• Sonuç bulunamadı

Bölüm II: Kavramsal ve Kuramsal Çerçeve

2.7.4. Süreç Yaklaşımı

2.7.4.2. Kurumsal Stratejiler

Süreç yaklaşımı kapsamında irdelenen akademik stratejiler, yükseköğretim kurumlarının temel işlevleri olan eğitim, öğretim ve araştırma hizmetlerine uluslararası bir boyut entegre etme amaçlı pek çok farklı etkinlikten oluşmaktadır. Yükseköğretim kurumlarında sunulan akademik program ve etkinliklere uluslararası bir boyut

kazandırmak, uluslararasılaşma sürecinin başarılı bir şekilde yürütülebilmesi için temel gereksinimdir. Yükseköğretimde uluslararasılaşmanın sağlanabilmesi için söz konusu gereksinimin yanı sıra kurumun uluslararasılaşmak için geliştirdiği stratejiler de

önemlidir. Çünkü uluslararasılaşma sürecinde akademik programlara ek olarak, kurumsal yapının unsurlarının da uluslararası bağlamda farkındalık kazanmaları gerekmektedir. Destekleyici bir kurumsal kültür ve uluslararası özelliği yüksek olan akademik programlar, yükseköğretimde uluslararasılaşma için en ideal olgulardır.

Kurumsal stratejiler temelde kurumun plan, politika ve kültürüne uluslararası bir boyut kazandırmaya dayanmaktadır. Bu kazanımlar kurumsal adanmışlık olgusunu gündeme getirmektedir. Uluslararasılaşma sürecinde kurumsal adanmışlığın yüksek olması, kurumun plan, politika ve kültürüne uluslararası bir boyut kazandırması anlamına gelmekte ve başarı olasılığını artırmaktadır. Diğer yandan yükseköğretimde sağlıklı bir uluslararasılaşma süreci için akademik stratejilerin yanı sıra kurumsal stratejilerin de aynı özenle izlenmesi ve birlikte yürütülmesi gerekmektedir.

Senato ve Üniversite Yönetim Kurulu Desteği: Rektör, dekan ve seçilmiş bazı öğretim üyelerinden oluşan senato ve yönetim kurulunun uluslararasılaşmaya ilişkin aldığı kararlar üniversitenin misyonuna göndermede bulunur. Kurumun üst düzey yetkilileri tarafından geliştirilen uluslararasılaşma eğilimli politikalar, üniversitede destekleyici bir kültürün oluşması açısından büyük katkı sağlar. Bu durumda üniversitenin tüm paydaşları uluslararasılaşma sürecine aktif olarak katılmaya daha istekli ve azimli olabilirler.

Akademisyen ve Personel Desteği: Bir kurumda yürütülen politikaların başarıya ulaşması büyük oranda işgörenlerin desteğine bağlıdır. Aynı şekilde bir üniversitede başarılı bir uluslararasılaşma süreci için akademik personelin desteği son derece önemlidir. Bu desteğin oluşması için üst düzeyde geliştirilen politikalar etkili olabilir. Diğer yandan uluslararası deneyimlemeleri teşvik eden bir üniversitede, bireyler deneyim kazandıkça sürece daha fazla destek sunabilirler.

Uluslararası İlişkiler Ofisi: Kurumsal stratejilerin en somut örneği olarak değerlendirilebilecek olan uluslararası ilişkiler ofisleri, uluslararaslaşma sürecindeki tüm etkinlikleri planlayan, programlayan ve düzenleyen bir yapıdadır. Bu yapı içinde çalışanlar, uluslararası alanda danışmanlık yapabilecek seviyede deneyimli olan kişilerdir. Son yıllarda uluslararasılaşmanın somut yansımalarından biri olarak uluslararası ilişkiler ofisleri, başta Yükseköğretim Kurulu olmak üzere tüm üniversitelerin kurumsal yapılarında faaliyet göstermeye başlamıştır.

