• Sonuç bulunamadı

4. Araştırmanın Sınırları

1.1. Maneviyat Kavramı Sözlük Anlamları

1.1.2. Maneviyat Kavramının İngilizce Sözlük Anlamı

Türkçe literatürdeki bu çeşitlilik göz önünde tutulduğunda kavramların dünya literatüründeki sözlük anlamlarına yer vermek gerekmektedir. Kelime kökü, kelimenin sıfat hali ve isim hali şeklindeki bir sıralamada şu bilgilere ulaşılmaktadır:

Tablo 1. Maneviyat Kavramının Farklı Dillerdeki Karşılığı

DİL Kelime

Kökü

Sıfat Hali İsim Hali

İngilizce spirit spiritual spirituality

Fransızca esprit spirituel spiritualité

Almanca geist geistig

(geistlich) geistigkeit Arapça حور ﻲﺣور ﺔﯿﻧﺎﺣور Türkçe ruh tin mana ruhsal tinsel manevi ruhsallık tinsellik maneviyat

Maneviyat (spirituality) kelimesinin İngilizce kökü olan spirit, temel olarak “nefes, cesaret, kuvvet, ruh, hayat” anlamlarına gelmektedir. Webster (1957) sözlüğüne göre ise kelime oldukça fazla anlama gelmektedir. 1. a) Aslen nefesin etkisiyle harekete geçirici güç olarak kabul edilen veya bir tanrı tarafından verilen özellikle insandaki hayat prensibi; b) Ruh (the soul). 2. İnsanın, çoğunlukla bedeninden ayrı tutulan, düşünen, motive eden, hisseden tarafı; zihin; zeka. 3. (büyük S ile de kullanılır) Hayat, irade, bilinç, düşünce gibi maddi olmayan şeyler. 4. Doğa üstü varlık, özellikle de hayalet gibi bir kişiye, eve vb. musallat olduğu ve onu ele geçirdiği yada melek, şeytan, cin, peri gibi belli bir yerde yerleşmiş olduğu ve iyi veya kötü özelliğe sahip olduğu düşünülen varlık. 5. Belli niteliklere sahip olduğu veya bu nitelikleri gösterdiği düşünülen bir kişi veya kişilik. Ör: O cesur

biriydi (She was a brave spirit) 6. (çoğunlukla çoğul) Düşünce yapısı, mizaç, ruh hali, huy. Ör: yüksek moral, keyif (high spirits); mutsuz, depresif (out of spirits) 7. Canlılık, cesaret, güç, coşku vb. Ör: Coşkuyla karşılamak (answer with spirit) 8. Coşkulu bağlılık, ör. Okul (takım) ruhu (school spirit) 9. Gerçek anlam, asıl niyet, lafzın tersi. Ör: Kanunun lafzına değilse de ruhuna uydu (he followed the spirit if not the letter of the law). 10. Yayılarak canlılık veren prensip, belirgin yada karakteristik özellik veya hakim temayül yada tutum. Ör: Rönesans ruhu (The spirit of the Renaissance). 11. Canlılık veren ilahi etki yada ilham. Bu anlamların dışında kelime The Spirit şeklinde büyük harfle kullanıldığında “Kutsal Ruh” ve “Tanrı” anlamlarına gelmektedir (Webster, 1957: 1405-1406).

