• Sonuç bulunamadı

5.2. Ġki AĢamalı Kavram Yanılgısı BaĢarı Testine ĠliĢkin Bulgu ve Yorumlar

5.2.4. Madde 4

Araştırmanın dördüncü maddesi öğrencilerin “deniz gerilemesi (regresyon) ve deniz

ilerlemesi (transgresyon)” kavramlarına yönelik yanılgılarını tespit edebilmek amacıyla

hazırlanmıştır. Madde 4‟e ait sayısal veriler tablo 23‟te gösterilmiştir. Tablo 23.

Madde 4’e ait İstatistikler

Okul Türü

Çoktan Seçmeli Madde Açık Uçlu Madde

f % f %

Fen Lisesi

Yanlış 115 58,7 157 80,1

Doğru 81 41,3 39 19,9

Toplam 196 100,0 196 100,0

Anadolu Lisesi Yanlış Doğru 266 78,7 320 94,7

72 21,3 18 5,3

Toplam 338 100,0 338 100,0

Meslek Lisesi Yanlış Doğru 121 71,6 155 91,7

48 28,4 14 8,3

Toplam 169 100,0 169 100,0

Tablo 23‟e ait veriler incelendiğinde fen lisesinde öğrenim gören öğrencilerin %41,3‟ü; anadolu lisesinde öğrenim gören öğrencilerin %21,3‟ü ve meslek lisesinde öğrenim gören öğrencilerin ise %28,4‟ü çoktan seçmeli maddeyi doğru cevaplandırmışlardır. Açık uçlu maddeyi doğru cevaplandıran öğrencilerin oranı ise, fen lisesinde %19,9; anadolu lisesinde %5,3 ve meslek lisesinde %8,3‟tür.

Öğrencilerin açık uçlu sorulara verdikleri cevaplar incelendiğinde, öğrencilerde deniz

ilerlemesi ve deniz gerilemesi kavramlarına ilişkin çok sayıda eksik ve yanlış bilginin var

olduğu tespit edilmiştir. Bazı öğrenciler, buzulların erimesi sonucu denizlerdeki suların yükselişini, deniz ilerlemesi kavramı ile ilişkilendirmişlerdir. Bazı öğrenci cevaplarında “Buzullar eriyor ve deniz ilerliyor birçok ülke sular altında kalabilir (kitapçık 136).” tarzındaki açıklamalar kavram yanılgısının kanıtıdır. Oysa buzulların erimesi sonucu

61

mantoya gömülen karalar hafifleyerek tekrar yükselişe geçer (MEB ders kitabı, 2015). Bunun sonucunda deniz kıyıdan uzaklaşır yani geriler.

Açık uçlu maddeye verilen bazı öğrenci açıklamalarında ise volkanik olayların“…sadece

karalarda olabileceği…(kitapçık, 9).” ile ilgili eksik ve yanlış bilgi mevcuttur. Volkanizma

hem karalarda hem de deniz tabanlarında görülebilir. Ayrıca volkanizma hem deniz ilerlemesine hem de deniz gerilemesine neden olabilir. Bu bağlamda coğrafya öğretiminde görsel materyallerin kullanılması ve çeşitli örneklerin öğrencilere sunulması gerekir. Öyle ki bazı öğrenciler,“Volkanik faaliyetlerin günümüzde son bulduğunu…(kitapçık 80).” tarzında açıklamalar yapmışlardır. Bu da konu ile ilgili öğrencilerde çok sayıda eksik ve yanlış bilginin olduğunu ortaya koymuştur.

Öğrencilerin deniz gerilemesi (regresyon) ve deniz ilerlemesi (transgresyon) kavramına ilişkin eksik ve yanlış (kavram yanılgıları) ifadelerinden bazı örnekler aşağıda verilmiştir. - “Buzulların erimesi suların çoğalmasına neden olduğu için.”

- “Kara yüzeyleri aşınırsa denizlerin alanları genişler.”

- “Karada meydana gelen olay denizleri etkilemez.”

- “Çünkü volkan karalarda olur.”

