• Sonuç bulunamadı

1.3. KÜRESELLEŞME VE KRİZ İLE BAĞLANTISI

2.1.3. Maliye Politikasının Araçları

Ülkelerin gelişmesi, ekonomilerinin büyümesi ve kalkınması, toplumsal refahın, huzurun ve birlikteliğin sağlanması için birtakım ekonomik amaçlara ihtiyaç duyulur. Ekonomik amaçları gerçekleştirmek için ise bazı araçlara ihtiyaç duyulmaktadır. Belirttiğimiz maliye politikası amaçları kapsamında da aynı şekilde amaca ulaşmak için araca ihtiyaç duyulur. Bu kapsamda maliye politikasının araçlarını kamu harcamaları, kamu gelirleri(vergi) ve borçlanma şeklinde sınıflandırarak inceleyebiliriz.

2.1.3.1. Kamu Harcamaları Politikası

Kamu harcamaları ülke içerisinde gerek yatırım gerekse cari harcamalarla doğrudan alakalı olarak kişi başına düşen milli gelirin artırılmasında önemli rol oynamaktadır. Aynı zamanda ekonomik yapının güçlendirilmesinde, kalkınma ve büyümenin sağlanmasında kamu harcamaları politikaları önemli bir yer tutmaktadır.

Bir ekonomide kamu harcamalarının miktar ve bileşimine bakılarak kamu sektörünün ekonomi içerisindeki payı hakkında bilgi edinilebilir. Kamu harcamalarında meydana gelen artış ekonomideki döngünün kendini genişleterek devam etmesine neden olabilmektedir. Çünkü söz konusu harcamadaki artış kişilerin satın alma güçlerinin artırılmasına yönelik yapılan harcamaların yani transfer harcamalarının, kamu sektörünün piyasadan mal ve hizmet alarak yaptığı reel harcamaların ve son olarak

33

üretim ve yatırım artışına teşvik edici harcamaların artışı olarak nitelendirilmektedir. Kamu harcamaları devletin ekonomideki rolünün var olması halinde vazgeçilmez bir maliye politikası aracıdır.

Kamu harcaması, kamu tüzel kişilerinin bütçe üzerinden yaptıkları harcamalardır. Kamu tüzel kişilerinin piyasadan iktisadi faaliyetler sonucu elde ettikleri kaynaklarla gerçekleştirdikleri harcamalar kamu harcamaları tanımı kapsamına dahi edilemez. Kamu tüzel kişilerinin yaptıkları harcamaların kamu harcaması olarak kabul edilip edilmemesindeki temel prensip harcamanın kamusal finansman kaynaklarından ve/veya kamu mülkiyetinden sağlanan gelirlerle karşılanması gerekliliğidir (Bulutoğlu, 2008: 195). Dolayısıyla kamu iktisadi kuruluşlarının kuruluşları sırasında bütçeden yapılan harcamalar haricinde kendi iktisadi faaliyetleri sonucunda elde ettikleri gelirlerden yapılan harcamalar kamu harcaması niteliği taşımamaktadır.

Kamu harcamaları faydasının yayıldığı döneme bakılarak cari ve yatırım harcamaları olarak ayrıma tabi tutulabilir. Bilindiği gibi cari harcamaların yarattığı fayda harcamanın gerçekleştiği dönemle sınırlı kalırken, yatırım harcamalarının sağladığı fayda harcama sonrası dönemlere yayılabilmektedir. Cari yatırım harcamalarının bu özelliği kamu harcamalarının miktar ve bileşiminin ekonomik konjonktürün niteliğine ve hedeflenen maliye politikasının uygun tasarlanmasına ve uygulanmasına imkan sağlamaktadır (Selen, 2011: 15-16).

Kamu harcamalarına yönelik bir başka konu da harcamanın doğrudan veya dolaylı olarak yapılmasıdır. Harcama doğrudan bütçeden yapıldığında toplam harcama istatistikleri kapsamına girerken vergilerden veya çeşitli kamu gelirlerin vazgeçilerek dolaylı olarak yapılması halinde ise kapsama dahil edilmez ve net bir şekilde görülmez. Fakat bu harcamadan yararlanan kesim devletin yapmış olduğu harcamanın dolaylı veya dolaysız kısmıyla ilgilenmeyerek kendisine sağlanan imkan ile ilgilenmektedir. Devletin yapmış oldukları mali teşvikler kapsamında olan vergi teşvikleri yoluyla devlet birtakım vergi gelirlerinden vazgeçerek dolaylı harcama yapabilmektedir.

