• Sonuç bulunamadı

3. AB KURUMLARI VE YASAMA FAALİYETLERİ

4.2 Tarihsel Olarak Denizcilik ile İlgili Geliştirilmiş Olan Hukuksal

4.2.6 Limanlar

4.2.6.3 Limanlardaki hizmet kalitesinin arttırılması

Komisyon, Konsey ve AP’ye gönderdiği 13 Şubat 2001 tarihli ve [COM (2001) 35] sayılı “Deniz limanlarının hizmet kalitesinin arttırılması” konulu tebliğinde 1997 yılında yayınlanmış olan yeşil kitabın limanlar ve denizcilik altyapısı ile ilgili başlattığı tartışmanın sonuçlarına yer vermiştir [95].

Söz konusu tebliğde öne çıkan en önemli tartışma konuları: Limanların trans-Avrupa ulaştırma ağlarına entegrasyonu, liman hizmetleri pazarına erişimin düzenlenmesi

102

için sistematik yaklaşım ve limanların ve liman altyapılarının kamusal finansmanı olmuştur.

 Limanların trans-Avrupa ağlarına entegrasyonu: AP ve Konseyin 23 Temmuz 1996 tarihli ve 1692/96/EC sayılı “Trans-Avrupa ulaştırma ağlarının gelişimi için ana hatlar” konulu kararı, bütünleşik ve çok modlu bir altyapı ağının kurulması için geniş bir çerçeve sağlamaktadır. Deniz limanları söz konusu ağlar içinde önemli role sahiptir. Bundan dolayı Komisyon, objektif kriterle belirlenen 300 limanla ilgili projeyi teklif etmiştir.

 Liman hizmetleri pazarına erişimin düzenlenmesi için sistematik yaklaşım: Liman hizmetleri ticari karaktere sahip olduğu için rekabete açık olmalıdır. Diğer taraftan kısıtlı arazi, gümrük işlemlerinin yerine getirilme zorunluluğu, deniz güvenliği ve çevrenin korunması gibi hususlar nedeniyle bazı liman hizmetlerinde erişimin kısıtlanmasının mantıklı ve kabul edilebilir sebepleri bulunmaktadır. Liman hizmetleri pazarına erişim ile ilgili olarak teklif edilecek bir direktifin (kamuoyunda “liman hizmetleri direktifi” olarak bilinen ve paydaşlar arasında yoğun tartışmalara konu olan direktif teklifi), söz konusu kısıtlamaları da göz önünde bulundurarak ve rekabetçi bir anlayışla, kolay anlaşılabilecek kuralları ortaya koyması gerekmektedir.  Limanların ve liman altyapılarının kamusal finansmanı: Rekabet açısından bakıldığında en önemli konulardan birisi kamu idareleri, liman işletmecileri ve liman hizmetlerini kullananlar arasındaki nakit akışının yapısıdır. Geçmişte limanların inşası ve işletilmesi devlet (bir başka ifade ile vergi mükellefleri) tarafından üstlenilen ve finanse edilen bir faaliyetken, yeni eğilim özel sektörün katkısının arttırılarak limanların daha ticari bir anlayışla işletilmesidir. Söz konusu belgede Komisyon, limanların kamusal finansmanına ilişkin bilgilere yer vermiş, özellikle devlet tarafından sağlanan imkanlardan hangilerinin devlet yardımı kapsamına girdiği ve hangisinin bu kapsamın dışında kaldığıyla ilgili kriterleri sıralamıştır. Komisyonun limanlardaki hizmetlerin kalitesinin arttırılmasına yönelik hazırladığı [COM (2001) 35] sayılı tebliğin operasyonel kısmını oluşturan “Liman hizmetleri pazarına erişim” konulu direktif teklifi, AB kurumları ve konunun sektörel paydaşları arasında uzunca bir süre tartışılmış ve 20 Kasım 2003 tarihinde AP tarafından reddedilmiştir. Komisyon 13 Ekim 2004 tarihinde, liman hizmetleri pazarına erişim konusunda liman içi ve limanlar arasındaki rekabeti düzenleyen yeni bir direktif

103

teklifi [COM (2004) 654 final] hazırlamıştır. Fakat hazırlanan yeni direktif teklifi de tartışmaları sonlandırmamış, AP tarafından reddedilmiş ve Komisyon tarafından 8 Mart 2006 tarihinde geri çekilmiştir.