- “Günümüzde volkanik faaliyetler azaldığı için deniz gerilemesini etkilemez, çünkü deniz gerilemesi devam ediyor.”

- “Buzulların erimesi sıcaklıkla alakalıdır; deniz ile ilgili değil.”

- “Volkanik olaylar magma ile alakalıdır.”

- “Buzullar eridiğinde yerleşim yerleri su altında kalır bu da gerileme değil ilerlemedir.”

5.2.5. Madde 5

Araştırmanın beşinci maddesi öğrencilerin “haliç” kavramına ait yanılgıları tespit edebilmek amacıyla hazırlanmıştır. Madde 5‟e ait sayısal veriler tablo 24‟te gösterilmiştir.

62 Tablo 24.

Madde 5’e ait İstatistikler

Okul Türü Çoktan Seçmeli Madde f % Açık Uçlu Madde f %

Fen Lisesi Yanlış Doğru 80 40,8 145 74,0

116 59,2 51 26,0

Toplam 196 100,0 196 100,0

Anadolu Lisesi Yanlış Doğru 235 69,5 306 90,5

103 30,5 32 9,5

Toplam 338 100,0 338 100,0

Meslek Lisesi Yanlış 114 67,5 147 87,0

Doğru 55 32,5 22 13,0

Toplam 169 100,0 169 100,0

Tablo 24 incelendiğinde öğrencilerin haliç kavramına ait bilgi düzeylerinin oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. Fen lisesi türünde öğrenim gören öğrencilerin çoktan seçmeli maddeyi doğru cevap oranı %59,2 olsa da açık uçlu maddeye verdikleri doğru cevap oranı %26‟dır. Anadolu lisesinde öğrenim gören öğrencilerin çoktan seçmeli maddeyi doğru cevaplama oranı %30,5 iken meslek lisesinde öğrenim gören öğrencilerde bu oran %32,5‟tir. Açık uçlu maddeyi doğru cevaplama oranları ise fen lisesinde %26; anadolu lisesinde %9,5 ve meslek lisesinde öğrenim gören öğrencilerde %13‟tür. Bu oranlar gösteriyor ki öğrencilerde haliç kavramına ait çok sayıda eksik ve yanlış bilgi bulunmaktadır.

Öğrencilerin, açık uçlu maddeye verdikleri cevaplar incelendiğinde, bazı öğrencilerin deniz ve okyanus kavramlarını kullanarak beşinci maddeyi cevaplandırmaya çalıştıkları anlaşılmaktadır. Örneğin, bazı öğrencilerin “Haliç sadece okyanus kıyılarında

görülür…(kitapçık 562).” tarzında açıklamalar yaptıkları görülmüştür. Açıklamalardan

hareketle öğrencilerde deniz ve okyanus kavramlarına ilişkin kavram yanılgılarının bulunduğu tespit edilmiştir. Deniz ve okyanus kavramlarını açıkladığımızda bu husustaki kavram yanılgısının nedeni daha iyi anlaşılacaktır. Bu kavramların tanımı şu şekildedir:

Deniz: Yeryüzünün büyük ve çok büyük çukurlarını dolduran; alanları, biçimleri,

derinlikleri çok değişik, birbirine bağlı, çeşitli tuzlar içeren su topluluklardır (Sanır, 2000, s. 82).

İzbırak (1975) deniz kavramını, yeryüzünün birbirine bağlı sular örtüsüdür. Üç ana deniz, Atlantik, Pasifik ve Hint okyanuslarıdır (s, 92).

Okyanus: Ana karalarla birbirinden ayrılan büyük denizlerin ortak adıdır (Sanır, 2000, s.

63

Görüldüğü üzere deniz okyanus kavramını da içerisine alan daha kapsamlı bir açıklamaya sahiptir. Oysa öğrenciler haliç veya delta ile ilgili hazırlanmış harita sorularında deniz veya

okyanus kavramlarını aramaktadırlar. Bu nedenle öğrenci ifadelerinde “Çünkü haliç okyanus kıyılarında olur (kitapçık 226.)” ya da “Haritada deniz yazdığı için akarsuların denize döküldüğü yerde delta olur (kitapçık 58).” tarzında ifadelere rastlıyoruz.