Sonuç olarak kamu harcaması uygulamaları gerek ekonomik büyüme ve kalkınma açısından gerek kişi başına düzen milli gelirin artırılması açısından önemli bir maliye politikası aracıdır. Bu aracın etkin kullanılması için ekonomik değişkenlerin iyi

34

analiz edilmesi ve aşırı bütçe açıklarına sebep olmayacak durumda kullanılması gerekmektedir.

2.1.3.2. Kamu(Vergi) Gelirleri Politikası

Kamu kesiminin sorumluluğundan kaynaklanan harcamaların gerçekleştirilebilmesi adına birtakım harcamaları karşılayacak gelirlere ihtiyaç bulunmaktadır. Bu gelirler, başta vergi gelirleri olmak üzere harçlar, şerefiyeler, parafiskal gelirler, mamelek gelirleri, borçlanmalar, emisyonlar, hizmet satışları vb. şeklinde çeşitlilik göstermektedir. Kamu kesiminin ihtiyaçlarından kaynaklanan ve kanuni sınırlar içinde kalmak şartıyla başvurulan bu şekildeki gelirlerin tümüne kamu gelirleri denmektedir (Ulusoy, 2003: 95).

Kamu gelirleri içerisinde vergi gelirleri oldukça fazladır. Bu yüzden kamu gelirleri denildiğinde akla ilk gelen vergi gelirleridir. Özellikle geçişmekte olan ülkelerde vergi politikası maliye politikası dahilinde kullanılan etkin bir araçtır. Vergi devletin kamusal mal ve hizmetler sunabilmesi açısından büyük bir öneme sahiptir. Devletin cebri olarak, egemenlik gücüne dayanarak, elde ettiği iktisadi değerler kamu gelirlerinin büyük bir kısmını oluşturmaktadır. Dolayısıyla vergiler, kamu harcamalarının finansmanı büyük ölçüde sağlamaktadır.

Devlet korumak ve geliştirmek istediği alanlar için vergi teşviki, aksi düşünülen alanlar için vergi artışı şeklinde bir politika izleyebilmektedir. Verginin ekonomik amaçları arasında, yatırımları teşvik etmek, ödemeler dengesini düzenlemek üretimi- tüketimi teşvik etmek, tasarrufları teşvik etmek, ekonomide istikrar sağlamak ve ekonomik yapıyı değiştirmek sayılabilir. Sosyal amaçları arasında ise; gelir ve servet dağılımını düzenlemek, toplumsal refah için sosyal güvenliği sağlamak ve nüfus politikasına ilişkin amaçlar sayılabilir (Edizdoğan, 1991: 62-67). Böylelikle vergisel ayarlamalarla çeşitli ekonomik ve sosyal hayatta birtakım amaçlara ulaşılması sağlanabilir. Küreselleşen dünya ekonomisinde krizlere yönelik maliye politikasının artan önemi çerçevesinde gerek kriz oluşumunu önleyebilmek gerekse krizden kurtulma açısından yatırım teşvikleri kapsamında mali teşvik olarak vergi miktar ve bileşiminde birtakım düzenlemeler yapılmaktadır.

35

Vergi, iktisadi bir unsura yani bir konuya dayandırılmalıdır. Dayandıkları konular açısından servet, harcama ve gelir vergileri olarak sınıflandırılmaktadır. Bu vergi unsurlarının özelliklerinden yararlanılarak maliye politikası amaçlarına ulaşılmaya çalışılır (Selen, 2011: 18).

