• Sonuç bulunamadı

1.2. MALĐYET YÖNETĐMĐ

1.2.2. Maliyet Yönetim Sistemi

1.2.2.3. Maliyet Yönetim Sisteminin Temel Đlkeleri

MYS kavramsal tasarımı, bir dizi yol gösteren ilkelere dayanır. Bu ilkeler her üretim ortamında uygulanabilecek ilkelerdir. Ancak, sektörün ve işletmenin içinde bulunduğu özel ortamın gereklerine bağlı olarak bu ilklerin uygulanmaları çeşitli düzeylerde olacaktır. Bu ilkeler genel olara mevcut maliyet muhasebesinin yapısına da uygundur. Buna rağmen sistem bir bütün olarak ele alındığında, MYS’lerin ilkeleri, mevcut maliyet muhasebesi teorisi ve uygulamalarındaki bakış açısı ve amaçlardan önemli ayrılıklar gösterir (Erden, 2004: 72).

MYS’nin ilkelerini üç grup altında toplamak mümkündür. Bunlar (Gökçen, 2004: 60):

- Maliyet Đlkeleri,

- Performans Ölçümleme Đlkeleri ve

- Yatırım Yönetimi Đlkeleridir.

1.2.2.3.1. Maliyet Đlkeleri

Maliyet yönetim sistemlerinin amaçlarından biri de, işletmenin belli başlı faaliyetlerin gerçekleştirilmesi için tüketilen kaynakların maliyetini ölçmektir. Bu kapsamdaki raporlama, stratejik işletme kararların alınması, tekdüze faaliyetlerin plânlama ve kontrolü ile kâr ve finansal durum gibi iç ve dış gereksinimleri karşılayabilecek düzeyde yeterli olmak zorundadır (Şakrak, 1997: 71). Bu doğrultuda MYS’nin geliştirilmesinde yardımcı olacak maliyet ilkeleri şu şekilde özetlenmiştir (Şakrak, 2002: 4-5):

i)- Kaynakların kullanımını iyileştirmek üzere değer katmayan faaliyetlere ait

maliyetlerin belirlenmesi: Değer katmayan üretim faaliyetleri ile yardımcı faaliyetlerin maliyetlerinin belirlenmesi; açıklığın sağlanması ve bu maliyetlerin düşürülmesi ya da ortadan kaldırılmaları için gereklidir.

ii)- Değer katmayan bir unsur olarak, bağlı varlık maliyetlerinin dikkate

alınması: Bağlı varlıklara ait maliyetler önemli bir değer katmayan unsur olarak mamulü temsil ederler. Bu maliyetler, geleneksel olarak genel üretim maliyetleri içinde gizli kalmakta, ya da finansal raporlarda ihmal edilebilmektedir. Bu maliyetlerin de yönetim raporlama amacıyla izlenebilmesi ve mamullere doğrudan yüklenebilmesiyle ilgili çaba gösterebilmelidir.

iii)- Önemli maliyetlerin, yönetim raporlama amaçları açısından direkt

izlenebilir olması gerekir: Maliyet bilgilerinin kullanışlılığı, yönetim raporlama amaçları açısından direkt izlenebilirliğe bağlıdır. Amaç, maliyetlerin bunlara yüklenen, mamul, süreç, ya da projeler ile direkt olarak ilişkilendirilebilmesidir. Bu amaç, ilgili tüm sabit ve değişken maliyetleri kapsamalıdır. Maliyetlerin sadece, değişken ve sabit unsurlarına ayrılması, kısa süreli sıkça yinelenen kararlar açısından aynı derecede önem taşımayabilir.

iv)- Her homojen faaliyet grubu için ayrı bir maliyet merkezi oluşturulması

gereklidir: Faaliyet muhasebesi yaklaşımını ortaya koyan bu ilkeye göre; maliyet merkezleri, tüm maliyetlerin anlamlı neden-sonuç ilişkilerine sahip bulunduğu bir düzeyde tanımlanmalıdır. Gelişmiş endüstriyel ortamlar açısından bu düzey, faaliyetler olarak ortaya çıkmaktadır.

v)- Faaliyet tabanlı maliyetlerin toplanması ve raporlanması, maliyetlerin direkt

izlenebilirliğini iyileştirecektir: Önemli faaliyetler, bunları gerçekleştiren organizasyon birimlerince tanımlanabilir ve ayrımlanabilirler. Aynı faaliyet, birkaç maliyet merkezinde gerçekleştirilebilmektedir. Ancak, bir faaliyeti oluşturan işlemler, bunların gerçekleştirildiği maliyet merkezleri düzeyinde ayrı ayrı izlenebilir.