Haliç ve delta gibi kavramlar öğrencilere öğretilirken deniz ve okyanus kavramlarının

doğru açıklanması gerekir. Delta kavramının iç/ara denizlerde; haliç‟ in ise kenar denizlerde daha kolay oluşabileceğine değinilmelidir. Oysa açık uçlu maddeye verilen öğrenci cevapları incelendiğinde öğrencilerin, haliç oluşumunda etkili olan“gel-git” olayından bahsetmedikleri tespit edilmiştir. Bu da gösteriyor ki öğrenciler maddeyi cevaplandırırken ön bilgilerinde var olan ezber bilgileri kullanmaktadır. Bazı öğrenci cevaplarında ise gel-git olayının sadece okyanuslarda olduğunu düşünmektedir. Bu açıklamalar öğrencilerin, haliç kavramının yanı sıra konu ile ilgili çok sayıda kavram yanılgısına sahip olduklarını ortaya koymaktadır.

Öğrencilerin Haliç kavramına ilişkin eksik ve yanlış (kavram yanılgıları) ifadelerinden bazı örnekler aşağıda verilmiştir.

- “Akarsular denize döküldüğü için deltadır.”

- “Kıyı oku kıyılarda olur.”

- “Deniz karaya doğru ok gibi girdiği için ve ok ile gösterildiği için.”

- “Cevap haliç ama emin değilim çünkü haliç denizlerde olmaz. Haritada deniz yazıyor.‟‟

- “Çünkü haliç okyanus kıyılarında olur.”

- “Haritada deniz yazdığı için akarsuların denize döküldüğü yerde delta olur.”

- “Deniz kıyılarında gelgit olmadığı için hali

5.2.6. Madde 6

Araştırmanın beşinci maddesi öğrencilerin “heyelan” kavramına ait yanılgılarını tespit edebilmek amacıyla hazırlanmıştır. Madde 6‟ya ait sayısal veriler tablo 25‟te gösterilmiştir.

64 Tablo 25.

Madde 6’ya İstatistikler

Okul Türü Çoktan Seçmeli Madde f % Açık Uçlu Madde f %

Fen Lisesi Yanlış 114 58,2 152 77,6 Doğru 82 41,8 44 22,4 Toplam 196 100,0 196 100,0 Anadolu Lisesi Yanlış 264 78,1 314 92,9 Doğru 74 21,9 24 7,1 Toplam 338 100,0 338 100,0 Meslek Lisesi Yanlış 129 76,3 154 91,1 Doğru 40 23,7 15 8,9 Toplam 169 100,0 169 100,0

Tablo 25 incelendiğinde, çoktan seçmeli maddeyi doğru cevaplama oranları, fen liselerinde %41,8; anadolu lisesinde %21,9 ve meslek lisesinde öğrenim gören öğrencilerde %23,7‟dir. Açık uçlu maddeye doğru cevap verme oranları ise fen lisesinde %22,4; anadolu lisesinde %7,1 ve meslek lisesinde %8,9‟dur.

Öğrencilerin maddeyi doğru cevaplama oranları göz önüne alındığında, heyelan kavramına ilişkin kavram yanılgılarına sahip oldukları görülmektedir. Açık uçlu maddeye verilen bazı öğrenci açıklamaları incelendiğinde, öğrencilerin, toprak süpürülmesi/sürüklenmesi ile heyelan kavramı arasında kavram kargaşası yaşadıkları tespit edilmiştir. Oysa bu kavramlar birbirinden oldukça farklıdır. Yani öğrencilerin hem heyelan hem de toprak süpürülmesi/sürüklenmesi kavramlarına yönelik yanılgılarının olduğu anlaşılmaktadır. Heyelan, eğimin fazla olduğu yamaçlarda, uzun süren yağışlardan ve kar erimelerinden sonra, suyu emerek kaygan bir yüzey haline dönüşen killi katmanın üstündeki katmanlar kütle halinde ve ani olarak yer değiştirir (Öngör, 1975). Erozyon ise rüzgârların özellikle kurak ve yarı kurak bölgelerde ufalanmaya bağlı olarak oluşan toprak yüzeyindeki materyalleri başka alanlara taşıması rüzgâr aşındırması, rüzgâr erozyonu ya da yel süpürmesi olarak ifadelendirilir (İzbırak, 1975; MEB ders kitabı, 2014).

