• Sonuç bulunamadı

2.3.1. Asimetrik Bilgi ve Banka-Müşteri İlişkileri

Bankaların kredi politikası, bireysel ve kurumsal müşterilerin kredi işlemlerinde uygulanan birtakım ilkeler bütününe dayanmaktadır. Bankaların, kredi taleplerini değerlendirirken kredi limitleri, müşterinin özellikleri, faiz oranı ve vade gibi konularda dikkate aldıkları unsurlar kredi politikasını oluşturur. Bu politikalar

223

Schnitzer, a.g.m., p. 135.

224

Hainz, a.g.m., pp. 225. Hainz bankaların aracılık işlevinin aksamasını aşırı teminatlandırma nedeniyle ortaya çıkan tayınlama ile açıklayarak yeni bir bakış açısı sunmuştur. Bankaların aracılık işlevinin niçin aksadığını belirlemeye çalışan diğer araştırmalar, bankacılık sektöründeki sınırlandırmaları ve yasal düzenlemelerin yetersiz olmasını finansal aracılığın derinleşmesinin önünde bir engel olarak görmüşlerdir. Bu konu ile ilgili başlıca makaleler şunlardır, Phillip Rother, “Explaining The Behavior of Financial Intermediation: Evidence from Transition Economies”, IMF Working Paper, No: WP/99/36, 1999; James E. McNulty and Joel T. Harper, “Legal Systems, Financial Intermediation and the Development of Loan Relationship in the Transitional Economies of Central and Eastern Europe”, The Quarterly Review of Economics and Finance, Volume 47, No: 1 (March 2007), pp. 55-68.

çerçevesinde, bankalar müşterileriyle uzun vadeli ilişkiler kurarak mevduatları banka bünyesinde tutmaya çalışırlar. Kredi müşterisi ile banka arasındaki ilişkinin uzunluğu, bankanın işletmeye kredi verip vermeme kararını etkilemektedir. Çünkü banka ve kredi borçlusu arasında varolan uzun vadeli ilişki asimetrik bilgi problemlerini azaltmaktadır225. Daha uzun bir ilişki bankanın işletmenin mali durumu hakkında özel bilgiyi elde etmesini ve geliştirmesini sağlar226. İşletmenin ne zamandan beri faaliyet gösterdiği genel bir bilgidir. Oysa bankanın işletme ile ilişkisinin uzunluğu sadece bankanın elde edebileceği özel bilgiyi yansıtmaktadır. Bu tıpkı gözetleme yaparak işletme hakkında toplanan bilgi ile işletmenin itibarının bir sonucu olarak elde edilen bilgi arasındaki farka benzer227.

Bankanın, kredi işlemleri dışında ilişkisi olan müşterileri herhangi bir ilişkisinin olmadığı müşterilere tercih etmesi de beklenir. Genellikle bankalar kendi hizmetlerinden yararlanan ve bankada daha önce mevduat bulunduran müşterilerine kredi açma konusunda daha esnektirler ve kendilerine yakın birey veya işletmelerle çalışmayı tercih ederler. Bunun nedeni, bankaya yakın bulunan birey ve işletmelerin, bankaların sunduğu diğer hizmetlerden yararlanma olasılığının daha fazla olması, istihbaratın kolay yapılması ve kredinin kolay izlenmesidir228.

Banka ve müşteri ilişkileri, kredi sözleşmesi şartlarının belirlenmesinde de önemli bir rol oynamaktadır. Bankalar kurdukları müşteri ilişkileri sayesinde kredi borçlusu hakkında özel bilgiyi elde eder ve bu bilgiyi kredi sözleşmesi şartlarına uyarlarlar229. Bu nedenle, banka-müşteri ilişkilerinin sürekliliği kredi fiyatlarının belirlenmesinde önemli bir etkiye sahiptir. Bankaların kredi verme politikalarında müşteri ilişkilerinin önemini vurgulayan ilk çalışmalarda230, bir bankanın kredi fiyatlama politikasının altında yatan esas faktörün, bankanın sadık müşteri portföyü

225

Rebel A. Cole, “The Importance of Relationships to The Availability of Credit”, Journal of Banking and Finance, Volume 22, No: 6-8 (August 1998), p. 963.

226

Cole, a.g.m., pp. 960-962

227

Allen N. Berger and Gregory F. Udell, “Relationship Lending and Lines of Credit in Small Firm Finance”, The Journal of Business, Volume 68, No: 3 (July 1995), p. 360.

