• Sonuç bulunamadı

Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Hakkı

5. ANLAŞMALI BOŞANMANIN ÇOCUKLARLA İLGİLİ SONUÇLAR

5.3. Çocukla Kişisel İlişki Kurulması Hakkı

Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesinin birinci fıkrası “Mahkeme boşanma veya

ayrılığa karar verirken, olanak bulundukça ana ve babayı dinledikten ve çocuk vesayet altında ise vasinin ve vesayet makamının düşüncesini aldıktan sonra, ana ve babanın haklarını ve çocuk ile olan kişisel ilişkilerini düzenler.” hükmüne yer

vermiştir.

Aynı maddenin ikinci fıkrası ise “ Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin

çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur. ...” hükmünü içermektedir.

TMK m.324 hükmünde “Ana ve babadan her biri, diğerinin çocuk ile kişisel

ilişkisini zedelemekten, çocuğun eğitilmesi ve yetiştirilmesini engellemekten kaçınmakla yükümlüdür.

Kişisel ilişki sebebiyle çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana ve baba bu haklarını birinci fıkrada öngörülen yükümlülüklerine aykırı olarak kullanırlar veya çocuk ile ciddi olarak ilgilenmezler ya da diğer önemli sebepler varsa kişisel ilişki kurma hakkı reddedilir veya kendilerinden alınabilir.”denmektedir.

Çocuklar boşanan eşlerden hangisine bırakılmışsa, velayet de o eşe ait olacaktır. Diğer eşin çocuklar üzerindeki velayet hakkı o andan itibaren sona erer. Yalnız bu, velayet hakkı sona ermiş olan tarafın hiçbir şekilde çocuklar ile kişisel münasebet kurmayacağı anlamına gelmez (Ceylan, 2006). Başka bir anlatım ile velayet hakkı olmayan eşin çocuklarla görüşme, onları sevme ve alıp gezdirme gibi hakları vardır. Türk kanun koyucusu da bunu açıkça belirtmiştir (Akıntürk, 2008). Buna ek olarak çocukla velayet hakkına sahip olmayan taraf arasında ilişki kurulması, çocuğun hem ana hem babasıyla olan ilişkilerini geliştirme imkanı sağlar (Öztan, 2004).

Türk Medeni Kanunu’nun 182. maddesinin birinci fıkrasında hakimin boşanma veya ayrılığa karar verirken çocuğun velayet hakkının da karara bağlanmasını hükmünü içermektedir. Anılan fıkrada, velayetin bırakılmasında hakimin olanak buldukça, ana babayı dinlemesini ve çocuk vesayet altında ise, vasinin ve vesayet makamının

87

düşüncesinin aldıktan sonra, ana babanın haklarını ve çocukla olan ilişkilerini düzenlemesi yoluna gitmesini düzenlemiştir.

Fıkrada yer alan olanak buldukça kavramı açık değildir. Hakim delilleri serbestçe topladıktan sonra, velayetle ilgili kararı verecektir. Yalnız hakimin ana babayı mutlaka dinlemesi gerekmektedir (Öztan, 2004).

743 sayılı önceki Türk Medeni Kanunu’nun 148. maddesinin birinci fıkrasına göre, hakimin velayet hakkını hangi tarafa vereceğini kararlaştırmadan önce ana babayı dinlemesi zorunluydu (Gençcan, 2016).

Hakim çocuk kendisine bırakılmayan tarafın çocuk ile ne zaman ne şekilde ilişki kurabileceğini kararlaştırmak zorundadır. Hakim bunu boşanma kararında açıkça belirleyecektir (Akıntürk ve Ateş, Aile, 2016). Yargıtay bir kararında* “ Mahkeme,

boşanmaya veya ayrılığa karar verirken; velayet kendisine verilmeyen eşle çocukların kişisel ilişkisini düzenlemek zorundadır. Kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocukların, özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur” diyerek bunu teyit etmiştir.

