• Sonuç bulunamadı

Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Hedefler

B. MÜDAFAA-İ MİLLİYE CEMİYETİ

1. Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin Kuruluşu ve Hedefler

Balkan Harbi esnasında yaşanan bozgunun büyüklüğü ve kamuoyunun içerisine düştüğü yılgınlık psikolojisi, Osmanlı aydınlarını ve yöneticilerini çare arayışına yönlendirmiştir. Dönemin sosyal ve siyasal odakları arasında önemli bir yer tutan İttihat ve Terakki Cemiyeti bu bağlamda çeşitli arayışlarda bulunmuş ve nihayet 1 Ocak 1913 tarihinde yayınladığı bir beyanname ile ilk adımı atmıştır. Polat’ın aktardığına göre, dönemin gazetelerinde yayınlanan ve Cemiyetin kuruluşu için çağrı niteliği taşıyan “İttihat ve Terakki Merkez-i Umumisi” imzalı beyannamede şu ifadeler yer almaktadır 209:

206 Nurşen Gök, a.g.t., s. 227.

207 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, Cilt: 1, Hürriyet Vakfı Yayınları, İstanbul, 1988, s. 35.

208 Nurşen Gök, a.g.t., s. 37.

209 Nazım H. Polat, Müdafaa-i Milliye Cemiyeti, Kültür Bakanlığı Yayınları, Ankara, 1991, ss. 23- 24.

“İttihad ve Terakki Merkez-i Umumisi’nden:

Osmanlı Devleti üç aydan beri duçar olduğu ahvalin emsalini altı yüz senelik müddet-i mevcudiyetinde asla müsadif olmamıştır.

Bugün vatan tehlikede bulunuyor. Aba ve ecdadımızın miras-ı mukaddesini, yani dinimizi, vatanımızı, müdafaa etmek en mukaddes vazifemizdir. Bu vazifenin fariza-i ifasında ihmal edersek, ahlaf ve tarihimizin lanet-i müebbedesine ihraz-ı istihkak etmiş oluruz.

Vatanımız tehlikede!... Bu musibet-i müştereke önünde, her Osmanlıya terettüb eden vazife, şahsa ait her emel ve her hissi unutmak ve elbirliğiyle vatanı kurtarmağa çalışmaktır. Bu ümniye-i mübeccelenin husulünü temin için bir Müdafaa-i Milliye Cemiyeti teşkil olunarak her meslek ve fırka erbabından zevat-ı hamiyetsimata müracaat olundu.

Edirne ve Adalar’daki hakimiyet-i Osmaniyeyi fiilen ve tamamen muhafaza ile beraber, istila-dide olan mahall-i sairedeki hukuk ve menafi-i milliyemizi imkânın müsait olduğu derecede ve hatta en büyük fedakârlıklar ve havarık göstererek müdafaa etmek makarrat-ı kat'iyyemizdendir. Bil-umum Osmanlıların muavenetine arz-ı ihtiyaç ediyoruz. Vatanı kurtarmak için uzanacak her ele sarılacağız, öpeceğiz ve vatanı kurtaracağız.

Cenab-ı Hak'tan tevfik ve nusret isteriz.”

Beyanname incelendiğinde, en dikkat çeken noktanın vatanın içinde bulunduğu durumun tehlike arz ettiği vurgusu olduğu görülebilmektedir. Balkan Savaşları esnasında yaşanan üç aylık dönemin, altı yüz senelik Osmanlı tarihinde eşi benzeri görülmemiş bir dönem olduğu, atadan kalan kutsal miras olarak nitelenen dini ve vatanı savunmanın kaçınılmaz bir mukaddes görev niteliği taşıdığı, bu görevin ifa edilmemesi halinde tarih ve gelecek nesillerin sonsuz lanetinin hak edileceğine değinilmekte; ardından böylesine büyük ortak felaket karşısında, her Osmanlı vatandaşının kişisel emel ve hislerini bir yana bırakması ve herkesin en birliği içinde çalışması gerekliliğine dikkat çekilerek Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin bu amaçla kurulduğu ifade edilmektedir.

Cemiyet, bu amaç doğrultusunda hiçbir fırka ve meslek ayrımı yapmaksızın, toplumun her kesiminden insana müracaat etmiştir. Temel hedef, Edirne’deki ve adalardaki Osmanlı hakimiyetini tamamen korumak, istilaya uğramış topraklardaki hakları ve milli menfaatleri elden geldiğince savunmak konusunda kararlılık göstermektir. Beyanname, çağrının siyaset üstü niteliğini vurgulamak amacıyla, “vatanı kurtarmak için uzatılan her ele sarılarak, öpeceğiz” ifadesi ile sona ermektedir

Hüseyin Cahit Yalçın’a göre, İttihat ve Terakki’nin siyasal çekişmeleri bir yana bırakma ve düşmana karşı el birliğiyle harekete geçme çabası son derece samimidir. İttihatçılar; bu doğrultudaki iyi niyetlerini Prens Sabahattin, Ömer Lütfi Fikri, Damat Ferit Paşa, Mareşal Fuat Paşa gibi muhalefetin önde gelen isimlerini Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin kuruluşuna davet ederek göstermişlerdir. Ancak sözü edilen muhalif liderler; cemiyetin kuruluşuna katılmadıkları gibi, kendilerine verilen görevleri de kabul etmemişlerdir. Bu iyi niyetli girişimi İttihatçıların safça bir düşü olarak nitelendiren Yalçın; muhalif isimleri, yurdun tehlike altında olduğu anda bile yüreklerinde ruh temizliği ve duygu soyluluğu taşıyamamakla suçlamaktadır210.