Öğrencilerde tespit edilen bir diğer eksik ve yanlış bilgi, “heyelan tehlikesinin ağaçlandırma ile önlenebileceği” tarzında açıklamalarında tespit edilmiştir. Oysa eğimli yamaçlara ağaç dikme faaliyetleri sadece toprağın üst kısımlarının kaymasını ve kaya yuvarlanmalarını önleyebilir. Ancak ana kayanın eğim doğrultusunda kaymasını önleyemez. Çünkü her kütle hareketi heyelan olarak nitelenemez. Kütle hareketine heyelan diyebilmemiz için ani ve hızlı gelişmiş olması ve belli bir büyüklükte olması gerekir

65

(Sipahioğlu & Şahin, 2003, s. 92). Bu nedenle heyelan tehlikesinin bulunduğu alanlar tespit edilerek beşeri unsurların o bölgeden uzaklaştırılması gerekir. Öğrencilerde, coğrafi kavramlara yönelik ezber bilgiler kavram yanılgılarının temelini oluşturmaktadır. Öğrencilerin açık uçlu maddeye verdikleri cevaplarda, eksik ve yanlış bilgiler gruplandırıldığında genellikle benzer ifadeler göze çarpmaktadır. Örneğin, bazı öğrenciler, heyelan kavramını Karadeniz Bölgesi ile ilişkilendirerek cevaplandırmaya çalışmıştır. Örneğin, “Ülkemizde heyelan tehlikesi en çok Karadeniz bölgesindedir. Karadeniz bölgesi

bol yağış alır. Buradan hareketle heyelan bol yağış alan yerlerde görülür (kitapçık 127).”

vb. ifadeler bunu ortaya koymaktadır. Maddeye verilen cevap yanlış olmasa da öğrenciler, “Yağışın azaldığı yerlerde heyelan olmaz” tarzında eksik bilgilere sahip olmaktadırlar. Örneğin, “Çünkü daha az yağış alan yerlerde heyelan olamaz…(kitapçık 127).” vb. açıklamalar gösterilebilir. Öğrencilerin açık uçlu maddeye verdikleri cevaplar incelendiğinde, öğrenciler “toprak aşınması, toprak taşınması, toprak süpürülmesi, erozyon” vb. kavramların hemen hepsini heyelan kavramını açıklamaya çalışırken kullandıkları tespit edilmiştir. Oysa bu kavramların ise hemen hepsi farklı tanımlara sahiptir.

Öğrencilerin heyelan kavramına ilişkin eksik ve yanlış (kavram yanılgıları) ifadelerinden bazı örnekler aşağıda verilmiştir.

- “Rüzgârların toprak yüzeyini taşımasına toprak kayması denir.”

- “Ağaçlar kökleriyle toprağı tutar ve heyelanı önler.”

- “Karadeniz‟de heyelan çoktur. Demek ki heyelanın oluşumda bol yağışlar etkilidir.”

- “Arazi eğimli olursa toprak aşağıya doğru kayar. Buna da heyelan denir.”

- “Çünkü daha az yağış alan yerlerde heyelan olamaz. Heyelan olması için yağış olacak.”

5.2.7. Madde 7

Araştırmanın yedinci maddesi öğrencilerin “kıyı tiplerine” ilişkin kavram yanılgılarını tespit edebilmek amacıyla hazırlanmıştır. Madde 7‟ye ait sayısal veriler tablo 26‟da gösterilmiştir.

