• Sonuç bulunamadı

KRİTER 1: POLİTİKALAR, KURUMLAR VE ARAÇLAR

Belgede SOY K.G TÜRKİYE RAPORU 2019 (sayfa 47-53)

Bu göstergeler ile her bir kriterin kapsamında uygulanmakta olan politikalar, bu kapsamdaki faaliyetlerden sorumlu kurum, kuruluş veya birimler ve kullanılan araçlar (yasal-ekonomik) hakkında bilgi verilmektedir.

Kurumlar ve Araçlar;

1917 yılında “Ormanların Usulü İdari Fenniyeleri Hakkında Kanun”un yürürlüğe girmesi ve Kanunun öngördüğü Orman Amenajman Yönetmeliği Tasarısının Avusturyalı danışman Hermann Veith tarafından hazırlanması neticesinde 5 Avusturyalı ve 5 Türk ormancıdan oluşan ilk amenajman heyeti kurulmuş ve ilk amenajman planı da bu heyet tarafından Hendek’in Set köyü civarında 7.147 hektar büyüklüğündeki Mustafa Şeref Ormanı için 1918 yılında yapılmıştır.

Beş yıllık kalkınma planlarının yapılmasıyla ülkemizin planlı döneme girdiği 60’lı yıllarda, bugünkü anlamıyla ilk düzenli amenajman planları yapılmaya başlanmıştır. Bütün ormanların planı 1963-1972 yılları arasındaki 10 yıllık periyotta tamamlanmış, böylece ülkemizde amenajman planı olmayan orman kalmamıştır. İlk plan döneminin tamamlanmasından sonra her yıl ormanların yaklaşık onda birinde plan yenileme çalışmaları başlatılmış olup bu çalışmalar kesintisiz olarak devam ettirilmektedir.

Son yıllarda amenajman sisteminde önemli reformlar gerçekleştirilmiş, ormanların sadece odun üretimine dayalı olan planlama şekli değiştirilerek, ekosistem tabanlı fonksiyonel planlama modeli uygulanmaya konulmuştur. Teknolojinin gelişmesine paralel olarak gelişen Coğrafi bilgi sistemlerinin gelişmesiyle amenajman planlama sistemi ve yöntemleri de gelişmiş, önceleri pilot mahiyetinde bazı yerlerde yapılan çalışmalardan sonra, 2006 yılında tamamen fonksiyonel planlamaya geçilmiştir. Ekosistem tabanlı fonksiyonel orman amenajman planlarının düzenlenmesi 299 sayılı “Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Planlarının Düzenlenmesine Ait Usul Ve Esaslar” tebliğine göre, plan yapım denetimi 309 sayılı “Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Planlarının Düzenlenmesinin Denetimine Ait Usul Ve Esaslar” tebliğine göre, plan uygulaması da 295 sayılı “Ekosistem Tabanlı Fonksiyonel Orman Amenajman Planlarının Uygulanmasına Ait Usul Ve Esaslar” tebliğine göre yapılmaktadır.

Ormanlara yapılacak olan her türlü silvikültürel müdahale 6831 sayılı Orman Kanununa göre yürürlükte bulunan orman amenajman planlarında göre yapılmaktadır. Orman Amenajman Planları Orman Genel Müdürlüğü merkez teşkilatında yer alan Orman İdaresi ve Planlama Dairesi Başkanlığı kontrol, denetim ve koordinasyonunda Orman Bölge Müdürlükleri bünyesindeki orman amenajman başmühendislikleri yada bu konuda yeterli ve yetkilendirilmiş serbest ormancılık büroları tarafından yapılmaktadır. Her iki durumda da denetim ve kontrol Orman Genel Müdürlüğündedir.

Bu bağlamda; uygulama süresi bitmiş olan orman amenajman planlarının yıllık yatırım programları çerçevesinde aksatılmadan yenilenmesi gerekmektedir. Amenajman planları en küçük yönetim birimi olan Orman İşletme Şefliği düzeyinde 10-20 yıl süreli olarak hazırlanmakta ve uygulanmakta olup, yılda ortalama 1.5-2.5 milyon hektar orman alanının amenajman planları yenilenmektedir.

