• Sonuç bulunamadı

Hart'a göre, mademki Dünya okulundaki görevimiz sadece kim olduðumuzu bulmak deðil fakat ayný zamanda burada ne yapmak

için bulunduðumuzu da anlamak ve onu hayata geçirmektir de,

o halde bizler sadece iyi olmak deðil vazifemizi en iyi þekilde

yapabilmek zorundayýzdýr da. Çocuklarýmýzýn ruhunda (ki her

çocuk böyledir) kendi varoluþ amaçlarýna ait hangi tohumun

mevcut olduðunu da iþte bu nedenle keþfetmek ve onlarý kendi

doðal süreçlerinde ortaya çýkarmalarýna vesile olmalýydýk.

Salt bu nedenle ebeveynlerin çocuklarýna gerçekçi deneyimler

yaþatabilmeleri, onlarýn tecrübelerinden öðrenebilmelerini

saðlayacak ortamlar hazýrlamalarý da elzemdi.

Bu ay konumuza "Ruhumuzdan Gelen Çaðrýnýn Niteliði"

baþlýðýyla, onu daha da derinleþtirerek devam ediyoruz.

ve büyük bir sevgiyle ve tutkuyla yap-mayý seçtiyseniz eðer, ruhunuz

yeterlilik seviyesine ulaþmýþtýr." Yaþamlarýmýz daima içten dýþarýya doðru organize olur ve iþte o zaman içimizdeki hakiki güç ortaya çýkar. Haz duygusu ve acý çekmemek için

kendimizi besleriz, seks yaparýz ve güvenliðimizi koruruz. Neþe, mutluluk, adalet ve derin tatmin duygusu bizi spiritüel yaþamýmýza doðru çeken iþaretlerdir. Çocuklarýmýza en büyük yardýmý, onlara dinlemeyi öðret-tiðimizde, onlarý bu yolda teþvik edip, sevinç ve neþe kaynaklarýndan seçimler yapmaya cesaretlendirdiðimizde yap-mýþ oluruz. Ýþte o zaman bir þeyin sonuçlarýný görmeye, sevinç kay-naklarýndan yaptýklarý seçimlerin kendilerine nasýl farklý duygular yaþat-týðýný gözlemlemeye baþlarlar.

Ruhumuzdan gelen çaðrýya "Evet" dediðimizde, eþ zamanlýlýklar yaþa-maya baþlarýz. O zaman tüm dünya da bize "Evet" der. Hayat her zaman güneþli ve ýþýk dolu deðildir ve bizler her zaman her istediðimizi elde ede-meyiz, lâkin neye ihtiyacýmýz varsa, hayat bize daima onu verir.

Bugün sevdikleri bir þeyin peþinden giden ya da týpký Eleanor Roosevelt'in yaptýðý gibi hayallerini hep canlý tutan çocuklar belki de yarýnki yaþamlarýnýn asýl amacýna hazýrlýk yapýyor olabilir-ler. Ruhumuzdan gelen çaðrýlar ve vizyonlarýmýz duraðan deðildir ve týpký

bir bitki gibi canlýdýrlar. Büyürler ve þekil deðiþtirirler. Lâkin bunlarýn merkezdeki duygusu hep ayný kalýr. Miss Rumphius kendi adýnýn verildiði çocuk kitabýnda: "Dünyayý daha güzel bir yer haline getirebilmek için bir þey yapmalýsýn" der. Sonunda mahallesinin her yerine lupen çiçeði tohumlarýný saçan ve torunlarýna ve arkadaþlarýna harika hikâyeler anlatan birine dönüþür.

BURADA NEYÝ ÖÐRENECEÐÝM

Dünya okulu hem varoluþ amacýmýz yoluyla çevremize ve dünyaya katkýda bulunabilmemizi saðlar hem de yaþam derslerini öðrenme fýrsatýný tanýr bizlere. Peki buraya neyi öðrenmek için geldik? Cesareti, zevk duymayý, gücünüzü doðru kullanmayý, sabýr ve sevgi dolu iyiliði öðrenmek için mi? Bunlardan daha da büyük derslerimiz olabilir, þöyle ki:

*Kýskançlýðýn öðrettiði ders sýkça cömertlik ve bolluk, berekete duyulan güvendir.

* Yerinde duramama ve huzursuzlu-ðun dersi, sabýrlý olma yolunda doðru derin nefesler almayý öðrenmektir.

