• Sonuç bulunamadı

1.2. BANKALAR VE ASİMETRİK BİLGİ

2.1.3. Finansal Liberalizasyon Çerçevesinde Kredi Tayınlaması

Bazı iktisatçılar, kredi tayınlamasını finansal baskının bir sonucu olarak değerlendirmişlerdir. Mali piyasalarda liberalleşmeyi savunanlar, devlet müdahalesi ve buna bağlı olarak piyasaların baskı altında tutulmasını kredi tayınlamasının nedeni olarak düşünmüşlerdir174. Bu yaklaşıma göre, finansal baskı sonucu faiz oranı tavanının yol açtığı sınırlandırmalara bağlı olarak aşırı kredi talebi oluşur, kredi piyasalarında arz ve talep miktarlarının eşitliğine dayalı denge oluşmaz ve bankalar talep fazlalığını gidermek için tayınlamaya gitmek zorunda kalırlar. Özel finansman elde edemeyen yatırımcılara fon sağlamak amacıyla hükümetlerin uyguladığı kredi programları kredi tayınlamasının boyutunu artırmakta ve kredi piyasalarının

173

Bkz. Stiglitz and Weiss, “Asymmetric Information in Credit Markets and Its Implications for Macro-Economics”, a.g.m., pp. 714-718.

174

Finansal liberalizasyon ile kredi tayınlamasının ortadan kalkacağını savunan iktisatçılardan bazıları ve eserleri şunlardır: Edward S. Shaw, Financial Deepening in Economic Development, New York: Oxford University Press, 1973; Ronald I. McKinnon, Money and Capital in Economic Development, Washington D.C: The Brookings Institution, 1973.

etkinliğini azaltmaktadır. Tam tersine tayınlanmayan kredi alıcıları ya da tüm kredi alıcılarını teşvik eden programlar kredi tayınlamasının boyutunu azaltmaktadır175.

Finansal baskının olduğu ekonomilerde kredi dağılımı etkinliğini analiz eden ampirik çalışmalar176 işletmelerin yatırım davranışlarından hareketle, finansal baskının etkisinin büyük işletmelerden ziyade küçük işletmeler üzerinde olacağı ve buna bağlı olarak kredi tayınlaması etkisinin en çok küçük işletmeler üzerinde gerçekleşeceği sonucuna ulaşmışlardır. Küçük üretim yapan işletmeler büyük işletmelere göre düşük verimlilik ve düşük etkinliğe sahiptir. Çünkü büyük işletmeler ucuz kredi sağlarken küçük işletmeler krediyi ya hiç elde edememekte ya da çok pahalıya mal etmektedirler. Dolayısıyla finansal kurumların kredi tayınlamasına gitmeleri kredi dağılımında etkinsizliğe yol açan önemli bir nedendir.

Asimetrik bilgi teorileri ise kredi tayınlamasını, bankaların riske karşı geliştirdikleri davranışların bir sonucu olarak ele almaktadır. Hatta, bu yaklaşımda piyasa mekanizmasının çalışmasını engelleyecek dışsal bir sınırlandırma olmasa bile bankaların riskten kaçınmak için kredi tayınlamasına gidebilecekleri belirtilmektedir. “Kredi tayınlaması, faiz oranına getirilen yasal sınırlandırmalar gibi faktörlerin etkisiyle de ortaya çıkabilir. Fakat, resmi faiz oranı tavanının altındaki bir faiz oranı düzeyinde de kredi tayınlamasını ortaya çıkartacak koşullar sözkonusu olacaktır”177. Kısaca, asimetrik bilgi yaklaşımında kredi tayınlaması, bankaların kredi davranışı ile bağlantılı olarak ele alınırken, kredi tayınlamasını finansal baskıya bağlayan yaklaşımlarda, kredi alıcılarının yatırım davranışları ve yatırımdan sağlayacakları performans gibi talep yanlı analizlere yer verilmiştir. Oysa gelişmekte olan ülkelerde finansal sektörün bankalar tarafından şekillendiği ve bankaların ekonomik faaliyet üzerinde önemli bir etkiye sahip olduğu bilinen bir gerçektir. Bankacılık sektörünün performansındaki artış ekonomide kaynak aktarımının

175

William G.Gale, “Collateral, Rationing and Goverment Intervention in Credit Markets”, NBER Working Paper, No: 3024, July 1989, p. 1.

176

Bkz., James R.Tybout, "Interest Controls and Credit Allocation in Developing Countries", Journal of Credit and Banking, Volume 16, No: 4, (November 1984), pp. 474-487; Yoon J. Cho, "The Effect of Financial Liberalization on the Efficiency of Credit Allocation", Journal of Development Economics, Volume 29, No:1 (July 1988), pp. 101-110.

177

Stiglitz and Weiss, “Asymmetric Information in Credit Markets and Its Implications for Macro- Economics”, p. 719.

etkinliğini artırmaktadır. Bankacılık performansının artırılması ise, doğrudan bankaların karşı karşıya kaldıkları risklerin minimize edilmesi ile mümkündür.

