• Sonuç bulunamadı

A. VEKİLİN BORÇLARI

3. Müvekkilin İrade ve Talimatlarına Uygun

Vekil, edimini yerine getirirken müvekkilin açık veya örtülü biçimde ortaya koyduğu iradesine ve verdiği talimatlara uymak zorundadır. Bu zorunluluk BK.m.389/1,c.1’de “vekil, müvekkilin sarih olan talimatına muhalefet edemez” biçiminde dile getirilmiştir. Talimat, vekalet sözleşmesi

131 TANDOĞAN, H.: s.462

kurulduktan sonra müvekkilin işin görülmesine ilişkin olarak iradesini tek yanlı ve varması gereken bir beyan ile bildirmesidir. Talimat ile kurulmuş olan sözleşmenin konusu ve içeriğine ilişkin hususlar ile ifa tarzı ve biçimi somutlaştırılır. Böylece sözleşme veya işin niteliği itibariyle kapsamı belirlenen sözleşmeye sınırlama getirilmiş olmaktadır. Talimat kurulmuş sözleşmenin sınırlarını aşmamalıdır, aksi takdirde yine bir sözleşme için icapta bulunulmuş addolunur. Müvekkilin talimat verme hakkı sınırsız olmadığı gibi vekil de verilen her talimatı yerine getirmek zorunda değildir.

Zira, vekilden, müvekkilin hukuka, ahlaka, adaba aykırı olan veya vekalet sözleşmesi ile ulaşılmak istenen amaca elverişli bulunmayan ya da elde edilmek istenen yararlar bakımından yerine getirilmesi gerekli olmayan talimatlara uygun davranması beklenemez. BK.m.389/1,c.2’ de düzenlendiği üzere, müvekkilden sorup zamanında açık bir talimat almak olanağı bulunmuyorsa ve olanak olup da sorulabilseydi, onun talimattan ayrılmaya muvafakat edeceği kabul olunabiliyorsa vekilin müvekkilin talimatından ayrılmak hakkı vardır. Bu istisna dışında vekil, müvekkilin talimatlarına uygun hareket etmez ise bunun yaptırımının ne olacağı hususu BK.m.389/2’de hükme bağlanmıştır. Buna göre, vekil aldığı talimata müvekkilin aleyhine olarak muhalefet ederse, bundan doğan zararı üstlenmedikçe edimini ifa etmiş olmaz. Bu durumda, vekilin talimata uygun (aynen) ifayı talep etmek veya tazminat istemek hakkı vardır.

4. Hesap Verme Borcu

BK.m.392/1 madde hükmü uyarınca müvekkilin istemi halinde vekil, vekalet sözleşmesi konusu olan ve yapmış bulunduğu işin hesabını ona vermek durumundadır. Bu borç, sözleşmenin kurulması ile doğar ve mutlak surette sözleşmenin ifasına bağlı değildir, halin icabına göre sözleşmenin sona ermesinden sonra da devam edebilir. Hesap verme borcu, vekilin göreviyle ilgili mali konularda, daha açık bir anlatımla aldığı mal veya paralar, yaptığı harcamalar hakkında ve aldığı avans ve masrafları nerelerde kullandığı hususlarında hesap vermek ve buna ait belgeleri müvekkile ibraz etmek zorunluluğunu getirir. Bu, bir anlamıyla sadakat borcunun gereği olarak yukarıda da değinilmeye çalışılan bilgi vermek yükümünün bir türüdür.

5. Bazı Hallerde Tazmin Borcu

Vekilin, işi şahsen ifa ile yükümlü olduğuna, sadece üç istisnai halde vekalet konusu işi başkasına yaptırabileceğine yukarıda değinilmişti. Bu üç durumdan birinin varlığı halinde işin başkasına devri sözkonusu ise caiz olan alt vekalet sözleşmesi kurulmuş olur. Bir başka anlatımla alt vekaletin caiz olması için BK. 390/3 hükmü gereğince yapılmış olması gerekir132.

BK.m.391/2 uyarınca, “vekil başkasını tevkile salahiyettar olduğu takdirde, yalnız salahiyetini kullanırken ve talimat verirken takayyüd ve ihtimam göstermekle mükelleftir”. Bu durumda, vekil, başkasını tevkile yetkili ise, sorumluluğu sadece bu yetkiyi kullanarak alt vekili seçerken ve yetkilendirdiği kişiye talimat verirken gerekli özeni göstermekten ibarettir denilebilecektir.

132 AKİPEK, Ş.: s.161

BK.m.391/2’ye göre, vekil, yetkilendirdiği kişiyi seçmekte ve ona talimat vermekte kusurlu olmadığı yolunda kanıt getirerek sorumluluktan kurtulabilir. Oysa, BK.m.100 hükmünden böyle bir kurtuluş kanıtı getirmek olanağı çıkarılamamaktadır133.

