• Sonuç bulunamadı

1. Tanım

Münhasır Ekonomik Bölge, bir devletin karasuları esas hattından başlayarak 200 deniz mili açığına kadar olan deniz bölgesinde, su altında, deniz yatağında ve toprak altında o devlete birtakım ekonomik haklar tanıyan bölgedir.157

156 Kuran, 2009: 205.

157 Pazarcı, 2004: 282, Brownlie, 1995: 224, Kuran, 2009: 215, Toluner, 1996: 271.

56 2. Tarihi Gelişimi

MEB kavramının devlet uygulamalarına girmesinin 1947 yılındaki Şili’nin başkanlık bildirisiyle olduğu kabul edilmektedir. Bu bildiride Şili, kıta sahanlığı ve ona bitişik durumdaki 200 millik deniz alanında egemenlik hakkının olduğunu deklare etmiştir.158 Aynı yıl Peru, kıyılarından itibaren 200 millik deniz bölgesinde diğer devletlerin seyrüsefer haklarını ihlal etmeksizin, saklama, araştırma ve muhafaza bölgesi ilan etmiştir.159 Latin Amerika ülkelerinin bu yıllarda ortaya koyduğu ‘’miras denizi’’160 kavramı ve 1960’larda benimsenen ‘’balıkçılık bölgesi’’ kavramının etkisi sonucu ortaya çıkan münhasır ekonomik bölge ifadesi 1982 yılında BMDHS ile de hukuken tanınmıştır.

3. Hukuksal Rejim

a) Kıyı Devletinin Ekonomik Hakları

BMDHS’nin 56. maddesine göre kıyı devleti, münhasır ekonomik bölgede,

 Deniz yatağı üstündeki sularda, deniz yatağında ve bu alanda toprak altında canlı ve cansız kaynakların araştırılması, işletilmesi, korunması ve idaresi ile sudan ve rüzgardan enerji üretimi gibi ekonomik amaçlı araştırma ve işletme niteliğindeki ekonomik faaliyetlere dair egemen haklara,

 Bu sözleşmenin hükümleri ile tesis edilen,

* Sun’i adaların, yapıların ve tesislerin kurulması ve kullanılması,

* Denizde bilimsel araştırmalar yapılması,

* Deniz çevresinin korunması, hususlarında yargı yetkisine,

 Bu sözleşme ile sağlanan diğer haklara sahiptir.

Kıyı devletinin münhasır ekonomik bölgedeki doğal kaynaklar üzerindeki hakkı,

158 Bozkurt, 2006: 57.

159 Lupinacci, 1984: 75.

160 Bu kavramın 1970’li yıllarda yapılan tanımlamalarına bakıldığında, sonradan BMDHS ile tanınan münhasır ekonomik bölge ifadesi ile aynı olduğu görülmektedir. (Bkz. Nelson, 1973: 668.)

57

 Canlı doğal kaynaklar,

 Madenler ve diğer cansız doğal kaynaklar olmak üzere iki türlüdür.

b) Kıyı Devletinin Yetkileri

(1) İdari Yetki

BMDHS’nin 56. ve 60. maddelerine göre kıyı devleti, münhasır ekonomik bölgede her türlü yapay ada, araç ve gerecin yerleştirilmesi ve kullanılması konusunda tek yetkilidir. Sözleşmede yapay adaların, tesislerin ve yapıların ada hukuksal statüsüne sahip olmadığı, bunların karasularının olmayacağı, aynı şekilde bu yapay adaları ortaya çıkaran devletin de kendi MEB’ini, kendi karasularını ve kendi kıta sahanlığını etkilemeyeceği ifade edilmiştir.

(2) Yargı Yekisi

i. Kıyı Devletinin Mevzuat Hükümlerinin Uygulanması

BMDHS’nin 73. maddesine göre kıyı devleti, münhasır ekonomik bölgesinde canlı kaynakların işletilmesi, muhafazası ve araştırılması için egemenlik haklarını kullanabilmek amacıyla yanaşma, kontrol, yargılama ve tutuklamaları da kapsamak üzere gerekli bütün önlemleri alabilir.

Aksi ilgili devletlerce kararlaştırılmadıkça, 73. maddeye dayanarak kıyı devletinin uygulayacağı müeyyideler arasında hapis cezası bulunmaz.

ii. Deniz Çevresinin Korunmasına Dair Yetkisi

BMDHS’nin 211. maddesine göre kıyı devleti, münhasır ekonomik bölgesinde gemilerden kaynaklanan kirliliğin önlenmesi için uluslararası kurallar ve düzenlenen konferanslar ile oluşturulan uluslararası teşkilatlarca kabul edilen standartlara uygun hukuki düzenlemeler yapabilir.

58 Aynı Sözleşme’nin 246. maddesine göre kıyı devleti, kıta sahanlığında ve münhasır ekonomik bölgesinde yapılacak bilimsel araştırmaları düzenleme ve yürütme yetkisini haizdir.