Kamu gelirleri içerisinde uygulamaya konulan vergi sistemi, aşırı kamu borçlanması yapılmaksızın gereken harcamaları finanse etmek için yeterli olan geliri sağlamalıdır. Beraberinde bu gelir eşit dağıtılmalı ve vergi sistemi ekonomik gelişmeyi engelleyici etkileri en aza indirgeyecek şekilde ayarlanmalıdır. Fakat gelişmekte olan ülkelerde ekonomik amaçlarla örtüşmeyen politikalar uygulanabilmektedir. Bu durumun sonucu olarak ülke ekonomileri beklenmedik bir mali krize girebilmektedirler. Bu bağlamda kamu gelirleri içerisinde özellikle vergiler ile kriz arasında bir etkileşim söz konusudur. Vergi politikası görüldüğü gibi hem kriz öncesi hem kriz süreci hem de kriz sonrasında kriz üzerinde dolaylı etkilerde bulunabilmektedir.

2.1.3.3. Borçlanma Politikası

Ekonomik büyüme ve kalkınmanın finansmanında iç veya dış borçlanma da maliye politikası aracı olarak kullanılmaktadır. İster gelişmiş isterse gelişmekte olan ülkeler sosyoekonomik amaçlarını gerçekleştirmek için gerekli olan kaynağı borçlanma yoluyla elde edebilirler. Bu yöntem geçici bir gelir kaynağı olsa da birçok ülke tarafından kullanılmaktadır.

Geçici bir gelir kaynağı olma özelliği ile borçlanma gelirleri vergiden ayrılmaktadır. Devletin, vergi yoluyla elde ettiği gelirleri daha sonra mükelleflere geri ödemesi söz konusu olmaz iken, borçlanmada ise, anaparanın yanında faiz ödemesi de yapılmaktadır. Klasik iktisatçılar borçlanmayı bu şekilde değerlendirirken, borçlanmaya gerçek bir kamu geliri olarak bakmamaktadırlar. Bu gelirler, devletin normal geliri olan vergilerin öne alınmış iskonto edilmiş biçimidir yaklaşımını benimsemektedirler (Ulusoy, 2003: 31). Bununla beraber klasik iktisatçılar borçlanmayı olağanüstü bir kamu geliri olarak görmekte ve kullanılmasını tehlikeli bulmaktadırlar.

Günümüz ekonomilerinde borçlanma önemli bir maliye politikası aracıdır. Fakat borçlanma yoluyla kamu geliri elde etmede ortaya çıkan sorun borçlanma gelirini

36

nelerin finansmanında kullanılacağının tespiti konusundadır. Burada önemli olan uygulanacak borçlanma politikası ile sadece bir kamu geliri elde etmekten ziyade ekonomik ve sosyal hayatta düzenleyici rol oynamak ve kalkınmayı sağlama amacına yönelik olmalıdır.

Enflasyonist dönemlerde devlet borçlanma politikasını kullanarak piyasadan likidite çekmeye çalışmaktadır. Ekonomideki likidite bolluğu kontrol altına alınarak, borçlanma ile toplam talep kısılabilir. Amaç ekonomide yükselmiş olan likidite tercihinin düşürülmesi ile atıl duran fonları ekonomiye dahil etmektir. Bu şekilde uygulanan bir borçlanma politikası tüketim üzerinde daraltıcı bir etki yapar. Bunun yanı sıra ekonomik konjonktürün gerileme döneminde borçlanma politikasıyla tüketimi genişletici bir etkide bulunulabilir. Vadesi gelen borçların ödenmesi mevcut harcama düzeyini yükselterek tüketim eğilimini artırabilir (Eker vd, 1994: 35). Devlet şahıslardan ya da mali kurumlardan borç alabilir. Enflasyon dönemlerinde şahıslardan borçlanmak gerekmektedir (Türk, 1999: 46).

Devlet, kamu(vergi) gelirleri yetmediği için borçlanma aracını kullanır. Vade olarak kısa, orta ve uzun vadeli olarak borçlanabilmektedir. Kaynak yönünden ise iç ve dış borçlanma ayrımına tabi tutulmaktadır. Kamu hizmetlerinin sürekli olması sürekli bir kaynak gerektirmektedir. Kaynak yetersizliği olduğu durumlarda borçlanmaya başvurulması, devletin asli gelirlerinin yanında geçici bir kaynaktır. Maliye politikası aracı olan borçlanma politikası kalkınmayı sağlayarak doğru tercihlerin finansmanında kullanılmalıdır.