• Sonuç bulunamadı

4.3. Estetik Eğitimi ve Leonardo Da Vinci Eskizleri

4.3.2. Leonardo Da Vinci Desenleri ve Estetik Eğitim İlişkisi

4.3.2.3. Anna Bakire ve Çocuk

Resim 20: Anna, Bakire Ve Çocuk, (The Virgin Of Child With St Mother And St John The Baptist), Kömür, Siyah Veya Beyaz Tebeşir Renkli Kâğıt Üzerine,141.5x104.6cm, 1499-1500, National Gallery, Londra.

(http://en.wikipedia.org/wiki/The_Virgin_and_Child_with_St_Anne_and_St_John_the_ Baptist).

Kompozisyon oluşturulurken, uyum, ahenk, konu bir bütün oluşturmalıdır. Keza her parça bütünleşmeye ve kendini tamamlamaya eğilimi bulunmaktadır. Evrendeki varlıklar sayısız halde bulunan maddelerden oluşmaktadır ve bu maddeler varlığı oluşturmak için düzenli bir şekilde ve bir yapboz gibi birbirlerini tamamlama özelliğine sahiptirler. O halde gerçeklikle ilinti kurmanın yolu algıdan geçmektedir diyebiliriz. Çünkü “Tüm bilgilerimizin kaynağı algılarımızdır” (Suh, 2010, s. 300).

Resim 21 : Study of St Anne Mary and the Christ Child - by Leonardo da Vinci (http://www.leonardodavinci.net/drawings.jsp#).

“Kompozisyon oluştururken, koşullar elverdiğince yapacağınız ilgili çalışmalarda doğal hareketlerden esinlenin; caddelerde, meydanlarda, tarlalarda bu hareketlerin nasıl gerçekleştiğini izleyerek yapı ve biçimleriyle ilgili kısa notlar alın...”(Suh, 2010, s. 296). Figürlerin yapımıyla ilgili olarak, perspektif kullanmanın gerçek mekân yaratmada etkili olduğunu söyleyen Leonardo, incelemelerin özellikle birebir gözlem ve temasla olabileceğini savunmuştur. Nesne biçim ilişkisi kurulurken, biçimlerin özünün gerçeklikteki boyutlarının el alınması gerektiğini, yüz, mimik, uzuvların doğal halleri vs. gibi konuların dikkatle izlenmesi gerektiğini, bunun yanında izleyicinin de bu çalışmaları yaparken ne şekilde bir düzen kurarak resmettiğinin önemini vurgulamıştır.

N. Hartman algılama kavramlarını açıklarken birincil algılamalara real algılama, ikincil algılamalara ise, kavrama adını verir. Çünkü algılanabilir olan şeyler gerçek yani realdir. Diğer kavram ise (ya da düzen), birbirinden bağımsız kavramların birbirini tamamlaması sonucu beyinde oluşan bütünlüğe işaret etmektedir. Dolayısıyla Tunalı’nın Estetik kitabında belirttiği üzere: düzen, algı dünyası ile birlikte bize verilen bir tinsel düzendir ama, ne var ki, bu tinsel, irreal düzeni biz duyulur algının dışında, ondan bağımsız olarak değil de, real varlıkta, birinci düzen içinde kavrarız. Nasıl ikinci kavrama duyusal algı olan birinci kavramaya bağlı ise, bunların sağladıkları düzenlerde de ikinci düzen birinci düzene, irreal varlık real varlığa bağımlı olarak ortaya çıkar. O halde bu iki düzen arasında bir bütünsellik vardır.(2012, S.36) Bahsedilenler bir kavrama bütünlüğünü işaret etmektedir. Bu iki algısal kavramın birleşmesi sonucunda oluşan değer, estetik algı, estetik kavrama olarak nitelendirilebilir. Eser oluşturulurken algılanan estetik duruş; bir hesaplaşma, öze indirgeme, niteliği kavrama olarak yansır. Bu da estetik tavır için önemli bir öğedir.

“Estetik heyecanın oluşmasının ön şartı da duyumdur. Duyum etrafımızdaki uyarıcılardan beş duyumuz yardımıyla gelen verilerin beyne iletilmesidir. Algı ise bu verilerin anlamlı hale getirilmesidir. İmge ise duyu organları tarafından alınan verilerin bilinçteki yansımalarıdır” (Aykut, 2012, s. 37).

