• Sonuç bulunamadı

4. ESERLERİ

3.8. İ’cazu’l-Kur’an

‘İ’caz’ kelimesi sözlükte ‘acze düşürmek, âciz bırakmak’ manasında bir mastardır. ‘Mucize’ de bu kökten türemiş, etken ortaçtır ve peygamberlerin, hasımlarını benzerini getirmekten âciz bıraktıkları şey anlamındadır. Kur’an’ın i’cazından maksat da, ‘onun, bütün insanları, kendi benzerini getirmekten âciz bırakması’ demektir.539

el-Hatîb, Kur’an’ın i’cazî özelliklerinden bahsetmeye önem vermiş, tefsirinde yer yer Kur’an’ın i’cazını ortaya koyan yönleri ifade etmiştir. Hatta müfessir, Kur’an-ı Kerim’in i’cazı konusunda, İ’câzu’l-Kur’an (2 cilt-1964) ve el-İ’câz fî Dirâsati’s-

Sâbikîn (Kahire-1974) adlı müstakil bir kitap da kaleme almıştır.540

Abdulkerim el-Hatîb, 1964 yılında yayınladığı İ’câzu’l-Kur’an adlı eserinin ikinci bölümünde, i’câz için yeni bir anlayış diye nitelendirdiği fikrini açıkladı. Buna göre i’caz’ın dört yönü bulunmaktaydı.541

“Bunların ilki, Kur’an’ın mutlak hakikat (es-sıdk el-mutlak)le ilgilenmesi gerçeğidir. O, bütün evrensel, dinî ve günlük realiteleri ele alır ve onları insanlığa sunar. İkincisi, yüce bir kaynaktan gelmesi sebebiyle Kur’an’ın sahip olduğu otoriter niteliktir. Kur’an hiçbir şekilde engellenemeyen ve yıldırılamayan, her şeye sahip ve her şeyi kontrol eden, her şeyden üstün ve her şeyi sınırlandıran bir kimsenin hitabıyla insanlara hitap eder.

537

Örnekler için bkz. A.g.e., c. I, s. 181; c. III, s. 957, 1072; c. IV, s. 12, 36, 46, 51, 313; c. V, s. 682, 760; c. VI, s. 881, 913, 916, 920, 928, 971; c. VII, s. 99, 107...

538

Bkz. A.g.e., c. XII, s. 1204.

539

Demirci, Tefsir Usulü ve Tarihi, s. 148; Mennau’l-Kattan, Mebahis fi Ulumi’l-Kur’an, Beyrut, 1986, s. 126.

540

Bu eser hakkındaki ayrıntılı bir tanıtım için bkz. Arş. Gör. Hüseyin Akyüzoğlu, el-İ’câz fî Dirâsâti’s- Sâbikîn, SÜİFD, yıl: 2009, sayı: 19, s. 229-236.

541

Üçüncüsü de, Kur’an’ın ortaya koyduğu ve Hatîb’e göre nazma eşit olan ifade

güzelliği (hüsnü’l-eda)dir. Bu da gayet mükemmel ve güzel bir şekilde sunulan zengin

düşünceler vasıtasıyla onun sergilediği üslup ve terkip özelliğidir. O, âlimlerden birçoğunun, Kur’an’ın eşsizliğinin yegâne tezahürü şeklinde görerek uzun uzadıya ilgilendikleri bu özelliğin, i’cazın bir boyutu olduğunu ifade etmektedir.

Dördüncü boyut da, Kur’an’ın manevî dünyasıdır. Çünkü o, Allah’ın emri (talimat, hüküm, yargı, irade)ni ifade etmekte; kelâma intikal edip lafızlara giydirilen ve Onun Ruhu’ndan kaynaklanan ruhanî bir özellik göstermektedir.”542

Abdulkerim el-Hatîb, Kur’an-ı Kerim’in İslam şeriatının kaynağı olduğuna dikkat çeker ve onun ebediyete kadar devam edecek olan bir düstur olduğunu vurgular. Kur’an-ı Kerim, İslam’ın başlangıcında müslümanları her şeyden müstağni kılmıştı. Dinleri ve dünyaları hakkında onun ilham ve işaret ettiği şeylerin dışında bir şey almamışlar, dedikten sonra kavlî ve fiilî sünnetin de aynı konumda mütalaa edileceğini, zira sünnetin Kur’an’ın açıklayıcı bir tatbikatı olduğunu belirtir.543

O, Kur’an-ı Kerim’in, nazmı ve manası açısından olduğu gibi lafızları ve şekli açısından da mucizevî olduğu görüşündedir.544 Örneğin,