Böylece, başkasını tevkilin sözleşmeye uygun olması halinde vekil, ancak yerine gerekli nitelikleri taşıyan bir kimseyi koymadığı veya ona eksik veya yanlış talimat verdiği takdirde kendisine düşen özen yükümlülüğünü gereği gibi yerine getirmemiş sayılır ve sorumluluğu sözkonusu olur. Buna karşılık, vekil yerini alan kimseyi gözetim altında bulundurmak ve onu denetlemekle yükümlü değildir, gerekli talimatları vermesi gerekli ve yeterlidir.

Ancak, müvekkilin vekile aralarındaki sözleşme ile alt vekili denetleme yükümlülüğü de yüklemesi mümkündür. Bu durumda vekil, alt vekalet sözleşmesinin niteliğine uygun düştüğü ölçüde alt vekili denetlemek ve gözetim altında bulundurmak zorundadır134. Diğer taraftan, vekilin yerine geçecek kimseyi seçmek ve ona talimat vermekten dahi sorumlu olmayacağına ilişkin bir şart geçerli olarak sözleşmeye konulamaz; çünkü, vekilin hiçbir özen göstermeyeceğinin kabulü, vekaletin niteliğiyle çelişki haline düşer135.

133 TANDOĞAN, H.: s.466

134 AKİPEK, Ş.: s.164

135 TANDOĞAN, H.: s.466

Bu hallerde Borçlar Kanunumuzdaki genel düzenleme m.100 hükmüdür136. Ancak, vekilin kendi yerine koyduğu kişinin eylemlerinden sorumluluğu, yine vekilin BK.m.100 gereğince alelade yardımcı kişilerin eylemlerinden sorumluluğuna oranla daha hafif ve sınırlıdır.

Alt vekalet caiz değilse, bir başka anlatımla BK. 390/3 hükmüne uyulmamışsa; vekilin sorumluluğu daha ağır olacaktır. Zira, BK.m.391/1’e göre, “vekil salahiyeti haricinde başkasını tevkil ettikçe onun fiilinden kendi yapmış gibi mesuldür”.

Vekil, başkasını yetkilendirmesi sözleşmeye uygun olmadığı halde vekaletten doğan borçlarının ifası için başkasını tevkil ederse, müvekkille arasındaki vekalet sözleşmesine aykırı davranmış olur ve bunun bütün sonuçlarından sorumlu olur. Bir başka deyişle, vekil, işin görülmesini devrettiği kişinin fiillerinden ve bunların sonuçlarından aynen kendisi yapmış gibi sorumlu tutulur. Bu sonuçlar, yerine geçen kişinin eylemlerinden doğan, hatta bu kişinin kusuru olmasa bile verdiği zararlardan dolayı sorumluluğu kapsamaktadır. Vekilin atadığı üçüncü kişinin özen ve sadakat borcuna uygun davranıp davranmadığı saptanırken, alt vekilin kişisel özellikleri, deneyimleri ve nitelikleri dikkate alınmayacak, vekil kendi fiili gibi sorumlu olacağından vekile ilişkin olan özellikler göz önünde bulundurulacaktır137.

Vekil, alt vekilin davranışında kendisi bulunsaydı, bu davranış özen ve sadakat borcuna olmayacaktı ise, doğan zarardan sorumlu tutulacaktır. Bu

136 AKİPEK, Ş.: s.162

137 AKİPEK, Ş.: s.178-179

durumda, yukarıda da belirtildiği üzere, asıl önemli husus, alt vekilin borçlarını gereği gibi yerine getirip getirmediği saptanırken, o kimsenin değil asıl vekilin kişiliği ve niteliklerinin belirleyici olacağıdır138.

Alt vekil, bizzat vekilden beklenebilecek özeni göstermiş ve buna rağmen vekalet sözleşmesi ile ulaşılmak istenen sonuç ortaya çıkmamışsa, vekil, yetkilendirme caiz olmamakla birlikte, sorumlu olmayacaktır.

Yetkilendirme caiz olmasa bile, vekilin yerine koyduğu üçüncü kişi vekaletten beklenen sonucu uygun davranmışsa, bir sorumluluk ortaya çıkmaz; zira vekalet sözleşmesinin konusu olan iş görme borcu gereği gibi ifa edilmiştir;

müvekkilin bu ifayı kabul etmemekte direnmesi iyi niyet kuralları ile bağdaşmaz139.

6. İade Borcu

Vekil, müvekkilinin sözleşme gereği olarak talep ettiği işin yapılması için her ne ad altında olursa olsun almış olduğu şeyleri müvekkile iade ile yükümlü bulunmaktadır. Bu borç Borçlar Kanunumuzun 392/1 maddesinden çıkarılmaktadır. Madde hükmüne göre; vekil her ne ad altında olursa olsun almış olduğu şeyi müvekkile tediye konusunda zorunludur.

138 TANDOĞAN, H.: s.465

139 TANDOĞAN, H.: s.465

İade borcu vekalet sözleşmesinin niteliğinden kaynaklanmaktadır, çünkü vekil sözleşme konusu işi kendisi yararına değil, müvekkili için görmektedir140.

Benzer Belgeler