Kıyı devleti, münhasır ekonomik bölgesinde üçüncü kişilerce yapılacak bilimsel faaliyetlere ilişkin de izin merciidir. Ancak kıyı devleti, insanlığın yararına olacak olan ve sadece barışçıl amaçlar taşıyan bilimsel faaliyetleri de reddetmemek, hatta bu faaliyetlerin gecikmesine engel olmak için gerekli önlemleri almakla yükümlüdür. Kıyı devleti ancak şu durumların varlığı halinde faaliyete izin vermeyebilir:

 Araştırma faaliyeti, canlı ve cansız doğal kaynakların araştırılması ve işletilmesi konusunda doğrudan önem taşıyorsa,

 İlgili alanda kazı yapılması, patlayıcı madde kullanılması, deniz çevresinin kirlenmesi neticesini doğuracaksa,

 Faaliyet için, suni ada, tesis veya yapıların kurulması ve işletilmesini gerekli kılıyorsa,

 Faaliyetin niteliği için verilen bilgiler doğru değilse yahut da faaliyette bulunacak üçüncü kişinin, daha önceden benzer bir faaliyete ilişkin kıyı devletine borcu varsa.

iii. Münhasır Ekonomik Bölgedeki İhtilafların Çözümü BMDHS’nin 59. maddesine göre, kıyı devletinin çıkarları ile herhangi bir devletin çıkarlarının çatışması halinde bu uyuşmazlık, hakkaniyet ilkesi çerçevesinde ve tüm ilgili koşulların dikkate alınması suretiyle uluslararası toplumun menfaatine göre ve ayrı ayrı tarafların menfaatlerine göre çözümlenir. Maddenin esnekliğinden, sübjektif nitelikte bir düzenleme olduğu söylenebilir.161

161 Baykal, 1987: 64.

59 (3) Diğer Devletlerin Hakları

i. Üçüncü Devletlerin Tamamına Tanınan Haklar

BMDHS’nin 58. maddesine göre, üçüncü devletlerin tamamı, kıyı devletinin hak ve yükümlülüklerine saygılı ve mevzuat hükümlerine uyumlu şekilde özgürce seyrüsefer, deniz üstünden uçuş ve deniz altına kablo ve boru döşeme hakkına sahiptir.

ii. Sadece Bölge Devletlerine Tanınan Haklar

BMDHS’ye göre, bu haklardan yararlanması öngörülen bölge devletleri, denize kıyısı olmayan devletler ile coğrafi bakımdan elverişsiz devletlerdir. Bahsi geçen her iki nitelikteki devletin de bu haklardan yararlandırılması hakça ilkeler çerçevesinde olmalıdır. Bu sebeple, münhasır ekonomik bölge devleti ve diğer devletler arasında anlaşma yapılması öngörülmüştür.

(4) Münhasır Ekonomik Bölge ve Kıta Sahanlığı Arasındaki Farklar

Şekil 2: Kıta Sahanlığı ve MEB Arasındaki Fark162

162 Kaya, 2007: 145.

60 Öncelikle, münhasır ekonomik bölgenin sınırlandırılması konusunda kıta sahanlığının sınırlandırılmasına ilişkin hükümlerin aynen benimsendiğinin belirtilmesinde fayda bulunmaktadır. Bunun yanında her iki kavram da açık deniz rejiminin istisnalarıdır ve kıyı devletine belli bölgelerde münhasır yetkiler verir.163

Kıta sahanlığı, kara ülkesinin coğrafi ve doğal yapısına göre deniz üzerindeki uzantısına göre belirlenir. Buna karşın münhasır ekonomik bölge, kıyı devletinin coğrafi yapısından bağımsız olup, kıyıdan belli bir uzaklığa kadar olan bölgede kıyı devletine canlı ve cansız kaynakların araştırılması, korunması ve işletilmesi gibi haklar tanıyan bir müessesedir.164

İki kavram arasında sahip olunan hakların niteliğine göre de farklılıklar mevcuttur. Kıyı devletinin kıta sahanlığına ilişkin hakları münhasır nitelikte olup doğrudan egemenlik hakkı ile paralel nitelik taşır. Zira kıyı devleti, kıta sahanlığına ilişkin haklarını kendisi kullanmasa dahi başka devletler, bu bölgede yapacakları çalışmalar için yine kıyı devletinin iznini almak zorundadırlar. Kıta sahanlığının, deniz yatağı ve toprak altının maden ve diğer cansız kaynaklarla beraber sabit olan canlı varlıkları araştırma ve işletme yetkisi vermesine karşın münhasır ekonomik bölge, kıyı devletine; bu bölgedeki deniz yatağı üstündeki sularda, deniz yatağında ve toprak altında sabit olan ve olmayan canlı kaynaklar ve tüm cansız kaynaklar üzerinde aynı yetkileri verir. Yani, münhasır ekonomik bölge, kıta sahanlığını da içine alarak daha kapsayıcı nitelik taşır. Kıyı devletinin, münhasır ekonomik bölge ilan etmesi durumunda, kıta sahanlığı için var olan haklar kendiliğinden münhasır ekonomik bölge için de geçerli olacaktır.165 Pratikte, münhasır ekonomik bölgenin, sabit olmayan canlı organizma niteliği dikkate alındığında, balıkçılık faaliyetleri bakımından ilave yetkiler verdiği söylenebilir.