66 Tablo 26.

Madde 7’ye Ait İstatistikler

Okul Türü Çoktan Seçmeli Madde f % Açık Uçlu Madde f %

Fen Lisesi

Yanlış 88 44,9 156 79,6

Doğru 108 55,1 40 20,4

Toplam 196 100,0 196 100,0

Anadolu Lisesi Yanlış Doğru 249 73,7 309 91,4

89 26,3 29 8,6

Toplam 338 100,0 338 100,0

Meslek Lisesi Yanlış 118 69,8 157 92,9

Doğru 51 30,2 12 7,1

Toplam 169 100,0 169 100,0

Tablo 26 incelendiğinde, öğrencilerin çoktan seçmeli maddeye verdikleri doğru cevap oranları, fen lisesinde %55,1; anadolu lisesinde %26,3 ve meslek lisesinde %30,2‟dir. Öğrencilerin açık uçlu maddeyi doğru cevaplama oranları ise fen lisesinde %20,4; anadolu lisesinde %8,6 ve meslek lisesinde %7,1‟dir.

Öğrencilerin açık uçlu maddeye verdikleri cevaplar incelendiğinde, öğrencilerde birçok kavram yanılgısı tespit edilmiştir. Haliç seçeneğini doğru madde olarak işaretleyen bazı öğrenciler, açık uçlu maddeye bunun nedeni olarak “Çünkü Türkiye’ye ait denizlerde gel-

git görülmez (kitapçık 254).” tarzında ifadeler kullanmışlardır. Oysa Ay‟ın çekim

kuvvetine bağlı olarak meydana gelen “gel-git” olayı okyanuslardaki kadar etkili olmasa da iç denizlerde de etkisini göstermektedir. Sonuç olarak öğrencilerde haliç kavramına ilişkin kavram yanılgıları bulunduğu tespit edilmiştir.

Ria kıyı tipi Türkiye‟de görülmez seçeneğini işaretleyen öğrenciler gerekçe olarak, “Denizlerin yükselme olayının Türkiye’de görülmediği…(kitapçık 60)” , “Ria oluşumunun

4. Jeolojik zamanda olup bittiği…(kitapçık 524).” ve “Kıyı kesimlerde vadi görülemeyeceği… (kitapçık 325)” tarzında ifadeler kullanmışlardır. Ria kıyı tipi, akarsu

vadilerinin aşağı bölümlerinin, karaların alçalması ya da deniz yükselmesiyle sular altında kalması sonucunda oluşan az çok uzun ve geniş deniz girintilerinin bulunduğu kıyı tipleridir (Sanır, 2000, s. 229). Türkiye‟de İstanbul ve Çanakkale boğazları Ria kıyı tipine örnek teşkil etmektedir.

Öğrencilerin kıyı tipleri kavramlarına ilişkin eksik ve yanlış (kavram yanılgısı) ifadelerinden bazı örnekler aşağıda verilmiştir.

- “Akarsular denize döküldüğünde delta oluşur, vadi değil. Bu nedenle ria okyanus kıyılarında görülür ülkemizde değil.”

67

- “Ria, deniz yükselmeleri sonucu kıyıdaki vadilerin su altında kalmasıdır. Ancak deniz kıyıları kumsallarla kaplıdır. Yani düzlüktür. Ülkemiz genç olduğu için akarsular deniz kıyısında vadi oluşturmamıştır.”

- “Çünkü dalgalar güçlü değildir. Bu nedenle haliç görülmez.” - “Ria, 4. zamanlarda kaldı diye biliyorum.”

- “Liman, okyanus kıyılarında gelgit etkisi ile oluşur.”

- “Türkiye‟de okyanus yoktur ve denizlerde gel-git görülmez.” - “Denizler yükselmediği için artık ria kıyı görülmez.”

5.2.8. Madde 8

Araştırmanın sekizinci maddesi öğrencilerin “depremin şiddeti ve depremin büyüklüğü” kavramlarına ilişkin yanılgılarını tespit edebilmek amacıyla hazırlanmıştır. Madde 8‟e ait sayısal veriler tablo 27‟de gösterilmiştir.

Tablo 27.

