• Sonuç bulunamadı

KRİZDEN KURTULMAK İÇİN YAPILAN REFORMLAR Krizin etkilerinden kurtulmak için finansal reformlar yapılmaya başlanmıştır, 1990 yılına

POLİTİKALAR

BÖLÜM 2: TÜRKİYE VE DÜNYADA YAŞANAN EKONOMİK KRİZLER VE ETKİLERİ: KARŞILAŞILAN SORUNLAR, UYGULANAN

2.1. DÜNYADA YAŞANAN GLOBAL EKONOMİK KRİZLER

2.1.2. LATİN AMERİKA KRİZLERİ

2.1.2.1. KRİZDEN KURTULMAK İÇİN YAPILAN REFORMLAR Krizin etkilerinden kurtulmak için finansal reformlar yapılmaya başlanmıştır, 1990 yılına

kadar süren dönemde yapılan reformlarla, finansal sistemlere derinlik kazandırmak ve yatırımların verimliliğini arttırmak amaçlanmıştır. Finansal reformların uygulanmaya konulduğu dönemde Latin Amerika ülkelerinin birçoğu %50 ila %200 arasında değişen enflasyon ve devasa bütçe açıklarıyla karşı karşıya kalmışlardır.

Latin Amerika ülkelerinde yapılan finansal reformlar; • Faiz oranlarının serbest bırakılmasını,

• Kredi tahsis politikalarının terk edilmesini,

• Mevduat munzam karşılık oranlarının düşürülerek bütün finansal kurumlar için uyumlu hale getirilmesini,

• Sermaye hareketlerinin serbest bırakılmasını,

• Yerli ve yabancı bankaların finansal piyasalara girmesini engelleyen yasaların kaldırılmasını,

• Etkin bir denetim mekanizması geliştirilmesini hedef almaktaydı.

Arjantin, Şili ve Uruguay’da yukarıda sayılan reform hareketleri büyük ölçüde gerçekleştirilmiştir. Bu üç ülkede, kronik hale gelmiş enflasyonu engellemek için döviz kurundaki değişmeleri önceden gösteren takvimler yayınlanmıştır. Bu takvimler halk arasında ulusal paranın değerinin düşmesinde yavaşlamalar olacağı ve enflasyon oranının uluslararası düzeylere yaklaşacağı beklentisinin yaygınlaşması amacıyla kullanılmışlardır. Aynı zamanda bu ülkeler sermaye hesaplarını serbestleştirerek ulusal

faiz oranlarını, uluslararası faiz oranlarına yaklaştırmaya çalışmışlardır. Alınan bu tedbirler sayesinde enflasyonun ve faiz oranlarının düşeceği bekleniyordu. Ancak enflasyon beklenildiğinden daha yüksek çıkmış ve bu yüzden de reel olarak Latin Amerika ülkelerinin ulusal paraları büyük ölçüde değerlenmiştir. Sonuçta ihracat ve üretim olumsuz biçimde etkilenmiş ve cari açık oluşmuştur. Kısa bir bocalama dönemi geçiren bu üç ülkede devlet belirli bir süreliğine mali sistemi denetim altına almış ardından da tekrar finansal serbestleşme politikalarına geri dönülmüştür. Yapılmış olan finansal reformlar Latin Amerika ülkelerinin, Venezuela hariç, menkul kıymet borsalarını olumlu etkilemiştir. Borsalar daha çok genişlemiş ve likiditasyonu artmıştır.

2.1.3. MEKSİKA KRİZİ

Meksika krizi; 1994-1995 yılları arasında yaşanmıştır. Meksika’da da Asya ülkeleri gibi ekonomik ortam Latin Amerika ülkelerine nazaran daha sağlıklıydı. Devasa bütçe açıkları ve yüksek enflasyon oranları yoktu.