Orman Genel Müdürlüğünde Planlama sistemi kurumsallaşmış olup bütün ormanların amenajman planları mevcuttur.

BMİDÇS’ne göre; tüm taraflar, kendi ortak fakat farklılaştırılmış sorumluluklarını ve özgün ulusal ve bölgesel kalkınma önceliklerini, hedeflerini ve koşullarını dikkate alarak; Taraflar Konferansı’nca uygun bulunacak karşılaştırılabilir metodolojiler kullanarak, Montreal Protokolü ile denetlenmeyen tüm sera gazlarının insan kaynaklı emisyonları ve yutaklar tarafından uzaklaştırılanlara ilişkin ulusal envanterlerini, 12 nci madde uyarınca geliştirmek, dönemler itibariyle güncelleştirmek, yayınlamak ve Taraflar Konferansı’na sunulmak üzere hazır bulundurmakla yükümlüdürler.

Başta Anayasa ve Çevre Kanunu olmak üzere yürürlükteki mevzuat çevre kirliliğini önleme ve çevreyi geliştirme hususlarında hükümler getirmektedir. Mevzuat, atıkların azaltılması ve yönetimi, enerji ve

30

doğal kaynakların verimli kullanımı, sanayide çevre dostu teknolojilerin kullanımına ilişkin hususları düzenleyerek emisyonların kontrolü amacını kapsamaktadır.

Türkiye BMİDÇS’ye taraf olmadan önce 2001/2 sayılı Başbakanlık Genelgesi’yle Çevre ve Şehircilik Bakanlığının sekretarya görevini yapmakta olduğu İklim Değişikliği ve Hava Yönetimi Koordinasyon Kurulu (İDHYKK) oluşturulmuştur. İDHYKK, Bakanlıkların yüksek düzey temsilcilerinden oluşmakta ve Ülkemizin iklim değişikliği alanındaki üst düzey kararlarının alındığı kuruldur.

IDHYK Kurulu; Azaltım, Uyum, Sera Gazı Envanteri-AKAKDO alt grubu-Karbon Piyasaları, Finans, Teknoloji, Kapasite Geliştirme, Hava Yönetimi gibi 7 Teknik Çalışma Grubundan oluşmaktadır.

Söz konusu teknik çalışma grubundan, Arazi Kullanımı, Arazi Kullanım Değişikliği ve Ormancılık (AKAKDO-LULUCF) çalışma grubu 2008 OGM sorumluluğunda kurulmuştur. Ulusal Sera Gazı Envanterinin AKAKDO bölümü bu grup tarafından hazırlanmakta ve BMİDÇS Sekretaryasına sunulmaktadır.

Grup ayrıca;

• Hükümetlerarası İklim Değişikliği Paneli (IPCC) sentez raporu, Avrupa Çevre Ajansı (AÇA) Çevre Durum Raporu v.b. uluslararası raporlara katkı sağlanması,

• AKAKDO Sektörünün orman alanları dışındaki arazi kullanımı verilerinin toplanması ve Ulusal Sera Gazı Envanteri Raporuna (NIR) yansıtılması,

• BMİDÇS Toplantılarında AKAKDO ile Orman Bozulumu ve Ormansızlaşmadan Kaynaklanan Emisyonların Azaltılması (REDD+) ile ilgili alt-toplantıların ülke heyeti adına takibi, raporlanması,

• Panellerde, sempozyumlarda, zirvelerde, çalıştaylarda ve konferanslarda sunumlar ve yayınlar yapılması görevlerini de yerine getirmektedir.

Türkiye orman varlığı; 2007 yılında 21,2 milyon hektar iken 2019 yılında 22,7 milyon hektara yükselmiştir. Bu gelişme atmosferdeki karbon tutulumunu artırırken, ülke ölçeğinde ekosistemlerin dayanıklılığı ve iklim değişikliğine uyum açısından da güçlü bir etki yaratmaktadır.

