• Sonuç bulunamadı

2. Abdülkahir el-Cürcânî’ye Göre İç ve Dış Bağlam Arasındaki İlişki ve Mana

2.2. Hazf ve Bağlam İlişkisi

2.2.1. Mübtedânın Hazfı

Mübtedâ, Arapça dilbilgisine göre isim cümlesine ait bir ögedir. Arapça dilbilgisine göre isim cümlesi “mübtedâ” ve “haber” olmak üzere iki ögeden

oluĢmaktadır. Cürcânî, Arapların bazen mübtedâyı hazf ederek; sadece haberi zikrederek bir isim cümlesi kurduklarını belirtmiĢtir. Bu da isim cümlesine uygun dilbilgisi kalıplarını kullanmalarıyla (haber olarak gelen lafzın merfû konumunda getirmeleriyle) anlaĢılmıĢtır. Cürcânî‟nin yer verdiği mübtedânın hazf edildiği durumlar:

1- Mübtedânın hazfı, Arap Ģairlerin Ģiirlerinde ikamet ettikleri yer ve evlerden bahsederken kullandıkları bir tarzdır. Cürcânî, Sibeveyh‟in el-Kitab‟ında yer alan bir Ģiirden alıntı ile örnek vermektedir:

ُٓيئ ٘ػ ٚيٞى ٍِ َلَبيق دخخػ ... ُويطى َتّْ٘نَى َكَء ٕ٘أ جخٕ ٗ ٔب ث رصؼَى ع ذأ دٌء ٘ق دٌغْبا ... ُو ِعَخ ٓؤخٍ ٍاخص َُ رٞد لٌّوم ٗ

(Ġ‟tâde kalbeke min Leylâ „avâiduhû ... ve hâce ehvâeke‟l-meknûnetun et-talelu Rab‟un kavâun ezâ‟a‟l-mu‟sarâti bihî ... ve kullun hayrâne sârin mâuhû hadilu) Tercümesi: Leyla ile ilgili meseleler, düĢünceler kalbinde olmayı bir alıĢkanlık hâline getirmiĢtir. Kalıntı, gizli arzularını harekete geçirmiĢtir. (Burası), fırtınaların ve bol yağmur yüklü gece bulutlarının alıp götürdüğü ıssız bir tepedir.

Cürcânî, Sibeveyh‟e göre ikinci beytin baĢında bulunan “ دٌء ٘ق دٌغبا” (rab‟un kavâun: ıssız bir tepe) öbeğinin Arapça dilbilgisine göre haber olduğunu ve mübtedânın ise hazf edildiğini aktarmaktadır. Sibeveyh‟e göre muhtemel mübtedâ “ٕ٘” (huve: o) veya “ك ذ” (zâke: burası) olmalıdır. Cürcânî, bunun Arap Ģairlerinin kaldıkları yerden bahsederken kullandıkları bir üslup olduğunu belirtmiĢtir.227 Öyleyse bu Ģiir bağlamına has bir özelliktir. Bu örnekte Ģiir kültürünün iç bağlamın oluĢumuna etkisi net bir Ģekilde görülmektedir. Fakat Cürcânî, bu hazfın burada herhangi bir mana oluĢturduğundan bahsetmemiĢtir. ġiir kültürü, dıĢ bağlamın unsurlarından biri olarak kabul edilirse, bu örnekte dıĢ bağlamın manaya bir etkisi olmadan iç bağlamdan bir parçayı eksilttiği söylenebilir.

2- Cürcânî, Arapların istinâf cümlelerinde (eğer isim cümlesi ise) genellikle mübtedâyı hazf ettiklerini belirtmiĢtir. Ġstinâf cümlesini Cürcânî Ģu Ģekilde

açıklamaktadır: Önce belli bir konudan bahsettikten sonra o konuyu bırakıp baĢka bir konuya geçerken kullanılan ilk cümleye “istinâf” cümlesi denilmektedir.228

Cürcânî‟nin bu hazf türünü açıklamak için verdiği örneklerden biri Ģu beyittir:229 ذ ًَ٘ٝ ّٜأ ُجَيػ ٗ ... يّٖ ٗ خبؼم دٌه ِ خٍُْ ك ـــٝيذى ٘ضبى ذئ دًٌ٘ق ... ّيِق ٗ خقيد ٗريََّْح َد (Ve alimtu ennî yevme zâ ... ke munâzilun ke‟ben ve nehdâ Kavmun izâ lebisu‟l-hadî ... de tenemmerû halkan ve kıddâ)

Tercümesi: O gün Ka‟b ve Nehd kabilelerine yüzleĢeceğimi öğrendim. (Onlar), öyle bir topluluktur ki, demir zırhlarını kuĢandıklarında zırh ve kalkanlarıyla kaplan kesilirler.

