• Sonuç bulunamadı

Kur‟an‟ın Anlamına Zenginlik Katması

Yedi harf ruhsatının öncelikle lehçe ve Ģivelerden kaynaklanan zorlukların aĢılması için tanınan bir kolaylık olduğu söylenebilir. Ancak uygulama aĢamasında verilen ruhsatın sınırlarının sadece telaffuzla sınırlı kalmayıp manaya da tesir ettiği gerçeğiyle karĢı karĢıya kalınmıĢtır. Bu durum elbette vahyin kontrolünde gerçekleĢmiĢtir. Bu çerçevede Hz. Peygamber; “azap âyetini rahmet, rahmet âyetini de azap kılmadıkça”282

ifadeleriyle mana üzerinde yaĢanacak değiĢikliğin hudutlarını açıkça ortaya koymuĢtur. Doğrusu ilk etapta bu ve bu anlama gelecek hadislerin; sözü edilen sınırlar içinde kalmak sûretiyle herkesin istediği gibi âyetleri farklı Ģekillerde okuyabileceği gibi bir sonuca kapı araladığı düĢünülebilir. Ancak bu türden hadisleri, konuyla ilgili diğer hadislerle birlikte değerlendirmek gerekir ki bu

280 Hicr, 15/9.

281 Demirci, Muhsin, Tefsir Usûlü, s. 122. 282

Ebû Dâvud, Vitir, 22; San‟ânî, el-Musannef, XI/219-220; Ahmed b. Hanbel, el-Müsned, IV/3; V/41.

82

durumda resmin tamamını görmek sûretiyle verilen ruhsatın hangi sınırlar dâhilinde olduğunu görmek mümkün olacaktır. Dolayısıyla kıraatler zıt anlamlara yol açmamak üzere Kur‟an‟ın manası üzerinde bir takım değiĢikliklere yol açmıĢtır. Kıraat ve tefsir âlimleri bu değiĢiklikleri belli baĢlıklar altında kategorize etmiĢlerdir.283

Buna göre kıraatler;

- Bazı müphem ve mücmel kelimelerin, kapalı ifadelerin açıklığa kavuĢturulması,

- Bazı âyetlerin yorumlanması ve manaya geniĢlik kazandırılması,

- Âyetlerden hüküm çıkarılması ya da verilen iki hükmün arasının birleĢtirilmesi,284

- Âyetlerdeki yanlıĢ anlamaların tashih edilmesi gibi konularda kıraatlerinden istifade edilmiĢtir.285

Sonuç itibariyle baĢta tefsir, fıkıh, kelâm ve nahiv ilmi olmak üzere birçok alanda, sahih ve Ģâz kıraatlerden de istifade edilmiĢtir.

IV. TEFSİRLE İLİŞKİSİ BAKIMINDAN KIRAATLER

Kur‟an âyetlerinin açıklanması Ģeklinde özetlenebilecek tefsir ilmi286 bu iĢlevini yerine getirirken birçok ilimden faydalanmıĢtır. Kur‟an Ġlimleri baĢlığı altında toplanan bu ilimlerin bazıları doğrudan bazıları ise dolaylı olarak âyetlerin anlaĢılmasına katkı sağlamıĢtır. Bu anlamda Kur‟an‟ın vahyi, nüzûlü, yazımı, okunması, tertibi, toplanması, çoğaltılması, hattı, kıraati, tefsiri, i„câzı, nâsih ve mensûhu, i„râbı, dil, üslûp ve belâgatı, âyet ve sûrelerinin birbiriyle ilgisi, muhkem ve müteĢâbihi gibi daha pek çok konu, doğrudan ya da dolaylı olarak Kur‟an

283 “Sahih Kıraatlerin Tefsire Etkisi” ve “ġâz Kıraatlerin Tefsire Etkisi” baĢlıkları altında bu konu geniĢçe ele alınacaktır.

284 Ġbn Sa‟d, Muhammed, et-Tabakâtu‟l-Kübrâ, Beyrut, 1957, II/357; Ġbnü‟l-Cezerî, en-NeĢr, I/28; Süyûtî, el-Ġtkân, s. 208; Zürkânî, I/147; Muhammed Sâlim Muhaysin, el-Kırâât ve Eseruhâ fî Ulûmi‟l-

Arabiy, Mektebetü‟l-Külliyyâti‟l-Ezherî, Kahire, 1984, I/34.

285 el-Kattân, Mennâ Halil, el-Mebâhis fî Ulûmi‟l-Kur‟ân, s. 247.

286 Tefsir kelimesi Arapçada, izhar etmek, keĢfetmek, kapalı bir Ģeyi açmak anlamına gelen "fesr" veya benzer bir anlama sahip “sefr” kelimesinden türetilmiĢtir. Terim olarak tefsir, yorum anlamında "Allah'ın kelamını açıklamak" veya “müĢkül olan lafızdan murad edilen Ģeyi keĢfetmek” demektir. Tefsir ilmi ise; Kur‟an-ı Kerim'in âyetlerini insanların anlayabileceği Ģekilde açıklayan, âyetlerde geçen kapalı lafızları çözüp izah eden ilimdir. Bkz. Ġbn Manzûr, Lisânu‟l-Arab, V/3412, “شغف” md.; Zehebî, Muhammed Hüseyin, et-Tefsir ve'l- Müfessirun, Daru Ġhyai't- Türâsi'l- Arabî, Beyrut, ts., I/14.