1937 yılında yürürlüğe giren 3116 sayılı Orman Kanununu ile başlayan kadastro çalışmaları halen 1956 yılında yürürlüğe giren 6831 sayılı Orman Kanununa göre yürütülmektedir. Bu dönemde 1924 Anayasa’sının ormanların devletleştirilmesi ile ilgili 74 üncü maddesine 1945 yılında daha açık ve net hükümler eklenerek etkinlik kazandırılmış ve aynı yıl özel mülkiyetteki tüm ormanlar yürürlüğe giren 4785 sayılı Kanun ile devletleştirilmiştir. Söz konusu Kanunun 1 nci maddesi özel mülkiyete konu tüm ormanları hiçbir bildirime gerek bırakmaksızın Devlet’e geçtiğini hüküm altına almıştır. Bu madde halen geçerli olup bugün bile 1945 yılından evvelki tapular geçersizdir. Ardından 1950 yılında çıkarılan 5658 sayılı Kanunla devletleştirilen özel ormanların bir kısmı sahiplerine iade edilmiştir.

Yine, 1961 Anayasa’sının 131 nci maddesi ile bütün ormanların gözetiminin Devlet’e ait olduğu, ormanların Devlet’çe yönetilip işletileceği, Devlet ormanlarının mülkiyet, yönetim ve işletiminin özel kişilere devir edilemeyeceği, zaman aşımı ile mülk edinilemeyeceği, kamu yararı dışında irtifaka konu edilemeyeceği, ormanlara zarar verecek hiçbir faaliyet ve eyleme müsaade edilemeyeceği gibi hususlar hüküm altına alınmıştır. Ancak bu maddenin 1970 yılında çıkartılan 1255 sayılı Kanunla değiştirilmesi sonucu bazı durumlarda orman rejimi dışına alan çıkartılması mümkün kılınmıştır. Buna göre; Anayasa’nın yürürlüğe girdiği tarihten önce bilim ve fen bakımından orman niteliğini tam olarak kaybetmiş olan tarla, bağ, meyvelik, zeytinlik gibi çeşitli tarım alanlarında veya hayvancılıkta kullanılmasında yarar bulunan topraklarla, şehir, kasaba ve köy yapılarının toplu olarak bulunduğu yerler orman rejimi dışına çıkartılabilmektedir. Bu husus kadastro çalışmalarına yeni bir boyut kazandırmış ve 1974 yılından itibaren de orman rejimi dışına çıkartma işlemleri başlamıştır.

Kurumsal öncelikler arasında vatandaşların orman alanları ile ilgili problemlerinin ivedilikle çözüme kavuşturulması ve mağduriyetlerin giderilmesi yer almaktadır. Bunun için çalışmalar yürütülmekte olup vatandaşların talepleri cevaplandırılmaktadır. Bundan sonra meydana gelebilecek problemlerin önüne

31

geçebilmek için mevcut uygulamalar üzerinde çalışmalar yaparak, hem ormanlar üzerindeki baskıyı azaltmak, hem de vatandaşların sorunlarını en aza indirmek için çalışılmaktadır.

Bütün bu gayretlerin sonunda sınırları içerisinde orman tespit edilen birimlerin orman kadastrosu bitirilmiş olup 2/B madde uygulaması ve tescile yönelik OGM çalışmaları devam etmektedir.

Orman içinde ve bitişiğinde yaşayanlarla olan mülkiyete ilişkin anlaşmazlıkların ve ihtilafların bir an önce çözülmesi, orman kadastrosunun bitirilmesine bağlıdır. Orman kadastrosunun bitirilmesi, akabinde yapılan itirazların değerlendirilmesi ve 2/B uygulamalarının tamamlanıp 3402 sayılı kanunun Ek-4 üncü maddesine göre kullanım kadastrosunun tamamlanması ile birlikte orman köylüsü ile OGM arasındaki ihtilafların çözülmesi sonucu, toplumsal huzur sağlanmış olacaktır.

