• Sonuç bulunamadı

2.4. Allah İle İnsan İletişiminde Kullanılan İletişim Yöntemleri

2.4.2. Kur’an’da Diyalog, Usul ve Üslup Çeşitleri

Kur’an içerisinde ilk insan ve ilk peygamber Hz. Adem’in yaratılışı esnasındaki diyaloglar başta olmak üzere insanın hem bu dünya hayatıyla ilgili hem de ahiret hayatındaki cennet ve cehennem ehlinin birtakım diyaloglarına varıncaya kadar pek çok örnek sunar. Kur’an diyaloglarında dini mesajların yanında diyalogun usul ve üslubuna dair ilkeler de önemlidir. Kur’an kendisinde bulunan değişik üsluplarla muhatapların ruhlarına hitap etmiştir. Kur’an muhataplarının seviyesine göre farklı eğitim metotlarını kullanmış, soru sorma, cevap verme, tartışma, kıssa anlatma, teşvik etme ve sakındırma vb. üsluplarla muhatabın dikkatini istediği konuya çekmiştir (Erdinçli, 2016: 83). Bu üsluplar kısaca açıklanacak olursa:

1. Soru-Cevap Üslubu: Bu yolla anlatım daha etkili kılınarak muhatabın anlama yeteneği pekiştirilmektedir. Soru-cevap üslubu; eğitim ve öğretim faaliyetlerinde çok önemli olduğundan, Kur’an bunu birçok ayette kullanmıştır. Kur’an’da Hz. Peygamber’e sorulan sorulardan bazıları, bizzat Allah tarafından cevaplanarak soruyu soranlara nasıl cevap vermesi gerektiği ifade edilmiştir. Örneğin Kadr suresi ayet 2 de Allah; “Kadir gecesinin ne olduğunu sen bilir misin?” şeklinde bir soru yöneltmekte; 3-5. ayetlerde de sorusunu; “Kadir gecesi, bin aydan hayırlıdır. O gecede, Rablerinin izniyle melekler ve Ruh (Cebrail), her iş için iner dururlar. O gece, fecrin doğuşuna kadar esenlik doludur” şeklinde yine kendisi cevaplamaktadır.

2. Kıssa Anlatma Üslubu: Kur’an’ın muhtevası içinde önemli yer tutan anlatımlardan birisi; geçmiş milletler, peygamberler ve bazı önemli tarihi olayları anlatan kıssalardır. Kur’an’da bu kıssaların yer almasının sebebi; geçmiş kavim ve

31

milletlerin başına gelenlerden ibret alınması ve geçmiş peygamberlerin mücadelelerini öğrenmektir.

Fil suresi 1-5.ayetler, Meryem suresi 42-50. ayetler, Hz. Musa’nın kıssasının konu edildiği Taha suresi 9. ayetten başlayarak 99’a kadar olan ayetler; Necm suresi 50-52. ayetler kıssa anlatma üslubuna örnek teşkil etmektedirler. Bunlardan Fil suresi 1-5.ayetlerde anlatılan kıssa; “Rabbin fil sahiplerine neler etti, görmedin mi? Onların kötü planlarını boşa çıkarmadı mı? Onların üstüne ebabil kuşlarını gönderdi. O kuşlar, onların üzerlerine pişkin tuğladan yapılmış taşlar atıyordu. Böylece Allah onları yenilip çiğnenmiş ekine çevirdi” şeklindedir. Bu kıssada aynı zamanda “soru-cevap üslubu da” kullanılmıştır.

3. Tartışma Üslubu: Kur’an muhataplarını birtakım hakikatlere iman etmeye ikna için birtakım tartışma konuları başlatır ve sonucunda muhataba kazancı veya kaybedeceği son hatırlatılır. Nahl suresinin 125. ayetine göre; ortaya konulacak bir tartışmada muhataplara karşı takip edilecek üç esas vardır:

- Bilge insanlara yönelik olarak Allah yoluna hikmetle davet etmek,

- Henüz fıtratları bozulmamış olanlara yönelik olarak muhatapları güzel öğütle davet etmek,

- İnsanın, gururlu ve inatçı bir varlık olduğu gerçeğinden hareketle muhatapları kırmadan, incitmeden ikna edici bir üslup kullanmak suretiyle gerçeği tebliğ etmek.