1980’li yıllarda Meksika’nın başlattığı finansal reform hareketleri ve 1994 yılında Kuzey Amerika Serbest Ticaret Antlaşması (NAFTA) imzalayarak dış ticaretini serbestleştirmek için adımlar atmıştır. Fakat NAFTA’nın imzalanması ülkede birçok kesimin de ayaklanmasına neden olmuştur. Bu konuda Chase Manhattan Bankası uzmanının gizli notunda şu kelimelere yer verilmiştir; "Meksika’daki parasal kriz Meksika işçi sınıfının daha uzun bir süre ücret düşüşleri ve gerileyen yaşam standartlarını kabul edip etmeyecekleri sorusunu gündeme getiriyor" (Socialist Review, 1995; 4). Bunlara ilaveten, 1990’lı yıllarda on sekiz kamu bankası özelleştirilmiş ve faiz oranları serbest bırakılmış, bankaların kredi sınırlamaları ve kasalarında likit tutma zorunluluğu kaldırılmıştır. Bu uygulama başlangıçta Meksika ekonomisinde bir canlanma yaratmış ve yabancı sermaye akını doğmuştur. Ardından 1994 yılında Meksika Pezoyu %15 devalüe etmiş, bu hareket uluslararası arenada şok yaratmıştır. Yaşanan bu şokun etkisinden dolayı Pezo dalgalanmaya bırakılmış ve aynı gün içerisinde Pezo’nun değeri %39 azalmıştır. Sıcak paranın ülkeye akın etmesiyle döviz bolluğu başlamış, ithalat ucuzlamış ve döviz kurunun aşırı değerlenmesiyle ihracatın rekabet gücü zayıflamış ve cari açığın artışı durdurulamaz boyutlara gelmiştir.

1994’te Meksika’nın cari açığı 2.2 milyar dolara, diğer bir deyişle, gayri safi milli hasılanın % 8’ine ulaşmıştır.

Meksika krizi anlatıldığı üzere lokal bir alanda seyretmesine rağmen tüm dünya finans medyasını etkilemesinin bir takım nedenleri vardı. Bunlar;

a) Tekila etkisi: 1982 yılında Meksika’nın dış borç servisini askıya almasıyla diğer gelişmekte olan ülkeler de etkilenmiş ve Dünya Borç Krizinin başlangıcını oluşturmuştu. Bu sefer de yaşanan krizden diğer ülkeler korkmuş ve panik psikolojisiyle Latin Amerika ve Asya piyasaları derinden etkilenmiştir.

b) Liberalleşmenin etkisi: Meksika, neo-liberal yapısal reformları uygulamış; dış ticaret, para ve sermaye piyasaları liberalleştirilmiş; büyük çapta özelleştirme uygulanmış; yabancı sermayeye ülkenin kapıları açılmıştı. Meksika ekonomisi 1982’de de krize girmişti ama, suçlu gönül rahatlığıyla aşırı müdahalecilik, bütçe açıkları, ulusal kalkınmacılığın iflası olarak ilân edilmişti. Meksika krizi, hem "Bu kriz liberalizmin krizi mi?" sorusunu sordurduğu, hem de "globalleşmenin erdemleri" üzerine şüphe yaratma tehlikesini taşıdığı için belli kesimleri rahatsız etmiştir.

c) NAFTA’nın etkisi: Meksika, NAFTA Antlaşmasından önce ABD’nin en büyük ticari partnerlerinden biriydi. 1993’te ABD’nin araba, hazır giyim ve bilgisayar ithalatındaki sıçrama ABD’ye 50 milyar doların üzerinde döviz kazandırmıştı. Aynı zamanda Meksika çok-uluslu şirketlerin en fazla yatırım yaptığı ülkelerden olup, 1988-92 arasındaki 18.4 milyarlık doğrudan sermaye yatırımı Meksika’yı Çin ve Singapur’dan sonra bu sıralamada üçüncü sıraya yükseltmişti. Meksika, global dünyanın yeni efendileri denebilecek yatırım fonları için de çok önemli bir ülke olduğundan Meksika borsası Bolsa’nın piyasa değeri 1993 sonunda 200 milyar doları geçmişti. Meksika’nın "tesobonos" denilen dolar bazındaki tahvillerinin 1995’te ödenmesi gereken kısmı 29 milyar dolardı. NAFTA’ya girişle birlikte daha evvel de anlatıldığı üzere Meksika’da bir gerileme yaşanmıştır (James, 1999; 150).

Krizle birlikte Pezo-Dolar paritesinin %100 artmasıyla, Meksika’daki dolar bazlı yatırımlar yarıya inmiştir ayrıca Bolsa’da yatırım yapanlar da ciddi zararlara uğramıştır. Bu duruma seyirci kalmak istemeyen Amerika çeşitli girişimlerde bulunmuştur. Öncelikle IMF ve Uluslararası Ödemeler Bankasının katkısıyla Döviz İstikrar Fonu’ndan 50 milyar

2.1.3.1. MEKSİKA’DA PARA POLİTİKALARINDAKİ DEĞİŞİMLER