• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: LĠMĠNOĠD KAVRAMI VE TURĠZM

2.2. Liminality (EĢiksellik) Kavramı

Van Gennep (1909) liminal kavramını tartışmaya açan ve insan yaşamındaki dönüm noktalarına eşlik eden seremonileri analiz eden ilk antropologdur. Gennep (1909) bunu “Rites of the Passage” olarak adlandırmıştır. Bir aşamadan diğerine geçiş; insanların adil olmayan, kötü denilebilecek, kutsal olmayan (profane) bir dünyadan daha iyi bir konuma geçişini ifade etmektedir. Yaşamın dönüm noktalarının seremonilerin ikinci aşaması olan liminality (Currie,1997:887) durumlar arasındaki evre, insanların bir yerden ayrılıp henüz bir başkasına ulaşmadıkları “araf”tır. Bu evre, geçiş ritinin eşiksel evresi olarak adlandırılır (Turner 1974).

Sağlam (2007), liminal dönemde ritlerin özel bir zamanda ve uzamda yapıldığından bahsetmiştir. Ritüel, bir geçiş sürecidir, bir eşiktir; ne eski ne yeni vardır orada. Belirsizlik, muallakta olmak bu aşamanın temel niteliğidir. Törene katılanlar eski statülerinden soyunmuş ama yeniyi de henüz kuşanmamışlardır (s:56-57). Çevik (2011) bir ritüelin eşik aşamasında iki şeyin yerine getirildiğinden bahsetmiştir (s:18);

“Birincisi, ritüele maruz kalanlar geçici olarak “hiç” olurlar, uç noktada kırılgan hale gelerek değişime açık olurlar. Kişiler geçmiş kimliklerinden ve sosyal dünyanın statülerinden sıyrılır, şu veya bu olmadıkları, şurada veya burada olmadıkları, bir sosyal kendilikten diğerine seyahatin ortasında oldukları bir zaman ve mekâna girerler. Bu zaman içinde, güçsüz ve kimliksizdirler. İkinci olarak, eşik aşaması boyunca, kişilere yeni kimlikleri kazınır ve yeni kimliklerinin gücü öğretilir. Biçim değiştirmeyi yerine getirmek için birçok yol vardır. Kişiler yemin edebilir, ilim öğrenebilir, özel eylemler öğrenebilir, korkutulabilir, sünnet edilebilir veya dövme yapılabilir. Kültürden kültüre, gruptan gruba, törenden törene değişen olasılıklar sayısızdır”.

Liminal evre, kişinin “ne orada, ne burada” olduğu ikircim ve belirsizlik yüklü bir durumu simgeler. Kişi ya da grup eski konumundan ayrılmış, ancak henüz yeni bir kimlik edinmemiştir. Bu evrede normal yaşama egemen olan davranış kuralları askıya

68

alınabileceği gibi, aşırı sert bir disiplin de uygulanabilir. Askerlerin ne sivil ne de asker sayıldığı acemilik evresi, kişinin ne bekar ne de evli sayıldığı nişanlılık evresi, balayı, cenaze töreni, çoğu toplumda erginlenme öncesi çocukların uzun süre tecrit edilip fiziksel acılara maruz bırakılması gibi örnekler verilebilir (Özbudun ve Uysal, 2012:184).

Emiroğlu ve Aydın “Antropoloji Sözlüğünde”, “liminaliti” kavramını eşik evresi olarak çevirmiş ve varoluş aşamalarının arasındaki belirsiz durum olarak yorumlamışlardır. Sözlükte, Van Gennep (1909) geçiş ritleri üstüne çalışmaları sırasında, erginlenmeden geçenlerin bir aşamadan ötekine geçerken içinde bulunduğu evrensel bir örüntü tanımlayarak, bu durumun beklendiğini, fakat meditasyon gerektiren liminal bir durum olduğunu ileri sürerek terimi antropolojiye sokmuştur. Sözlükte liminaliti kavramının zorluklarından birisinin gerçekten liminal yani belirsiz durumları tanımlamadaki belirsizlik olduğu vurgulanmıştır (Emiroğlu ve Aydın, 2003:555-556).

Ayrılma aşamasının tümünü veya sadece bir bölümünü içeren liminal aşamada mekânsal, geçici, toplumsal, manevi ve sosyal-ahlaki olmak üzere üç durum söz konusudur. Ritüel öznesi, tanıdık, bilindik olandan ayrıldığında sosyal bağlar ve ahlaki zorunlulukların yapısında veya ritüelde geçici değişimler olduğunda liminal bir alana liminal bir zamana girmektedir (Yang, 2000: 383-384). Turner‟ın liminality için belirlediği yirmi altı (26) kriter tablo 2.1‟de verilmiştir. Bu kriterler liminal kişinin liminal rolleri olarak tanımlanmaktadır (Turner, 1969:106-107).

