• Sonuç bulunamadı

I. İBADETLER KONUSUNDAKİ İHTİLAFLARI VE DEĞERLENDİRMESİ

4. Hac ve Umre

Bu başlık altında hac ve umre konusundaki ihtilaflara delilleriyle birlikte değineceğiz. İhtilaf nedenleri hakkında kısa değerlendirmelerde bulunacağız.

4.1. Bozulan Umrenin Kaza Edilmesi

İbn Ebî Leylâ, bir kimse umre için ihrama girse sonra onu bozsa, bozduğu umrede ihrama girdiği mikat yerinden ihrama girmesi gerekir, başka bir yerdeki mikat yerinde girerse yeterli olmayacağını savunmuştur.

Ebû Hanîfe ise bir kimse umre için ihrama girse sonra onu bozsa ve Mekke’ye gidip kaza etse Ten’im den ihrama girerek kaza etmesi gerektiğini kabul etmiştir247

İbn Ebî Leylâ görüşünü şu şekilde açıklamıştır: Ona göre kaçırdığı şeyi kaza etmektedir. Bundan dolayı onu kaçırdığı şekilde kaza etmelidir. Diğer yandan kazanın eda gibi yapılacağını kabul etmiştir. O kimse bozduğu umreyi eda etmek için bir mikattan ihrama girince, kaza etmek için de oradan ihrama girmesi gerektiğini benimsemiştir.

Ebû Hanîfe’nin görüşü şu şekilde açıklanmıştır: Şu hadisi görüşlerini desteklemek için kullanmışlardır;

. َكِلَذ ُتْوَكَش َف ، ٌضِئاَح اَنَأَو َةَفَرَع ُمْوَي يِنَكَرْدَأَف ،َةَّكَم َلُخْدَأ ْنَأ َلْبَق ُتْضِحَف ،ٍةَرْمُعِب َّلَهَأ ْنَّمِم ُتْنُكَو" َو ،ِكَتَرْمُع يِعَد :َلاَقَف ،َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص ِ َّالله ِلوُسَر ىَلِإ اَّمَلَف ، ُتْلَعَفَف ،ِّجَحلاِب يِّلِهَأَو ،يِطِشَتْماَو ِكَسْأَر يِضُقْنا َكَم ٍةَرْمُعِب ْتَّلَهَأَف ،اَهَفَدْرَأَف .ِميِعْنَّتلا ىَلِإ ِنَمْحَّرلا َدْبَع يِعَم َلَسْرَأ ،ِةَبْصَحلا ُةَلْيَل ْتَناَك اَهَّجَح ُ َّالله ىَضَقَف ،اَهِتَرْمُع َنا اَهَتَرْمُعَو ٌمْوَص َلََّو ،ٌةَقَدَص َلََّو ،ٌيْدَه َكِلَذ ْنِم ٍءْيَش يِف ْنُكَي ْمَلَو ، "

’Hz. Aişe şöyle nakleder: Umre için niyet etmiştim. Mekke’ye girmeden önce aybaşı oldum. Vakfe yapılacağı günde de adetliydim. Bu durumum hakkında şikâyette bulundum. Bunun üzerine Rasulullah (S.A.V): Umre yapmayı bırak, Hac

246 Çolak, Abdullah “Oruç Kefâretinin dayandığı hadislerin tahlili”, Ekev Akademi Dergisi, Yıl:9 Sy:23, (Bahar) 2005, 153.

247

yapanların yaptığı gibi saçını kestir ve tara dedi. Ben de dediklerini yaptım, bayramın dördüncü gecesi (leyletü’l-hasbe;13 Zilhicce) Rasulullah (S.A.V) beni Abdurrahman ile beraber kaçırdığı umrenin kazası olarak Ten’imden umre yapmasını emretti. O da emrettiği gibi yaptı. Allah, Hz. Aişe’nin umresini ve haccını

geçerli kıldı. Onun yaptığı bu fiillerle ilgili olarak ne kurban ne sadaka vermesi ne

de oruç tutması ile ilgili herhangi bir şey(ceza vb.) yoktur’248

buyurdu.