Yasin suresi 14-17. ayetlerde tartışma üslubuna örnek olarak verilebilir. Bu ayetlerde; “İşte o zaman biz, onlara iki elçi göndermiştik. Onları yalanladılar. Bunun üzerine üçüncü bir elçi gönderdik. Onlar: Biz size gönderilmiş Allah elçileriyiz! dediler. Elçilere dediler ki: Siz de ancak bizim gibi birer insansınız. Rahman, herhangi bir şey indirmedi. Siz ancak yalan söylüyorsunuz. Elçiler dediler ki: Rabbimiz biliyor; biz gerçekten size gönderilmiş elçileriz. Bizim vazifemiz, açık bir şekilde Allah'ın buyruklarını size tebliğ etmekten başka bir şey değildir dediler” şeklinde tartışma örneği yer almaktadır.

4. Açıklama Üslubu: Bu üslup, genelde insanların bilgi sahibi olmadığı Allah (cc), ibadet, ahiret halleri, dirilme, iman ve haşr gibi gaybi konulardaki konuşmalardır. Bu tür diyaloglarda yüce yaratıcının Hz. Peygamber’e “de ki” gibi ifadelerle başladığı görülmektedir.

32

Ali İmran suresi 31-32. ayetler; Araf suresi 29 ve 33. ayetler; Kafirun suresi1- 6. ayetler; Isra suresi, 110 ve İhlas suresi 1-4. ayetler açıklama üslubuna örnek gösterilebilir. Ali İmran 31 ve 32. ayetlerde yer alan; “De ki: “Eğer Allah’ı seviyorsanız bana uyun ki, Allah da sizi sevsin ve günahlarınızı bağışlasın. Çünkü Allah çok bağışlayandır, çok merhamet edendir” De ki: “Allah’a ve peygambere itaat edin.” Eğer yüz çevirirlerse şüphe yok ki Allah inkarcıları sevmez.” ifadeleri açıklama üslubundadır. Bu iki ayette de peygamberin dindeki konumu hakkında açıklayıcı bilgi var. Birincisinde Hz. Peygamber’e uyulması gerektiği belirtiliyor. İkincisinde ise peygambere itaat, Allah’a itaatle birlikte zikredilip, peygamberin konumu daha kuvvetli açıklanmaktadır.

5. Tekrar Üslubu: Kur’an’da pek çok konu tekrar sayesinde muhatabın zihninde yer tutar. Böylece muhatap konuyu iyice benimser ve kolayca hatırlar. Tekrar üslubu ile Nebe suresi 4-5 ayetler; Tekasür suresi 3-4. ayetler ve Rahman suresi 13-78. ayetlerde karşılaşılmaktadır.

Rahman suresinde her ayetten sonra “O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” sorusu tekrar edilmektedir. Örneğin “Allah insanı, pişmiş bir çamura benzeyen bir balçıktan yarattı?” ayetinden sonra, “O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” ayeti gelmektedir ve bu ayet daha sonraki her ayeti takiben tekrar edilmektedir. Yine bir diğer örnekte; “(acı ve tatlı) iki denizi salıverdi birbirine kavuşuyorlar” ayetinden sonra, “O halde, Rabbinizin hangi nimetlerini yalanlıyorsunuz?” ayeti tekrar edilmektedir.

6.Tasvir Üslubu: Kur’an tasvir metoduyla evrensel mahiyetteki tarihi olayları ders ve ibret için dini irşat yönünden canlı ve hareketli bir şekilde muhataba sunmaktadır. Bu metot, insana sadece olayları değil aynı zamanda insandaki psikolojik halleri ve tabiatındaki bazı duyguları tablo gibi seyrettirmektedir.

İnsanın yaratılışının tasvir edildiği Mü’minun suresi 12-14. ayetler, tasvir üslubuna örnek oluşturmaktadır. Bu ayetlerde; “Andolsun biz insanı, çamurdan (süzülüp çıkarılmış) bir özden yarattık. Sonra onu sağlam bir karargahta nutfe haline getirdik. Sonra nutfeyi alaka (aşılanmış yumurta) yaptık. Peşinden, alakayı, bir parçacık et haline soktuk; bu bir parçacık eti kemiklere (iskelete) çevirdik; bu kemikleri etle kapladık. Sonra onu başka bir yaratışla insan haline getirdik. Yapıp yaratanların en güzeli olan Allah pek yücedir” denilmektedir.

