• Sonuç bulunamadı

4.3. Estetik Eğitimi ve Leonardo Da Vinci Eskizleri

4.3.2. Leonardo Da Vinci Desenleri ve Estetik Eğitim İlişkisi

4.3.2.1. Leda ve Kuğu İncelemesi

http://www.google.com.tr/imgres?q=leda+n%C4%B1n+ba%C5%9F%C4%B1+leonard o&sa=X&hl=tr&biw=1280&bih=662&tbm=isch&tbnid=pkNKFHwjeqfr0M:&imgrefur l=http://introrenaissance.blogspot.com/2012/11/to-become-classic-salvador- dalis.html&docid=uajow0DG4PDwXM&imgurl=http://4.bp.blogspot.com/- gp5nohPRgb8/UK8W5h2eajI/AAAAAAAAAA4/K3rtUSE3lGA/s1600/tumblr_lu1tod QHTa1qzov26.jpg&w=416&h=700&ei=xB53UaiCBsWWhQf664CwAg&zoom=1&ve d=1t:3588,r:60,s:0,i:269&iact=rc&dur=1070&page=3&tbnh=184&tbnw=109&start=49 &ndsp=26&tx=63&ty=83

Resim15: Leda’nın Başı, 1503- 1507, Kağıt Üzerine Siyah Mürekkep, 177x147mm, Windsor Şatosu, Kraliyet Kütüphanesi, Londra, (Özükan, 2008, S. 122).

Resimde;

…Tema klasik mitolojiden alınmış. Jüpiter ya da Zeus, Spartalı Prenses Leda’ya âşık olmuştur; kendini kuğuya dönüştürür ve onu gebe

bırakır, sonra onların birleşmesinden bir çift ikiz doğar, ya da resimdeki gibi, tam anlamıyla yumurtadan çıkarlar: Castor Ve Pollux İle Helen Ve Clytemnesetra. (kuş, anne, ön plandaki kabuklarından tuhaf bir şekilde yumurtlayan yarı kuş çocuklar)… (Nicholl, 2012, s. 46).

Bir kompozisyonunda suyun doğal kıvrımlarının, bir kadın saçına benzeten Leonardo; “Bir suyun yüzeyindeki hareket saçın hareketi gibidir. Burada, bir tanesi yüzeyde ilerleyen, diğeri de anaforlardaki dönüş hareketine benzeyen iki hareket vardır. Su, bu şekilde bir yönüyle ana akıntının gücüne, diğer yönüyle de küçük hareketlere ve geri dönüş akıntılarına bağlı olan anaforlar oluşturur” (Suh, 2010, s. 164).

Resim16: Leda E İl Cigno (Leda’nın Başı, 1505-7)

(http://en.wikipedia.org/wiki/User:Scriberius/Projects/Drawings_of_Leonardo_da_Vinc i/1)

Mitolojik kaynaklı eskizde, suyun dalgalarının incelenmesiyle varılan sonuç, Leda’nın saçlarındaki örgülerin kaynağının yine doğa olduğunu göstermektedir.

Resim17: Diz Çökmüş Leda, Kağıt Üzerine Siyah Tebeşir Veya Kalem İle Yapılmıştır.

12x109 Cm. 1503- 1507, Boijmans Van Beuningen Müzesi,

Rotterdam.(http://en.wikipedia.org/wiki/Leda_and_the_Swan_(Leonardo)) 27 Şubat

2013

Ressamın zihni, yansıttığı nesnenin rengini alan ve önündeki tüm nesnelerin görüntüleri tarafından işgal edilen bir aynaya benzemelidir. Öyleyse Ey Ressam! Şunu iyi bilmelisin: Doğanın yarattığı her formu sanatınla temsil ederken evrensel bir usta olamazsan iyi bir ressam da olmazsın. Eğer o nesneleri görmezsen ve zihninde tutamazsan bunu nasıl

yapacağını bilemezsin. Öyleyse doğada gezerken ilgini çeşitli nesnelere yoğunlaştırmalı, şu veya bu nesneye teker teker bakmalı, aralarından az değer taşıyanları ayırıp önemlilerini kaydetmelisin (Suh, 2010, s. 11).