Başlanmakta olan şey adanmakla vacip olan şeye kıyas edilmesi gerektiğini ileri sürmüşlerdir. Bir kimse umre yapmayı adayıp onu Ten’imden eda etse nezrinin sorumluluğundan çıkmış olur. Diğer yandan o Mekke’ye geçersiz ihramla ulaşmıştır. Dolayısıyla geçerli ihramla ulaşmış gibi kabul edilir. Nasıl ki hac için ihrama girdiğinde orada Mekkeli hükmünde oluyorsa, burada da böyledir. O kimse bozduğu umrenin kazası hükmünde Mekkeli olarak kabul edilir. Bu konuda vacip umre ile nafile umrenin arasında fark olmadığından hareketle bozulan umrenin ancak Ten’im’den ihrama girerek kaza edilebileceği görüşüne varmışlardır.249

4.2. Harem Bölgesinden Bitki Koparmak

İbn Ebî Leylâ’ya Harem250

Bölgesi’nin otlarında hayvan otlatmakla ilgili durum hakkında sorulunca, Harem bölgesinin otlarını biçmek, otların üzerinde hayvan otlatmakta herhangi sakınca olmadığını söylemiştir.

Aynı durum için Ebû Hanîfe ise Harem’in bölgesinin otlarının durumu hakkında sorulduğunda, oranın otlarında hayvan otlatılmasının ve Harem’den herhangi bir şey koparmanın mekruh olduğu görüşündedir.251

4.3. Harem Bölgesinden Taş ve Toprak Götürmek

İbn Ebî Leylâ bir kimsenin Harem toprağını ve taşını Hill252

bölgesine çıkarmasının mekruh olduğu görüşünü benimsemiştir.

248 Buhari, “Umre”,7.(no:1786); Müslim”Hac”, 17 (no:1211); İbn Mâce, “Menâsık”,48 (no:3000); İbn Ebî Şeybe, VII, 300 (no:36271); Beyhakî, IV, 578. (no:8785)

249

Serahsî, age.,XXX,161.

250 Harem; Sözlükte "yasaklanmış, korunmuş, dokunulmaz" manasına gelen harem kelimesi haram ile eş anlamlıdır. Terim olarak; Mekke ve Medine'nin sınırları Hz. Peygamber tarafından çizilen çevresi için kullanılır. Gayri müslimlerin girmesinin yasak olan Kâbe ve çevresi için kullanılan bir kelimedir. Bkz.Öğüt, Salim, “Harem” , DİA, XVI, 127.

251

Ebû Hanîfe ise bir kimsenin Harem toprağını ve taşını Hill bölgesine çıkarmasında zarar olmadığını kabul etmiştir.253

İbn Ebî Leylâ görüşüne şu hadisi delil olarak almıştır:

" ُالله َيِضَر َرَمُع ِنْباَو , ٍساَّبَع ِنْبا ِنَع , ٍحاَبَر يِبَأ ِنْب ِءاَطَع ْنَع َثَّدَح ُهَّنَأ ىَلْيَل يِبَأ ِنْبا ِنَع اَمُهْنَع

ٌء ْيَش ِّلِحْلا ىَلِإ ِهِتَراَجِحَو ِمَرَحْلا ِباَرُت ْنِم َجَرْخُي ْنَأ اَهِرَك اَمُهَّنَأ

" ‘

‘Ebî Leylâ’dan, Ata b. Rebah, İbn Abbas ve Hz. Ömer, Harem bölgesinin toprağını ve taşını Hill bölgesine çıkarılmasını mekruh kabul etmiştir.'254

Hanefiler, Ebû Hanîfe’nin görüşünü şu şekilde açıklamışlardır: Harem Bölgesin’de yararlanmak caiz olan ot gibi şeylerin Harem sınırları dışına çıkarılması caizdir. Harem bölgesinde yararlanması caiz olan av hayvanı gibi şeylerin ise Harem dışında taşınması caiz değildir. Kişinin Harem bölgesinin toprağından ve taşından yararlanması ise icma ile caizdir. Dolayısıyla Harem sınırlarından dışarıya çıkarılması da caiz olur. Hz. Ömer ve İbn Abbas‘dan yukarıda rivayet edilen görüşün şaz255

bir görüş olduğunu ifade etmişlerdir. Onlara göre insanların ona aykırı davrandığı açıktır. Çünkü onlar, inkâr eden hiç kimse olmaksızın Haremden dışarıya tencere çıkarmayı, Beytullah’ın damından, süprüntüsünden topladıkları toprağı dışarıya çıkarmayı ve onun bereketini ummayı örf durumuna getirmişlerdir. İnsanların işine açıkça aykırı düşen şaz görüşlerin ise delil olamayacağını kabul etmişlerdir.256