Ġkinci beyitte mübtedâ “ٌٕ” (Hum: onlar) hazf edilmiĢtir. ġair, ilk beyitte Ka‟b ile Nehd kabileleri ile karĢılaĢacağını anlatmıĢtır. Daha sonra ikinci beyitte bu kabilelerin özelliklerinden bahsederek baĢka bir konuya geçmiĢtir. Cürcânî, bu gibi durumlarda mübtedânın yani öznenin hazf edildiğini anlatmıĢtır. Bu örnekte de Arap toplumunun genel dil kullanımının iç bağlama yansıdığı görülmektedir. Burada da hazf aracılığıyla herhangi özel bir mana oluĢmamaktadır. Sadece mana değiĢmeden yine dıĢ bağlam unsurlarından olan sosyal bir davranıĢın iç bağlamın oluĢumuna etkisi söz konudur.

3- Cürcânî, Arap Ģairlerin Ģiirlerinde birinden bahsettikten sonra o kiĢiyle ilgili daha fazla konuĢmak istediklerinde, bir sonraki cümleye genellikle mübtedâyı hazf ederek baĢladıklarını ifade etmiĢtir. Cürcânî‟nin, bu üslup ile ilgili örnekleri anlatırken açık bir Ģekilde dıĢ bağlamdan faydalandığı görülmektedir:

Bu Ģekilde mübtedânın hazfedilmesine UkayĢır‟ın söylediği bir beyiti örnek vermiĢtir. UkayĢır‟ın bu beyti hangi bağlam içerisinde ve kime söylediğini anlatmıĢ, bir baĢka deyiĢle durum bağlamına yer vermiĢtir:UkayĢır, zengin olan amcaoğlundan bir miktar para istemiĢti. Fakat amcasının oğlu bu isteğini geri çevirip “Sana kaç kere para verdim ve sen hep yararsız iĢlerde kullandın. Vallahi daha fazla para vermeyeceğim” diyerek yanından ayrılmıĢtı. Daha sonra kendi kavminin toplandığı ve amcasının oğlunun da bulunduğu bir sırada amcasının oğlunu kavmine Ģikayet etti

228A.g.e., s. 147. 229A.g.e., s. 148.

ve kınadı. Bunun üzerine amcasının oğlu yerinden fırlayarak yüzüne bir tokat attı. Bunun üzerine UkayĢır Ģu Ģiiri söyledi: 230

ٖٔرٗ ٌُِطيٝ ٌؼى ِب ٚىئ دٌغٝرص ... ِغٝرضب ٙيْى ٜػ د ٚىئ شٞى ٗ ْٔٝيى دٌغٞعٍ خّٞيى ٚيػ صٝرد ... ِغٞعَب ٔخٞب ٜف خَى شٞى ٗ

(Serî‟un ila-bni‟l-a‟mme yeltımu vechehû ... ve leysu ilâ dâ‟i‟n-nedâ bi serî‟i Harîsun „ala‟d-dünyâ mudî‟un li dînihî ... ve leyse limâ fî beytihî bi mudî‟i) Tercümesi: Amcaoğlunun yüzüne tokat atmada çok hızlıdır, fakat yardım isteyene hiç de hızlı değildir. Dünyaya düĢkün, dinini harcar, fakat evindeki hiçbir Ģeyi harcamaz.

Her iki beyitte de mübtedâ hazf edilmiĢtir. Mübtedâ UkayĢır‟ın amca oğludur. Burada bahsedilen kiĢinin kim olduğu dıĢ bağlamdan anlaĢılmıĢtır. Her ne kadar beyitte “amcaoğlunun yüzüne” ifade mübtedâ ile ilgili bir ipucu veriyor olsa da kimin amcaoğlu olduğu bilinmemektedir, Ģairin kendi amcasının oğlu da olabilir, Ģairin bahsettiği baĢka birinin de amcasının oğlu olabilir. Bu yüzden, Cürcânî‟nin Ģairin bu Ģiiri kime, neden yazdığı ile ilgili bilgi vermesi, mübtedânın kim olduğu hususuna netlik kazandırmıĢtır. Aynı zamanda yukarıda zikredildiği üzere, Arapların birisinden bahsettikten sonra yine o kiĢi hakkında konuĢmaya devam ettiklerinde mübtedâyı zikretmeme adetleri yine dıĢ bağlam ile iliĢkilidir. DıĢ bağlamın göz önünde bulundurulmadığı takdirde öznesi olmayan bir cümleyi anlamak son derece zor olurdu.

Bu örneklerde dıĢ bağlamın belirgin bir etkisi olduğu görülmektedir. Fakat bu etki iç bağlamdan bir ögeyi eksiltmekten öteye geçmemektedir. Cürcânî‟nin bu örnekler ile ilgili yorumlarında takdîm ve tehîrde olduğu gibi yeni bir mananın oluĢtuğundan hiçbir Ģekilde bahsetmediği gözlemlenmektedir. Aksine verdiği örnekler hep Arap Ģiirlerinden olup, Ģairlerin veya Arapların kullanımı böyledir Ģeklinde yorum yapmıĢtır. Buradan yola çıkarak Cürcânî‟ye göre mana oluĢumunda iç bağlamın birinci dereceden aktif rol oynadığı söylenebilir.