33

7. Teşvik Üslubu: Bu üslup, son ilahi hitabın muhatabı olan insanların iç dünyalarına, akıl ve duygularına hitap etmenin bir yoludur. Burada genelde muhatabı istenilen yöne çekmek için onu duygusal ve mantıksal olarak önceden hazır hale getirme hedefi yatmaktadır. Bakara suresi 195. ayet örnek olarak verilebilir; “Allah yolunda harcayın. Kendi ellerinizle kendinizi tehlikeye atmayın. Yaptığınızı güzel yapın; Allah güzel yapanları sever”

8. Sakındırma Üslubu: Kur’an, muhataplarından emir ve yasaklarına uyma konusunda dikkatlerini çekmek için bazen onları birtakım duygu ve düşüncelerden sakındırmaktadır. Hucurat suresi 6 ve 12. ayetlerde sakındırma üslubunun kullanıldığı görülmektedir. Bu iki ayette; “Ey iman edenler! Eğer bir fasık size bir haber getirirse onun doğruluğunu araştırın. Yoksa bilmeden bir topluluğa kötülük edersiniz de sonra yaptığınıza pişman olursunuz. Ey iman edenler! Zannın çoğundan kaçının. Çünkü zannın bir kısmı günahtır. Birbirinizin kusurunu araştırmayın. Biriniz diğerinizi arkasından çekiştirmesin. Biriniz, ölmüş kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı? İşte bundan tiksindiniz. O halde Allah'tan korkun. Şüphesiz Allah, tevbeyi çok kabul edendir, çok esirgeyicidir” ifadeleriyle insanlar kötülüklerden sakındırılmak istenmektedir.

9. Karşılaştırma Üslubu: Karşılıklı konuşmaların bazılarında muhatabı ikna etmek için birtakım karşılaştırmaların yapıldığı görülmektedir. Bu tür üslubun genelde müşrikler ve Ehl-i Kitab’a yönelik olduğu görülmektedir. Karşılaştırma üslubunu Muhammed suresi 1-3. ayetlerde görmek mümkündür. Bu ayetlerde; “İnkar edenlerin ve Allah yolundan alıkoyanların işlerini Allah boşa çıkarmıştır. İman edip yararlı işler yapanların, Rableri tarafından hak olarak Muhammed'e indirilene inananların günahlarını Allah örtmüş ve hallerini düzeltmiştir. Bunun sebebi, inkar edenlerin batıla uymaları, inananların da Rablerinden gelen hakka uymuş olmalarıdır. İşte böylece Allah, insanlara kendilerinden misallerini anlatır.” sözleriyle “inkar edenler” ile “iman edenler”in karşılaştırması yapılmaktadır.

10. Dikkat Çekme Üslubu: Kur’an’da yüce yaratıcı, insanları kendilerine getirme için, yer, gökler, hayvanlar, gece, gündüz vb. olay ve durumlara dikkat çekerek onları hak yola davet etmektedir. Aslında Kur’an, dikkat çektiği bu varlıkların nasıl yaratıldığından çok niçin yaratıldığına, vazifelerine ve yaratılış

34

gayelerine değinip, insanları bu varlıkların yaratıcısı Allah’a ulaştırma amacı taşımaktadır.

Şems suresi 1-10.ayetlerde: Güneşe ve kuşluk vaktindeki aydınlığına, güneşi takip ettiğinde aya, onu açığa çıkarttığında gündüze, onu örttüğünde geceye, gökyüzüne ve onu bina edene, yere ve onu yapıp döşeyene, nefse ve ona birtakım kabiliyetler verip de iyilik ve kötülüklerini ilham edene yemin ederim ki, nefsini kötülüklerden arındıran kurtuluşa ermiş, onu kötülüklere gömen de ziyan etmiştir.” ifadeleriyle güneşe, aydınlığına, aya, gündüze, geceye, gökyüzüne dikkat çekilmiştir.