61 İKİNCİ BÖLÜM

DENİZ YETKİ ALANLARININ SINIRLANDIRILMASINA İLİŞKİN ULUSLARARASI YARGI KARARLARI

I- GENEL OLARAK

Deniz alanlarının sınırlandırılmasına ilişkin uluslararası antlaşmaların başlıcaları 1958 tarihli CKSS ve 1982 tarihli BMDHS’dir. Bu antlaşmaların sınırlandırmaya ilişkin koyduğu kuralların yanında teamül hukuku da bu hususta önemli bir yer tutmaktadır.

Ancak, UAD ve Hakem Mahkemeleri’nin konuya ilişkin kararları, sınırlandırma hukukuna yön veren temel unsurlardır. Zira, bu kararlar sayesinde soyut ve genel nitelikle olan kuralların her somut olaya nasıl uygulanacağı belirli hale gelmektedir.

BMDHS’de sınırlandırma sorununun çözümünün hakkaniyete göre olacağına ilişkin hüküm mevcuttur ancak bunun hangi metodla yapılacağına dair bir hüküm bulunmamaktadır. İşte bu nedenle uluslararası yargı kararlarının önemi çok üst düzeydedir ve bunun gibi yoruma muhtaç hususları açığa kavuşturmaktadır.

Sınırlandırma hukukuna ilişkin olan hususlarda verilen UAD kararları şöylece sıralanabilir:166

 Almanya-Danimarka, Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı (1969)

 Almanya-Hollanda, Kuzey Denizi Kıta Sahanlığı (1969)

 Tunus-Libya, Kıta Sahanlığı (1981)

 Tunus-Libya, Kıta Sahanlığı (1982)

 Kanada-ABD, Deniz Alanlarının Sınırlandırılması (1984)

 Libya-Malta, Kıta Sahanlığı (1984)

 Tunus-Libya, Kıta Sahanlığı (1985)

 El Salvador-Honduras, Anakara-Ada-Deniz Sınır Uyuşmazlıkları (1990)

166 http://www.icj-cij.org/docket/index.php?p1=3&p2=5 , Erişim Tarihi: 17.04.2014.

62

 El Salvador-Honduras, Anakara-Ada-Deniz Sınır Uyuşmazlıkları (1992)

 Danimarka-Norveç, Greenland ve Jan Mayen Arasındaki Deniz Alanlarının Sınırlandırılması (1993)

 Katar-Bahreyn, Deniz Alanları Sınırlandırılması ve Bölgesel Sorunlar (1994)

 Katar-Bahreyn, Deniz Alanları Sınırlandırılması ve Bölgesel Sorunlar (1995)

 Katar-Bahreyn, Deniz Alanları Sınırlandırılması ve Bölgesel Sorunlar (2001)

 El Salvador-Honduras, Anakara-Ada-Deniz Sınır Uyuşmazlıkları (2003)

 Nikaragua-Kolombiya, Bölgesel Uyuşmazlıklar ve Deniz Uyuşmazlıkları (2007)

 Nikaragua-Honduras, Karayip Denizi Uyuşmazlıkları (2007)

 Romanya-Ukrayna, Karadeniz’de Deniz Alanları Sınırlandırılması (2009)

 Nikaragua-Kolombiya, Bölgesel Uyuşmazlıklar ve Deniz Uyuşmazlıkları (2011)

 Nikaragua-Kolombiya, Bölgesel Uyuşmazlıklar ve Deniz Uyuşmazlıkları (2012)

 Peru-Şili, Deniz Uyuşmazlıkları (2014)

UAD tarafından verilen bu kararlar yanında, Hakem Mahkemeleri tarafından verilen kararlar da mevcuttur. Bunlardan çalışmamıza örnek teşkil edebilecek olanları şunlardır:

 İngiltere-Fransa Kıta Sahanlığının Sınırlandırılması (1977)

 Gine-Gine Bissau, Deniz Alanlarının Sınırlandırılması (1983)

 Kanada-Fransa, Saint Pierre ve Miquelon Deniz Alanlarının Sınırlandırılması (1989)

 Eritre-Yemen, Deniz Alanlarının Sınırlandırılması (1996)

 Barbados-Trinidad Tobago, Deniz Alanlarının Sınırlandırılması (2006)

63 Sayılan tüm bu davalar arasında çalışmamızla doğrudan ilgisi bulunan davalar ele alınmış ve Doğu Akdeniz’deki uyuşmazlıklara uygulanabilecek içtihatlar değerlendirilerek konuya ışık tutmaya gayret edilmiştir.

II- KUZEY DENİZİ KITA SAHANLIĞININ SINIRLANDIRILMASI DAVALARI