Madde 8’e Ait İstatistikler

Okul Türü Çoktan Seçmeli Madde f % Açık Uçlu Madde f %

Fen Lisesi Yanlış Doğru 105 53,6 156 79,6

91 46,4 40 20,4

Toplam 196 100,0 196 100,0

Anadolu Lisesi Yanlış Doğru 274 81,1 317 93,8

64 18,9 21 6,2

Toplam 338 100,0 338 100,0

Meslek Lisesi Yanlış Doğru 131 77,5 160 94,7

38 22,5 9 5,3

Toplam 169 100,0 169 100,0

Depremin şiddeti ve depremin büyüklüğü kavramları coğrafi kavramlar içerisinde çoğu kez

birbiri yerine kullanılan, yanlış algılamaların ve tanımlamaların en çok görüldüğü iki kavramdır. Tablo 27 incelendiğinde fen lisesinde öğrenim gören öğrencilerin %53,6‟sı; anadolu lisesinde öğrenim gören öğrencilerin %81,1‟i; meslek lisesinde öğrenim gören öğrencilerin ise %77,5‟i yanlış seçeneği işaretlemiştir. Ayrıca öğrencilerin büyük bir bölümünün açık uçlu maddelerde doğru ifadeleri kullanamadıkları görülmüştür. Fen lisesinde öğrenim gören öğrencilerin sadece %20‟si açık uçlu maddeye doğru cevap verebilmiştir. Anadolu ve meslek lisesinde öğrenim gören öğrencilerde ise bu oran daha da düşüktür. Anadolu lisesinde %6,2 iken meslek lisesinde %5,3‟tir.

68

Sipahioğlu ve Şahin (2003) depremin şiddeti ve büyüklüğü kavramları ile ilgili şu şekilde açıklama yapmışlardır:

Depremin şiddeti, depremin canlı ve cansız çevre üzerinde meydana getirdiği hasarın

derecesidir. Depremin şiddetini, yerin yapısı, zeminin sıvılaşma özelliği, yerleşme birimlerinin büyüklüğü, nüfus miktarı ve yoğunluğu, yapıların dayanıklılığı, halkın bilinç düzeyi etkileyebilmektedir. Depremin büyüklüğü ise depremin odak noktasından çıkan enerji toplamıdır. Şiddeti saptamak için en çok kullanılan ölçek Mercalli cetvelidir. Depremin büyüklüğünü tespit edebilmek için de Richter Ölçeği kullanılmaktadır (Sipahioğlu ve Şahin, 2003, s. 32).

Yukarıda verilen tanım ve açıklamalardan hareketle, öğrencilerin depremin büyüklüğü ve şiddeti kavramlarına verdikleri cevaplar incelendiğinde depremin büyüklüğünü ifade eden Richter Ölçeğine göre 6., 7. vs. rakamlarını öğrenciler depremin şiddeti kavramını açıklarken kullanıldıkları tespit edilmiştir.Öğrencilerde tespit edilen bir diğer yanılgı ise farklı bölgelerde aynı büyüklüğe sahip depremlerin şiddetlerinin de aynı olacağı çıkarımıdır. Daha öncesinde belirtildiği gibi öğrenciler açıklayamadığı kavramları ön bilgilerinden çıkarımlar yaparak bilmedikleri kavramları açıklamaya çalışırlar. Oysa farklı bölgelerde meydana gelen aynı büyüklüğe sahip depremler farklı şiddette hissedilir. Çünkü depremin şiddeti fiziki ve beşeri unsurlara göre değişebilmektedir.

Öğrencilerde tespit edilen bir diğer kavram yanılgısı, “Depremin büyüklüğü ne kadar fazla

ise şiddetinin de o kadar fazla olacağı…(kitapçık 301).” tarzındaki açıklamalarında tespit

edilmiştir. Açıklama tamamen yanlış olmasa da durum her zaman böyle değildir. Örneğin; 1970 yılında Peru‟da meydana gelen 7,8 büyüklüğündeki bir depremde 66.794 kişi hayatını kaybetmişken; 1976 yılında Çin‟de meydana gelen aynı büyüklükteki depremde 240.000 kişi yaşamını yitirmiştir (Sipahioğlu & Şahin, 2003, s. 40).