228

Nurhan Aydın, Bankacılık Uygulamaları, Eskişehir: Anadolu Üniversitesi Yayını, 2006, s. 149.

229

Berger and Udell, a.g.m., p. 352.

230

Donald R. Hodgman, “The Deposit Relationship and Commercial Bank Investment Behavior”, The Review of Economics and Statistics, Volume 43, No: 3 (August 1961), pp. 257-268; Edward J. Kane and Burton G. Malkiel, “Bank Portfolio Allocation, Deposit Variability and Availability Doctrine”, The Quarterly Journal of Economics, Volume 76, (February 1965), pp.113-134.

ve müşterilerin mevduatları üzerinde yarattığı etki olduğu belirtilmiştir. Buna göre, banka kredi verirken, bankada sürekli bir mevduat hesabı bulunan işletmeye öncelik hakkı sağlamaktadır. Banka ile yerleşik bir ilişkisi bulunan işletmenin kredi talebinin karşılanması açısından avantajlı olacağı düşünülür. Hatta, kredi faiz oranının, kredi arz ve talebini eşitleyecek seviyede oluşmaması, bazı çalışmalarda müşteri ilişkilerinin önemine bağlı olarak açıklanmaktadır231.

Öte yandan, bir işletme ve banka arasındaki mevcut ilişkinin niteliği de önemlidir. Bankanın bir işletme ile sürdürdüğü ilişkisinden sağlayacağı en büyük yarar, işletmenin kredi değerliliğinin anlaşılmasını sağlayacak bilgiyi elde etmesidir. İşletmenin kredi değerliliğini doğru bir şekilde ölçebilen bankanın ilgili işletmeye kredi verme olasılığı artacaktır232. Böylelikle, bir işletmeye kredi veren banka, kredi borçlusunun özellikleri hakkında diğer bankalardan daha fazla bilgi edinmekte ve bankalar arasında bilgi asimetrisi oluşmaktadır. Bu bilgi asimetrisi bankaların eski müşterilerinden bazı rantlar elde etmesini sağlamaktadır233. Finansal hizmetleri birden fazla bankadan sağlayan bir işletme üzerinde potansiyel bankaların yaratacağı özel bilgi, tek bir bankanın yaratacağı bilgiden daha az değerlidir. Buna bağlı olarak bir işletmenin bankalarla kurduğu çoklu ilişkiler, banka tarafından yaratılan özel bilginin değerini azaltmaktadır. Bir banka tarafından yaratılan bilginin diğer bankalar tarafından paylaşılması bankayı kredi vermede isteksizliğe itebilir. Bankanın, müşteri bilgisini oluşturmak için maliyetin tümüne katlanırken, faydasını diğer bankalarla paylaşması “bedavacılık” problemine yol açacaktır. Bu nedenle, işletmenin finansal hizmetleri aldığı banka sayısı da işletmenin kredi kalitesini değerlendirmede esas

231

Kredi faiz oranının belirlenmesinde müşteri ilişkilerinin rolü ile ilgili olarak Mitchell A. Petersen and Raghuram G. Rajan, “The Effect of Credit Market Competition on Lending Relationships”, The Ouarterly Journal of Economics, Volume 110, No: 2 (May 1995), pp. 407-443; Arnoud W. A. Boot and Anjan V. Thakor, “Moral Hazard and Secured Lending in an Infinitely Repeated Credit Market Game”, International Economic Review, Volume 35, No: 4 (November 1994), pp. 899-920 banka ve kredi borçlusu arasındaki ilişkinin sürekliliğine bağlı olarak kredi faiz oranlarının düşeceğini belirtmişler, Stuart I. Greenbaum, George Kanatas and Itzhak Venezia, “Equilibrium Loan Pricing Under The Bank-Client Relationship”, Journal of Banking and Finance, Volume 13, No: 2 (May 1989), pp.221-235; Steven A. Sharpe, “Asymmetric Information, Bank Lending, and Implicit Contracts: A Stylized Model of Customer Relationship”, The Journal of Finance, Volume 45, No: 4 (September 1990), pp. 1069-1087 ise tam tersine zaman içerisinde kredi faiz oranlarının artacağını öne sürmüşlerdir.

232

Cole, a.g.m., p. 960.

