• Sonuç bulunamadı

3. HAMDULLAH SUPHİ (TANRIÖVER)

3.2. Hamdullah Suphi (TANRIÖVER) Bey’in Faaliyetleri

3.2.4. Maarif

3.2.4.3. Maarif İle İlgili Suallere Cevabı

Muş Mebusu Hacı Ahmet Hamdi Bey ile arkadaşları, Bitlis, Genç ve Muş livalarında mektep olmadığı halde maarif müdürü tayin edilmesi ile ilgili soruların Maarif Vekili olarak Hamdullah Suphi Bey, 4.4.1337(1921) tarihindeki oturumda cevap verdi.

Öncelikle Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey söz alarak, Maarif Vekâletinden şikâyetlerini açıkladı. Mektep açılmasını ve muallim gönderilmesini beklerken sadece memur gönderildiğini, Bitlis, Muş, Siirt ve Genç livalarında ayrı ayrı maarif idareleri olduğunu ancak bunların bir tane iptidai açmadığını dile getirdi. Ayrıca, İnebolu’dan Anadolu’ya hücum eden insanlar olduğunu bunların da maarif nezareti tarafından terfi edildiğini ve kayırıldığını dile getirdi. Ve sözlerine şöyle devam etti. “Efendiler, insanları sözleriyle değil, işleriyle ölçünüz. Hamdullah Suphi Beyefendi ihtimal ki bir hatiptir, fakat iş adamı değildir. Onda yaşayan zihniyetle sizi temin ederim ki bu maarif yürümez.” 277

Bunun üzerine söz alan Hamdullah Suphi Bey tüm suçlamalara tek tek açıkladı: “Bitlis’e maarif müdürü 29 Eylül de tayin edilmiştir, yani bendeniz bu vazifeye gelmeden üç ay önce” sözleriyle Bitlis’e maarif müdürü atanması olayıyla alakası olmadığını açıkladı. Genç’e Maarif Müdürü neden tayin edildi sorusuna da Genç’e Maarif Müdürü tayin edilmemiştir cevabıyla karşılık verdi. Muş’a Maarif Müdürü gönderilmesinin de Mecliste alınan oraya Maarif Müdürü göndereceksin kararıyla olduğunu dile getirdi. “ Arkadaşlar, mebusu muhterem buyuruyorlar ki: Mektebi yoktur, niçin Maarif Müdürü gönderdin? Bendeniz diyorum ki; Mektebi olmadığı için gönderdim. Niçin mühendis gönderdiniz? Sualine karşı, yol yapılsın, mühendisi sonra mı gönderelim?

276 Tanrıöver, a.g.m., s. 9. 277 T.B.M.M. ZC., C. 9, s. 339.

Yoksa mühendisi önce gönderelim yolumu yapsın?” 278 sözleriyle mektebi olmayan yerlere neden Maarif Müdürü atadığını açıklamış oldu.

Memur atamalarına ise şöyle cevap verdi: “Şimdi en son buyuruyorlar ki, İnebolu’dan mütemadiyen memurlar geliyor ve bunun yüzde otuzunu Maarif Vekâleti yerleştiriyor. Buna cevap olmak üzere, geldiğim günden bu güne kadar tayin ettiğim memurların, muallimlerin, maarif müdürlerinin, listesini çıkardım. Arz ediyorum tayin ettiğim (148) memurdan yalnız (9) tanesi İstanbul’dan gelmiştir.”279 Böylece atamalar konusuna da açıklık getirmiş oldu.

Kastamonu Mebusu Sabri Bey’in, Ankara’da ilga edilen Darülmuallimin ve Darülmuallimat hakkındaki sualine Maarif Vekili Hamdullah Suphi Bey, 5.11.1337(1921) tarihinde cevap verdi.

Ankara’da açılan Darülmuallimin ve Darülmuallimat mektepleri maddi sıkıntılardan dolayı kapatılmıştı. Sabri Bey, bu mekteplerin kapatılmasının İdare-i Hususiye değil de Meclisi Umumiye bağlı olmalarından kaynaklandığını belirtti ve mektepler için toplanan paraların Maliye Vekâleti tarafından tahsil edildiği ve başka taraflara harcandığı için mekteplerin mali sıkıntı içinde olduklarını ifade etti.

Hamdullah Suphi Bey, mekteplere ayrılan paraların başka yerlere gittiğini ve gelirlerin mekteplere bırakılması koşuluyla Meclisi Umuminin mektepleri açabileceğini belirtti ve Meclisi Umuminin ağzından isteklerini şöyle ifade etti; “Meclisi Umûmi, bu mekteplerin karşılığı şuraya buraya gittiğinden dolayıdır ki; mektepleri idame etmek için imkân kalmıyor diyor. Eğer bu parayı hususi tahsildarlarla almama müsaade ederseniz, ben bu mektebi idame ettiririm diyor. Maliyede şimdiye kadar alacağım olan yetmiş altı bin lirayı da veremediği takdirde yine bunu da terk ediyorum. Fakat benim şimdiden sonra tahsil edeceğim varidatı bana terk etsin. Ben bununla her iki mektebi idame ederim diyor.” Meclisi umuminin isteklerini belirttikten sonra kendiside gelirlerin kendileri tarafından tahsil edilip sadece okullar için

278 T.B.M.M. ZC., C. 9, s. 340.

kullanılması durumunda mekteplerin derhal açılacağını ifade etti.280 Böylece Sabri Bey’in sualine açıklık getirmiş oldu.

Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey ile sık sık sert tartışmalar yapmışlardır. 3 teşrinisani 1337(1921) tarihinde Yusuf Ziya Bey, Mecliste Hamdullah Suphi Bey’e maarif ile ilgili sorular yöneltmiştir.

Bitlis Mebusu Yusuf Ziya Bey ile Hamdullah Suphi Bey daha önce de karşı karşıya gelmişlerdi. Yusuf Ziya Bey’in ilk suali; yedi ay önce ki karşılaşmalarında Bitlis’te iptidai olmadığını savunmasına rağmen Hamdullah Suphi Bey’in mektebi sultani olduğunu söylemesi ancak yapılan araştırmaların sonucunda Bitlis’te hiç mektep olmadığının ortaya çıkmasıdır. İkinci sual; sorgusuz sualsiz meslekten yetişenleri Vekil Beyefendinin azletmeleri konusudur. Diğer sualler ise atamalar ve Antalya, Kütahya ve Konya mektep muallimlerinden üç hocanın kitap yazmaları ve bu kitaplar için Maarif Vekilinin bu hocalara para vermesi konularındandır.

Konuşmasına başlayan Hamdullah Suphi bir konu hariç diğerlerinin asılsız olduğunu iddia etti. Bitlis’te ki sultani konusunda yanıldığını kendisine iletilen bilgiler ışığında bu iddiada bulunduğunu ancak gelen bilgilerin kendisini yanılttığını ifade etti. 281

Diyarbakır Maarif Müdürü ile edebiyat mualliminin tebdil edilmeleri konusuna ise şöyle açıklık getirdi; “Efendim nezdimde Diyarbakır valisinin mektupları vardır. Bu vali maarif müdürü sabıkından şikâyet ediyor ve diyor ki: Bu zat esasen ziraat mütehassısıdır. Ziraat mektebi âlisini bitirmiştir ve Avrupa’da ziraat tahsilinde bulunmuştur. Bu zat ihtisası dâhilinde istihdam edilse memlekete daha nafi olmaz mı? Bu zat kâfi derecede maarif işlerinde çalışamıyor. Esasen maarif meslekinden yetişmemiştir. Eğer meslekte ihtisas arıyorlarsa ziraattan yetişenin yeri neresidir?” dedi ve atamanın vali tarafından istendiğini ifade etti.282

280 T.B.M.M. ZC., C. 14, s. 67-69. 281 T.B.M.M. ZC., C. 14, s. 166. 282 T.B.M.M. ZC., C. 14, s. 166-167.

Kitap yazan muallimlere para ödenmesiyle ilgili olarak ise şöyle cevap vermişti: “Antalya, Kütahya ve Konya’da bir iki muallimle talebe kitap yazmış ve bunlara iki yüz lira para verilmiş meselesinden ibarettir.” dedi. Kitapların yazarlarının isim ve unvanlarını açıkladıktan sonra yapmış oldukları ilmi çalışmalarında değerinden bahsetti ve para vermekle doğru bir iş yapıldığını ifade etti.283

Askerlikten kurtulmak isteyen muallimler konusunda da bazı mebusların kendisine bu konular için geldiğini ancak kendisinin böyle bir şeye kesinlikle izin vermediğini ve böyle bir şeye izin verilmemesi için emir verdiğini, cezalandırılacakları konusunda uyarıda bulunduğunu ifade etti. 284

Bu konularla ilgili Hamdullah Suphi Bey ve bazı mebuslar arasında sert tartışmalar geçti. Yapılan müzakere sonrasında verilen takrirler okundu. Reis, Hamdullah Suphi’ye “İtimat ve ademiitimat takrirlerini mi yoksa ruzname-i müzakerata geçilmesini mi tercih edersiniz?” diye sordu. Hamdullah Suphi ise bu kadar münakaşadan sonra itimat takrirlerini istediğini ifade etti. Yapılan oylama sonucunda 75 kişi itimat ederken 68 kişi aksi yönde oy kullandı. Bu olay üzerine Hamdullah Suphi Bey söz alarak istifa etmiştir. İstifa konuşması ise şöyledir:

“Arkadaşlar, Beyanı itimadedenlerle ademiitimadedenler arasındaki fark bendenizin lehinedir. Fakat bu adet dört, beş ve daha fazla artmış olsa dahi yine arzu ediyorum ki, Meclisi Âlinizde arkadaşlarımın bu kadar mühim bir kısmının ayrı bir nokta-i nazar takibettiğini gördükten sonra bana düşen vazife, sizin daha büyük ekseriyetinizi temin edecek, memleketin ve maarifin daha ziyade tenviri ve terakkisi hususuna gayret edecek bir arkadaşıma terki mevki etmekten ibarettir. Bu temenniyatla istifamı arz ediyorum.”285

Hamdullah Suphi Bey, kendisine olan güvenoyunun büyük bir çoğunlukla sağlanamaması üzerine 14 Aralık 1920 tarihinde başladığı Maarif Vekilliği görevinden istifa ederek ayrıldı. Böylece Meclisin birinci

283 T.B.M.M. ZC., C. 14, s. 168-169. 284 T.B.M.M. ZC., C. 14, s. 168-196. 285 T.B.M.M. ZC., C. 14, s. 200-201.

dönemindeki Maarif Vekilliği sona ermiştir. İkinci dönemde 4 Mart 1925 tarihinde tekrar Maarif Vekili olarak göreve başlamıştır.