Mülkiyet sorunlarının giderilmesine yönelik olarak;3402 sayılı Kadastro Kanununun 4 üncü maddesinde 19/04/2018 tarihinde yapılan 7139 sayılı kanununun 35 inci maddesi kapsamındaki değişiklikle orman tahdidi veya kadastrosu yapılarak kesinleşmiş orman haritalarındaki fenni hataların, kadastro kontrol mühendisi ile orman mühendisinin iştirak ettiği kadastro ekiplerince düzeltilmesi yönünde düzenleme yapılmış ve devamında “Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü, bağlı bulunduğu Bakanlığın onayını almak kaydı ile 13 üncü fıkrada belirtilen çalışmaların teknik işlerinin bir kısmını veya tamamını, giderleri Orman Genel Müdürlüğü tarafından Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Döner Sermaye İşletmesi hesabına yatırılması kaydıyla gerçek veya tüzel kişilere ihale yolu ile de yaptırabilir. Bu ihalelerde gelecek yıllara sarî taahhütlerde bulunulabilir”. hükmü getirilmiştir.

Öte yandan 6831 sayılı kanunun 10 uncu maddesinde 6292 sayılı kanunun 13 üncü maddesiyle eklenen ek fıkra ile “Kadastrosu tamamlanan veya devam eden ormanlara ait haritaların yapılmasında ölçme, hesap, tersimat ve aplikasyon işleri harita ve kadastro mühendisleri veya teknikerleri tarafından yapılır, sorumluluk harita ve kadastro mühendislerine aittir. Çalışma alanlarında yapılan ölçüm ve haritalama işlemlerinin usulüne uygun olarak yapılmasını sağlamak ile kontrol onayını yapmak üzere Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü taşra teşkilatınca kontrol mühendisi görevlendirilir. Kadastro teknik standartlarına uygun üretilen bu haritalar, harita ve kadastro mühendislerinin kontrol onayından sonra komisyon başkanınca tasdik olunur. hükmü getirilmiştir.

Ayrıca 21.11.2018 tarihli Kadastro Altlıklarının Sayısallaştırılması ve Tescil Çalışmaları Protokolü kapsamında olmak üzere Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü ile birlikte çalışmalar yapılmaktadır. Bu düzenlemeler ile 2021 yılı sonuna kadar yapılmış olan tüm çalışmaların tescil işlemlerinin tamamlanarak vatandaş ile devlet arasındaki sınırların kesinleştirilmesi sağlanacak ve bir çok problem ortadan kalkmış olacaktır.

Orman köylüleri orman kadastro çalışmaları sırasında yeterince bilgilendirilmekle birlikte çalışmalar sırasında itirazları değerlendirilip çözümler aranmaktadır. Halen orman kadastro çalışmalarının bir bölümü Orman Genel Müdürlüğü’ne bağlı orman kadastro komisyonlarınca, bir bölümü de 2005 ve 2013 yıllarında yapılan 3402 sayılı Kadastro Kanununda yapılan değişiklik (3402 sayılı Kanunun 4 ve EK-5 inci maddeleri) ile Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün arazi kadastro ekiplerine OGM’yi temsilen orman mühendisi ve tarım idaresini temsilen ziraat mühendisinin katılımı ile oluşan ekipçe yürütülmektedir. Orman alanlarının kadastrosunda, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün bu kapsamda gerçekleştirmiş olduğu ihaleler ve komisyonların en son teknolojik imkanlarla donatılmaları ile çalışmalar daha da hızlandırılmıştır.

Politikalar ve Hedefler;

Uygun Hazine arazilerinde ve orman içi açıklıklarda yapılacak ağaçlandırma çalışmaları ile 2019 yılı sonu itibariyle ülkemiz yüzölçümünün % 29,2 sine denk gelen toplam orman alanı varlığı oranının 2023 yılı sonuna kadar % 30’a çıkarılması hedeflenmektedir. Diğer taraftan, orman varlığının gelecekteki durumunu ortaya koyacak ve bu konuda senaryolar geliştirecek araştırmaların yapılmasını teminen ulusal orman envanterinin hazırlanması önemini korumaktadır. Pilot alanlarda başlatılan Ulusal Orman

32

Envanteri çalışmalarının yaygınlaştırılarak 2023 yılına kadar tamamlanması hem 11 inci Kalkınma Planı hedeflerinde, hem Stratejik Planda hem de III. Tarım Orman Şurasında hedef olarak yer almıştır.