233

Steven A. Sharpe, “Asymmetric Information, Bank Lending, and Implicit Contracts: A Stylized Model of Customer Relationship”, p. 1069.

alınmaktadır234. Banka-müşteri ilişkisinin zaman açısından uzunluğu ve bu ilişkinin niteliği bankaların kredi davranışına yön verebilecek özellikte olduğundan, bankalar kredi arzını daratmak istediklerinde müşteri ilişkilerinin zayıf olduğu kredi alıcılarına önceliği vereceklerdir.

2.3.2. Müşteri Gruplarına Göre Tayınlama

Bankalar, risklilik derecelerine göre kredi müşterilerini sınıflandırmakta ve tayınlamayı bu sınıflandırmaya göre yapabilmektedirler. Jaffee ve Modigliani’nin kredi tayınlaması teorisinde235 bankaların kredi tayınlamasını müşteri gruplarına göre yapacağı ifade edilmiştir. Bu teori bankaların, kredi talebinde bulunan işletmeleri büyüklüklerine ve faaliyet gösterdikleri endüstri alanına göre oluşturulan objektif kriterler çerçevesinde sınıflandırarak tayınlama yaptıkları görüşüne dayanmaktadır. Banka her bir grup için - bu grup içinde yer alan işletmelerin risk ve kredi talep miktarları farklı olmasına rağmen - tek bir faiz oranı belirler ve aynı grup içerisinde yer alan bir işletmenin kredi talebinin, bankanın kredi arzından fazla olması durumunda tayınlamayı gerçekleştirir. Dolayısıyla her bir müşteri grubuna tahsis edilecek kredi oranı banka kârını maksimize edecek şekilde belirlense de, grup içindeki bazı işletmelere kredi verilmeyecektir. Bu tür işletmelere bankanın teklif ettiği kredi miktarı talep edilenden daha küçüktür. Sonuçta, hem kredi talebi hem de kredi riski ortalamadan daha yüksek olan işletmeler tayınlanırlar. Bir işletmenin daha fazla kredi alabilmek için daha yüksek faiz oranı teklifinde bulunması bu gerçeği değiştirmemektedir.

Kredi talebinde bulunanlar risklilik açısından gruplara ayrıldığında, kredi faiz oranları her bir gruba verilen kredinin beklenen getirisi mevduat faiz oranına eşit olacak şekilde belirlenecektir. Rekabetçi dengede tüm krediler aynı beklenen getiriye sahip olmak durumundadır, bu oran ise mevduatların maliyetini göstermektedir236. Tayınlamanın hangi müşteri grubu için yapılacağı şekil 2.7.’de görülmektedir.

234

Cole, a.g.m., pp. 963-976.

235

Dwight M. Jaffee and Franco Modigliani, “A Theory and Test of Credit Rationing”, American Economic Review, Volume 59, No: 5 (December 1969), pp. 850-870.

236

Şekil 2-11: Müşteri Grupları ve Tayınlama

Kaynak: Jaffee and Stiglitz, a.g.m., p. 859.

Müşteri grupları üç grupta ele alınabilir:

Birinci tip kredi alıcıları, kredi talepleri tümüyle reddedilen gruptur. Bunun nedeni, bu gruptaki müşterilere verilecek kredilerden elde edilecek getiriyi bankanın beklenen getirisine ulaştıracak düzeyde bir faiz oranının olmamasıdır.

İkinci tip kredi alıcıları, kredi talepleri tümüyle karşılanan gruptur. Çünkü bankalar kredi vermek için aktif bir şekilde rekabet etmektedirler. Ancak, bu tür kredi müşterilerine verilecek kredinin beklenen getirisi, bankanın daha yüksek faiz oranı uyguladığında elde edeceği maksimum beklenen getiriden daha azdır.

Üçüncü tip kredi alıcıları marjinal gruptur. Bu grup kredi tayınlamasına en fazla maruz kalan işletmelerden oluşmaktadır. Bu grupta yer alan kredi alıcılarının bazıları kredi alabilirken, diğerlerinin kredi talepleri tamamen reddedilir. Kredinin elde edilebilirliğinin ilk etkisi, daima bu marjinal grup üzerinde ortaya çıkmaktadır. Bu grupta yer alan kredi alıcılarına uygulanacak faiz oranı hiç değişmezken, kredi alıcılarının büyük çoğunluğunun kredi talepleri karşılanmaz237. Marjinal grubun kredi tayınlaması, grup sayısı az olduğu zaman daha önemli olacaktır. Grup sayısının

237

artması ile marjinal gruptaki kredi alıcılarının sayısı ve dolayısıyla kredi tayınlamasının boyutu azalacaktır238.