• Sonuç bulunamadı

III. İHTİLAF KAVRAMI VE İHTİLAFLA İLGİLİ KİTAPLAR

1. İhtilaf Kavramı

Sözlükte “geride kalmak ve biri diğerinin yerine geçmek” anlamındaki half kökünden türeyen ihtilaf, mastar ve isim olarak “bir şeyin diğer bir şeyin peşinden gelmesi, gidip gelmek, ayrı görüşe sahip olmak, çekişmek, karşı gelmek, eşit olmamak, görüş ayrılığı, anlaşmazlık” gibi manalara gelir.78 İnsan bir ölçüde diğerinden farklı yaratılmıştır. İnsanların farklı kapasitelere sahip bulunmaları

75 Ebû Yûsuf, age., 21. 76 Serahsî, age.,XXX, 189.

77 Ebû Abdurrahmân Ahmed b.Şuayb b.Ali el-Horasânî en-Nesai (303/915),es-Sünen es-Sağîr, I-IX, thk. Abdu’l-Fettâh Ebû Ğudde, Mektebetü’l-Metbûât el-İslâmiyye, Halep 1986, Kitâbü’l-Büyû, 76.(no:4636); Ebû Bekir b. Ebî Şeybe(235/850), Musannef fi’l-Ehâdîs,I-VII,thk. Kemâl Yûsuf el-Hût, Mektebü’r-Rüşt, Riyad 1989, IV, 500 (no:22521); Süleymân b.Ahmed b.Eyyûb b.Mutayr el-Hamrî eş- Şâmî Ebû’l-Kâsım et-Taberânî(360/971), el-Mu’cemü’l-Kebîr, I-XXV, thk. Hamdî b.Abdu’l-Mecîd es-Selefî Mektbetü İbn Teymiyye, Kahire ty.,XIII, 63.(no:13130)

78

sebebiyle ihtilafa düşmeleri kaçınılmazdır. Hz. Peygamber'in, Kur’an ve Sünnet’te cevabını bulamadıkları konularda sahabeye verdiği ictihad izninde; hâkimin ictihad edip isabet ederse iki mükafât, hata ettiğinde ise bir mükâtın verileceğini

söylemesinin 79 de farklı görüşlerin ortaya çıkmasına sebep olacağı gayet açıktır.

Böyle olması, aslında büyük bir nimettir. İhtilafın tamamı kötü olsaydı şeriatın naslarda açıkça belirtilen ahkâmında da ihtilafın caiz olmaması gerekirdi. Nassta emsali caiz olan ihtilaf, ictihadda da elbette ki caizdir.80

Hucûrât Suresi'nde “Biz sizi kavimler ve kabileler olarak yarattık ki

tanışasınız.” 81

şekline tercüme edilen ayette ‘tanışasınız’ diye çevrilen kelime ‘tearafû’ dur. Tanıma, bilme anlamındaki marifetten gelir. O zaman doğal farklılığın nimet ve hayır olduğunu anlarız. Demek ki ihtilafın ilk iki boyutu, yani farklı olma ve farklı görme doğallığın, fıtratın gereğidir. İnsanların her konuda hep aynı şeyi görüp aynı şeyi anlamaları hayatı anlamsız kılar, çekilmez hale getirir. İslam doğal olanın korunmasını amaçlar. Çünkü İslam fıtrat dinidir. İhtilaf, fikir ortaya koymaya, anlamaya ve gerçeklerin ortaya çıkmasına da vesile olabilir. Fakat bir delile dayanmaksızın körü körüne insanlar arasında meydana gelen ihtilaflar ise nizaya, çatışmaya ve güç kaybına yol açabilir

“Allah ve Rasûlüne itaat edin, birbirinizle çekişmeyin; sonra korkuya kapılırsınız da kuvvetiniz gider. Bir de sabredin. Çünkü Allah sabredenlerle

beraberdir.”82

Aslında ayet nizanın olmamasının yolunu da gösterir: ‘Allah'a ve resulüne itaat. Hoşlanılmayan hususlarda sabır’.

Sahabe döneminden itibaren dinin furuya ait meselelerinde ihtilaflar meydana gelmiştir. Müslümanlar ashabın görüşlerini kendilerine delil alarak hayatlarında uygulamışlar ve bu ihtilaflar onlar için rahmet olmuştur.83

79

Buhari, “İ’tisâm”, 21.

80 Cessâs, Ahmet b.Ali Ebû Bekir er-Râzî (370/980), Ahkâmü’l-Kur’an, I-III, thk. Muhammed Sâdık el-Kamhâvi, Dâru’t –Turâsu’l-Arabî, Beyrut 1405, III, 314.