• Orman alanlarının çok amaçlı faydalanmaya uygun envanteri çıkarılarak, ekosistem hizmetleri ve biyolojik çeşitliliğin belirlenmesi, haritalandırılması ve yenilenen orman amenajman planlarına entegre edilmesi,

• Normal ve bozuk orman alanlarının, orman ekosistemlerinin durumuna ve kararlaştırılan yönetim amaçlarına (işlevlere) göre belirlenmesi. Korumanın sağlanması ve baskıların azaltılması suretiyle ormanların doğal yolla geliştirilmesine ve imarına öncelik verilmesi; bu şekilde geliştirilmesi mümkün olmayan ormanların, yönetim amacına (işlevine) uygun silvikültür, ağaçlandırma ve diğer imar tekniklerinin uygulanması suretiyle geliştirilmesi; bu çalışmalar sırasında ekolojik, sosyal ve ekonomik etkilerinin belirlenmesi ve dikkate alınmasına gerekli özenin gösterilmesi,

• Kadastrosu kesinleşen orman alanlarının tapuya tescilinin sağlanarak, mülkiyet sorunlarının giderilmesi, • Ormancılıkta sorumluluğu bulunan kuruluşlarla etkin koordinasyon sağlanarak, ormancılıkla ilgili

çalışmalarda mesleki örgütlerin faaliyetlerinin desteklenmesi, • Orman Bilgi Sisteminin geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması,

• Uluslararası ormancılık süreçlerinin takip edilerek işbirliğinin geliştirilmesi hususları önemli politika belgelerinde yer alan unsurlardandır.

Bunların dışında;

• Ormancılık sektöründe yutak potansiyelinin belirlenmesi ve maliyet analizlerinin yapılması doğal, kültürel ve görsel peyzaj üzerine iklim değişikliği etkilerinin belirlenmesine ve izlenmesine yönelik Ar-Ge çalışmalarının yapılması,

• Kyoto Protokolü AKAKDO raporlamasında ortaya çıkabilecek sera gazı yutak potansiyelinin tahmin edilmesi için bir değerlendirme yapılması, İklim değişikliği ile mücadele ve iklim değişikliğine uyum konularında Ar-Ge çalışmalarının desteklenmesi için Orman Genel Müdürlüğünün sorumluluğunda finansal bir mekanizmanın oluşturulması,

• İklim değişikliği ve ekonomisi konusunda dünyadaki ve ülkemizdeki mevzuat ve politika araçlarının analizi,

• İklim değişikliği kapsamında dünya ormancılığında PES (ekosistem hizmetleri için ödeme) uygulamalarının ve uluslararası finansal mekanizmalarının analizi,

• Ülkemizde makro ve kurumsal politika araçlarında iklim değişikliğinin yerinin analizi,

• İklim değişikliği ekonomisi ve politikası konusunda OGM tarafından yürütülen Ar-Ge çalışmalarının ve projelerinin analizi,

• Orman ekosistemlerinin sağladığı karbon tutma hizmeti için kullanılan ekonomik değer belirleme yöntemlerinin tanıtımı,

• Yapılacak ağaçlandırma çalışmalarının karbon piyasasında değerlendirilip enerji verimliliği kazanımları ve orman varlığının artırılması gibi ilave tedbirlerle karbon salınımın azaltılmasına dair önlemlerin geliştirilmesi,

• Sera gazı emisyonuna sebep olan binalar ile enerji, sanayi, ulaştırma, atık, tarım ve ormancılık sektörlerinde emisyon kontrolüne yönelik Niyet Edilmiş Ulusal Katkı çerçevesinde çalışmalar yürütülmesi önemli politikalar ve stratejik hedefler arasında sıralanabilir.

KRİTER 1: DEĞERLENDİRME

Ülkemiz orman varlığı 22.740.297 hektar ile ülke yüzölçümünün % 29,2’sini kaplamaktadır. Bu alan içerisinde normal kapalı orman alanı 13.083.510 hektar ile toplam ormanlık alanının % 57,53’ünü, boşluklu kapalı orman alanı ise 9.656.787 hektar ile toplam ormanlık alanın % 42,47’sini oluşturmaktadır. 1973 yılında ormanlardaki toplam yıllık artım yaklaşık 28 milyon m³ iken; ormancılık uygulamaları sonucunda yıllık artım 2019 yılında 47,2 milyon m³’e ulaşmıştır. Bu sonuç üzerinde koru

33

orman alanı payının artış etkisi olmakla birlikte, yeni orman alanlarının kazanılması ve ormanlara yapılan bakım çalışmalarının etkisi büyüktür.

