• Sonuç bulunamadı

III. İHTİLAF KAVRAMI VE İHTİLAFLA İLGİLİ KİTAPLAR

2. İki Müçtehidin İhtilaf Sebepleri

İki müçtehidin Irak Re’y ekolünün önde gelen temsilcilerinden olmalarına rağmen aynı konuda farklı fetva vermelerinin sebepleri şunlardır:

2.1. Kullanılan Yöntemlerden Kaynaklanan İhtilaflar

O dönem için kıyas yapıyoruz dememişlerse de her iki müçtehid fetva verirken kıyas yöntemini kullanmışlardır. Ancak bazen aynı meselede kıyas yapmalarına rağmen farklı sonuçlara ulaşmışlardır. Bu konuda şu misaller verilebilir:

İbn Ebî Leylâ hırsıza verilecek cezayı zinaya kıyas etmiştir. Ebû Hanîfe ise İslam Ceza Hukukunda genel prensip olarak kabul edilen Hz. Peygamber’in şu hadisini delil almıştır:

Hz. Aişe Peygamberimizin şöyle dediğini rivayet etmiştir: “Müslümanlardan gücünüz yettiğince hadleri düşürünüz, uygulamayınız. Müslüman için bir çıkış yolu bulduğunuzda onu serbest bırakınız. Yetkili kişinin af konusunda hata etmesi onun ceza vererek hata etmesinden daha hayırlıdır.”91 Olayda şüphe olma ihtimalinden hareket etmiştir. Çünkü verilen cezanın ağırlığı daha ihtiyatlı hareket etmeyi gerektirmektedir.

89

Doğan İsa, agm., 278.

90Serahsî, age., XXX, 128-167; Köse, Saffet ,age., 194.

91 Tirmizî, Muhammed b. Îsâ B.Sevre b.Mûsâ b.ed-Dahhâk (279/892), Sünen’i Tirmîzî, thk. Beşşâr Avvâd Ma’rûf, Dâru’l-Ğarbi’l-İslâmiyyi, Beyrut 1998,“Hudûd” 2.(no:1424); Dârekutnî, en-Nu’man b.Dîynâr el-Bağdâdî (385/995), Sünen ed- Dârekutnî, I-V, thk. Şuayb el-Arnaûtî, Müessesetü’r-Risâle, Beyrut 2004, IV, 62.(no:3097)

İbn Ebî Leylâ’ya göre organlara verilen zaralarda erkeklerle kadınlar arasında kısas uygulanması gerekir.

Ebû Hanîfe’ye göre ise bir kimse bir erkeğin veya kadının elini veya kolunu yarısından kesse kısas uygulanmaz. Ancak kişi bu yaralanmanın sonunda ölürse suçlu kısas yoluyla öldürülür.92

Hanefi âlimlerine göre erkek organları ile kadının organları arasında kısas uygulanmaz. Onlara göre erkeğin organları ile kadının organları arasında yarar yönünden denklik yoktur. Kısasta organlar arasında denklik aranması gerekir. Hanefiler can ile organlar arasında bir ayrıma gitmişlerdir. Cana karşı işlenen suçlarda önemli olanın eylemde eşitliğin olması gerektiğini, kötürüm bir insana karşılık sağlam bir insanın kısas edilebileceği görüşünü kabul ederler.93

İbn Ebî Leylâ ise daha kolay bir yol izleyerek, organları cana kıyas eder. Organlar cana bağlıdır. Hüküm tâbi olunanda olduğuna göre tabi olanda da olması gerekir. İbn Ebî Leylâ’ya göre erkeklerle kadınlar arasında öldürme durumunda kısas caiz olduğu gibi organlarda da kısas caizdir.94

Ebû Hanîfe’ye göre hür ile köle, köle ile hür arasında organlara zarar verildiğinde veya yaralanma olduğunda eşitlik olmadığından kısas yapılmaz. Ölüm durumunda ise kısasın hür ile köle, köle ile hür arasında uygulanması gerekir.

Burada kıyasın kullanılış şeklinden kaynaklanan ihtilaf söz konusudur.

2.2. Coğrafi Bölgenin Ve İctimâî Çevrenin Etkisi

İki müçtehidin bulundukları bölge olan Kûfe, farklı ve hareketli bir kültürel yapıya sahipti. Değişik kültürlerin kavşak noktasında bulunuyordu, Hz. Peygamber ve sahabe döneminde görülmeyen birtakım olayların ortaya çıkması, bu olaylara çözümler üretmeyi gerekli kılmaktaydı. Kûfe, Mekke ve Medine’ye uzakta içerisinde çeşitli fırka ve gruplar barındıran bir şehirdi. Bu fırka ve grupların aralarındaki mücadeleler devam etmekteydi. Galip gelebilmek için dini referansları, özellikle hadisleri kullanıyorlardı. Hadis uydurmaktan çekinmeyen grupların olması iki

92 Serahsî, age., XXVI, 148; Cessâs, age., I. 171. 93 Serahsî, age.,XXVI, 136.

94

müçtehidin hadisleri delil olarak kullanma konusunda daha titiz davranmalarına, eldeki mevcut nassların re’y ve kıyasla işletilmesini zaruri kılmış, bu durumda aynı meselede iki müçtehidin farklı sonuçlara ulaşmalarına sebep olmuştur.