2.1.4. Kredi Riski ve Kredi Tayınlaması

Fonları en uygun vadede, en yüksek getiri ve en düşük riskle fon ihtiyacı olan birimlere aktaran bankalar, kredi politikalarında kredilerin geri ödenmeme koşullarını dikkate almak zorundadırlar. Bu çerçevede, bankalar verilen kredinin sözleşme koşullarına uygun olarak geri dönüp dönmeyeceğini saptamaya çalışmalı, ayrıca kredinin nasıl geri ödeneceğini ve geri ödemelerin kesinlik derecesini analiz etmelidir178. Bankaların finansman politikalarında en yüksek getiri, en düşük risk ilkesini uygulamaları, kredilerden beklenen getirinin kredi faizinin her zaman artan bir fonksiyonu olmadığını gösterir. Kredi almak için yüksek faiz ödemeye razı olan bir kredi alıcısı karşısında, banka kredinin risk özelliklerini dikkate almak durumundadır179. Bu açıdan kredi piyasaları mal piyasasından farklıdır. Mal piyasalarında sözkonusu mala olan talep arttığında malın fiyatı yükselir ve buna bağlı olarak o maldan daha fazla satılmak ya da üretilmek istenir. Oysa kredi piyasalarında kredi talebinin artması ile kredi faiz oranını artırmak her zaman bankanın getirisini artırmayacaktır.

Rasyonel bir bankanın kredi talep fazlalığı karşısında faiz oranını yükseltmek istememesinin nedenini geri ödememe riskine bağlayan ilk iktisatçı Hodgman olmuştur. Hodgman’ın modeli180, bir işletmeye tek dönemlik kredi açan risk-yansız (risk-neutral) bir banka modelidir. İşletmenin yatırım projesinin muhtemel sonuçları X olup, X’in gerçekleşme ihtimalleri - olasılık yoğunluk fonksiyonu f(X) olduğu bir durumda - k<X<K ile sınırlıdır. Kredi miktarı B ve kredi faiz oranı da r olmak üzere, sözleşmede belirtilen kredi geri ödeme miktarı (1+r)B’ye eşittir. Geri ödememe ihtimali gerçekleştiğinde banka sadece elde edilebilen gelirleri X alır. Tam rekabet piyasasının geçerli olduğu bir mevduat piyasasında, banka fonlarının sabit bir mevduat faizi δ ile elde edildiği varsayıldığında, tek bir kredi alıcısı için bankanın beklenen kârı;

178

Akgüç, a.g.e., s. 446.

179

Hodgman, “Credit Risk and Credit Rationing”, p. 259.

180

Φ =

     B r k K B r r Bf X dX B dX X Xf ) 1 ( ) 1 ( (1 ) [ ] (1 ) ] [ 

olacaktır. İlk terim kredi geri ödemesinin yapılmadığı, yani X<(1+r)B olduğu bir durumda bankanın elde edeceği geliri (X); ikinci terim (1+r)B kredi ödemesinin tam olarak yapılması durumunda bankanın gelirini ve üçüncü terim (1+ δ)B, bankanın fon maliyetlerini temsil etmektedir. Yukarıdaki formül kredi alıcısı için bankanın teklif eğrisinin gösterilmesinde kullanılabilir. Rekabet ortamında teklif eğrisi bankanın beklenen kârının Φ sıfır olduğu bir durumu yansıtmaktadır. Şekil 2.10 bir bankanın teklif eğrisini göstermektedir.

Şekil 2-10: Bir Bankanın Teklif Eğrisi ve Kredi Alan İşletmenin Alternatif Talep Eğrileri

Kaynak: Jaffee ve Stiglitz, a.g.m., p. 851.

Bu eğri, üç temel özelliği yansıtmaktadır181.

i) Küçük kredi hacmi aralığına kadar (B < k / (1+ δ )), δ mevduat faiz oranında, krediler için hiçbir risk yoktur.

ii) Kredi miktarıyla birlikte geri ödememe riskinin arttığı aralıkta, kredi teklif eğrisi pozitif eğime sahiptir. Çünkü bu aralıkta büyüyen kredi miktarı ile beraber artan geri ödememe riskini telafi etmek için bankalar faiz oranını yükseltirler.

181

iii) Maksimum kredi miktarından (B*) sonraki kredi miktarları için kredi teklif eğrisi dirsek yapmaktadır.

Şekil 2.10’da görüldüğü gibi işletmenin kredi talep eğrisi Dı iken, bir kredi talep fazlalığı vardır. Çünkü bankanın kredi arz eğrisini temsil eden kredi teklif eğrisi, kredi talep eğrisi ile kesişmemiştir. Dolayısıyla işletme talep eğrisinin Dı olduğu düzeyde denge oluşmayacaktır. Denge, işletme talep eğrisinin D2 olduğu ve bu eğrinin bankanın teklif eğrisiyle kesiştiği noktada sağlanır. Denge faiz oranı r2’dir. Kredi tayınlaması kredi talebi ile kredi arzının eşitlenmediği ve kredi talep fazlalığının olduğu bir düzeyi temsil ettiği için, yalnızca kredi faiz oranının r2’nin altında kalması durumunda ortaya çıkacaktır. Buna göre, kredi tayınlaması kredi talep eğrisinin D2 ile teklif eğrisinin kesiştiği noktada ortadan kalkacaktır182. Dolayısıyla bankaların arz edecekleri krediler için uygulayacakları faiz oranı kredi risk düzeyinden büyük oranda etkilenmektedir.