Ormanların % 94,72’i koru, % 5,28’i baltalık olarak işletilmekte olup, orman alanındaki değişim aynı zamanda servet dağılımını da etkilemektedir. 1973-2019 yılları arasında ülkemiz ormanlarının dikili serveti yaklaşık 744 milyon m3 artmıştır. Bu artış; yeni ormanların tesisi, baltalık ormanları ile boşluklu kapalı orman alanlarındaki azalışa bağlı olarak koru orman alanı payının yükselmesinden kaynaklanmaktadır.

Ormancılık uygulamaları, sadece alan ve servet düzeylerini değiştirmekle kalmayıp ormanları oluşturan ağaçların yaş bileşenlerini ve dolayısıyla artımı da etkilemektedir. Ormanların alansal dağılımı, servet ve artım durumları ağaç türlerine göre sınıflandırıldığında; alan, servet ve artım bakımından ibreli türlerin yapraklı türlerden fazla olduğu görülmektedir.

Ülkemizde orman envanter verileri; kombine envanter yöntemi olarak adlandırılan uzaktan algılama ve yer verileri ile sağlanmaktadır. Bu veriler, her bir işletme şefliğinde genel olarak 10 yılda bir yenilenen ekosistem tabanlı orman amenajman planlarından sağlanan orman envanteri ile üretilir. Bu planlar ulusal veri tabanı ENVANİS (Envanter-İstatistik) ve ORBIS (Orman Bilgi Sistemi) veri tabanlarımızda saklanmakta ve her 5 yılda bir kamuoyu ile paylaşılmaktadır.

Uygulama sürelerinin bitmesi neticesinde, her yıl ülke ormanlarının yaklaşık on da birinde yenilenen orman amenajman planlarıyla yıllık orman kaynaklarındaki değişim (alan, servet, artım, çağ sınıfları, ve işletme şekli) izlenebilse de, o yıl için tüm ülke alanında planlar yenilenmediğinden değişimler ülke bazında izlenmiş olmamaktadır. Günümüzde; uluslararası raporlama, SOY Kriter ve Göstergeleri için amenajman planlarından karşılanamayan verilerin temini için Ulusal Orman Envanter Çalışmaları başlatılmış, 2023 yılında bitirilmesi de Tarım Orman Şurasında karara bağlanmıştır.

Ulusal Orman Envanteri çalışmaları kısaca özetlenecek olursa; Ülkemiz alanının büyüklüğünden dolayı yapılabilirlik, sağlıklı veri elde etme ve maliyet açısından örnekleme alan sıklığı ve deseni belirleme, örnekleme alanında yapılacak ölçümleri belirleme, örnekleme alanında ölçümler, analiz ve raporlama olarak dört ana başlık altında toplanabilmektedir.

Beş yıllık kalkınma planlarının yapılmasıyla ülkemizin planlı döneme girdiği 60’lı yıllarda, bugünkü anlamıyla ilk düzenli amenajman planları yapılmaya başlanmıştır. Bütün ormanların planı 1963-1972 yılları arasındaki 10 yıllık periyotta tamamlanmış, böylece ülkemizde amenajman planı olmayan orman kalmamıştır. Ancak takip eden dönem içerisinde 2013 yılına kadar özellikle Doğu Anadolu ve Güneydoğu Anadolu coğrafi bölgelerindeki ormanlık alanları planları, 1980’li yılların başlarında ortaya çıkan terör sebebiyle yenilenememiştir.

Coğrafi bilgi sistemlerinin gelişmesi, teknoloji kullanımının hızla yaygınlaşması buna bağlı olarak da uzaktan algılama görüntülerinin yorumlanmasındaki gelişmeler neticesinde, 1972 yılından sonra yenilenemeyen yukarıda bahsedilen coğrafi bölgelerdeki orman amenajman planlarının % 90’ı 2013-2016 yılları arasında belli bir plan çerçevesinde yenilenmiştir. 2021 yılı amenajman yatırım programına alınan Erzurum Orman Bölge Müdürlüğüne ait orman işletme şefliklerinin amenajman planlarının yenilenmesiyle de ülkemiz genelinde yenilenmemiş orman amenajman planı kalmayacaktır.