vi)- Yönetim raporlama amaçları ile faaliyet maliyetleri arasındaki nedensellik

ilişkilerini yansıtmak üzere, maliyetlerin dağıtımı için farklı anahtarlar geliştirilmelidir: Maliyetlerin direkt yüklenmesi olanaklı olmadığı, ya da ekonomik bulunmadığında, aynı grupta yer alan maliyetlerin toplanması ve dağıtımı için maliyet havuzları oluşturulmalıdır. Dağıtım, en uygun neden-sonuç ilişkilerine dayanan anahtarlara göre yapılmalıdır.

vii)- Maliyetler, “yaşam dönemi yönetimi” ile uyumlu olmalıdır: MYS, bir

hesaplanması olarak tanımlanan, yaşam dönemi süresice maliyetleme yaklaşımını desteklemektedir.

viii)- Teknoloji maliyetleri, mamullere direkt olarak yansıtılmalıdır: Teknoloji

maliyetleri, direkt işçilik ve direkt madde gibi aynı düzeyde, esas maliyet unsuru olarak kabul edilmelidir. Teknoloji maliyetlerinin varlığı ve önemindeki yükselme, bu teknolojiyi kullanan proje, mamul, ya da süreçlerde, bu maliyetlerin direkt olarak yansıtılmasını zorunlu kılmaktadır.

ix)- Fiili mamul maliyetleri, kayıpların ortadan kaldırılmasına yardımcı olmak

üzere hedef maliyetlerden ayrı olarak hesaplanmalıdır: Bir işletme, belirlenmiş hedef maliyetlere yaklaşım ile ilgili gelişmeleri ölçmelidir. Bu durum; belirlenmiş bir dönemde, hedef maliyetlere erişmek üzere maliyetleri düşürme beklentisi içinde bulunuyorsa, büyük önem taşır.

x)- Đç denetim için maliyet etkinliği yaklaşımı geliştirilmelidir: Her muhasebe

sistemi için, uygun bir iç denetim sistemi temel oluşturur. Üretimdeki değişimleri yansıtan ve iyi bir yönetim uygulaması için gereksinim duyulan maliyet etkinliğine yönelik olarak otomasyon gerçekleştirilmelidir.

1.2.2.3.2. Performans Ölçümleme Đlkeleri

Performans ölçümleme ilkeleri hem finansal hem de finansal olmayan bilgilerin karşılanması sonucunda gerçekleşir. Başka bir deyişle bu ilkeler, her iki tür bilgi grubu arasında belli bir uyumun sağlandığı düzeyde gerçekleşir (Şakrak, 1997: 74). Performans ölçümlemenin amaçlarını; stratejik plânlama süreçlerinde geliştirilen belirli amaçlar ve hedefler doğrultusunda işletmenin ne derece iyi bir faaliyet gösterdiğini ölçmek ile israfın önlenmesine destek olmak oluşturmaktadır (Erden, 2004: 76).

Yukarıda belirlenen performans ölçümleme amaçlarına ulaşma doğrultusunda belirlenen ilkeleri şu şekilde özetlemek mümkündür (Gökçen, 2004: 61):

i)- Performans ölçüleri, işletme amaçları ile benzerlik taşımalıdır: Performans

ölçüleri, işletmelerin geleceğe yönelik belirlemiş olduğu amaçları ile uyumlu olmalı ve bu amaçlara ulaşmada gerekli olan faktörleri dikkate almalıdır. Ayrıca, bu ölçülerin sorumluluk alanı belirlenmeli ve işletmedeki diğer sorumluluk alanları ile çakışmasına izin verilmemelidir.

ii)- Performans ölçüleri önemli faaliyetler için oluşturulmalıdır: Performans

ölçme, işletmede yürütülen faaliyetlerin verimliliğinin ölçülmesinden sorumludur. Bu nedenle, işletmedeki tüm önemli faaliyetler için belirli ölçülerin oluşturulması gerekmektedir.

iii)- Performans ölçüleri, maliyet etkenlerinin görülebilirliğini iyileştirecek

şekilde oluşturulmalıdır: Performans ölçüleri, maliyetleri oluşturan etkenleri dikkate almalı ve bu etkenlerin tespit edilmesinden kontrolüne kadar gerekli olan bilgilerin yöneticilere aktarılmasına yardımcı olmalıdır.

iv)- Gerek finansal gerekse de finansal olmayan faaliyetler, performans

sisteminde yer almalıdır: Önemli faaliyetler tanımlandıktan sonra, bu faaliyetler için oluşturulan ölçüler az sayıda belirlenmeli ve anlaşılmaları kolay olmalıdır. Ölçümler, geçerli ölçü birimleri ile ifade edilmeli ve tanımlanmalıdır.