Söz konusu direktif teklifinin başarısızlığının altında, AB kurumlarının kendi içindeki (Komisyon, Konsey ve AP) ve konunun paydaşları ile (özellikle Avrupa Limanlar Örgütü (ESPO), Özel Liman İşletmecileri Federasyonu (FEPORT), liman işçi sendikaları, vb.) olan fikir ayrılıkları yatmaktadır. Aslında tartışmaların geçmişi Komisyonun limancılık konusunda ilk ciddi çalışması olarak nitelendirilebilecek 1997 yılında yayınlanan yeşil kitaba kadar uzanmaktadır. Yukarıda ayrıntılı olarak açıklanan söz konusu yeşil kitapta Komisyon, “limanların altyapısının genel çıkarlar doğrultusunda kamusal kaynaklardan finanse edilmesi” şeklinde açıklanabilecek geleneksel yaklaşımını terkederek, “limanlar arasında adil rekabete dayanan, kullanan-öder prensibinin uygulandığı ve talep odaklı” bir yaklaşıma geçmiş ve liman hizmetleri pazarının sistematik olarak özelleştirilmesini savunmuştur. Söz konusu yaklaşım değişikliği, Avrupa liman idareleri tarafından muhalefetle karşılanmıştır. Bu aşamada AP ve bazı üye devletler de eleştirilerini dile getirmişlerdir. Tepkilere rağmen Komisyon liman hizmetleri direktifini yayınlamış, söz konusu direktif özellikle içerdiği işçi hakları ile ilgili maddeler nedeniyle işçi sendikaları tarafından da tepkiyle karşılanmıştır. Halihazırda özel teşebbüsün zaten yaygın olduğu İngiltere mevcut sistemine müdahale edileceği, genellikle liman idarelerinin ev sahibi olduğu kuzeybatı Avrupa ülkeleri ise lisans verme haklarının kısıtlanacağı endişesiyle bir kuzey ittifakı içinde teklife muhalefet etmişlerdir. Güney Avrupa ülkeleri ise direktifin mevcut kuzey-güney dengesizliğini (kuzey Avrupa limanları güney Avrupa limanlarına nazaran daha yüksek kapasite ve verimliliğe sahiptir) zaman içinde ortadan kaldıracak ve ulusal limancılık reformlarını gerçekleştirmelerine yardım edecek bir araç olduğu düşüncesiyle kuzey karşısında bir blok oluşturarak direktifi desteklemişlerdir [96].

Direktifin en büyük muhalifi olan ve limancılık sektörünü temsil eden ESPO ve FEPORT, liman hizmeti verme konusunda yetkilendirileceklerin sayısının sınırlandırılmasını ve yetkilendirme sürelerinin yapılan yatırımların geri dönüşünü mümkün kılacak şekilde yeterince uzun olmasını ve yetki süresinin uzatılması hakkının bulunmasını savunmuştur. Gemi ve yük sahiplerinin oluşturdukları gruplar (Avrupa Topluluğu Gemi Sahipleri Birliği (ECSA) ve Avrupa Taşıtanlar Konseyi

104

(ESC)) direktifin özelleştirmeler yoluyla limanlarda rekabeti arttırarak kendi çıkarlarına olumlu etki yapacağı görüşünü paylaşmış, ayrıca yüklerin taşıyan tarafından elleçlenebilmesi konusuna destek vermiş, bu konuda liman işçileri sendikaları ve liman işletmecileri ile çıkarları çatışmıştır. Bir başka grup, Avrupa Klavuz Kaptanlar Birliği (EMPA) ise klavuzluk hizmetlerinin gemilerin ve limanların doğrudan güvenliğini ilgilendirdiğini, kar amaçlı bir faaliyet olarak değerlendirilemeyeceğini belirtmiş, söz konusu hizmetlerin direktifin kapsamından çıkartılmasını savunmuştur [97].