ا ﻞﻌﺟ ﻦﻣاَ َ َ ْ ﱠَ

ﻷَ

ﺧ ﻞﻌﺟو اراﺮـﻗ ضرِ َ ََ َ ً ََ َ

ْ

ﻼَ

ﺮﺤﺒﻟا ﲔـﺑ ﻞﻌﺟو ﻰﺳاور ﺎﳍ ﻞﻌﺟو ارﺎﻬـﻧا ﺎﳍَْ َ َ َْ َْ ََ

َ

َ

ِ ََ

ََ

ََََ

ً

ََْ

ََ

ﷲا ﻊﻣ ﻪﻟاء اﺰﺟﺎﺣ ﻦﻳ

ِ ََ

ٌَِٰ ًِ َِ

ْ

ﻢﻫﺮـﺜﻛا ﻞﺑ ْ ُُ ََْْ َ

ﻻَ

نﻮﻤﻠﻌـﻳَ ََُْ

“(Onlar mı hayırlı) yoksa yeryüzünü oturmaya elverişli kılan, aralarından (yer altından ve üstünden) nehirler akıtan, arz için sabit dağlar yaratan, iki deniz arasına engel koyan mı? Allah’tan başka bir tanrı mı var! Doğrusu onların çoğu (hakikatleri) bilmiyorlar.”545 âyetinin tefsirinde şunları söyler:

“Âyette, Kur’anî nazmın i’caz yönlerinden biri vardır. ﻞﻌﺟ kelimesi, on

kelimenin arasında dört kez geçmektedir ve bu, herhangi bir kimsenin bu

542

Boulatta, Issa J., Kur’an’ın Belağat Açısından Tefsiri: İ’caz ve İlgili Konular, (çev. İbrahim H. Karslı), Dinbilimleri Akademik Araştırma Dergisi V (2005), sayı: 4, Samsun, 2005, s. 268; el-Muta’ni, Abdulazim İbrahim Muhammed, Hasaisu’t-Ta’bîru’l-Kur’anî ve Semâtuhu’l-Belâğiyye, I-II, Mektebetu Vehbe, 1992, c. I, s. 168-169.

543

Akyüzoğlu, a.g.m., 230-231.

544

Kur’an’ın nazım açısından da mucizevî olduğuna dair verdiği bazı örnekler için bkz. el-Hatîb, et-

a.g.e., c. III, s. 740; c. V, s. 437; c. VI, s. 1150; c. X, s. 266, 317; c. XIII, s. 436; c. XIV, s. 710, 1029;

c. XVI, s. 1554, 1724.

545

tekrarı hissetmeyeceği şekildedir. Bu kelimelerin telaffuzunda herhangi bir

zorluk görmediğimiz gibi nazmının dengeli olduğunu görüyoruz…”546

Örneğin, Ebu Leheb ve hanımının cehennemliklerden olacağını ve küfür üzere öleceklerini belirten Mesed sûresinin, henüz onlar hayatta iken gerçekleşen Kur’an’ın mucizevî yönlerinden biri olduğunu söyler.547 Cuma sûresinin sonunun ve Münafikun sûresinin başının, zahirî ve batınî olarak münafıklardan bahsetmesini, Kur’an’ın i’caz yönlerinden biri olarak değerlendirir.548

el-Hatîb, Nazzam’ın ortaya attığı, müşrik Arapların belağat açısından Kur’an’ın benzerini meydana getirme güçlerinin bulunduğu, fakat bu gücü kullanmalarının Allah tarafından engellendiği ‘sarfe’ nazariyesini reddeder. O, uzun yıllar çok güzel şiirler ve nesirler yazmalarına rağmen Arapların bu tür bir girişimden uzak tutuldukları düşüncesini mantıklı bulmaz.549

Nazzam ve er-Rummanî’nin dışında, Nazzam’ın talebeleri İbn Sinan el-Hafâcî, İbn Hazm ez-Zahirî, Şerif el-Murtezâ gibi âlimler de Kur’an’ın sarfe cihetiyle mu’ciz olduğunu savunmuşlardır.

Âlimler, bu görüşte geçen, “Allah onları alıkoydu” tabiriyle neyin kastedildiği konusunda farklı görüşler ileri sürmüşlerdir. Bu konuda üç ihtimal zikredilmiştir:

a. Araplar şiddetle muhtaç oldukları halde, Allah onlardan muaraza etme düşüncesini almıştır.

b. Allah, onlardan, muarazada bulunmaları için gerekli olan ilimleri çekip almıştır.

c. Allah, onları güçleri yeter durumda iken, Kur’an’a muaraza etmekten alıkoymuştur.

Adı geçen ihtimallerden hangisi kastedilmiş olursa olsun, Kur’an’ın bu tarz bir alıkoymayla mu’ciz kılındığını iddia etmek kanaatimizce doğru bir yaklaşım değildir. Allah’ın, insanların ellerini kollarını bağlayıp onlara, “haydi bu Kur’an’ın benzerini siz

546

A.g.e., c. X, s. 266.

547

el-Hatîb, a.g.e., c. XVI, s. 1710.

548

A.g.e., c. XIV, s. 954.

549

de meydana getirin” demesi mantıkla bağdaşmaz. Bu durum, meydan okumanın değil, aksine acziyetin bir ifadesi olur.550

Nazzam’ın ortaya koyduğu sarfe nazariyesine Ehl-i Sünnet âlimleri karşı çıktığı gibi, Nazzam’ın müntesibi olduğu Mutezile mezhebinden de birçok kimse karşı çıkmış, eleştirmiştir.551

el-Hatîb, i’caz anlayışını, “Kuşkusuz Kur’an, Allah’ın kelâmıdır. Hiçbir sözün onunla karşılaştırılması mümkün değildir. Kur’an, bu yönüyle mucizevîdir”552 sözüyle dile getirir.