81 Hucurât, 49/13. 82 Enfal, 8/46. 83

İhtilaf; niza, tezâd, şikâk, iftirak ve tefrika’ya dönüşmedikçe her zaman kötü değildir. Hukuki ve iktisadi sahada usulüne uygun içtihat ve re’y farkları tabiidir. Ümmet bu ihtilaflardan yararlanacaktır.84

Mezhepler arası ihtilaflar öze, esasa ilişkin ayrılıklar değil, ana noktalar sabit kalmak kaydıyla delil ve yönteme bağlı olarak ortaya çıkan farklardır. Dolayısıyla bu tür ihtilaflar yerilmiş değil aksine bir zenginlik ve rahmet olarak telakki edilmiştir. Çoğu zaman her bir görüşün de fıkıh açısından muteber bir delili vardır. 85

Bu bağlamda Ebû Hanîfe ile İbn Ebî Leylâ arasında dinin temel meseleleri hariç ilmi, içtihada dayanan konularda ihtilaf olmuştur. Ancak siyâsî taassupla ilim birbirinden çok uzak şeyler olduğu halde, bilimin tarafsız ve bağımsız kuralları içinde büyüyen Ebû Hanîfe, Emevîlerin olumsuz ve hukuk dışı siyasetinden etkilenmiştir.86

Özellikle İbn Ebî Leylâ’nın Kûfe kadısı olmasından sonra verdiği kararları Ebû Hanîfe’nin eleştirmesi ve ders halkasında tartışmasından sonra olay siyasi boyut kazanmıştır. Ebû Hanîfe, Emevî ve Abbâsî yönetimine karşı bilimsel saygınlığını her zaman hissettirmiştir. Nitekim Kûfe kadısı İbn Ebî Leylâ’nın verdiği bazı fetvaları tenkit etmiş ve bu yüzden İbn Ebî Leylâ’nın şikâyeti üzerine çok kısa bir müddet fetva ve görüş beyan etmesi yasaklanmıştır. Bununla birlikte yönetim onun fetvalarından ve görüşlerinden bir şekilde faydalanma yoluna gitmiştir. 87

Ebû Cafer el-Mansur’un(158/775) Ebû Hanîfe’ye kadılık teklifinde siyasi bir maksadı olmayabileceği gibi, zayıf ihtimal de olsa bu şekilde Arap olmayan unsurları teskin edebileceğini düşünmesi de mümkündür. Ancak Ebû Hanîfe’nin hilâfet makamının, hatta bilim adamlarının ısrarına rağmen kadılık görevini kabul etmemesini tamamen siyasi ve politik bir davranış olarak kabul etmemiz gerekir. Çünkü Abbasi ve Emeviler’in olumsuz mevâli88 politikasını bilerek ve kendisinin de en azından bunun sosyo-politik ve psikolojik sıkıntılarını çeken birisi olarak hilâfet makamında görev alması, hilâfetin siyasal politikasını ve özelde onların mevâli 84 Karaman, Hayreddin, Hukuk Tarihi, 172.

85 Köse, Saffet, İslam Hukukuna Giriş, 129. 86

Doğan, İsa, “Ebû Hanîfe ’nin Dînî ve Siyasi Duruşu ”On Dokuz Mayıs Üniversitesi Dergisi,15.Sayısı, Samsun, 2006, 40.

87 Yaman, Ahmet “Siyaset Hukuk İlişkisi Bağlamında Ebû Hanîfe Dönemi”, İslâmi Araştırmalar ( Ebû Hanîfe Özel Sayısı), C 15,sy 1-2, Ankara 2002, 273-279.

88 Mevâli: Arap olmayan Müslüman halklar için kullanılan bir terimdir. Bkz. Yiğit, İsmail, “Mevâli” , DİA, IXXX, 424.

politikasını benimsemesi ya da en azından onaylaması anlamına gelirdi. Ancak hilâfetin görev tekliflerini neden geri çevirdiğinin gerçek sebeplerini tam olarak yüksek sesle ortaya koymadığını da söylemek mümkündür.89

Her ne kadar iki müçtehidin aralarındaki ihtilaf bazen niza boyutuna varmış olsa bile İbn Ebî Leylâ’nın günlük meselelerle ilgi verdiği fetvalar, Ebû Hanîfe ve öğrencileri tarafından ders halkalarında tartışılmıştır. Hanefi fıkıh ekolünün gelişmesine dolaylı da olsa katkısı olmuştur. Böylece, İbn Ebî Leylâ’nın içtihatları, Hanefi mezhebi’nin oluşumuna zemin hazırlayan Irak fıkhı içinde yer almıştır.90

Benzer Belgeler