11. İkna Üslubu: İkna üslubu Kur’an’da farklı şekillerde kullanılmıştır. İnsanlar; şahsiyetlerle; duygularla ve akli ve mantıki çıkarımlarla ikna edilmeye çalışılmıştır. İkna üslubuna “De ki: Kör olanla, gören bir olur mu? Yine de düşünmeyecek misiniz?” mealindeki En’am suresi 50. ayet ile “Şüphesiz sizler (yolculuklarınız sırasında) sabah akşam onların (harap olmuş) yurtlarına uğrayıp duruyorsunuz. Hala düşünmeyecek misiniz?” mealindeki Saffat suresi 137-138. ayetler örnek olarak verilebilir.

İletişimde alıcının inanç, tutum ve davranış değişikliği hedeflendiğinde ikna üslubu önemli bir unsurdur. Yaratıcı olan Allah, yarattığı kullarının bireysel özelliklerini, yeteneklerini ve ihtiyaçlarını en iyi bilen olması hasebiyle insanları zorlayarak değil ikna yani inandırma yolu ile de mesaj vermeyi seçmiştir. İkna, Arapça bir kelime olup, “kanea” kökünden gelmektedir ve razı olmak, birini bir şeye razı etmek, inandırmak anlamlarına gelir. Türkçeye de inandırma, kani kılma, razı etme, kanaat getirmek, bir şeyin doğruluğundan emin olarak ona kanaat getirerek inanmak anlamında kullanılmaktadır (Sarı, 1980; Devellioğlu, 1978).

12. Somutlaştırma Üslubu: Kur’an’ın muhataplarına birtakım hakikatleri yerleştirmek için soyut kavramları veya gelecekle ilgili haberleri somutlaştırarak sunmasıdır. Kur’an’da insanlar için Rab, cennet, cehennem, diriliş, sadaka, zekat vb. hakikatler bazı canlandırma ve tasvirlerle somutlaştırılmaktadır. Tevbe suresi ayet 72 ile Fatır suresi 33.ayet somutlaştırma üslubu dikkat çekmektedir. Tevbe suresi 72. ayetde; “Allah mü'min erkeklere ve mü'min kadınlara, ebedi olarak kalacakları, içinden ırmaklar akan cennetler ve Adn cennetlerinde çok güzel köşkler vadetti. Allah'ın rızası ise, bunların hepsinden daha büyüktür. İşte bu büyük başarıdır”

35

ifadesi yer alırken; Fatır suresi 33. ayetin meali; “Onlar, Adn cennetlerine girerler. Orada altın bilezikler ve incilerle süslenirler. Oradaki elbiseleri de ipektir” şeklindedir.

13. Hitap Üslubu: Kur’an, birçok ayette farklı muhataplara değişik şekillerde seslenmiştir. Kur’an, akla ve kalbe hitap ederken; sadece mantıki ya da sadece duygusal hitaplarda bulunmaz. Hitaplarında bazen akla, bazen de duygu ve kalbe hitap ön plandadır. Hitap üslubunun örneklerini Hucurat suresi 6-13. ayetler ile Lokman suresi 15. ayette görmek mümkündür. Bu örneklerden Lokman suresi 15. ayetin meali; “Yavrucuğum! Yaptığın iş (iyilik veya kötülük), bir hardal tanesi ağırlığında bile olsa ve bu, bir kayanın içinde veya göklerde yahut yerin derinliklerinde bulunsa, yine de Allah onu (senin karşına) getirir. Doğrusu Allah, en ince işleri görüp bilmektedir ve her şeyden haberdardır” şeklindedir. Hucurat suresinde ise; 6. ayette “Ey iman edenler’ hitabı ile başlanır ve takip eden birkaç ayette hitap tekrarlanır. Yine Hucurat suresi 11. ayette,” Ey iman edenler! Bir topluluk bir diğerini alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Kadınlar da diğer kadınları alaya almasın. Belki onlar kendilerinden daha iyidirler. Birbirinizi karalamayın, birbirinizi (kötü) lakaplarla çağırmayın. İmandan sonra fasıklık ne kötü bir namdır! Kimde tövbe etmezse, işte onlar zalimlerin ta kendileridir” ifadeleri ile hitap üslubu kullanılırken, aynı zamanda toplumsal ilişkileri düzenleyici ayetlere bir örnek olarak dikkati çekmektedir.