Webster’dan daha kapsamlı olan The Random House (Stein, 1967) sözlüğünde, spirit kelimesi için çok daha fazla anlam bulmak mümkündür. Bazıları şu şekildedir: 1. Bilinçli hayat prensibi; bedeni canlandıran veya bedenle ruhun iletişimini sağlayan, insandaki hayati prensip. 2. İnsanın cismani olmayan yönü. Ör: ruhta olan ama bedende olmayan (present in spirit though absent in body). 3. Ölüm anında beden ayrıldığı düşünülen ruh. 4. Bilinç, cisimsiz varlık, maddenin tersi. Ör: ruh dünyası (the world of spirit). 5. Doğaüstü, cisimsiz varlık, özellikle bir yer yada nesnede yerleşmiş olan veya belli bir özelliği taşıyan. Ör: kötü ruh (evil spirits). 6. Peri, hayalet, cin. 7. Melek veya iblis. 8. Düşünce, duygu veya harekete ilham veren, onu canlandıran yada yayılan tutum yada prensip. Ör: Reform ruhu (the spirit of reform). 9. (büyük harfle) insanın kalbinde ortaya çıkan ilahi etki. 10. İlahi, ilham veren yada canlandıran varlık yada etki. 11. (büyük harfle) Üçlemenin üçüncü elemanı; Kutsal Ruh. 12. Duygu ve düşüncelerin yeri olan veya harekete geçiren ruh yada kalp. Ör: kalbi kırık adam (a man of broken spirit). 13. Spirits, sevinçli veya depresif duygular yada ruh hali. Ör: neşesiz (low spirits), keyfi yerinde (good spirits). 14. Güç, cesaret ve metanet açısından mükemmel mizaç veya tutum, yiğitlik. Ör: Yürek budur. (That ‘s the spirit). 15. Huy yada mizaç. Ör: alçak gönüllü (meek in spirit). 16. Belli bir tutum, mizaç, karakter, hareket vb.yle nitelendirilmiş birey. Ör: Tehlikeyle yüzleşecek çok az cesur kişi kaldı (a few brave spirits remained to face the danger). 17. Birşeyin baskın eğilimi veya karakteri. Ör: Çağın ruhu (the spirit of the age). 18. Bir gruba yönelik güçlü bağlılık hissi. Ör:

kolej ruhu (college spirit). 19. Bir ifade evrak ve benzerinin genel anlamı yada maksadı. (lafzın zıddı): kanun ruhu (The spirit of the law).

Bu bilgilere göre Türkçe’deki ruh kelimesi, İngilizce’deki spirit kelimesi ile bir çok yönüyle örtüşmektedir. Kelimenin sıfat hali olan spiritual, Webster sözlükte şu anlamlara gelmektedir. 1. Çoğunlukla dini veya ahlaki açıdan bedenden ayrı olan ruh (the spirit or the soul) ile ilgili. 2. Akıl veya zihnin daha iyi, daha yüksek parçası olduğu düşünülen şeyden gelen veya onunla ilgili. 3. Cismi olmayan ruhtan (the spirit) oluşan veya ruhla ilgili. 4. Ruhun egemen olmasıyla canlandırılan; duygu ve düşüncede çok incelik göstermek. 5. Papaz veya kilise ile ilgili; kutsal (sacred), iabdetle ilgili veya kiliseye ait; laik yada dindışı olmayan. 6. Ruhçuluk veya doğa üstü ile ilgili (Webster, 1959: 1406).

Aynı kelime The Random House sözlüğünde şu şekilde açıklanmıştır: 1. Ruhsal, ruh ile ilgili, ruhtan oluşan, cisimsiz. 2. Fiziksel doğadan ayrı olarak ruhsal veya ruhla ilgili. Ör: hayata ruhsal (manevi) bir yaklaşım (a spiritual approach to life). 3. İlgi, tutum, dış görünüş vb.de çok yakın olmak. Ör: profesörün edebiyat alanındaki manevi mirasçısı (the professor’s spiritual heir in linguistics). 4. Ruhlar veya ruhçularla ilgili, doğaüstü. 5. Ruhun baskınlığını gösteren veya onun tarafından nitelendirilmiş olan, ince veya arıtılmış. Ör: kaba kardeşinin aksine o çok daha ince ruhludur (she is more of a spiritual type than her rowdy brother). 6. Ahlaki veya dini doğanın bir parçası olarak ruhsal veya ruhla ilgili. 7. Kutsal şeyler veya durumlarla ilgili, dini, ibadetle ilgili, kutsal. 8. Kilise veya papaz ile ilgili veya ona ait olan. Ör: (lords spiritual and temporal). 9. Bilinçli düşünce ve duygularla ilgili (Stein, 1967).