4.4. Medine’nin Harem Olup Olmadığı

İbn Ebî Leylâ Medine’nin Harem olma durumu olduğunu dolayısıyla av hayvanını öldürenin veya ağaç kesenin ceza ödemesi gerektiğini kabul eder.

252 Hill: Hill kelimesi örfi ve dini kullanımda, Mekke ve Medine haremlerinin dışında ve mikat sınırları içinde kalan bölgeyi ifade eder. Bkz. Öğüt, Salim, “Hill” , DİA, XVII, 526.

253 Ebû Yûsuf, age., 139; Şafiî, age.,VII, 154; Serahsî, age.,XXX, 161. 254

Beyhakî, V, 330. (no:9985)

255 Şaz; Sözlükte "umumdan ayrılmak (tek başına kalmak)" manasındaki şezz (şüzûz) kökünden türeyen şaz kelimesini, özellikle son dönem hadis âlimleri "sika bir ravinin diğer Sika ravilere veya kendisinden daha sika olan bir raviye aykırı olarak tek başına rivayet ettiği hadis" şeklinde tanımlamaktadır. Bkz. Aydınlı, Abdullah, “Şaz”, DİA, XXXVIII, 385.

256

Ebû Hanîfe ise diğer üç müçtehitten (İmam Şafiî, İmam Mâlik, Ahmet b. Hanbel) ayrılarak Medine’nin harem olma durumunun olmadığını kabul etmiştir. Av hayvanını öldürene, ağacını kesene ceza gerekmediğini kabul etmiştir.257

4.5. Hac’da Kurbanlık Hayvanların İşaretlenmesi

İbn Ebî Leylâ, hacda kesilecek kurbanın işaretlenmesinin devenin hörgücünün sağ tarafına yapılması gerektiğini kabul etmiştir.

Ebû Hanîfe ise kurbanlık hayvanların işaretlenmemesi gerektiğini, işaretlemenin hayvana eziyet olduğunu kabul etmiştir.258

İbn Ebî Leylâ görüşünü şu şekilde açıklamıştır: İş’ar (hayvanın derisini çizerek işaretleme) şekli, kurbanlık hayvanın hörgücünün sağ veya sol tarafının makasla kan çıkıncaya kadar çizilmesi sonra bu kanın hörgüce bulaştırılması şeklindedir. Hedy (hacda kesilecek kurbanlık hayvan) kurbanın alameti olması anlamında buna iş’ar denilmektedir. İş’ar, alamet koymak demektir. Bu konuda Peygamberimizden nakledilen şu hadisini delil olarak almıştır:

" ِةَرْمُعلاِب َمَرْحَأَو ُهَرَعْشَأَو َيْدَهلا َمَّلَسَو ِهْيَلَع ُالله ىَّلَص ُّيِبَّنلا َدَّلَق :ُهْنَع ُ َّالله َيِضَر ِرَوْسِملا ِنَع " “Misvere (ra.)’den şöyle rivayet etmiştir: Peygamber S.A.V hedy kurbanına

gerdanlık taktı ve hayvana iş’ar yapıp umre için ihrama girdi.” 259

Bu konuda sahabeden de birçok rivayetin olduğunu söyleyerek hac kurbanlık hayvanına iş’ar yapılması gerektiğini kabul etmiştir.