Politika: Uluslararasılaşma süreci kapsamındaki etkinlik ve programların daha verimli ve düzenli yürütülebilmesi için çeşitli politikaların geliştirilmesi gerekmektedir. Bu politikalar koordine edici özellikleriyle uygulamalara yön verirken,

uluslararasılaşmaya ilişkin amaç ve hedefleri de açık bir şekilde tanımlar.

Uluslararasılaşma sürecinde yol gösterici bir niteliğe sahip olan politikalar, kurumun yönünü belirlemesi açısından önemlidir.

Ödül ve Teşvik Mekanizması: Bir kurumda uluslararasılaşmayı destekleyici bir kültür oluşturabilmek için uluslararası deneyim yaşamış personelin elde ettiği deneyimlere değer verip ödüllendirme yoluyla teşvikler sağlanması faydalıdır. Bu bağlamda uluslararası deneyime sahip bireylerin işe alınması, kariyer sürecinde ek puan verilmesi gibi teşvik politikaları geliştirilebilir.

İletişim: Uluslararası etkinlikler tüm paydaşlar tarafından sahiplenilmediği ve belli bir grup tarafından yürütüldüğü durumlarda kurumun kültürüne entegre edilemez. Bu durumda uluslararası etkinliklerin idari birimler, kampüs oturumları, gazeteler ya da bilgi notları gibi sağlıklı iletişim kanalları yoluyla tüm paydaşlara iletilmesi ve onların da sürece dahil edilmesi seçenekleri değerlendirilmelidir. Aksi takdirde belli bir grup tarafından yürütülen etkinlikler kurumun genelinden karşılık bulamaz. Diğer yandan informal iletişim, formal iletişimin vermek istediği mesajların tamamını eksiksiz bir şekilde veremediği için etkili bir yöntem değildir.

Yıllık Plan, Bütçe ve Değerlendirme: Yıllık plan ve bütçeye uluslararası bir boyut kazandırmak uluslararasılaşmanın kurumsallaştığının en önemli göstergelerindendir. Uluslararası boyuta sahip stratejik plan ve program, uluslararasılaşma çabalarının marjinallikten çok kurumsal bir özelliğe sahip olduğunu ve kaynakların en etkili şekilde kullanıldığını göstermektedir.

Uluslararasılaşmayı bir süreç olarak değerlendiren Knight (1994), bu sürece ilişkin geliştirmiş olduğu Uluslararasılaşma Döngü Modeli’nde genel olarak bir

yükseköğretim sisteminin özelde ise üniversitenin temel işlevlerine uluslararası, küresel ve kültürlerarası boyut kazandırırken izlenebilecek stratejilere değinmiştir. Akademik ve kurumsal stratejilerin genel bir değerlendirmesi ve modellemesi niteliğinde olan bu model, uluslararasılaşmayı döngüsel bir süreç olarak daha iyi kavramayı sağlayabilir.

Şekil 1. Uluslararasılaşma Döngü Modeli

Kaynak: Knight, J. (1994). Internationalization: Elements and checkpoints. Canadian Bureau for International Education. Ottawa, Canada. Research Monograph, No: 7.

Şekil 1’de görüldüğü gibi merkezde, genel olarak akademik ve kurumsal stratejiler bağlamında uluslararasılaşmayı destekleyici bir kurum kültürünün olması gerekmektedir. Bu kurum kültürü içinde hareket eden paydaşlar, uluslararasılaşma girişimlerini döngüsel hale getirebilirler. Uluslararasılaşma döngü modelinde her adım karşılıklı etkiye sahiptir. Örneğin, ilk adım olan farkındalığın artması, adanmışlığın artmasına sebep olurken aynı şekilde adanmışlığın artması da farkındalığı artırmaktadır. Diğer yandan uluslararasılaşmaya ilişkin teşvik politikaları farkındalığın artmasına, farkındalığın artması da teşvik politikalarının gelişmesine sebep olabilmektedir. Bu durum uluslararasılaşmaya ilişkin atılan bütün adımların birbirinden bağımsız olmadığını ve her sürecin olumlu ya da olumsuz sonuçlarının olabileceğini göstermektedir.