Maneviyat kelimesinin karşılığı olan spirituality, kelimesine gelince şu iki açıklama dizisi yeterince aydınlatıcıdır. Kelime Webster sözlüğünde şu anlamlara gelmektedir. 1. Manevi (ruhsal) karakter, nitelik veya doğa; beş duyu ile algılanabilenlerin ve maddiliğin tersi. 2. (çoğunlukla çoğul) kilise veya papaza ait hak, yetki ve vergi vb. 3. Manevi (cisimsiz) olma hali (Webster, 1959: 1406).

Spirituality, the Random House sözlüğünde ise şu anlamlara karşılık kullanılmıştır: 1. Ruhsal olma niteliği veya durumu. 2. Cismani veya maddi olmayan doğa. 3. Düşünce, hayat vb.deki baskın ruhsal (manevi) karakter. Ör: manevi yönelim veya tavır. 4. (Çoğunlukla çoğul) kilise veya papazın resmi görevi nedeniyle elde ettiği mülk veya gelir (Stein, 1967).

Spirituality, bazen Spiritism ve onun eş anlamlısı spiritualism ile karıştırılır. Oysa spiritualism şu anlamlara gelmektedir: 1. Ölünün ruh olarak varlığını sürdürdüğüne ve özellikle de medyum adı verilen üçüncü bir kişi aracılığıyla yaşayanlarla iletişim kurduğuna olan inanç. 2. Bu inançtan kaynaklanan tüm uygulamalar. 3. Tüm gerçekliğin hakikatte ruhsal (manevi) olduğu yönündeki felsefi doktrin, idealizm. 4. Maneviyat; manevi (ruhsal) nitelik vb. (Webster, 1959: 1406). Diğer sözlükte spiritualism şöyle betimlenmiştir: 1. Ölülerin ruhlarının dünya hayatından sonra varlıklarını sürdürerek yaşayanlarla iletişim kurabildikleri/kurdukları ve bu iletişimin de özellikle ruhların etkisine açık kişiler (medyumlar) aracılığıyla sağlandığı yönündeki inanç veya doktrin. 2. Bu inançla ilgili uygulama veya olgular. 3. Tüm gerçekliğin (reality) ruhsal (manevi) olduğu yönündeki inanç. 4. Metafizikte, idealizm. 5. Ruhsal (manevi) nitelik veya eğilim. 6. Felsefe veya dinde olduğu gibi varlıkların manevi (ruhsal) yönü üzerinde durmak (Stein, 1967).

Sözlük anlamı itibariyle spirit-spiritual-spirituality kelime dizisinin tam karşılığı ruh-ruhsal-ruhsallıktır. Aynı anlama gelen tin-tinsel ve tinsellik ise daha çok felsefi gelenekte kullanılmaktadır. Türkçe’de, özellikle de sosyal hayatta ruhsallık kelimesi yaygın bir kullanıma sahip değildir. Diğer taraftan sözlük tanımlara bakıldığında, maneviyat kelimesini spirituality kelimesinin yerine kullanmak uygun görünmektedir. Ancak kelimenin akademik ve sosyal hayattaki kullanımı bu kıyası yapmada çok daha önemlidir. Türkiye’de hem sosyal hayatta hem de akademik alanda spirituality ile anlam itibariyle örtüşen maneviyat kelimesi yoğun olarak kullanılmaktadır. Bu nedenle tezde de bu kelime tercih edilmiştir. Bununla birlikte doğrudan alıntı yapılan bölümlerde yazarın kullandığı kelime korunmuştur. Sonraki bölümde maneviyat kavramının, akademik anlamda yeniden

tanımlandığı batı kültüründeki gelişimine ve ona yüklenen anlamlara yer verilecektir.

1.2. Batıda Maneviyat Kavramına Yüklenen Anlamlar ve Gelişim