2008-2019 verileri esas alındığında ormanların alan, servet ve artım yönünden artmakta olduğu görülmekte bu açıdan herhangi bir olumsuzluk söz konusu değildir.

2008-2018 yılları arasında toplam karbon stokları artış eğilimindedir. Bu artışın sebebi olan anahtar faktörler sürdürülebilir orman yönetimi, ağaçlandırma faaliyetleri, boşluklu kapalı ormanların rehabilitasyonu, etkin orman yangını yönetimi ve koruma faaliyetleridir. 2018 yılı itibariyle ülkemiz ormanlarında toplam 1 milyar 881 milyon 989 bin ton karbon stoğunun bulunduğu, söz konusu karbon stoğunun % 62 sinin ibreli ormanlarda % 38 inin ise yapraklı ormanlarda bulunduğu görülmektedir. Bununla birlikte toplam karbon stoğunun % 61 i toprak, % 27 si toprak üstü, % 8 i toprak altı ve % 4 ü ise ölü örtü stoklarında yer almaktadır.

34

2019 verilerine göre ülkemiz ormanlarının alansal olarak % 17’si “a” çağında, % 38’i “b” çağındadır. Bununla birlikte ormanlarımızın % 42,47’si boşluklu kapalı ormanlardan oluşmaktadır. Bilindiği üzere gençlik çağındaki ormanlarda karbon emilimi daha yüksek olurken verimli ormanlar daha çok karbon depolamaktadır. Bu bakımdan gençleştirme çağına gelmiş ormanların gençleştirilmesi sıklık çağındaki ormanların bakımı ile boşluklu kapalı ormanlardan ise uygun alanların yapılacak rehabilitasyon çalışmalarıyla verimli orman alanlarına dönüştürülmesi karbon stoklarının geliştirilmesine önemli katkı sağlayacaktır.

1961 Anayasa’sındaki düzenleme ile 1961 yılından evvel orman özelliğini kaybeden yerlerin orman dışına çıkartılması hususu ilk defa Anayasa’da yer almış iken 1982 Anayasa’sında bu süre 20 yıl daha genişletilerek 1981 yılından evvel orman özelliğini kaybetmiş yerleri bu kapsama dahil etmiş ve orman olarak muhafazasında bilim ve fen bakımından hiçbir yarar görülmeyen aksine tarım alanına dönüştürülmesinde kesin yarar görülen yerlerin de süreye bakılmaksızın orman dışına çıkartılması hususu Anayasa’da yer almıştır. Yapılan her bir Anayasa değişikliği beraberinde yeni kanun değişikliğini gündeme getirmiş, kadastro komisyonları da her seferinde farklı bir hukuki çerçeve içerisinde çalışmalarını sürdürmek zorunda kalmıştır. Dolayısıyla daha önce kadastrosu bitirilmiş sahalara yeniden gidilmek zorunda kalınmış, sayısız itiraz ve ihtilaflar bugüne kadar hep süregelmiştir. Bu derece sık Kanuni değişikliğin gerçekleşmiş olması bazı yasal açıklıkları, muğlak durumları veya çıkmazları da beraberinde getirmiştir. Kadastrosu yapılan alanların çok büyük bir kısmının, ilgili haritalardaki teknik yetersizlik veya uyumsuzluk nedeniyle tapuya tescili yapılamamıştır. Yukarıda bahsedilen olumsuz koşullar nedeniyle Ülkemizdeki ormanların kadastrosunun bitirilmesi uzun yıllar sürmüş, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün ihale çalışmaları sonucu orman kadastrosu çalışmaları büyük bir ivme kazanmış ve 2017 yılı sonunda orman kadastrosu bitirilmiştir.

Orman kadastro çalışmaları tamamlanan ormanların tapuya tescilinin sağlanması ve böylece yaşanmakta olan mülkiyet sorunlarının giderilmesi bakımından ilgili birimlerle veri ve bilgi akışının

Belgede SOY K.G TÜRKİYE RAPORU 2019 (sayfa 47-53)