Öğrencilerin depremin büyüklüğü ve depremin şiddeti kavramlarına ilişkin eksik ve yanlış (kavram yanılgısı) ifadelerinden bazı örnekler aşağıda verilmiştir.

- “Çünkü deprem ne kadar hasar verirse o kadar büyük demektir.”

- “Depremin şiddeti aynı ise büyüklüğü de aynıdır çünkü aynı enerji ortaya çıkar.”

- “Richter depremin şiddetini ölçer televizyonlarda öyle diyor.”

- “Aynı büyüklüğü sahipse tabi ki şiddeti de aynı olur.”

- “Yıkılan evlere, yollara ve ölen insanlara bakarak bir depremin büyüklüğünü anlayabiliriz.”

69

5.2.9. Madde 9

Araştırmanın dokuzuncu maddesi öğrencilerin “akarsu rejimi” kavramına ilişkin yanılgılarını tespit edebilmek amacıyla hazırlanmıştır. Madde 9‟a ait sayısal veriler tablo 28‟de gösterilmiştir.

Tablo 28.

Madde 9’a Ait İstatistikler

Okul Türü

Çoktan Seçmeli Madde Açık Uçlu Madde

f % f %

Fen Lisesi Yanlış 114 58,2 157 80,1

Doğru 82 41,8 39 19,9

Toplam 196 100,0 196 100,0

Anadolu Lisesi Yanlış Doğru 252 74,6 308 91,1

86 25,4 30 8,9

Toplam 338 100,0 338 100,0

Meslek Lisesi Yanlış Doğru 123 72,8 155 91,7

46 27,2 14 8,3

Toplam 169 100,0 169 100,0

Tablo 28 incelendiğinde, öğrencilerin “akarsu rejimi” kavramına yönelik başarı düzeylerinin oldukça düşük olduğu tespit edilmiştir. Fen lisesinde öğrenim gören öğrencilerin çoktan seçmeli maddeye verdikleri doğru cevap oranı %41,8; anadolu lisesinde %25,4 ve meslek lisesinde öğrenim gören öğrencilere ise %27,2‟dir. Açık uçlu maddelere verilen doğru cevaplama oranları ise fen lisesinde %19,9; anadolu lisesinde %8,9 ve meslek lisesinde %8,3‟tür.

Akarsu rejimi, akarsuların yıl içindeki beslenme tarzları ve akım değişmeleri ile ilgili bulunan olaylar anlaşılır. Böylece akarsuların seviye değişiklikleri, akarsularda rejim kavramıyla açıklanır (İzbırak, 1989). Akarsu rejimi kavramını Sanır (2000) “Herhangi bir akarsuyun geçirdiği ortalama su miktarının, mevsim ve yağış koşullarına uygun olarak beliren ve her yıl yinelenen gidişi” olarak açıklamıştır (s. 8). Akarsu rejimini etkileyen en önemli faktör iklimdir. Ancak bunun yanı sıra yeryüzü şekilleri, jeolojik yapı ve biyolojik olaylar da akarsu rejimini etkilemektedir. Böyle düşünüldüğünde her akarsuyun kendisine has bir rejimi vardır diyebiliriz (İzbırak, 1989). Akarsu üzerine inşa edilen barajlar, tarımda kullanılan sular, akarsu yatağının taban genişliği ve zaman içerisindeki değişimi, bitki örtüsü vs. ise akarsuyun rejimini etkileyebilmektedir. Oysa öğrencilerin açık uçlu maddeye verdikleri cevaplar incelendiğinde sadece iklim kavramına yönelik açıklamalar yaptıkları tespit edilmiştir. Rejimi etkileyen diğer faktörlerin sadece akarsu debisini etkilediği yönündeki açıklamalar, öğrencilerde akarsu rejimi ile ilgili eksik ve yanlış bilgilerin

70

olduğunu ortaya koymaktadır. Öğrencilerin akarsu debisi ve akarsu rejimi kavramlarına ait özellikleri ve bu kavramları etkileyen faktörleri tam olarak anlamlandıramadıkları tespit edilmiştir. Öğrencilerde akarsu debisi ve akarsu rejimleri kavramlarının birbiri yerine kullanıldığı da sıklıkla tespit edilmiştir.

