• Sonuç bulunamadı

Anadolu‘nun öneminin takdir edilmemiĢ olması Latin devletinin felaketi olarak nitelendirilebilir. Boniface de Montferrat Anadolu‘yu bir tarafa bırakarak Selanik‘e gittiğinden, Bizans kuvvetleri burada I. Theodoros Laskaris‘in (1204-1222) etrafında toplandı. Ġlk adımlar son derece güç oldu. Eski devlet yapısı çözülmüĢtü. Philadelphia‘da Theodoros Mankaphas, Menderes Vadisi‘nde Manuel Mavrozomes, Milet yanında Sampson‘da Sabbas Asidenos hüküm sürüyordu. Baudouin‘in kardeĢi Henri de Flandre ve taksime göre Ġznik‘i alması gereken Kont Louis de Blois‘ın Ģövalyeleri 1204 yılının sonunda Anadolu arazisini ele geçirmek için sefere çıktılar. Bizanslılar da daha tam güçlerini toplayamadan bu güçlerle savaĢa girmek zorunda kaldılar. Hatta Theodoros Laskaris Poimanenon (Manyas) yakınlarında mağlup oldu ve Bithynia kentlerinin çoğu Latinlerin eline geçti. Ancak tam bu kritik anda Latin Ġmparatorluğu‘nun Balkanlar‘da uğradığı felaket Theodoros Laskaris‘in ve Bizans Devleti‘nin kaderini tamamen değiĢtirdi (Ostrogorsky 1991, 394).

13. yüzyıla geçilirken Batı Anadolu‘daki yıkım ve nüfus azalması yerel beylerin baskısıyla daha da artmıĢtır. Konstantinopolis‘in düĢmesi durumun daha da kötüleĢmesine yol açmıĢtır. Yerel güçler daha da güçlenmiĢ, ortamın belirsizliğinden yararlanan köylüler de tartıĢmalı arazilerin üzerine konmuĢlardır. I. Theodoros Laskaris‘in en büyük baĢarısı taĢradaki bu anarĢiye son vermek ve Türklerle görece dengeli ve değiĢmez bir sınır oluĢturmaktır (Angold 1975, 98).

1205 yılının baharında Philadephia‘yı elinde tutan Theodoros Mangaphas11

, Theodoros Laskaris‘in kardeĢi Konstantin ile Latinlere karĢı iĢbirliği yapıyordu. Bir baĢka yerel güç olan Savvas Asidenos ise Sampson‘u (antik Priene) ve aĢağı Menderes Ovası‘nı denetimi altında tutuyordu. Kendisi daha sonra Theodoros‘un hükümdarlığı sırasında hala daha Sampson‘un hakimi olarak görülmekte ve yerel güçler üzerinde önemli etkisi bulunmaktadır. Kraliyet ailesinden evlenmiĢ ve sadece tahttaki imparatorun kardeĢleri için kullanılan sevastokrator titriyle onurlandırılmıĢtır. Theodoros aynı titri 1204

yılından önce Menderes Vadisi‘nde geniĢ arazilere sahip Nikephoros Kontostephanos için de kullanmıĢtır. O da bölgenin yerel hükümeti üzerinde önemli bir etkiye sahipti. Bu iki örnek Theodoros Laskaris‘in yerel güçlerin desteğini sağlamak için malvarlıklarını onaylamak, yerel güçler üzerindeki etkilerini kabullenmek Ģeklinde yorumlanabilir. Sadakatleri ise yüksek unvanların verilmesiyle de daha sağlamlaĢtırılmıĢtır. Ayrıca yerel beylerin bu güçlerini dengelemek için Theodoros Laskaris ailesine dönmüĢ ve önemli askeri komutanlıkları aile bireylerine dağıtmıĢtır. Amcası Theodotos Phokas‘a Grand Dük ünvanını vererek Palatia bölgesine vali olarak atamıĢtır (Angold 1975, 61-2; Vryonis 1971, 131).