* Ýnsanlarý yargýlamanýn antidotu insanlara ve kendimize toleransla yak-laþabilmeyi öðrenmektir

* Baþkalarýna düþmanlýk beslemek daha sonra onlarý baðýþlama fýrsatýný bize verebilecek bir derstir.

Ve yol boyunca, doðruyu söylemeyi öðrenmek, nezaketin insanlar üzerinde býraktýðý olumlu etkiler ya da "Hayýr" demeyi baþarabilmek gibi daha küçük dersler de vardýr. Hayatý, bizi baþarý ya da baþarýsýzlýða doðru götüren bir reka-bet ortamý veya bir kutsal ceza ya da tanrýlarýn mükâfatý olarak deðil de tam tersine bir öðrenme ortamý olarak algýladýðýmýzda, onu ve yaþamýn bize getirdiði þeyleri kabul etmemiz daha da kolaylaþýr. Bakýþ açýmýzdaki bu minik deðiþim, iyimserliðimiz ve duygusal dengemiz üzerinde inanýlmaz olumlu etkiler býrakabilir.

Basketbol takýmýndan uzaklaþtýrýlma, çok sevilen bir arkadaþýn baþka bir yere taþýnmasý ya da birisi tarafýndan

incimek ne bir baþarýsýzlýk ne de bir cezadýr. Bunlar sadece öðrenmemiz için bize sunulmuþ olan birer fýrsattýr. Herhangi bir durumdan ve özellikle de zor olanýndan öðrendiðimiz þeyler bizi þifalandýrýr, dönüþtürür ve daha da kuvvetlendirir. Kurban olan kendisine sunulandan öðrendiðinde hayatta kalýr.

Bizler her daim güvende olabilmek için þifalanmayýz. Bunun yerine her seferinde farklý bir þekilde yaralanýp, ondan da yeni dersler öðreniriz.

Ebeveyn olmada da ayný kural geçer-lidir. Çocuklarýmýza baþarýsýzlýðý ve duyguyla hissetmeyi öðrenecekleri alanlar açarak onlara yardýmcý olabili-riz ancak. Çocuklarýmýzýn duygulara sahip olmalarýna ve bunlarý ifade

ede-bilmelerine izin vermeliyiz. Ama ayný zamanda onlarý doðal biçimde tehlike-lerden korurken, aslýnda onlarý öðre-necekleri derslerden ve çekecekleri acý-dan daha erken koparmýþ olmayýz. Zor bir durumun yarattýðý gözyaþlarý ve kýzgýnlýk bir nebze dindiðinde, yaþanýlan olayý içindeki duygularýyla birlikte keþfederek onun çerçevesini çizebilir ve buradan ne öðrenmeleri gerektiðini çýkarabiliriz. Çocuðumuza: "Saati geriye döndürecek olsaydýn eðer, ne yapmak isterdin?" ya da "Tanýdýðýn en mükemmel kiþi ya da kahraman kimdir?" veya "Bu konuda birisine bir þey öðretecek olsaydýn ona neyi anlatýrdýn?" tarzýnda sorular yönel-tebilirsiniz. Belki de ona kendi hayatýmýzdan gerçek bir hikâye veya çocuk kitaplarýndan bir masal anlatarak, yaþanýlan olaydan çýkarýla-cak derse dair birlikte bir bakýþ açýsý ortaya koyabilirsiniz.

Shakespeare'in "Bütün dünya bir sahnedir" sözünden ilham alarak ona þöyle bir soru da yöneltebilirsiniz: "Diyelim ki senin içinde olduðun bu olay tam da senin için yazýlmýþ bir sinema veya tiyatro senaryosuydu. Sence rolünü nasýl oynadýn? Bir sonra-ki sahnede ne olabilir?" Bu tarz bir soru hayatýmýzda bizi aktif oyuncular haline getirir ve böylece kendimizi birer kurban gibi ya da sadece kenarda durup izleyen birisi gibi görmeyiz. Hattâ sahneye ve kendimize gülebiliriz bile. Bunu yapmak her zaman kolay olmasa da daima iþe yarar.

Ýnsanýn her hangi bir keder ve ýstýrabýn neticesinde hiçbir þey yapa-maz hâle gelmesi aslýnda ona en büyük dersi sunan bir fýrsattýr da.