2.8. Riskler

Küreselleşme olgusunun doğurduğu ekonomik, teknolojik, kültürel ve bilimsel alanlardaki eğilimlerin yükseköğretim dünyasına önemli yansımaları olmuştur. Söz konusu yansımalar küresel bilgi toplumunun inşası sonucu, üniversitenin sahip olduğu uluslararası özelliğini gündeme getirmiştir. Bu durumda yükseköğretimde

Uluslararasılaşmayı Destekleyici Kültür

1. Farkındalık Uluslararasılaşmanın tüm paydaşlar için sağladığı faydalar

2. Adanmışlık Üst yönetim, yönetim kurulu, öğretim üyesi, personel ve öğrenciler 3. Planlama İhityaçları, kaynakları, öncelikleri, amaçları, stratejileri belirleme 4. Uygulama Akademik etkinlikler ve hizmetler Örgütsel faktörler Temel İlkeler 5. Denetim Kaliteyi yükseltme, girişimlerin sonuçlarını ve strateji gelişimini değerlendirme 6. Destekleme Personel ve öğrenciler için teşvik politikaları ve ödüllendirme

uluslararasılaşma olgusu önem kazanmış ve buna yönelik plan ve politikalar

geliştirilmiştir. Modern küresel dünyada yükseköğretimin uluslararasılaşması bir tercih olmaktan çok, zorunluluk haline dönüşmüştür (Jung, 2009). Yükseköğretimde

uluslararasılaşmanın getirilerine ilişkin yapılan değerlendirmeler, uluslararasılaşmanın adeta bir zorunluluk olduğunu göstermektedir. Ancak uluslararasılaşmanın avantajları yanı sıra dezavantajları ve riskleri de mevcuttur. Bu bağlamda yükseköğretimde metalaşma, ticerileşme, beyin göçü ve sıradanlaşma (McDonaldization), sahte diploma üretimi, kültürel erozyon ve millî kimlik kaybı en önemli riskler olarak

değerlendirilebilir. Uluslararası Üniversiteler Birliği’nin 2005 yılında 95 ülkede yaptığı araştırmada katılımcıların % 70’i, yükseköğretim kurumlarında akademik bütünlüğü ve program kalitesini sürdürmekteki en büyük sorunların yükseköğretimin ticarileşmesi, sahte diplomaların artması ve beyin göçü gibi nedenlerden kaynaklandığını

belirtmişlerdir (Knight, 2006b).

2.8.1. Metalaşma ve Ticarileşme

Küreselleşmenin eğitim hizmetlerinde ticarileşme, metalaşma ve özelleşmeyi savunan finans temelli ideolojisinin eğitim sektörüne etkileri arttıkça, yükseköğretimi yeniden yapılandırma istek ve ihtiyacı günden güne önem kazanmaktadır.

Yükseköğretimde uluslararasılaşma sürecinde imzalanan ve bilgiyi ticari bağlamda yasal olarak alınıp satılabilen, ithal ya da ihraç edilebilen bir konumda olmasını sağlayan The General Agreement on Trade in Services (GATS) Hizmet Ticareti Genel Anlaşması, öğretim hizmetlerinin piyasalaşmasını gündeme getirmiştir. Bu durum akademinin metalaşması (Robertson, 2006; Wilkinson, 2006; Furedi, 2002) ya da akademik kapitalizm (Slaughter & Leslie, 1997) olarak da değerlendirilebilir. Çünkü bilginin üretilip, rakip pazarlarda dağıtılmaya uygun olan ticari bir meta olarak kabul edilmesi piyasalaşmanın temel boyutlarındandır (Marginson & der Wende, 2007). Bir meta olarak öğretim, günümüzde kazanç odaklı bir sektöre dönüşmüştür (Gibbs, 2011). Kazanç odaklı olmak, beraberinde ticarileşmeyi getirmekte ve öğretim hizmetleri serbest piyasa ilkeleri temelinde Çevrimiçi Yükseköğretim Hizmetleri Şirketi (HE Online Ltd) gibi yapılanmalarla insanlık hizmetine sunulmaktadır. Sonuç olarak, yükseköğretim hizmetlerinin ticarileşmesi, kalite standartlarını sürdürme sürecinde de en büyük risk olarak görülmektedir (Healey, 2007).