Theodoros Laskaris Batı Anadolu‘da egemenliğini, rakip Komnenoslara ve Anadolu küçük hükümdarlarına karĢı sağlamlaĢtırarak merkezi Ġznik olmak üzere yeni Bizans Devletini teĢkilatlandırmaya giriĢti (Ostrogorsky 1991, 395). Kendisi sadece Batı Anadolu‘daki Bizanslılar tarafından imparator olarak tanınıyordu ve henüz taç giymemiĢti. Bulgarlar arasında sürgünde olan Patrik Ioannes Kamateros‘u davet ederek ve onun desteğini alarak tahttaki konumunu güçlendirmek istiyordu ancak patrik bunu geri çevirdi ve kısa bir süre sonra da öldü (1206). Theodoros Laskaris iki yıl sonra Nikaia‘da patrik seçmek üzere bir konsil toplamıĢ ve Mikhail Autoreianos yeni patrik seçilmiĢtir. Bu patriğin ilk icraatı da Theodoros‘a taç giydirmek olmuĢtur. Bu tören aynı zamanda imparatorluğun üzerinde yükseldiği iki önemli kurum olan saray ve patrikliğin sürgünde de olsa yeniden ayağa kalktığının bir göstergesidir (Angold 1975, 13).

Latin iĢgali sonucu sürgünde kurulmak zorunda kalınan Nikaia (Ġznik) Ġmparatorluğu‘nun adı konulmamıĢ gerçek merkezi Nymphaion ve Smyrna olmuĢtur. Smyrna kenti ciddi onarımlar geçirmiĢ, Bizans Ġmparatorluğu‘nun ilk dönemlerindeki ekonomik, sosyal ve entelektüel düzeyle kıyaslanabilecek bir düzeye ulaĢarak büyük bir uluslararası ticaret limanına dönüĢmüĢtür (Ahrweiler 1965, 19, 34-35; Oikonomides 2005, 263).

Trabzon Komnenoslarını kuzeyde tutmayı baĢaran ve nehir vadilerindeki bağımsız beylerin egemenliğine son veren Theodoros Laskaris, 1211 yılının ilkbaharında Sultan Gıyaseddin‘i de yenmeyi baĢarmıĢ ve Anadolu‘daki Bizans siyasi denetiminin daha fazla parçalanmasını durdurmuĢtur (Vryonis 1971, 131). Ancak aynı yılın sonbaharında

Latin Ġmparator Henry de Flandre‘a karĢı, Rhyndakos kenarındaki savaĢı kaybetmiĢtir (15 Ekim 1211). Latin ordusu Pergamon ve Nymphaion‘a kadar ilerlemiĢ, sonuç getirmeyen küçük çatıĢmaların sonunda da Bizans ve Latin Ġmparatorluğu arasında sınırı belirleyen bir barıĢ antlaĢması yapılmıĢtır (1212).12

Latinler Anadolu‘nun Adramyttion‘a kadar olan kuzey batı ucunu muhafaza ettiler ve Selçuklu sınırına kadar olan geri kalan kısmı Ġznik Devleti‘ne bıraktılar (Akropolites 2008, 38-39). Bu arada Theodoros Laskaris bir filo oluĢturup Ġstanbul‘a saldırmayı düĢünse de13 ilerleyen süreçte Konstantinopolis‘teki Venedik podesta‘sı ile 1219 Ağustos‘unda Venediklilere Ġznik Devleti sınırları içinde tam ticaret serbestisi sağlayan bir anlaĢma yapıldı (Ostrogorsky 1991, 397-8).

I. Theodoros‘un hükümdarlığı sırasında Latinlerin ve Türklerin saldırılarına daha açık olan Nikaea‘daki darphane Magnesia‘ya taĢınmıĢtır. Böyle bir kararın ön koĢulu doğal olarak Theodoros‘un Philadelphia‘daki Theodoros Mangaphas‘ı, Menderes Vadisi‘ndeki Manuel Mavrozomes‘i ve Miletos yakınlarında Sampson‘daki Sabbas Asidenus‘u devre dıĢı bırakmıĢ olmasıydı (Hendy 1985, 446). Hendy ayrıca Philadelphia‘da da olası bir darphanenin varlığından söz eder.