Ebeveynlerin ve çocuklarýn bu baðlam-da yürüdükleri yön, bakýþ açýlarýnbaðlam-da yapacaklarý deðiþim olmalýdýr hep. Böylece bu deðiþim kiþinin kendini suçlamasýnýn, kurban gibi hisset-mesinin ve piþmanlýk duymasýnýn önünü keser ve kiþi tam tersine: "Bundan ne öðrenmem gerekir?" sorusuna odaklanýr. Ýþte bu soru Dünya okulunun ücretidir.

4 yaþýndaki Lynn'in bir hayali vardý: Kocaman ve özel bir koltukta oturmak. Bundaki mesaj, hayatý o dönemde çok zor olsa da, kendisinin çok özel biri olmasýydý. Melek kýlýðýnda 9 kiþi par-layan ýþýklarýn içinde ona gelirdi hep. Her biri de ona özel bir hediye getirir-di. Birincisi ona sanat ve müziði getir-miþti ki, bunlar onun hayatýný besleyen olmuþtu hep. Ýkincisi ise sevgiyi, diðeri

iyiliði getirmiþti. Biraz zaman geçtikten sonra sonuncusu hediyesini sunmuþtu: Acý..

Lynn'in kafasý karýþmýþtý ve acýnýn neden hediye olmasý gerektiðini anla-mamýþtý. "Eðer bu kadar özelsem neden acý çekmem gerekiyor ki?" diye ona sormuþtu. Ona acýnýn, öðrenmenin bir hediyesi olduðu söylendi. Ve hemen ardýndan da: "Bunu anlayacaksýn" denildi. Ve gerçekten de öyle oldu.

Bazen acý çekmek bizim kesin olarak birinci onurumuzdur çünkü bizi

büyütür ve öðrenmemizi saðlar. Acý çekmek, bu hayatýn bir ceza olduðuna dair yanýlsamamýzdan uzaklaþýp da onu, öðrenmenin bir hediyesi olarak kabul etmeye götürür bizi. Buda'nýn aydýnlanmasýnda da acý çekmenin bir illüzyon olduðu gerçeði vardý. Kendi-mizin kim olduðumuzu ve burada öðrenmek için bulunduðumuzu unut-mak, bizi kendi hapishanemizin

gardi-yaný haline getirir. Þair Maria Rilke'nin dediði gibi: "Acý da dâhil her þeyi yaþa-maktýr iþin özü" Gelecek Ay: Konumuza kaldýðýmýz yer-den devam edeceðiz.

elâmlar sevgili dostlar, ben Manyetik Hizmetten Kryon. Bugün özellikle böyle bir toplantýya katýlmak üzere gelen insanlar için kýsa bir mesaj vere-ceðiz. Pek çok insan bunun nasýl bir iþ olduðunu, insanlýða ve bireylere bak-týklarýnda perdenin diðer tarafýndaki varlýklarýn gerçekte ne gördüðünü sor-maktadýr. Siz güzel bir çocuða bak-týðýnýzda ne görüyorsanýz, onlar da ayný þeyi görmektedirler. Perdenin diðer ta-rafýnda olan bizler saf sevgi görüyo-ruz. Biz sizleri saflýk olarak görüyoruz ama ayný zamanda sizin tarafýnýzdan yaratýlmýþ olan karanlýk þeyler tarafýn-dan kaplanmýþ olarak da görüyoruz. Sizin tarafýnýzdan yaratýlmýþ olan bu þeyler sizi yavaþlatmaktadýr ve bu mesaj tam da bu yüzden verilmektedir.

Devam etmeden önce ilham verici bir beyanda bulunmak istiyorum. Sizler ruhunuz için sadece sevgi ve þefkat ile dolu olan Yaratýcý tarafýndan düþünebileceðinizden ve bilebile-ceðinizden daha fazla seviliyorsunuz. Sizleri asla ve hiçbir þey için yargýla-mayan Yaratýcý tarafýndan aziz tutulu-yorsunuz. Mesajýmýz þudur: Sizler burada olmayý hak ediyorsunuz. Burada, bu gezegende olmanýz ve hattâ bu mesajý dinliyor olmanýz asla tesadüf deðildir. O sevecen Tanrý’nýn sizi kollarýnýn arasýnda tuttuðunu his-setmenizi ve zihninizde canlandýr-manýzý istiyorum. Yaratýcý sizin kula-ðýnýza þöyle fýsýldamaktadýr: “Artýk daha büyük hakikati, yani neden bura-da olduðunuzu öðrenmenizin zamaný geldi.”

Benzer Belgeler