Kottak (1991), “Cultural Antropology” adlı eserinde eşikteki insanların belirsiz bir yapıyı işgal ettiklerini ve zaman zaman sıra dışı beklentiler ve ayrımlar yaşadıklarını, sosyal ilişkilerini kestiklerini ifade etmiştir. Liminal dönemde, bireylerin geçmiş ve gelecek konumları göz ardı edilmekte hatta tersine çevrilmektedir. Liminality, sıradan yaşamın tersine dönmesi olarak düşünülebilir. Örneğin cinsel tabular yoğun olabilir veya aksine çok fazla teşvik edilebilir (s242-243).

69 Tablo 2.1

Liminality ve Normal Toplumsal YaĢam Arasındaki KarĢıtlıklar

LĠMĠNALĠTY NORMAL TOPLUMSAL YAPI

Geçiş Durum

Homojenlik Heterojenlik

Bütünlük Parça

Communitas (toplum eşitliği) Yapı

Eşitlik Eşitsizlik

Anonimlik Sistemlerin sınıflandırılması

Mülkiyet yokluğu Mülkiyet

Statü yokluğu Statü

Çıplaklık ya da tek tip giyişi Giysi farklılaşması Cinsel ölçülülük ya da aşırılık Cinsellik

Cinsiyet ayrımlarının azamileşmesi Cinsiyet ayrımlarının asgarileşmesi

Rütbe yokluğu Rütbe farklılıkları

Alçakgönüllülük Kibir

Dış görünüşü önemsememe Dış görünüşe özen

Zenginlik ayrımının olmaması Zenginlik ayrımı

Özveri Bencillik

Toplu uyum/itaat Yalnızca daha yüksek rütbelere boyun eğme

Kutsallık Dünyevilik/Laiklik-Sekülerlik

Kutsal öğretiler/yönergeler Teknik bilgi

Sesszilik / Suskunluk Konuşma

Hak ve yükümlülüklerin askıya alınması Hak ve yükümlülükler

Sürekli mistik gücün referans alınması Mistik güçlerin aralıklı olarak referans alınması

Gülünç, saçma Zeka

Sadelik / kolaylık Karmaşıklık

Acı ve ıstırabı kabulleniş Acı ve ıstıraptan kaçınma Heteronom ( Diğer bir şeyin etkisine bağlı olarak

faaliyet gösterme hali) Özerklik derecesi Kaynak: Turner, 1969:106-107

Eşiksellik (liminality) halini kavramsallaştıran Homi Bhabha10

(1990:292, akt. Derya, 2006:44), eşikte olanın temsil edilemeyen bir aralık hali olduğunu söyler. Turner Van Gennep‟den (1909) alarak kendi kuramsal yaklaşımına uyarladığı liminality evresini sosyal ve kültürel gerçekliği anlamlandırmak için bir analiz aracı olarak kullanmıştır. Liminal evredeki kişiler ne orada ne burada iki şeyin arasında muğlâk ve belirsiz bir durumdadırlar. Turner‟a (1996) göre, değişik toplumlarda, değişik sembollerle gösterilen belirsiz ve ayrımlanmamış özellikler gösteren kültürel ve sosyal geçişler vardır. Bu nedenle Turner (1996), eşikselliği, ölüm, rahim içinde olma, karanlık, biseksüellik, el değmemişlik, güneş ve ay tutulmasına benzetmektedir (s.95).

10

Homi Bhabha, (1990) “Dissemi Nation: Time, Narrative and the Margins of the Modern Nation”, Nation and Narration, London, Routledge, s. 292.

70

Honko (2006) liminality için” biz yapısal gerçeğe tekrar giriş yapmadan önce, tam bilincimizi kaybederken bizi kültür bloklarıyla karşı karşıya bırakan, işte budur” şeklinde bir açıklamada bulunmuştur. Hacılar, rahipler, rahibeler, yapıyı eleştirenler, yönetim kurulu üyeleri, karşı devrimciler, yazarlar, şairler, filozoflar, romancılar, bir grup tiyatroda, film dünyasında, karnavallarda, festivallerde kendini gösterenler marjinal liminality örnekleridir. 21. yüzyılda, vejetaryenler, yeni dinlerin çok büyük sayıdaki üyeleri, alternatif tıpçılar, hatta internet dünyası güçlü bir liminal karakter olabilir (Jones, 2005:5461-5462). Çevik‟in (2011) ifadesine göre eşik bir binanın veya odanın ne içerisi ne dışarısı olan, bir yer ile başka bir yeri bağlayan, kendi başına bir mekân olmayıp iki mekânı bir birine bağlayan, iki mekân arasında ince bir çizgidir. Yoldaşlarıyla bir bütün olduklarını hisseden eşik durumundaki insanlar kişisel ve sosyal farklılıkları bir kenara bırakır (s.19).

