• Sonuç bulunamadı

Maddi ve manevi tazminat

4. ANLAŞMALI BOŞANMANIN EŞLERLE İLGİLİ SONUÇLAR

4.2. Mali Sonuçlar

4.2.3. Maddi ve manevi tazminat

Boşanmanın doğurduğu bir diğer sonuç ise tazminat hakkıdır. TMK, boşanmada kusurlu olmayan yada daha az kusura sahip olan taraf için boşanmadan kaynaklı uğrayacağı zararların tazminini isteme hakkı tanımaktadır. TMK 174/I hükmünde bu husus “Mevcut veya beklenen menfaatleri boşanma yüzünden zedelenen kusursuz

veya daha az kusurlu taraf, kusurlu taraftan uygun bir maddî tazminat isteyebilir”

76 Maddi tazminat tarafların*

boşanma neticesinde uğrayacakları zararın karşılığı olarak kanunun gözettiği “kusurluluk” dairesinde mahkemece miktarı belirlenen ve isteme bağlı gündeme gelebilen hususlardandır. Doktrinde kusurluluk kıstası tamamen kusurlu ya da kusursuz şeklinde kesinlik ihtiva etmemekte ve daha az kusurlu olan tarafın tazminat isteme hakkı olduğu şeklinde uygulama bulmaktadır. Önceki Medeni Kanunda kusursuzluk mutlak şartı aranırken yeni Medeni Kanun bu hususta düzenlemeye gitmiş ve “daha az kusurlu” kıstasını uygulamaya koymuştur (Özuğur, 2013).

Medeni kanunda tazminatın gerekçesi, kişinin uğrayacağı zarar veya boşanma ile halel gelecek olan menfaatlerin varlığı olarak ifade edilmektedir. Bu menfaatler, evlilik birliğinin devam ettiği süre itibariyle var olan ancak boşanma ile zarara uğrayacak olan kazanımlar, varlıklar ve benzer hususlar şeklinde tanımlanmaktadır. Bunlara dair taraflardan herhangi birinin zarar uğraması söz konusu olduğu durumda tazminat talep etme hakkı da söz konusu olabilmekte ve talebin değerlendirilmesi ile birlikte miktarının belirlenmesi de mahkemece yapılmaktadır (Akıntürk ve Ateş,

Aile, 2016).

Anlaşmalı boşanmada tazminat konusu anlaşma protokolünde maddi ve manevi tazminat hususları ele alınabildiği gibi bu hususlara değinilmemiş olması halinde dava görülürken de talep edilebilme imkanı söz konusudur. Nitekim Yargıtay’ın bir kararında taraflar arasında tazminat hususlarının sözleşme ile karara bağlandığı ve bu doğrultuda işlem yapılmasının usule uygunluğu dile getirilmektedir. Bunun yanı sıra, anlaşmalı boşanma davasının karara bağlanmasından sonra farklı durumların oluşması halinde tazminat talebinin mümkün olduğu da görülmektedir. Aynı Yargıtay kararı, kadının anlaşmalı boşanma zannı üzerine boşanmaya taraf olduğu ve bu sebepten yanılgıya uğratılarak mağdur edildiğini, davanın anlaşmalı değil çekişmeli hal aldığını ve hükmün anlaşma üzerine kurulduğu sebepten erkeğe tazminat yükümlülüğü yüklemiştir*

.

* Medeni Kanun, tazminat davalarında eşlerin yerine tarafların lafzını kullanmaktadır. Bu ifade biçimi, tazminatın boşanmanın gerçekleşmesinden sonra da talep edilebileceğinden ileri gelmektedir. (Akıntürk/Ateş, Medeni, 2016)

* “Davacı tarafından açılan boşanma davasının yapılan yargılaması neticesinde tarafların eşit kusurlu kabulü ile boşanmalarına, tarafların 29.04.2014 tarihli oturumdaki beyanlarında karşılıklı olarak nafaka, maddi, manevi tazminat, eşya, yargılama gideri, avukatlık ücreti istemediklerini beyan edip imzaları ile beyanlarını onayladıkları anlaşıldığından, bu konularda karar verilmesine yer olmadığına karar verilmiş, mahkeme hükmü davalı kadın tarafından kusur belirlemesi, tazminatlar, yargılama giderleri ve vekalet ücreti yönünden temyiz edilmiştir.

77

Uygulamada ve kanunda görülen o ki, anlaşmalı boşanmada maddi ve manevi tazminat hususları yapılan protokolde ele alınmak ve varılan anlaşmanın da mahkemece değerlendirilerek hakimin inisiyatifinde değerlendirilmesi gerekmektedir. Hakim, bu hususlara ilişkin olarak yapılan anlaşmayı ve şartları uygun görür, tarafların bu yöndeki beyanlarının gerçekliğine kanaat getirirse anlaşma şartları doğrultusunda karara varmalıdır. Aksi durumda, sözleşmede anılmayan tazminata ilişkin olarak yanılgının veya yanlış yönlendirilmenin neticesinde taraflardan herhangi biri yasal hakkından mahrum bırakılmış olabilecektir.