Türk kanun koyucusu kişisel ilişkinin düzenlenmesinde, çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararlarının esas tutulmasını öngörmüştür. Yargıtay bir kararında** “ Boşanma ve ayrılığa karar verilirken ana ve babanın hakları ve çocuk

ile olan kişisel ilişkileri düzenlenmek zorundadır. Velayetin kullanılması kendisine verilmeyen eşin çocuk ile kişisel ilişkisinin düzenlenmesinde çocuğun özellikle sağlık, eğitim ve ahlak bakımından yararları esas tutulur.”diyerek bunu vurgulamıştır. Hakim çocukların velayeti ve şahsi ilişki tesisi ile ilgili takdir hakkını kullanırken ana babanın anlaşmasını ve çocuğun fikrini (mümkün ise) de göz önünde bulundurarak, somut olayın özelliklerine göre karar verir. Örneğin belli bir yaşa gelmiş çocukların ziyaret hakkı düzenlenirken onların istekleri göz önünde tutulur. Yalnız hâkim bu istekle bağlı değildir (Öztan, 2004).

Çocuk kendisine verilmemiş olan tarafın hakimin belirleyeceği gün ve saatlerde çocuk ile temas etmesine, onunla görüşmesine, onu gezdirmesine, yedirip içirmesine, giydirmesine diğer taraf engel olamaz (Akıntürk, 2008). Velayetin ana babadan

* Yargıtay 2HD, 26.02.2004T., E. 2004/1369, K. 2004/2266 (kazanci.com) **

88

kaldırılmasında durum aynıdır. Yargıtay bir kararında***

“Velayet hakkının

kaldırılması, ana babanın çocukları ile kişisel ilişki kurma hakkını da ortadan kaldırmaz. Ana babasından veya bunlardan birinden ayrılmasına karar verilen çocuğun, kendi yüksek yararına aykırı olmadıkça ana babanın ikisiyle de düzenli bir biçimde kişisel ilişki kurma ve sürdürme hakkı, çocuğun temel haklarındandır. Bu tür kişisel ilişki çocuğun sadece yüksek yararları gerektirdiği takdirde veya ana babanın bu hakları amacına aykırı kullanmaları halinde kısıtlanabilir veya engellenebilir”

diyerek bunu teyit etmiştir.

Türk Medeni Kanunu’nun 324. maddesinin hükmü gereğince, kişisel ilişkinin çocuğun eğitimini, yetişmesini engellemeyecek, zedelemeyecek şekilde düzenlenmesine dikkat edilmelidir. Kişisel ilişkinin kapsamının belirlenmesinde de yine esas olan çocuğun yararıdır. Anılan maddenin ikinci fıkrasına göre kişisel ilişkinin sürdürülmesinde çocuğun huzuru tehlikeye girer veya ana baba kişisel ilişki haklarını çocuğun eğitimi ve yetiştirilmesini engelleyecek biçimde kullanırsa veya çocuk ile ciddi olarak ilgilemezler ya da başka önemli sebepler var ise kişisel ilişkiler hakkı reddedilir veya kendilerinden alınır. Yargıtay bir kararında* “Davacı çocukları ile tedbiren kişisel ilişki kurulmasını istemiştir. Küçüklerin ve tarafların durumlarına göre ana babalık duygularının tatmini yanında küçüklerin bedeni ve fikri gelişimini olumsuz etkilemeyecek biçimde, gerekirse uzman görüşü alınarak, bir karar verilmelidir.” diyerek bunu teyit etmiştir.

İlişki kurma hakkına bağlı olarak TMK’dan farklı olarak İsviçre Medeni Kanunu’nda bilgi edinme hakkı da söz konusudur. İlgili Kanunun 275. maddesinde bu hususa ilişkin düzenleme yapılmış olup, velayeti kendisinde olmayan ebeveynin velayeti üzerinde bulundurandan çocuğun durumuyla ilgili bilgi edinme hakkına sahip olduğu ifade edilmektedir (Ceylan, 2006).