İstenilen düzeyde katılım göstermeyen muhalafete rağmen, 1 Şubat 1913 tarihinde Darülfünun Konferans Salonu’nda toplanan aydınlar, Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’ni kurmuşlardır. Toplantı, son derece ciddi ve milli bir uzlaşma havasında geçmiştir211. Tunaya’nın aktardığına göre; dönemin Fransa Büyükelçisi M. Bompard, toplantının tiyatral bir atmosferde geçtiğini belirterek, cemiyetin kuruluşuyla Osmanlıların partileşme dışında, vatan duygusunda birleştikleri bu durumun İttihatçıların halka yaklaşma politikasının sonucu olduğu tespitini yapmıştır 212. Hüseyin Cahit Yalçın ise, toplantıyla ilgili Tanin Gazetesi’ne yansıyan şu satırları aktarmaktadır213: “Düşmanlarımızın belki biricik umut dayanağı içimizde bulunan ayrılıktı. Üniversite konferans salonunda bu ayrılık sonsuza değin giderildi…”.

210 Hüseyin Cahit Yalçın, Siyasal Anılar, Türkiye İş Bankası Yayınları, İstanbul, 2000, s. 254. 211 Nazım H. Polat, a.g.e., s. 25.

212 Tarık Zafer Tunaya, Türkiye’de Siyasal Partiler, Cilt: 3, Hürriyet Vakfı Yayınları, İstanbul, 1988, s. 293.

1 Şubat 1913 tarihli toplantı ile cemiyet, amaçları doğrultusunda görev yapacak olan heyetlerini de belirlemiştir. Buna göre, oluşturulan heyetler ve bu heyetlerde görev yapmak üzere seçilen azalar şu isimler şu şekildedir214:

İane Heyeti: İane Heyeti; İlyas Bey, Şeyh Salih Efendi, Hamdi Bey, Şeyh Abdülaziz Çaviş Efendi, Manizade Hacı Hasan Efendi, Abdi Bey, Karakaş Macid Efendi, İperanosyan Efendi ve Vitali Kamhi Efendi’ oluşmaktadır.

Tenvir-i Efkar Heyeti: Yusuf Akçura, İsmet Bey, Ahmed Ferid Bey, Ahmed Cevdet Bey, Abdurrahman Bey, Cenab Şahabeddin Bey, Diran Kelekyan, Hüseyin Cahid Bey, Ömer Naci Bey, Enis Avni Bey, Mehmed Emin Bey, Hüseyin Suad Bey, Süleyman Nazif Bey, Ubeydullah Efendi, Abdülaziz Çaviş Efendi, Ahmed Agayef, Ahmed Rasim Bey, Cavid Bey, Recaizade Mahmud Ekrem Bey, Fresko Efendi, Mahmud Esad Efendi, Hoca Mehmed Nuri Efendi, Pozant Keçiyan Efendi, Ebubekir Hazım Bey ve Nureddin Bey Tenvir-i Efkar Heyeti’nin üyeleri arasındadır.

Gönüllü Alaylar Teşkil Heyeti: Gönüllü Alaylar Teşkil Heyeti; Ahmed Paşa, Naili Bey, Ahmed Faik Bey, Cemil Paşa, Kani Bey, İsmail Paşa, Ahmed Bey, Tahsin Paşa ve Rıza Bey’den ibarettir.

Hastaneler Heyeti: Hastaneler Heyeti’nin üyeleri arasında Hakkı Şinasi Bey, Hacı Hamdi Bey, Rıza Bey, Yağcızade Şefik Bey, İsmet Bey, Dr. Nazmi Bey, Eczacı Nüzhet Bey bulunmaktadır.

Heyet-i Faale: Reşid Akif Paşa, Şeyh Abdülkadir Efendi, Prens Mehmed Sabahaddin Bey, Aristidi Paşa, Dr. Esad Bey, Talat Bey, Ebubekir Hazım Bey, Karaso Efendi, Mustafa Bey, Yakop Hamanon Efendi, Vartkes Efendi, Kostantin Efendi, Fuad Bey, Şeyh Abdülaziz Çaviş Efendi, Ali Haydar Midhat Bey, Ömer Lütfi Fikri Bey, Şeyh Seyyid Efendi, Kemal Bey, Hasan Fehmi Efendi, Ubeydullah Efendi, Necmeddin Molla Bey, Hulusi Bey, Reşid Bey, Hallacyan Efendi ve Celaleddin Arif Bey Heyet-i Faale’nin üyeleri arasında yer almaktadır.

214 Nazım H. Polat, a.g.e., ss. 26-28.

Müdafaa-i Milliye Cemiyeti’nin Nizamnamesi, 13 Ağustos 1914 tarihinde Meclis-i Vükela kararıyla onaylanmıştır. Cemiyet, yine aynı tarihli Şura-yı Devlet kararıyla “menafi-i umumiyeye hadim” dernek olarak tescil edilmiştir215.

Nizamnameye göre, Müdafaa-i Milliye Cemiyeti; padişahın himayesi ve veliahtın fahri riyaseti altında, merkezi İstanbul olmak üzere teşkil edilmiştir. Buna göre cemiyet; gelişmiş ülkelerde olduğu gibi milli terbiye ve genel sağlığa özen göstererek milletin fikri seviyesini ve faaliyet-i hayatiyetini geliştirmek ve bütün milleti hayat-ı mesaiye alıştırarak gerektiğinde savaşa maddi ve manevi olarak hazır duruma getirmek, düşmana ve savaşın getirdiği musibetlerin teskinine yardım etmek ve milletin refah ve saadetine elinden geldiğince gayret etmekten sorumlu kılınmıştır. Nizamnamenin üçüncü maddesine göre, Müdafaa-i Milliye Cemiyeti politika ve fırka hissiyatından tamamıyla azadedir. 216

Benzer Belgeler