Manevi tazminat da maddi tazminatla bazı ayrımlar dışında benzer niteliktedir. Manevi tazminatın söz konusu olabilmesi için TMK m.174/II hükmünde “Boşanmaya sebep olan olaylar yüzünden kişilik hakkı saldırıya uğrayan taraf,

kusurlu olan diğer taraftan manevî tazminat olarak uygun miktarda bir para ödenmesini isteyebilir.” şeklinde düzenleme getirilmiştir. Kanun hükmündeki manevi

tazminat kıstasının daha az kusurlu olan kişinin kişilik haklarının saldırıya uğraması durumunun varlığı görülmektedir.

Kişilik haklarının saldırıya uğraması, hakların mahiyetine ve bu sebepten dava açmış olan davacının duyduğu elem ve üzüntünün derecesine göre değerlendirilmektedir. Boşanma neticesinde davalı eşin davranışları ile davacının manevi ıstıraba maruz kalması, psikolojik açıdan sıhhatinin bozulması veya boşanmayla birlikte aleyhinde birtakım dedikoduların oluşturulması gibi durumlar şeklinde özetlenmektedir (Akıntürk ve Ateş, Medeni, 2016).

Dairemizce " toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda eşine hakaret eden davacı erkek tamamen kusurludur. Davalıya atfı mümkün hiçbir kusur gerçekleşmemiştir. Bu durumda açıklanan nedenle isteğin reddi gerekirken, yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek boşanmaya karar verilmesi usul ve kanuna aykırıdır. Ancak bu yön temyiz edilmediğinden bozma nedeni yapılmamış yanlışlığa değinilmekle yetinildiği belirtilerek kadının temyiz itirazları reddedilerek karar onanmıştır. Onama ilamına karşı davalı kadın tarafından karar düzeltme isteminde bulunulmuştur. Dairemizce yapılan karar düzeltme incelemesi neticesinde, davalı kadının 29.04.2014 tarihli duruşmadaki beyanı, anlaşmalı boşanma olacağı inancıyla "birbirlerinden maddi ve manevi tazminat, yargılama giderleri, avukatlık ücreti talebinin olmadığını bildirmiş olması, dava çekişmeli boşanmaya dönüştükten sonra maddi ve manevi tazminat istediğini ifade etmiş olması karşısında, tazminatlara ilişkin hakkından feragat olarak nitelendirilemez. Hal böyle iken kusuru bulunmayan davalı kadının tazminat taleplerinin (TMK m. 174) kabulüne karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde karar verilmesi doğru olmamıştır. Ne var ki, davalı kadının temyizi üzerine yapılan ilk incelemede bu husus gözden kaçtığından, hüküm tüm yönleriyle onanmıştır. Davalının bu yönlere ilişkin karar düzeltme talebi açıklanan sebeple yerinde görüldüğünden kabulüne, Dairemiz ilamının onamaya ilişkin bölümünün davalı kadının maddi ve manevi tazminat talepleri hakkında karar verilmesine yer olmadığına yönelik hükümlere münhasır olarak kaldırılmasına, hükmün davalı kadının maddi ve manevi tazminat talepleri yönünden açıklanan sebeplerle bozulmasına karar verilmesi gerekmiştir.” Yargıtay 2. HD., 16.06.2016 T., 2016/5706 E., 2016/11775 K. (http://emsal.yargitay.gov.tr/VeriBankasiIstemciWeb/)

78

Manevi tazminat, maddi tazminat gibi dava sürecinde talep edilebildiği gibi boşanma kararından sonra da yeni bir dava dilekçesi ile istenebilecektir(Akıntürk ve Ateş- Karaman, 2016; Özuğur, 2013). Manevi tazminat, hakimin re’sen verebileceği bir karar niteliğinde de değildir (Kaçak, 2007).Yargıtay bir kararında*

“Boşanma

davasında, yargılama bitene kadar, manevi tazminat talebinde bulunulabilir. Yargılama bittikten sonra vuku bulan manevi tazminat talebini muhtevi dilekçenin reddi gerekir. Bu nitelikte bir karar manevi tazminat yönünden kesin hüküm oluşturmaz. Boşanma davasından sonra manevi tazminat talebi yeni bir davadır.”

demek suretiyle bu hususu teyid etmektedir.

Taraflardan birinin manevi tazminat isteyebilmesi için diğer tarafın kusurlu olması şarttır. Ancak, kanun koyucu davalının kusurunun ağır olmasını aramamıştır (Öztan, 2004; Dural/Öğüz/Gümüş, 2008). Başka bir ifade ile manevi tazminat isteyen eşin tamamen kusursuz olması şart değildir (Öztan, 2004). Burada önemli olan kusurun ağır olup olmaması değil, davalı tarafın diğer tarafın kişilik hakkına saldırıda bulunurken kusurlu olmasıdır (Akıntürk ve Ateş-Karaman, 2016).

