• Sonuç bulunamadı

3. Araştırmanın Konusu, Kapsamı ve Yöntemi Hakkında

2.5. Kumul Makamlarının İcra Ortamları

2.5.1. Kumul Meşrepleri

Düğünler, geçiş dönemleri arasında yer alan, tüm insanlık için ortak olan bir olgudur. Kumul Uygurlarının düğünleri eğlence yönüyle çeşitlilik arz etmektedir.Düğün gününden önceki akşam erkek tarafı kız tarafına düğünün başladığını belirtmek için müzik, şarkı ve oyunlar eşliğinde gider. Kız tarafı ise erkek tarafını def çalarak, şarkı söyleyerek karşılar. Kız tarafındaki güçlü ve iri yapılı erkekler kapıları kapatarak arkasından tutarlar. Bu gelenek “işik bastuk” olarak adlandırılmaktadır. Erkek tarafındaki güçlü erkekler ise bu kapalı olan kapıyı açmaya çalışırlar. Erkek tarafı kapıyı açarsa galip sayılır ve eve girer. Ancak kapıyı açamazlarsa ceza olarak kapının önünde dokuz defa def çalıp, dans ederler. Düğün günü (nikâh günü) erkek tarafı

48 yine müzik eşliğinde oyunlar oynayarak kız tarafına gelir. Kız tarafı da aynısını yaparak onları karşılarlar. Akşam olunca gelini oyun, dans ve müzik eşliğinde damat evine götürürler. Gelinin gelmesiyle erkek evinde büyük eğlenceler düzenlenir.

Düğünün ertesi günü gelinin başındaki duvağının açılması içi yapılan törende “UluğDur mukamı” söylenerek eğlence başlar. Meşrep, gelinin yengelerinin kontrolünde devam eder. Erkek tarafındaki yengeler ise gelinin duvağını dans eşliğinde açar. Gelinin yengeleri ise duvağı kapatır. Bu olayın üç defa tekrarlanmasının ardından gelinin yengeleri ve erkeğin yengeleri karşılıklı atışma şeklinde mani söyler. Atışma örneklerine aşağıda yer verilmiştir.

Kız tarafı:

Bembeyaz başörtüsü içerisinde, Bir buket çiçek sakladık. Bu çiçeği alıp başımızda, Taç kılıp sakladık.

Her taraftan talip çıktı, Hiç kimseye bakmadık. Kıymetimizi bilin diye, Kızımızı size sakladık.

Erkek tarafı:

Kızınızı büyütmüşsünüz ay gibi Boyu güzel dal gibi.

Dilleri güzel bal gibi,

Gelinimiz yapıyoruz han gibi.

Biz yiğit büyüttük âlim yaptık, Hanım kızım dolunayım. Gece gündüz arzu ettik,

49 Şimdi verdi Allah’ım95

2.5.1.2. Kök Meşrebi

Kök meşrebi, Kumul Uygurları arasında herkes tarafından bilinen ve eğlenme amacıyla uygulanan bir meşreptir. Kök meşrebi ilk karın yağması ile başlar, baharın geldiğini müjdeleyen Nevruz meşrebinin başlaması ile sona erer. Kumul’daki insanlar uzun kışı daha eğlenceli geçirmek için bir kaba biraz buğday ekerler. Bu kaptaki buğdaylar filizlenince etrafını eşip çeşitli çiçekler ile süslerler. Filizlenen buğdayın şerefine çeşitli meşrepler (eğlenceler) tertip ederler. Kumul halkı, içinde buğday filizinin olduğu kaba “Mayısa Hanım” ismini vermektedir. Kumul’da uzun kış günlerinde Mayısa Hanım’ı yapan kişi çevreden insanları evine davet eder. Ev sahibi bir tepsinin üzerine bir kaba biraz meyve, iki kıyafetlik top kumaş ve Mayısa Hanım’ı koyar. Eve gelen misafirlerinden sevdiği kişiye bu tepsiyi hediye eder. Bu hediyeyi alan kişi evine gider. Belli bir süre sonra bu defa hediyeyi alan kişi evinde meşrep düzenler. Aynı şekilde yeni bir hediye tepsisi hazırlar. Bu hediye tepsisini eve gelenlerden birine hediye eder. Bu hediyeleşme sürekli tekrar eder. Böylelikle hem hediyeleşme hem de kışın sıkıcılığından kendilerini kurtarmış olurlar. İçinde Mayısa Hanım bulunan hediye tepsisi birbirine hediye edilirken hem alan hem veren kişi karşılıklı olarak şiir söyler.