Ebû Hanîfe’nin görüşü şekilde açıklanmıştır: Ona göre iş’ar yapmak mekruhtur. Bazıları, Ebû Hanîfe’nin iş’ar yapmayı mekruh görmediği çünkü bu konuda birçok meşhur hadis olduğu halde bunu söyleyemeyeceğini ifade etmişlerdir. Ebû Hanîfe’nin zamanındaki hacıların yaptığı iş’arı mekruh görmektedir. Çünkü hacıların, özellikle Hicaz sıcağında, hastalık bulaşıp da bedeninin helak olmasından korkulacak derecede tehlikeli şekilde iş’ar yaptıklarını görmüştü. Bu nedenle halk için bu kapının kapatılmasının doğru olduğu görüşüne varmıştı. Çünkü onlar bunun

257 İbn Âbidîn, age., II, 626.

258 Ebû Yûsuf, age.,136; Şafiî, age., VII, 154. 259

sınırını gözetmiyorlardı. Ancak bu konuya vâkıf olan, dolayısıyla eti kesmeden sadece deriyi kesmek suretiyle iş’ar yapan kimseler için bunda herhangi bir sakınca olmadığını ifade etmişlerdir.260

Ayrıca Ebû Hanîfe olaya maslahat açısından bakmıştır. Peygamberimizden konuyla ilgili olarak yukarıda nakledilen hadisleri dikkate almaması düşünülemez. Yapılan işaretleme Peygamberimiz dönemindeki maksadı aştığı hayvanlara eziyet veren şekil aldığı dikkatinden kaçmamıştır. Burada amaç kurbanlık hayvanların karışmasının önlenmesidir. Bu da gerdanlık takmak suretiyle kurbanlığın hedy olduğu bilinmesi gerçekleşmektedir. Gerdanlık takmak, kurbanlık hayvana değer verme anlamını taşır. Kanla yapılan işarette ise değer verme anlamı bulunmamaktadır. Hatta bu durum kurbanlık hayvana eziyet vermektedir. Ayrıca hedy kurbanın üzerine işaret olarak örtü konulmasının mendup olduğunu ifade etmiştir. Mendup oluşu sineklerin kurbanlık hayvanı rahatsız etmemeleri içindir. Kanla işaret koyma sivrisineği çeken şeylerdendir. Bu sebeple kanla işaret koymanın mekruh olduğu görüşünü benimsemiştir.261

Ebû Hanîfe bu konuda maslahat prensibini göz önünde bulundurarak verdiği fetva daha doğrudur. Bölgenin sıcak olması ve hayvanların derisinden akan kanların salgın hastalıklara sebep olabileceğini düşünmüştür. İbn Ebî Leylâ ise nassların ifade ettiği yalın anlama bağlı kalarak karar vermiştir. Günümüzde kurbanlık hayvanların karışmaması için hayvanların sırtlarına boya ile yapılan işaretlemeler veya hayvanın çeşitli yerlerine kına yakılması Ebû Hanîfe’nin görüşünün güzel birer uygulamasından ibarettir. Hayvanlara zarar da verilmemekte aynı zamanda Peygamberimizin hadislerinde ifade edilen amacın gerçekleşmesi de sağlanmaktadır.

4.6. İhramlının Güvercin Öldürmesi

İbn Ebî Leylâ bir kişi Harem Bölgesi’nde bir güvercin öldürürse, o kişinin ceza olarak bir koç kesmesi gerektiğini kabul etmiştir. İbn Ebî Leylâ görüşünü şu hadisle desteklemiştir:

260 Serahsî, age., IV, 138. 261

" يِف ُلوُقَي َناَك ُهَّنَأ ،ِبِّيَسُمْلا ِنْب ِديِعَس ْنَع ،ٍديِعَس ِنْب ىَيْحَي ْنَع ،ُةَدْبَع اَنَثَّدَح :َلاَق ٍرْكَب وُبَأ : ِمَرَحْلا ِماَمَح

ةاَش ِهيِفَف َةَّكَمِب َلِتُق اَذِإ "

‘Yahya b. Saîd b. Müseyyib Haremin güvercinleri hakkında şöyle demiştir:

Mekke’deki güvercini öldüren kişi bir tane koç ( cezası) gerektiğini söylemiştir.‘262

Ebû Hanîfe, bir kişi Harem Bölgesi’nde bir güvercin öldürürse, o kişinin ceza olarak güvercinin değerini (sadaka olarak) vermesi gerektiğini söylemiştir.263

4.7. İhramlının Hayvan Yumurtası Alması

İbn Ebî Leylâ bir kimse ihramlıyken bir hayvanın yumurtasını alsa o kişinin bir dirhem vermesi gerektiğini kabul etmiştir.