Akıl hastalığı veya eşlerin karakterlerinin uyuşmaması sonucu ortaya çıkan evlilik birliğinin temelinden sarsılması sebebine dayanan boşanma davalarında manevi tazminata hükmedilmesi mümkün değildir (Ceylan, 2006). Yargıtay*

“Hareketleri

iradi olmayan kocaya kusur yüklenmeyeceğine göre, kadının maddi ve manevi tazminat istemi reddedilmelidir.” şeklindeki kararıyla bu duruma işaret etmektedir

Türk kanun koyucu, boşanma sonunda ödenecek manevi tazminat açısından sadece zararın ağırlığını öngörmüş, buna karışık kusurun ağırlığı aranmamıştır. Böylece, diğer eş hafif kusurlu olsa da, ondan manevi tazminat istenebilecektir. Fakat kusursuz olan eşten bu tazminat istenemez (Zevkliler/Acabey/Gökyayla, 2008; Zevkliler, 2008).

Davacının kusuru ile davalının kusuru eşit ise ya da davacının kusuru davalınınkinden daha fazla ise, manevi tazminat söz konusu olmaz (Dural/Öğüz/Gümüş, 2008). Bu husustaki Yargıtay kararı**

“ Boşanma sebebiyle

maddi ve manevi tazminata hükmedilebilmesi için, diğer koşulların yanı sıra, tazminat talep eden tarafın, boşanmada kusursuz ya da diğerine oranla az kusurlu

* Yargıtay 2HD, 11.01.1996 T., 1995/13618 E., 1996/186 K. (kazanci.com)

* Yargıtay HGK, 20.02.2008T., 2008/2-131 E., 2008/152 K. (YKD, C. 35, S.5, 2009, S. 817). ** Yargıtay 2HD, 26.05.2001T., 2010/7953 E., 2011/9213 K., Yargıtay'ın Aynı Konu İle İlgili Kararı

79

olması zorunludur. Taraflar eşit kusurlarıyla boşanmaya sebep olmuşlarsa, maddi ve manevi tazminata hükmolunamaz.” İfadesi ile kusura ilişkin tavrını sergilemektedir.

Fakat manevi tazminat ödenmesiyle belirli bir oranda olsa da bir manevi tatmin duygusu sağlanacaktır(Ceylan, 2006). Yargıtay bir kararında***

“Türk Medeni Kanununun 174/2. maddesi, boşanmaya sebebiyet vermiş olan olaylar yüzünden kişilik hakları saldırıya uğrayan tarafın, kusurlu olandan manevi tazminat isteyebileceğini öngörmüştür. Toplanan delillerden evlilik birliğinin temelinden sarsılmasına sebep olan olaylarda tazminat isteyen kadının ağır ya da eşit kusurlu olmadığı, bu olayların kişilik haklarına saldırı teşkil ettiği anlaşılmaktadır. O halde mahkemece, tarafların sosyal ve ekonomik durumları, tazminata esas olan fiilin ağırlığı ile hakkaniyet kuralları dikkate alınarak kadın yararına uygun miktarda manevi tazminata hükmedilmesi gerekir.” şeklinde ki hükmü kadının manevi

tazminata ilişkin haklılıklarına işaret etmektedir.

Manevi tazminata hükmedilebilmesi için boşanma ile davacının talep ettiği manevi zararın arasında uygun illiyet bağının bulunması gerekmektedir. Davalı eşin boşanmaya sebep olan kusurlu davranışlarından doğan bir manevi zarar meydana gelmelidir (Ceylan, 2006).

Hakim manevi tazminat olarak paradan başka bir şeye karar veremez. Buna ek olarak manevi tazminatın miktarını hakim belirler (Dural/Öğüz/Gümüş, 2008). Hakim bu miktarı belirlerken boşanmaya yol açan olayın ağırlığını göz önünde tutacaktır. Ayrıca manevi tazminatın miktarı davalının mali gücüyle orantılı olması gerekmektedir (Akıntürk ve Ateş-Karaman, 2016). Yargıtay bir kararında* “Bir tarafın zenginleşmesine yol açacak sonuçlar doğurur miktarda manevi tazminat takdiri, müesseseyi amacından saptırır. Hakim, tazminat miktarını saptarken, bir yandan kişilik hakları zedelenen tarafın, ekonomik ve sosyal durumunu ve boşanmada kusur bulunup bulunmadığını ve varsa kusur derecesini, fiilin ağırlığını; öbür yandan da, kişilik haklarına saldırıda bulunanın kusur derecesini, ekonomik ve sosyal durumunu göz önünde bulundurmak zorundadır.” diyerek manevi

tazminatının miktarının belirlenmesinde önemli olan hususları belirtmiştir. TMK

*** Yargıtay HGK, 19.03.2008 T., 2008/2-252 E., 2008/267 K. (kazanci.com)

* Yargıtay 2HD, 20.12.2010 T., 2009/20380 E., 2010/21505 K. (http://emsal.yargitay.gov.tr/ VeriBankasiIstemciWeb/)

80

m.176/II hükmünce, hakim tarafından belirlenen manevi tazminatın irat biçiminde ödenmesi kanunen söz konusu olamamaktadır.

81