• Sonuç bulunamadı

C. ARAŞTIRMA KONUSU İLE İLGİLİ TEMEL TERİMLER

II. BÖLÜM / EFSANE VE HALK HİKÂYELERİNDE VELÎLER

13. LOKMAN HEKİM

“Lokman kelimesinin İbrânîce veya Süryânîce olduğu belirtilmektedir. Kur’ân’da, Hazreti Lokman’la ilgili bilgiler aynı adı taşıyan sûrede onun iki defa ismen zikredilmesinden ve oğluna verdiği bazı öğütlerin naklinden ibârettir.

Hikmetli nasihatleriyle destanlaşan Hazret-i Lokman (a.s.), zâhirî ve bâtinî hekimlerin pîridir. Rivâyetlere göre Eyyûb (a.s.) ile akrabadır ve pek çok peygamberin hizmetinde bulunmuştur. Buna karşılık Câhiliye şiirinde ve kısas-ı enbiyâ başta olmak üzere bazı İslâmî kaynaklarda Lokman’a dair çeşitli rivâyetler yer almakta ve bu rivâyetlerdeki bilgilerin aynı adı taşıyan veya benzer niteliklere sahip farklı kişilere ait olduğu ve bunların birbirine karıştırıldığı ifâde edilmektedir.

Gerçekte biri Kur’ân’da zikredilen ve kendisine hikmet verilmesi sebebiyle Lokmânü’l-Hakîm (Lokman Hekim) diye marûf olan, diğeri ise Arap şiirinde Lokmân b. Âd olarak geçen iki kişinin mevcûdiyeti yanında zaman içinde muhtelif kişilere ait çeşitli özellikler de bu isim etrafında toplanmıştır. İslâm’dan önce Araplar arasında uzun ömrü, bilgeliği ve darb-ı meselleriyle temâyüz eden Lokman, Câhiliye dönemi şiirlerinde Hz. Hûd’un (a.s.) kavmine adını veren Âd’a nisbetle Lokmân b. Âd olarak geçmekte, ancak İslâmî kaynaklarda bu zatın Kur’ân’da zikredilen Lokman olmadığı belirtilmektedir. Hz. Lokman’ın Kur’ân’da örnek bir şahsiyet olarak takdim edilmesi onun Arap toplumunca bilindiğini göstermektedir. Lokman Hekîm, bir peygamber veya velîdir. Fakat İslâm âlimlerinin çoğu, onun peygamber değil, hikmet ve takvâ sahibi, tefekkür ehlî, sâlih bir zât olduğu kanâatindedir.

Lokman’ın ne kadar yaşadığı konusunda farklı rivâyetler vardır. Bu rivâyetlere göre Lokman, Allah’tan uzun ömür dilemiş, tercih kendisine bırakılınca Araplar’da uzun ömrün simgesi olan kartaldan hareketle yedi kartal ömrü kadar yaşamayı istemiştir” (Taberî, 2005: 223).

Ebû Hâtim es-Sicistânî uzun ömürlüler arasında Lokman’ı, Hızır’dan sonra ikinci sırada zikreder. Vefat ettiğinde Ahkâf’ta Hûd Peygamberin kabrinin yakınına defnedildiği söylenir. Yâkût, onun mezârının Taberiye gölünün doğu tarafında veya Remle’de, bir rivâyete göre de, Yemen’de olduğunu nakletmektedir. Abdullâh bin Ömer (r.a)’den de rivâyet edilen bir hadîs-i şerifte şöyle buyrulur: “Lokmân, peygamber olmayıp, ibâdet eden bir kuldu. Allahü Teâlâ, onu günâhlardan korudu. Çok tefekkür ederdi. Îmânı kuvvetli idi. Allâhü Teâlâ’yı sever, Allahü Teâlâ da onu severdi. Allahü Teâlâ, ona hikmet ihsan eyledi” (Kurtubî, 2015: 59-60).

Kur’ân-ı Kerîm’in Mekke’de nâzil olan 31. sûresi “Lokmân” adını taşımaktadır. Fakat bu sûrede Lokman’ın kimliğine dair bilgi bulunmadığı gibi Âd kavminden onlara gönderilen Hûd peygamberden bahseden diğer sûrelerde de onun adından söz edilmemektedir. Lokmân sûresinde, Lokman’a hikmet verildiği bildiril- mekte ve oğluna hitâben imân, ibâdet, ahlâk ve görgü kurallarının dâir öğütleri aktarılmaktadır.

13.1. Lokman Hekim’in Ölümsüzlük İlâcı ve İnsanlara Yardımcı Olması

Rivâyete göre Lokman’dan nübüvvetle hikmetten birini seçmesi istenince hikmeti tercih etmiş, hilâfet Dâvûd’a verilmiş, Lokman da ona vezir olmuştur (Kurtubî, 2005: 60) . İkrime el-Berberî ve Şa’bî onun nebî olduğunu söylemekteyse de Katâde b. Diâme, Mücâhid b. Cebr gibi âlimlere göre nebî değil hakîmdir (Taberî, 2005: 67).

Diğer bir yandan hakkında “Lokman Hekim Efsanesi” olarak geçen ve ölüm- süzlük iksirini bulmasının konu olduğu bir hikâyede yıllarca dilden dile kulaktan kulağa yayılarak günümüze kadar gelmiştir.

Çalışma esnasında tespit edilen efsaneler ve halk hikâyelerinde Lokman Hekim Hazretlerinin ölümsüzlük iksirini bulduğuna ve zor durumda olan insanlara özellikle hasta olan insanların derdine çâre olduğu üzerinde durulmaktadır.