I. Theodoros Laskaris‘in ardından tahta damadı III. Ioannes Vatazes geçmiĢtir. Poimanenon yakınlarında Latin ordusuna karĢı galibiyet kazanmıĢ ve Latinlerin Anadolu‘daki hemen tüm toprakları Ġznik Devleti‘nin hakimiyetine geçmiĢtir. 1125 yılında imzalanan barıĢ antlaĢması ile Latinler Anadolu‘da sadece Boğaz‘ın Anadolu kıyılarını ve Nikomedia civarını ellerinde tutabilmiĢlerdir. Ayrıca Ġznik donanması Lesbos, Khios, Samos ve Ikaria adalarını ele geçirmiĢ, Rodos ise imparatorun egemenliğini tanımak zorunda kalmıĢtır (Ostrogorsky 1991, 402).

I. Theodoros Laskaris sarayını Ġznik kentine yerleĢtirirken, ondan sonra tahta geçen III. Ioannes Dukas Vatatzes (1222-1254) imparatorluk sarayını Smyrna yakınlarındaki

12 Vryonis Theodors Laskaris‘in anlaĢmayı yenilgiden 3 yıl sonra, 1214 yılında sonuçlandırdığını belirtir (Vryonis 1971, 131). Angold ise ―olasılıkla‖ 1212 yılında Ģeklinde bir ibare kullanımıĢtır (Angold 1975, 111).

13 Ostrogorsky, Ġmparator Henri‘nin 13 Ocak 1212‘de Pergamon yakınlarındaki ordugahından gönderdiği bir mektubunda Theodoros Laskaris‘in böyle bir amacı olduğunu yazdığından bahseder (Ostrogorsky 1991, 397, dipnot 4).

Nymphaion‘a taĢımıĢtır (Ostrogorsky 1991, 397). Bu da Batı Anadolu kıyılarının kaderini önemli ölçü de etkilemiĢtir.

IV. Haçlı seferi öncesi Smyrna ve çevresindeki verimli topraklar oldukça iyi durumda bulunan bağımsız köylüler tarafından iĢlenmekteydi. Bu durum Ġznik Devleti‘nin kurulmasından sonra değiĢmiĢ ve bağımsız köylüler bölgeye adeta akın eden yeni toprak sahiplerine bağımlı hale gelmiĢlerdir. Bölgede 1204 öncesi uygulanmayan

pronoi sistemi I. Theodoros tarafından baĢlatılmıĢ, yönetici sınıfa toprak verilmiĢ ve bu

yeni uygulamalar da yapılsa değiĢiklikler getirmiĢt. Latin ĠĢgali öncesi Pantokrator Kilisesi‘ne ait olan Smyrna‘daki arazilerin iĢgal sonrası devlete geçmesi ve buraların da I. Theodoros tarafından Blateros‘a pronoia olarak verilmesi bu yeni duruma güzel bir örnek oluĢturmaktadır. Aynı arazi daha sonra Ioannes Vatazes tarafından yeniden kurulan Lembos Manastırı‘na verilmiĢtir (Ahrweiler 1956, 55).

Batı Anadolu‘nun 13. yüzyıldaki refahı tarım ve hayvancılığa yoğun bir Ģekilde yatırım yapan Laskaris imparatorlarının ekonomik politikalarına bağlanabilir. III. Ioannes Vatazes‘in kendi mülklerini düzgün bir Ģekilde iĢletmeyi iĢ edindiğini ve aynı Ģeyin diğerleri tarafından yapılmasına da büyük önem verdiğini kaynaklardan okumaktayız (Laiou 2002, 320). Yabancı kökenli lüks malların satın alınmasını halkına sakalayan Vatatzes, karısına kendi çiftliğinde satılan yumurtaların kazancıyla aldığı inci ve müceherlerle süslü bir taç hediye etmiĢtir ve kendisi bunu ―yumurta tacı‖ olarak adlandırmıĢtır. Vatazes ölümünden sonra Küçük Asya‘da yaĢayanlar tarafından bir aziz olarak görülmüĢtür (Ostrogorsky 1991, 410; Angold 1975, 31-32).