“Croce; … kavramsal bilgi, nesnelerin birbiriyle olan ilgilerinin bilgisidir. Nesneler arasında kurulan ilgi ise, bir zihin işlemi ile olur. Bundan ötürü kavramsal bilgi, oranlı olarak zihin bilgisi ya da mantıksal bilgidir” (Tunalı, 2011, s. 44-45). Dolayısıyla elde edilen her bilgi mantıksal olacağından ortaya çıkan desen de

gerçekliğin bilgi olacaktır.“Kazanılan her bilgi zihin için faydalıdır, çünkü zihnimiz gereksiz şeyleri atıp yararlı olanları alıkoyar. Tanımadan ve bilmeden hiçbir şeyi ne sevebilir ne de ondan nefret edebiliriz” (Suh, 2010, s. 302).

Resim 22: The Virgin and Child with St Anna and St John the Baptist - by Leonardo da

Karanlık da, gölgenin en kuvvetli, ışığın ise en zayıf olduğu düzeydir. Öyleyse, Ey ressam, gölgenin en koyu olduğu yer, cismin en yakını olsun. Gölgenin bittiği yer ise sonu yokmuşçasına ışığın içinde kaybolup gitsin (Suh, 2010, s. 75).

Resim23: Study of St Anna Mary the Christ Child and the young St John - by Leonardo

da Vinci (http://www.leonardodavinci.net/images/drawings/Study-of-St-Anne-Mary- the-Christ-Child-and-the-young-St-John.jpg)

“Yani hem maddeyi, hem canlıyı, hem ruhu ve hem de manayı (geist). Genel olarak estetik objede, real dünyanın yapısını meydana getiren aynı ontik tabakalar bulunur. Bunlar, kısaca dört tanedir: nesne (duyusal), hayat, ruh, mana (geist) dünyası” (N. Hartmann, Aesthetic, S. 458, Tunalı, 2011, s. 18).

Leonardo için resim ‘ bir nihai amaç’; mutlağın araştırılması, bütün sanatların bir araya getirilmesiyle deneyimin bir bireşimidir. Sanat ‘felsefesidir’, scienza mentale’dir (zihinsel bilim); kapalılıkla beslenir, dile

gelmezin kızıdır. Doğayı bire bir taklit etmez, ama aklın ve ütopyanın büyük yapıtı yaratmak için, hayali olanı daha somut, gerçek olanı daha soyut hale dönüştürmek için, cose menteli’leri (düşüncenin yarattığını) gerçek kılmak ve ‘başka türlü görülmeyecek olanı’ görünür kılmak için doğaya öykünür. Çözümleyici resimle ressam, oluşum üzerinde ve ‘hiçbir zaman deneyimi yapılmamış sayısız olgular kadar’ evrenin beden- yapı- makine üçlüsünden ileri gelen özü üzerinde egemenli kurar ( Vezzosi, 2009, s. 1)

Resim24: Çocuk Aziz Yahya Ve Azize Anna’yla Birlikte Bakire Ve Çocuk İçin Karton (Burlington House Kartonu) (Nicholl, 2012, S. 524-525).

… bu resim, Çocuk isa’yı yaklaşık bir yaşında, annesinin kollarından kaçar gibi gösteriyor. Bir kuzuya tutunmuş ve sanki onu eliyle sıkıyor gibi. Kendisi neredeyse Azize Anna’nın kucağından kalkıyor gibi görünen anne, onu Çile’yi simgeleyen kuzudan uzak tutmak üzere çocuğu çekiyor sanki.

Azize Anna koltuğundan kalkıyor gibi, sanki kızını çocuğu kuzudan ayırmaktan alıkoymak istiyor gibi, bu da belki Kilise’nin Çile’nin yerine getirmesine engel olmama arzusunu simgeliyordur. Bu figürler gerçek büyüklükte, ama karton o kadar büyük değil çünkü hepsi de oturmuş ya da bir yere uzanmış ve her figür resmen bir diğerinin önüne, sol tarafa doğru geçmiş. Çizim daha tamamlanmamış (Nicholl, 2012, s. 451).

“Evrende öz, bulunuş ya da kurgu olarak ne varsa, ressam onu ilk önce düşüncesiyle, sonra elleriyle kavrar. Üstelik bu eller öylesine mükemmeldir ki, bir an için göze gerçeğin ta kendisi olarak görünen oranlar uyumunu doğurur”.(Vezzosi, 2009, s.1).

Resim25 :St Anna Wiht The Virgin And Child, 1510, Louvre Müzesi. ( http://en.wikipedia.org/wiki/Leonardo_da_Vinci)

Benzer Belgeler