2.3. Delillerle İlgili İhtilaflar

İki müçtehide sorulan aynı soruya, iki farklı cevap alınabilmektedir.

Kullanılan hadisler farklı olduğu için faklı sonuçlara ulaşılabilmektedir. Bu konuda şu olayı misal olarak verebiliriz:

Abdu’l-Vâris anlatıyor: Mekke’ye geldim, orada Ebû Hanîfe’ye rastladım, Ona sordum:

—Bir şeyi şart koşarak satan kimse hakkında ne dersin? —Satış da şart da batıldır.

Bunun üzerine İbn Ebî Leylâ’ya geldim. Aynı soruyu ona sordum. ”Satış caiz, şart batıldır.” cevabını verdi.

Bu meselede farklı delillerin kullanılmasından kaynaklanan ihtilaf söz konusudur.95 Birine ulaşan hadis diğerine ulaşmamıştır. Ya da hadis her iki müçtehide ulaşmasına rağmen hadisleri kabul kriterlerinden kaynaklanan sebeplerle o hadisle amel etmeyip başka delile dayanarak fetva vermişlerdir. Bu sebeple aralarında ihtilaf meydana gelmiştir.

2.4. Dilden Kaynaklanan İhtilaflar

Arap dili, kelime yönünden çok zengin bir dildir. Kur’an’da yer alan ayetlerin tamamı subut’u kat’idir. Ayetlerin bir kısmı delalet’i kat’i bir kısmı da delalet’i zannidir.96 Ayetlerde geçen kelimeler bazen birden çok manaya gelebilmektedir. Buna aşağıda ki ayette geçen ‘ceza’ kelimesi misal olarak verilebilir.

اوُنَمٰا َني ۪ذَّلا اَهُّيَا آََي َدْيَّصلا اوُلُتْقَت َلَّ ُلْثِم ٌءا ََٓزَجَف اادِّمَعَتُم ْمُكْنِم ُهَلَتَق ْنَمَو ٌٌۜمُرُح ْمُتْنَاَو َلَتَق اَم ۪هِب ُمُكْحَي ِمَعَّنلا َنِم ْمُكْنِم لْدَع اَوَذ ْوَا ِةَبْعَكْلا َغِلاَب اايْدَه اَّفَك ُ ّٰالله اَفَع ٌ۪ۜهِرْمَا َلاَبَو َقوُذَيِل ااماَيِص َكِل ٰذ ُلْدَع ْوَا َني ۪كاَسَم ُماَعَط ٌةَر ٌَۜفَلَس اَّمَع ُمِقَتْنَيَف َداَع ْنَمَو ُ ّٰالله ٌزي ۪زَع ُ ّٰاللهَو ٌُۜهْنِم ٍماَقِتْناوُذ 95 Serahsî, age., XXX, 189;. IV, 222. 96

“Ey iman edenler, ihramlı iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. (Buna) Kâbe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası) fakirleri doyurmaktan ibaret bir kefarettir yahut onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir. Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır.

Allah daima galiptir, öç alandır.”97

İbn Ebî Leylâ’ya göre ihramlı kişi av hayvanı öldürürse buna karşılık oğlak veya kuzu ceza olarak gönderilir. Bu misalde İbn Ebî Leylâ’nın ayetlerde geçen kelimeleri olduğu gibi kabul ettiği görülmektedir.

Ebû Hanîfe ise ihramlı kişi av hayvanı öldürürse, oğlak, kuzu ya da bu hayvanlara benzer bir hayvan vermesine hükmeder. Avlanmanın cezasında ancak hacda kurban edilen hayvanlar karşılık gelebilir. Eğer avlanan hayvan büyükse koyunun gövdesi verileceğini kabul etmiştir. Eğer avlanan hayvan keçiden, inekten ve deveden daha büyükse karşılık olarak verilecek ceza hayvanı bu sayılan hayvanlardan daha düşük olamaz demiştir.98

Ebû Hanîfe, ihramlının av yaptığında cezasını belirlerken avlanan hayvanın değerini esas almış, İbn Ebî Leylâ ise ayette geçen kelimelerin zahir anlamlarını kabul etmiştir. İki müçtehid arasında ayette geçen kelimenin farklı anlaşılmasından kaynaklanan ihtilaf meydana gelmiştir.

3. İbn Ebî Leylâ’nın Ebû Hanîfe İle Münasebetleri ve Ebû

Benzer Belgeler