Ebû Hanîfe, ihramlı kişi eğer bir hayvanın yumurtasını alırsa o kişinin aldığı yumurtanın değerini ödemesi (fakirlere sadaka olarak) kabul etmiştir. Aynı şekilde güvercin yumurtası ya da herhangi bir av hayvanı yumurtası alınması, çekirge yakalamaya kıyas edilmiştir. Ya da yakalanan ancak dengi evcil hayvan olmayan hayvan yakalandığı zaman kıymetinin ceza olarak verildiği gibi aynı hükmü vermiştir.264

4.8. İhramlı Kişinin Av Hayvanı Yakalaması

İbn Ebî Leylâ, ihramlı kişi av hayvanı öldürürse buna karşılık oğlak veya kuzunun (ceza) olarak gönderileceğini kabul etmiştir. Onun ayetlerde265

geçen kelimeleri olduğu gibi kabul ettiği görülür.

Ebû Hanîfe ise ihramlı kişi av hayvanı öldürürse, oğlak, kuzu ya da bu hayvanlara benzer bir hayvan vermesi gerektiğini kabul etmiştir. Avlanmanın cezasında; ancak hacda kurban edilen hayvanlar karşılık gelebilir. Eğer avlanan hayvan büyükse koyunun verileceğini kabul etmiştir. Eğer avlanan hayvan keçiden,

262 İbn Ebî Şeybe, III, 178.(no:13223) 263 Ebû Yûsuf, age.,140; Şafiî, age.,VII, 155. 264 Ebû Yûsuf, age.,141-142.; Şafiî, age.,VII, 156. 265

inekten ve deveden daha büyükse karşılık olarak verilecek ceza hayvanı bu sayılan hayvanlardan daha düşük olamayacağını ifade etmiştir.266

Ebû Hanîfe bu konuda av hayvanının cezasını açıklayan şu ayeti delil olarak almıştır: " ْثِّم ءاَزَجَف اادِّمَعَتُّم مُكنِم ُهَلَتَق نَمَو ٌمُرُح ْمُتنَأَو َدْيَّصلا ْاوُلُتْقَت َلَّ ْاوُنَمآ َنيِذَّلا اَهُّيَأ اَي ُك ْحَي ِمَعَّنلا َنِم َلَتَق اَم ُل ُم وُذَيِّل ااماَيِص َكِلَذ ُلْدَع وَأ َنيِكاَسَم ُماَعَط ٌةَراَّفَك ْوَأ ِةَبْعَكْلا َغِلاَب اايْدَه ْمُكنِّم ٍلْدَع اَوَذ ِهِب فَلَس اَّمَع ُ ّالله اَفَع ِهِرْمَأ َلاَبَو َق ماَقِتْنا وُذ ٌزيِزَع ُ ّاللهَو ُهْنِم ُ ّالله ُمِقَتنَيَف َداَع ْنَمَو "

‘Ey iman edenler! İhramlı iken avı öldürmeyin. İçinizden kim onu kasten öldürürse öldürdüğü hayvanın dengi (ona) cezadır. Kâbe'ye varacak bir kurban olmak üzere içinizden adalet sahibi iki kişi hükmeder (öldürülen avın dengini takdir eder). Yahut (avlanmanın cezası) fakirleri doyurmaktan ibaret bir kefarettir. Ya da onun dengi oruç tutmaktır. Ta ki (yasak av yapan) işinin cezasını tatmış olsun. Allah geçmişi affetmiştir. Kim bu suçu tekrar işlerse Allah da ondan karşılığını alır. Allah

daima galiptir, öc alandır.’267

Ebû Hanîfe, ihramlının av yaptığında cezasını belirlerken avlanan hayvanın değerini esas almış, İbn Ebî Leylâ ise ayette geçen kelimeleri salt anlamlarını kabul etmiştir.

Benzer Belgeler