tahttan indirilme korkusu yaşayan Abdülhamit bu telgrafla biraz olsun rahatlamış ve Mahmut Şevket Paşa’nın tavrından memnun olmuştur. Ancak bu memnuniyet çok uzun sürmeyecektir.

82 “Halil Menteşe’nin Hatıratı”, Cumhuriyet, 22 Ekim 1946. 83

Sina Akşin, a.g.e., s. 254.

84

68