Ritüel ve tiyatro arasındaki farklara yer veren Özbudun ve Uysal (2012), bu sınırların statik olmadığını, tiyatro içinde yeni akımlar tiyatronun sınırını zorlarken, turizm, pazar ilişkilerinin yaygınlaşması, kitle iletişim araçlarının yaygınlaşması gibi küreselleştirici unsurların çoğu ritüeli gösteriye dönüştürdüğünden bahsetmektedirler. Buna örnek olarak ise, Konya‟da ki Mevlevi “Şeb-i Aruz” ayinlerini göstermişler ve ayininin gösteri mi, ayin mi olduğunu belirlemenin zor olacağını dile getirmişlerdir (Özbudun ve Uysal, 2012:183-184).

Liminal anlar, mutlu olunan haz alınan anlardır. Liminality, deneyimin ve oyunun bir tanımı olabilir. Bu oyunlar, fikirlerin bir oyunu, kelimelerin bir oyunu, sembollerin bir oyunu, metaforların bir oyunu olabilir. Her şey bu oyunların içinde gerçekleşmektedir (Turner, 1979:465-466). Turner (1979) liminality kavramını, ritlerin, ritüel süreçlerin veya sosyal statülerin tersine çevrilmesi olarak adlandırılmaktadır. Fakirin zengin olması, zenginin fakir olması ve kralların ve soyluların yer değiştirmesi gibi sadece hikayenin bir parçasıdır (s.467).

Kottak‟ın (1994) ifadesine göre liminality evresinin her zaman belirli özellikleri bulunmaktadır. Eşikteki insanlar ikircikli (kararsız) toplumsal konumlar işgal ederler. Normal toplumsal bağıntıları kesilmiştir. Olağan toplumsal yaşamdan bu kopukluk çeşitli zıtlıklarla belirlenebilir. Örneğin, Zambiya Ndembuları arasında şef, göreve gelmeden bir geçiş ritinden geçmek zorundadır. Eşiksellik süresi boyunca geçmiş ve

71

gelecekteki konumları görmezlikten gelinir, hatta tersine çevrilir. Hakaretlere uğrar, kendisine buyruklar verilir aşağılanır. Çoğunlukla bireysel olan görü arayışları ve Ndembu erginlenmesinin tersine, geçiş ritleri genellikle kolektiftir. Grup- sünnet edilecek çocuklar, biraderan ya da bacıyan erginlenmişleri, askeri karargâhtaki erkekler, yaz kamplarındaki futbolcular, rahibe olacak kadınlar ritlerden birlikte geçerler (s.389, çev., Altuntek ve diğ.2008:470-471). Turner‟e göre liminality, kişinin sıradan gündelik ve seküler ilişkilerden ayrılmasını işaret eden ölüm ya da öldürmenin ritüel metaforlarıyla başlayan, sembolik yeniden doğum ya da yasa ve ahlaki kodlarla karakterize olan toplumla yeniden bütünleşme ile sonuçlanan geçiş ritlerinin orta aşamasını karşılamaktadır (Şahin, 2008:281). Liminal alanın belirgin özellikleri şu şekildedir (Newell ve diğ., 2008:6);

 Geçicilik: Liminality tanım gereği sadece geçicidir, tıpkı bir takım gibidir. Takım üyesi sonunda bir hareket yapacağını bilir ama bu hareketin ne içereceği belirsiz olabilir.

 Belirsizlik: Liminal alan insanların tam olarak ne olduğunu anlamadıkları bir alandır. Bu bağlamda liminal özellik kültürel yapının veya sosyal oluşumun bir zorunluluğu olabilir.

 Özgürlük / Özgürlük formu: Liminal durumda insanlar, özgürce deneyimler yaşarlar. Çünkü sosyal yaşamın kısıtlamalarından uzaklaşmışlardır. Liminality iki anlamda özgürlük sağlar. Bunlardan birisi kurumsal yükümlülüklerin özgürlüğü, diğeri ise yeni sembolik bir dünyaya girmek için özgürlüktür.

 Topluluk: Liminal dönemin özellikleri güçlü bir toplum duygusunu teşvik etmektedir.