Mayısa Hanım’ı veren kişi: Buz üstüne ekledik tane buğdayı, Sulatmaya er var mı şu buğdayı? Sulatmaya er olsa bu buğdayı,

Hece gündüz yâd ederiz yüce Allah’ı.

Dünya cihanın hevesini, Götür uzağa bırak. Cumartesi hazırlanıp,

Pazar günü eğlenmeye başla.

50 Mayısa Hanım’ı alan kişi:

Kökü aldım, gülü aldım, Güzel kokusu dağıldı her yere. Heyecanla gül çiçeğinin, Yüzünde güller açtı.

Sofranı güzel hazırladık. Çalmaya ğicek var mı? Gönüllerin hoşluğundan, Bu oyuna başladık.96

2.5.1.3. Karlık Meşrebi

Uygur Türklerinin kış ayında kutladıkları meşreplerden biridir. Uygur Türklerinin inancına göre kar, Tanrının insanlara kut yağdırmasıdır. Kış girer girmez kar yağdığında, o yıl kışın iyi geçeceğine, hastalığa yakalanmanın az olacağına inanılır. Ayrıca sonraki yıl bol ve bereketli geçer. Uygur Türkleri karı “kışın süsü”, yılın iyi geçeceğinin bir işareti olarak görür. Bu inanış ve anlayıştan dolayı karlık meşrebini düzenlemekteler ve bu vesile ile güzellik ve selametlik dilemektedirler.

Kar, bolluğun, bereketin işareti; hastalığı ve kıtlığı yok eden bir nimettir. Kumul’a fazla kar yağmamasından dolayı Kumul halkı, kar yağdığında çeşitli eğlenceler düzenler. Karın yağışını kutlamak için düzenlenen eğlenceye “Karlık Meşrebi” denilir. Karın yağdığı gün bir kişi kâğıda bir şiir, şiirin altına da kendi isteklerini yazar. Bu yazdığı kâğıdı tanıdığının evine, ev sahibi fark etmeden bırakmaya çalışır. Bu gelenek eski bir gelenek olduğu için tüm halk bu duruma hazırlıklıdır. Şiir yazan kişi gittiği evde biraz oturduktan sonra kalkar. Bu sürede ev sahibi şiir ve isteklerin yazılı olduğu kâğıdı fark ederse kâğıdı getiren kişi ceza olarak o kâğıda yazdığı şeyleri yerine getirir. Eğer ev sahibi bu kâğıdı fark edemezse kâğıdı eve getiren kişi kapının önüne çıktıktan sonra ev sahibine seslenerek evine bir kar meşrebi bıraktığını ve orada yazılı olan isteklerinin yapılmasını ister. Kâğıda yazılan şiir aşağıda verilmiştir.

51 Karda karlık taşladık,

Yağmurda yağlık taşladık.

Fark ederseniz biz düzenleriz meşrebi, Fark etmezseniz siz düzenlersiniz meşrebi.

Şu gönüllerin hoşluğu, Kar oyununa başladık. Koyun dokuz, kaz otuz, Hepsini beraber hazırladık.

Çalmaya dutar-revap, Ğicek, satarı hazırladık. Sazcı lazım olsa,

Eset Muhtarı hazırladık. Ğicekçi lazım ise, Ömer Karıyi hazırladık.

Kumul’da halkı, kendileri veya Kumul halkı için önemli bir olay veya önemli bir an olduğunda (buğdayların filizlenmesi, evlenme, kar yağması, …) eğlence tertip eder. Bu eğlenceler akrabalık bağlarının güçlendirilmesine, dostlukların pekiştirilmesine ve eğlenceli vakit geçirmeye vesile olmuştur.97

Benzer Belgeler