Yükseköğretimin piyasalaşması kavramını kullanan sosyal bilimciler, öğrencilerin üniversiteler tarafından tüketici olarak görüldükleri fikrine göndermede bulunur.

Yükseköğretim sektörü piyasa retoriğini kullanmaya başladığından bu yana öğrenciyi merkeze koymakta ve onu tüketici olarak görmektedir. Söz konusu piyasa retoriğinde; girişimciliğe dayalı yönetim ilkeleri, eğitim yatırımından mümkün olan en fazla getiriyi sağlamaya çalışan öğrenciler, işte geçirilen en az zamanla maksimum gelire ulaşmak isteyen öğretmenlere değinilmektedir (Marginson, 1993). Geçmişte öğrencilerin üniversitelere yerleşmek için çok çabalarken bugün üniversitelerin öğrencileri kazanabilmek için rekabet içinde olması da piyasalaşmanın açık göstergelerindendir (Fox, 2002).

Piyasalaşma ya da piyasa odaklı olma, farklı perspektiflerden irdelenebilir. En temel anlamda piyasalaşma, yükseköğretim hizmetlerinin üretimi ve temininin koordinasyonu aşamasında pazar araçlarının kullanılması olarak tanımlanabilir. Yükseköğretimde piyasalaşma, ticarileşme ya da metalaşma olguları, pazar

ideolojilerinin ürettiği kavramlarla daha iyi şekilde anlaşılabilir. Pazar ideolojisi, en etkili mal ve hizmet dağıtımının ancak pazarda yapılabileceğini savunur (Djelic, 2006). Bu durumda küreselleşme sonucu oluşan yükseköğretim pazarı, eğitim program ve hizmetlerinin en etkili şekilde dağıtılabilceği yer olarak görülebilir.

Gelişmiş ülkelerde yükseköğretim, çeşitli ekonomik gerekçelerin ön plana

alınmasıyla birlikte ticarileşme ve metalaşmayla daha yakından ilişkili hale gelmektedir (Obamba, 2009; Teferra, 2008; Altbach, 2002). Bu durum ülkelerin yükseköğretime ayırdıkları bütçelerde kesintiye gitmeleri ve üniversitelerin söz konusu kesintileri öğrenci katkısıyla karşılamaya çalışmasından kaynaklanmaktadır. Özellikle kamu üniversitelerine ayrılan bütçelerdeki sınırlamalar (Munene, 2008), yabancı öğrenci alımı ya da eğitim programlarının ücret karşılığı sunulması gibi çeşitli politikalarla aşılmaya çalışılmaktadır.

Sonuç olarak, küreselleşme sonucu oluşan eğilimler, yükseköğretim hizmetlerinin ekonomik gerekçelere dayalı olarak ticarileşme ve metalaşma süreçlerini getirmiştir. Uluslararasılaşma ise bu süreçleri hızlandırmaktadır. Uluslararasılaşma kapsamında üniversiteler arası geliştirilen ortaklıklar, işbirlikleri ya da eğitim hizmetlerinin teknolojik gelişmelere dayalı olarak kolaylıkla denizaşırı ülkelere sunulabilmesi gibi fırsatlar ticari bir hizmet haline gelen eğitimi tüm dünyaya yaymaktadır. Eğitim

hizmetlerinin tüm dünyaya yayılması ilk bakışta olumlu karşılanırken, bu dağılımın adil olmadığı ve dezavantajlı grupları daha da dışladığı bilinen bir gerçektir.

Benzer Belgeler