Konstantinopolis‘in düĢüĢü ve Ġznik‘teki sürgün, Bizanslıların Musevilerle aralarında koĢutluk kurmalarına yol açmıĢtır: Ġznik Babil iken Konstantinopolis Sion‘dur. Kurulan bir baĢka koĢutluk ise Perslere karĢı savaĢan Greklerdir. Bu bağlamda I. Theodoros Laskaris tarafından öldürülen Selçuklu sultanı I. Gıyaseddin Keyhüsrev, Xerxes ile özdeĢleĢtirilmektedir. 12. yüzyılda kendilerini basitçe ―Romalı‖ olarak adlandıran Bizanslı yazarlar için ―Helen‖ sözcüğünün kullanımı da yaygınlaĢmıĢtır. Oysa daha önceleri bu sözcük pagan anlamında kullanılmaktaydı. Ancak bu kullanım tamamen

Vatatzes‘ten sonra tahta çıkan imparator II. Theodoros Laskaris‘in, dört yıllık kısa hükümdarlığı sırasında politik yaĢamda önemli bir değiĢiklik olmamıĢtır. Babası gibi bilime özel bir ilgi göstermiĢ ve Nikephoros Blemmydes‘in öğrencisi olmuĢtur. Ayrıca onun döneminde Ġznik sarayını bir bilim merkezine dönüĢtürmüĢtür (Ostrogorsky 1991, 413). II. Theodoros, 1258 Ağustos‘unda 36 yaĢındayken ölünce Ġznik tacı henüz yedi yaĢında bulunan oğlu IV. Ioannes‘e geçti. Ayrıca henüz yedi yaĢında olan Ioannes‘e naib olarak Georgios Muzalon seçilmiĢti. Ancak daha II. Theodoros‘un ölümünün dokuzuncu gününde, düzenlenen tören sırasında Georgios Muzalon ve kardeĢleri kilisede bastırılarak mihrap önünde öldürüldüler. Naiplik de Mikhail Palailogos‘a aktarıldı. Kilise dahil olmak üzere bütün çevrelerce sevilen Mikhail Palaiologos megas

duks ve despotes‘liğe yükseltilmiĢ, ardında da 1258‘i 1259‘a bağlayan günlerde14

küçük Ioannes Laskaris‘in müĢterek hükümdarı olarak imparatorluk tacını takmıĢtır. Kısa bir süre sonra IV. Ioannes Laskaris, kör edildi ve VIII. Mikhail, Laskaris hanedanına son vererek bir anlamda Bizans tarihinin en uzun süreli hanedanı olan Paleologos Hanedanını kurmuĢ oldu (Ostrogorsky 1991, 413-6).

Ġznik imparatorları kilisenin karĢı çıkmasına rağmen bir yandan da Papalıkla Kilise Birliği için görüĢmeler yapıyorlardı. Bundaki amaç tüm Latin saldırganlığını önlemek ve baĢkenti daha kolay ele geçirmekti. Öte yandan her ne kadar görüĢmeler devam etse de III. Ioannes Doukas Vatazes (1222-1254) Latin karĢıtı bir politika güdüyor ve bu politikası da patrik II. Germanos tarafından destekleniyordu. Bir anlamda Kilise Birliği üzerine yapılan görüĢmeler Ġznik Ġmparatorluğu‘nun diplomasi tarihinde önemli ancak kısır bir bölümünü oluĢturmaktadır (Angold 1975, 15-16).

Bu süreçte Meandros Nehri‘nin güneyindeki Karia kıyıları, Ġznik Ġmparatorluğu‘nun bir parçasıydı ve en güneyde merkez Knidos yarımadasındaki Stadia idi (Angold 1975, 100, dipnot 30; Akropolites 2008, 54). Ancak bu bölge Konstantinopolis‘in yeniden ele geçirilmesinin hemen ardından Türklerin eline geçmiĢtir (Angold 1975, 100). Yine Laskarisler döneminde Smyrna‘da inĢa edilen donanmayla bu bölge ile Rodos arasında bir deniz gücü oluĢturulabilmiĢse de, denizlerin denetimi 1204‘ün hemen öncesinde

14 Mikhail Palaiologos‘un taç takma tarihi ile ilgili ayrıntılı tartıĢma için bkz. Ostorogorsky 1991, 413, dipnot 2.

olduğu gibi Venediklilerin ya da Bizanslı ve Ġtalyan denizcilerden oluĢan korsan filoların elindedir (Runyan ve Lewis 1985, 32).