Dr. Tuğrul Balaban tarafından hazırlanan “Amasya Efsane, Menkabe ve Memoratları” adlı çalışmasında “Lokman Hekim Hazretlerinin” ölüme çâre

bulduğundan, hastalıkların hangi dertlere devâ olduklarından bahsedilir. Bu örnekler şu şekildedir:

Lokman Hekim (I)

(Amasya-Vermiş)

1. Lokman Hekim bir bilge, Şahmeran da yılanların başıdır.

2. Padişahın oğlu benek benek şeklinde amansız bir hastalığa yakalanır. Yalnız Şahmaranı görenlerin vücudu böyle olurmuş.

3. Padişahın adamları, oğlu Şahmeran’ının kanını içerse iyileşir diye akıl verirler.

4. Padişah başkasının vücudunda da böyle benekler var mı diye herkesin Kapıkaya’dan belden üstü çıplak olarak geçmesini emreder.

5. Herkes geçer sadece Lokman haberi olmadığı için gelmez.

6. Lokmanın vücudunu açarlar ve aynı beneklerden onda da olduğunu görürler.

7. Lokman Hekim’e Şahmeran’ı nasıl yakalayacaklarını sorarlar o da Şahmeran’ın sütü çok sevdiğini söyler.

8. Sütün içerisine zehir katarak Şahmeran’a içirirler ve hayvanı yakalayıp Lokman Hekim’in sırtına yüklerler.

9. Şahmeran Lokman Hekim’e sen bana kötülük ettin ama ben sana iyilik edeceğim diyerek kendisini keseceklerini, kanını üç şişeye koyacaklarını anlattıktan sonra onun içmesi gereken şişeyi söyler.

10. Şahmeran’ının dediği gibi kanını üç şişeye koyarlar ve ilk olarak Lokman Hekim’e içirirler. Lokman Hekim Şahmeran’ın dediğini dinleyerek doğru şişedekini içer ve kalp gözü açılır. Diğer şişeleri içenler ise ölürler

11. Bu olaydan sonra Lokman Hekim nereye gitse geçtiği yerlerdeki çiçekler dile gelerek hangi dertlere deva olduklarını ona söylerler.

12. Lokman Hekim’in ölüme çâre bulduğunu öğrenen Cebrâil (a.s.) Künç köprü’de onu yakalar ve elindekilere vurarak ölümün sırrının yazılı olduğu kâğıtları Yeşilırmak’a atar.

13. Allah Cebrâil (a.s) ‘e Lokman’a ellemeyin, o büyük bir evliyâdır der” (Balaban, 2014: 84-85).

(Amasya-Vermiş)

1. Lokman Hekim ölümsüzlük ilacını bulur. 2. Cebrâil (a.s.) ile Künç köprü’de karşılaşır.

3. Cebrâil (a.s.) Bu sırlı bilginin insanlara ulaşmaması için Lokman Hekim’e (elindeki ilaca) tokat atar ve ilacı Yeşilırmak’a düşürür.

4. Künç Köprü’nün ayaklarında biten otlar bu ölümsüzlük ilâcı sebebiyle yaz kış yemyeşil kalmaktadır” (Balaban, 2014: 85).

Prof. Dr. Saim Sakaoğlu tarafından hazırlanan “Ercişli Emrah Hikâyesi”nin manzum kısmında Lokman Hekim Hazretlerine hatırlatmada bulunulmaktadır. Bu kısım şöyle geçmektedir: “Lokman Hekim, yaraları saran, hastalara şifâ dağıtan bir efsane kahramanıdır. Ne zaman yaşadığını, nerede gömülü olduğunu araştırmamıza gerek bile yoktur, çünkü her âşık ondan bir parça gibidir. Emrah da onun dostluğunu aramaktadır.

“Dostum Lokman Hekim olsa

Sarsam yarayı yarayı (Sakaoğlu 35/2)” (Sakaoğlu, 1987: 54-55).

Diğer bir tespit edilen hikâyede ise Muharrem Zeki Korgunal tarafından hazırlanan “Şah İsmail” hikâyesinde ise Lokman Hekim Hazretlerinin dertlere de-vâ olduğundan bahsediliyor. Ama hikâyenin içeresinde geçen dörtlükte ise “Lokman Hekim”’in bile derdine derman olamayacağından bahsediyor.

“Kolay gelir derdim dile Anlamaz lokman bile Acıyın Şah İsmail’e

Dönmeliyiz artık geri” (Korgunal, 1960: 11).

Faruk Rıza Güloğul tarafından hazırlanan “Yaralı Mahmut ile Nigâr” hikâyesinde ise Kanber ile Nigâr’ın karşılıklı atışması sırasında Cenâb-ı Hakk’a yalvararak bir Lokman Hekim Hazretlerini göndermesini istiyor.

ALDI NİGÂR

Öz lûtfundan bir ihsan yetiştir Arşın, kürsün cümle sAhibi sensin

Kerem eyle bir Lokmanı yetiştir” (Güloğul, 1943: 54).

Doğan Kaya tarafından hazırlanan Âşık Şenlik’in “Lâtif Şâh ile Mihriban Sultan” hikâyesinde tespit edilen hikâyenin manzum kısımlarda Lokman Hekim Hazretlerinin yine dertlere devâ olduğundan bahsediyor. Bu kısım şöyledir:

Aldı Lele:

“Leleyem, anlamışam söhbeti demnen seni, Eşge düçar edib hızr peyğember cannan seni Taparam me’şugeni gurtarram gemden seni,

Aparram loğmana, eler derdini çarasını” (Kaya, 2013:102).