83

ilimlerinin katkısı sayesinde açıklığa kavuĢmuĢtur. Bu ilmin tarihî geliĢimi sözlü ve yazılı dönem olmak üzere iki aĢamada gerçekleĢmiĢtir. Yazılı dönemin ilk uygulamaları Hz. Peygamber‟e dayanır. Zîra nâzil olan âyetlerin geneli çoğu sahabî tarafından anlaĢılıyor olsa da, bazıları tarafından anlaĢılamamıĢ ve ilâveten izaha ihtiyaç duyulmuĢtur. Bu noktada tebliğ287

sorumluluğunun yanında tebyin288 ve tatbik289 görevleri de olan kutlu elçi devreye girmiĢ ve anlaĢılamayan âyetleri tefsir etmiĢtir. Tefsir kitaplarında buna dair pek çok örnekten söz edilebilir. Meselâ sahâbeden bazıları; “Ġman edip de imanlarına zulüm karıĢtırmayanlar; iĢte güven onlaradır ve doğru yolda olanlar da onlardır.''290

âyetinde geçen “zulüm'' kelimesini yanlıĢ anlamıĢ ve tedirgin olmuĢlardı. Bunun üzerine Hz. Peygamber onlara anladıklarının yanlıĢ olduğunu, burada zulümden kastedilen Ģeyin ''Ģirk'' olduğunu açıklamıĢtır.291

Bir baĢka örnekte Hz. Peygamber‟e, Ġsrâ sûresinde yer alan '' بِبمِ ادّٛسِ''292

ibaresinde kasdedilen Ģeyin ne olduğu sorulunca O (sav), bundan kastedilenin ''Ģefaat'' olduğunu belirtmiĢtir.293

Kaynaklarda daha pek çok örneği olan bu tür izahların bir bölümü ilk günlerden itibaren yazılmıĢ bir bölümü ise Ģifâhî yolla sonraki nesillere aktarılmıĢtır.

Kur‟an‟ın inmeye baĢladağı ilk günden itibaren O‟nu anlama çabaları devam etmiĢ ve oluĢan Ģartlara göre yeni bir takım çalıĢmalar yapılmıĢtır. Bunlardan biri de hicrî birinci asırda Ebû„l-Esved ed-Duelî‟in Kur‟an‟a, hareke anlamına gelen noktalama iĢaretlerinin konması çalıĢmasıdır. Bunun ardından ed-Duelî‟nin iki öğrencisi, Nasr b. Âsım ve Yahya b. Ya‟mer bu çalıĢmaları daha da geliĢtirmiĢ ve böylelikle ilk vahiy süreciyle birlikte oluĢan resmu‟l-Kur‟an‟dan sonra Ulûmu‟l-

287 Ankebût, 29/18; Mâide, 5/67

288 Nahl, 16/44; Ġbrahim 14/4. 289

Hz. Peygamber tebliği, tebyin sorumluluğunun yanında bir de tatbik görevi vardır. Bilindiği üzere namaz, hac gibi uygulamaya dayalı ibadetlerin öğretilmesinde en etkili yöntem bu ibadetlerin bizzat tatbik edilerek yapılmasıyla gerçekleĢir. Nebî (as) de tebliğ ve tebyinin yeterli olmayacağı konularda tatbik metodunu uygulamıĢtır. Meselâ, “Benim nasıl namaz kıldığımı görüyorsanız, siz de öyle kılınız." ya da “Hac menasikini benden alınız." gibi açıklamalar hep tatbike dayalı ifadelerdir. Bkz. Buhârî, Ezân, 18; Tirmizî, Hac, 38; III/216.

290

En‟am, 6/82. 291

Ġbn Kesîr, Tefsîru'l-Kur'âni'l-Azîm, Beyrut, 1969, II/153. 292 Ġsrâ, 17/79.

84

Kur‟an içinde önemli bir yeri olan Ġ‟rabu‟l-Kur‟ân ilminin temelleri atılmıĢtır.294 Bundan sonra ise diğer dinî ilimlerde olduğu gibi bu alanda da sistemleĢme hareketleri hız kazanmıĢ ve peĢi sıra en-Nâsih ve‟l-Mensûh, Vücûh ve Nezâir, Garîbu‟l-Kur'ân, MüĢkilü‟l-Kur‟ân. Esbâbu‟n-Nüzûl, Nazmu‟l-Kur'ân, Mecâzu‟l- Kur'ân, Mübhemâtu‟l-Kur‟ân, el-Ġstiğnâ fî Ulûmi‟l-Kur‟ân, Fedâilu‟l-Kur‟ân gibi birçok konu Kur‟an ilimleri içindeki yerini almıĢtır.295 Sayısı konusunda tam olarak ittifak edilemeyen296 Kur‟an ilimleri içinde ağırlığı olan önemli konulardan biri de Ģüphesiz kıraat ilmidir.

Kıraatler denince yeknesak bir yapıdan bahsedilmemekte, sahihi ve Ģâzıyla kendi içinde bölümlere ayrılan bir yapıdan söz edilmektedir. Dolayısıyla bu bölümleri tefsirle iliĢkilendirirken her birini ayrı ayrı baĢlıklar altında ele alıp incelemek gerekmektedir. Bu anlamda burada önce sahih kıraatlerin tefsirle olan iliĢkisi üzerinde durulacak, bir sonraki bölümde ise Ģâz kıraatlerin bu yönü ele alınacaktır. Her iki baĢlık altında yer verilecek örneklerde, yerine göre sahih ve Ģâz kıraatlerinin birbirleriyle olan iliĢkisine de yer verilecektir.