Resim 18: Uffizi, Leda Ve Kuğu (1504-10), Tuval Üzerine Yağlı Boya, Borghese Galeri, Roma. (Özükan,2008, )

Bu eskizlerin altındaki temel neden bol çalışma ve varlığın tabaka halinde incelenmesi yatmaktadır.

…, real yapıda, biz, şeyleri, real yapı ile birlikte algılarız. ‘bu, şunu ifade eder: tabakadan tabakaya geçişte arka yapı, gitgide artan bir şekilde ön yapıyı belirler.’ (N. Hartmann, Aesthetik, S. 170, Akt, Tunalı, 2012, s. 175). Başka türlü söylersek, burada asıl egemen olan arka yapıdır. Daha önce de görmüş olduğumuz gibi, sanat yapıtında ön yapıya biçim, form veren güç, irrealite alanı, tinsel varlıktır. Arka yapı tabakaları arttıkça ve derinleştikçe, ön yapı da yeni yeni biçimler alır, belirlenmiş olur. Ön yapının belirlenmesi, bu anlamda, biçim alması demektir. Arka tabakalardan her biri ön yapıya daha yakın olan bir tabaka görünüşe ulaşır ve bu anlamda onun tarafından taşınır. Ve bu ilgi, irreal arka yapının en son tabakasından başlayarak basamak basamak real ön yapıya kadar iner. Sanat yapıtının bütünlüğü, böyle bir tabakalı yapı olarak kendini gösterir. Her arka yapı, bir ön yapıda görünüşe ulaşır ve aynı zamanda onun tarafından taşınmış olur. Bu görünme ve taşınma ilgisi içinde, bütün estetik yapı, yani sanat yapıtı dediğimiz yapı oluşur (Tunalı, 2012, s. 175).

Mitolojik konuya dayanan çalışmasında ayırmış olduğu tabakaları bir biçim giydirmiş, sonrasında içerikle kompozisyon bütünlüğünü sağlamıştır.

N. Hartmann, Aesthetik’te (s. 84)‘Madde içine konmuş ve onun içine sokulmuş olan şey, tekrar ortaya çıkarılmalı, kurtarılmalı, canlandırılmalıdır; tekrar canlı tin tarafından kavranılmalıdır’ der. (akt, Tunalı, 2012, s. 57). Yine şöyle devam eder; ‘ çünkü, biçim verilmiş madde tarafından taşınan tinsel içerik, anlayan bir bilince dayanır- hatta denebilir ki, anlayan ve tekrar tanıyan bir bilince; bu içerik, real yapının aracılığıyla bu bilince kendini görünür kılabilir.’(Tunalı, 2012, s. 57).

Tüm bunlardan şu sonuca varabiliriz; “… biçim içinde bize verilen şey, varlığın ne olduğudur, varlığın özüdür. ‘tarihsel ve genetik bir temel üzerinde sanatın ereğini şöyle kabul edebiliriz: sanat, araçlarıyla ve başka bir şeyle değil, gerçek öz- temeline biçim vermelidir’” (Theo Van Doesburg, Grundbegriffe Der Nueven Geataltenden Kunst, München 1925, S. 25, Akt, Tunalı, 2011, S. 211).

Birçok denemeden ve eskizden sonra son halini aldığı resim için Leonardo’nun estetiksel ve sanatsal çözümlemesi şöyle sıralayabiliriz;

 İmgelerden yola çıkarak gerçekle hayal arasındaki anlamlı bağı kurarak estetik unsur kazandırmıştır.

 Deseni belirleyen öğeleri ayrı ayrı betimleyerek gerçekliği yakalamaya çalışmıştır.

 Temel kaynağımız duyularımızdır ve duyulardan hareketle elde edilen bilgileri tek konumda birleştirmiştir.

 Özü, esas olarak kavrama yoluna girmiştir.

 Eskizler arasında pek çok kıyaslama yaparak ideal olanı seçmiştir.  Resmi betimleyici bir bilime dönüştürmüştür.

 Maddeyi fikre dönüştürmüş, canlandırmış ve bir değer oluşturmuştur.

“…Resim gözün on özelliğine bağlıdır: karanlık, aydınlık, madde, renk, biçim, konum, uzaklaşma, aydınlık, madde, renk, biçim, konum, uzaklaşma, yakınlaşma, hareket ve dinginlik” ( Vezzosi, 2009, s. 107)

Benzer Belgeler