Öğrencilerin akarsu rejimi kavramına ilişkin eksik ve yanlış (kavram yanılgısı) ifadelerinden bazı örnekler aşağıda verilmiştir.

“Çünkü bazı yerlerde vadi daralır su seviyesi artar. Rejim de artar yani” “Çünkü insanlar suyu kullanır ve su seviyesi azalabilir. Bu da rejimi bozar.” “Taban ne kadar geniş olursa su o kadar yayılır ve rejim azalır.”

“Barajlar su seviyesini değiştirebileceğinden akarsu debisini etkiler. Rejimi değil.”

“Çünkü tarım arazileri kazılarak su bulunur ve su pompaları koyulur bu da rejim seviyesini azaltır.”

“Sonuçta barajlar yapıyoruz rejimi azaltıyoruz.” “Çünkü sadece iklim rejimi etkiler.”

5.2.10. Madde 10

Araştırmanın dokuzuncu maddesi öğrencilerin “levhalar” kavramına ilişkin yanılgılarını tespit edebilmek amacıyla hazırlanmıştır. Madde 10‟a ait sayısal veriler tablo 29‟da gösterilmiştir.

Tablo 29.

Madde 10’a Ait İstatistikler

Okul Türü Çoktan Seçmeli Madde f % Açık Uçlu Madde f %

Fen Lisesi Yanlış Doğru 119 60,7 160 81,6

77 39,3 36 18,4

Toplam 196 100,0 196 100,0

Anadolu Lisesi Yanlış Doğru 251 74,3 306 90,5

87 25,7 32 9,5

Toplam 338 100,0 338 100,0

Meslek Lisesi Yanlış Doğru 121 71,6 151 89,3

48 28,4 18 10,7

Toplam 169 100,0 169 100,0

Tablo 29 incelendiğinde, levhalar kavramına yönelik öğrencilerin eksik ve yanlış bilgilerinin yüksek oranda olduğu tespit edilmiştir. Fen lisesi %60,7; anadolu lisesi %74,3;

71

meslek lisesi öğrencileri %71,6 oranında soruyu yanlış cevaplandırmışlardır. Açık uçlu maddeye verilen doğru cevapları oranı ise tablo 30‟da görüldüğü üzere oldukça düşüktür. Bu oran fen lisesinde %18,4; anadolu lisesinde %9,5 ve meslek lisesinde öğrenim gören öğrencilerde %10,7‟dir.

Levhalar, yer kabuğu parçalarının her birine verilen isimdir. Katı yerkürenin dış kabuğu olan litosfer tek parça ve kırılmamış kayaçlardan oluşan bir kabuk değildir; aslında birbirine uygun şekilde tutturulmuş levhalar dizisidir. Bu levhalar okyanusal ve karasal/kıtasal olmak üzere iki kısma ayrılmaktadır (Doğan, 2011). Okyanusal levha, yerkabuğunun okyanuslar altında uzanan alt katmanıdır. Okyanusal levhalar, karasal levhalara göre yoğunluğu bakımından daha ağır olduğu için bu iki levhanın karşılaşma alanlarında okyanusal levhalar, karasal levhaların altına doğru girerek mantoya doğru batar (Sanır, 2000). Öğrencilerin açık uçlu maddelere verdikleri cevaplar incelendiğinde levha hareketleri kavramına ilişkin oldukça fazla yanılgılarının bulunduğu görülmüştür. Bazı öğrenciler levhaları sadece haritada gördükleri kara parçalarından ibaret sanmaktadırlar. Bazıları ise karasal levhaların, okyanusal levhalardan yoğunluk olarak daha ağır olduğunu düşündüğü için, karasal ve okyanusal levhaların yakınlaşma alanlarında, karasal levhaların okyanusal levhaların altına doğru batma hareketinde bulunduğunu ifade etmeye çalışmışlardır.

Bazı öğrenciler uzaklaşan levha sınırlarında çukur alanların oluşabileceğini ileri

Benzer Belgeler