1.2.2.3.3. Yatırım Yönetimi Đlkeleri

Yatırım yönetimin amacı, işletmenin belirlemiş olduğu hedef ve amaçlarına, minimum miktarda bir kayıpla ulaşmasına yardımcı olacak, uygun kaynak ve faaliyetler yapısını belirlemektir. Bu bağlamda yatırım yönetim ilkelerini şu şekilde özetleyebiliriz (Erden, 2004: 77-79):

i)- Yatırım yönetimi, sermaye bütçeleme sürecinden daha geniş kapsamlı

görülmelidir: Yatırım yönetimi, işletmenin gelecekteki başarısını geliştirmek için yeni faaliyetlerin veya var olan faaliyetlerin gerçekleştirilmesinde alternatif yaklaşımların belirlenmesi, değerlendirilmesi ve uygulanması olarak görülmelidir.

ii)- Yatırım yönetimi kararları işletmenin hedefleri ile uyumlu olmalıdır: Yatırım

yönetimi sürecinin başlangıç noktası stratejik plân olmalıdır. Đleri üretim teknolojilerine yapılacak yatırımlar, mamulde öngörülen belirli değişikliklere ve işletmenin teknolojik değişim stratejisine göre yönlendirilmelidir.

iii)- Yatırım kararlarının değerlendirilmesinde çeşitli ölçütler kullanılmalıdır:

Yatırım kararlarında kalite, mamul tamamlanma süresi, esneklik gibi stratejik plânda yer alan çeşitli finansal ve finansal olmayan ölçütler dikkate alınmalıdır.

iv)- Yatırımlar ve beraberindeki riskler bir yatırım stratejisinin birbiriyle ilişkili

unsurları olarak ele alınmalıdır: Çoğu ileri üretim teknolojilerinin yararları, bazı üretim faaliyetleri ile ilişkilendirildiğinde artar. Projeler arasında var olabilecek bağımlılıklar

ve sinerji nedeniyle tek bir projenin yararı, bir grup projenin yararları toplamıyla aynı olmayabilir. Bu nedenle, her bir yatırım ekonomik ve teknolojik risk açısından analiz edilmelidir.

v)- Faaliyet verileri ile belirli yatırım fırsatları arasında doğrudan ilişki

kurulabilmelidir: Teknoloji yerleştikten sonra MYS’leri, yeni veya değiştirilmiş faaliyetlerin başarılarını dikkate alarak bunları raporlamalı ve fiili sonuçları izlemelidir. Faaliyet muhasebesi, yatırımın isabetliliği ve yararlarının izlenmesi için ihtiyaç duyulan verilerin, söz konusu yatırımla doğrudan ilişkisinin kurulması özelliğini geliştirecektir.

vi)- Yatırım yönetim kararları, değer katmayan faaliyetlerin azaltılmasını veya

ortadan kaldırılmasını desteklemelidir: Yatırım yönetiminin odak noktası, işletmenin tüm başarısını geliştirmek için, mevcut faaliyetlerin yürütülmesinde, yeni faaliyetlerin veya alternatif yaklaşımların belirlenmesi ve değerlendirilmesidir. Aday yatırım projeleri, stratejik plânda belirlenmiş dönemler boyunca, kayıpları ortadan kaldırmadaki etkilerinin belirlenmesi için analize tabi tutulmalıdırlar.

vii)- Yatırım yönetim kararları, hedef maliyetlere ulaşmayı desteklemelidir:

Yatırım kararları, bir mamul için hedeflenen pazar payını elde etmek amacıyla belirlenen tüm hedef maliyetlere ulaşmaya destek olmalıdır. Yatırım kararları, hedef maliyetlerin tamamına ulaşmak için oluşturulan faaliyet düzeyi maliyetleri ve performans değerleme sistemleri ile uyum içinde olmalıdır.

Yukarıda sıralanan MYS’nin temel ilkelerinde odak noktası, MYS’nin sürdürülebilirliği, maliyetlerin önlenmesi, düşürülmesi ve dinamik bir süreçte sürekli iyileştirmenin sağlanmasıdır. Ayrıca, bu ilkeler maliyet yönetiminin, geleneksel maliyet muhasebesine dayanan hesaplama sistemlerinden üstün yönlerini ortaya koymaktadır (Şakrak, 2002: 5).