• Sonuç bulunamadı

KRİTER 2: POLİTİKALAR, KURUMLAR VE ARAÇLAR

Belgede SOY K.G TÜRKİYE RAPORU 2019 (sayfa 75-82)

KRİTER 2: ORMANLARIN SAĞLIĞI, CANLILIĞI VE BÜTÜNLÜĞÜ

2.8 KRİTER 2: POLİTİKALAR, KURUMLAR VE ARAÇLAR

Kurumlar ve Araçlar;

Orman kaynaklarını; ekolojik, ekonomik ve sosyo-kültürel faydalarını dikkate alarak, bitki ve hayvan varlığı ile birlikte, ekosistem bütünlüğü içinde idare etmek, katılımcı ve çok amaçlı şekilde planlamak, usulsüz müdahalelere, tabii afetlere, yangınlara karşı korumak, muhtelif zararlıları ile mücadele etmek ve ettirmek, ormancılık karantina hizmetlerini yürütmek, geliştirmek, orman alanlarını ve ormanlara ilişkin hizmetleri artırmak, ormanları imar ve ıslah etmek, silvikültürel bakımını ve gençleştirilmesini sağlamak görevleri yasalarla Orman Genel Müdürlüğüne verilmiştir.

Dolayısıyla Kriter 2 kapsamındaki çalışmalar kurumsal olarak Orman Genel Müdürlüğü teşkilat yapısı içerisinde mevcut birimler sorumluluğunda yürütülmektedir.

Yürürlükteki Anayasanın 169 uncu maddesi ile 6831 sayılı Orman Kanununun 68-76 ncı maddeleri orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesine ilişkin özel hükümleri ihtiva etmekte ve Kanun bu konuda organizasyon oluşturma görevini Orman Genel Müdürlüğü Teşkilatına vermektedir.

Orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesiyle ilgili her türlü faaliyet; 01.01.1995 tarihinden itibaren yürürlüğe giren 285 Sayılı "Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Söndürülmesinde Uygulama Esasları" tebliğine göre yürütülmektedir. Ayrıca; orman yangınlarının önlenmesi ve söndürülmesinde görevli memurlarla gönüllülerin görecekleri görev ve hizmetler, 6831 sayılı Yasa'nın 69 uncu maddesi hükmüne göre düzenlenmiş "Orman Yangınlarının Önlenmesi ve Söndürülmesinde Görevlilerin Görecekleri İşler Hakkında Yönetmelik" içerisinde tarif edilmiştir.

Orman yangınlarıyla mücadelede yanıcı maddenin azaltılması, orman halk ilişkilerinin geliştirilmesi, kırsal alanda yaşayan orman köylülerinin refah seviyelerinin yükseltilmesi ve ülke hayvancılığının gelişiminin sağlanması için; “Ormanlarda ve Orman İçinde Bulunan Otlak, Yaylak ve Kışlaklarda Hayvan Otlatılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde ülkemiz ormanlarında otlatmaya müsait alanlar otlatma planlarıyla otlatmaya açılmıştır.

Orman alanlarındaki izinler Orman Kanununun 16, 17/3 ve 18 inci maddesine istinaden verilmekte olup, verilen izinlere ait iş ve işlemler; 18.04.2014 Tarih ve 28976 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Kanununun 16 ncı Maddesinin Uygulama Yönetmeliği (yürürlükte), 18.04.2014 tarih ve 28976 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren Orman Kanununun 17/3 ve 18 inci Maddelerinin Uygulama Yönetmeliği, hükümleri çerçevesinde sürdürülmektedir.

04 Temmuz 2011 tarih ve 27984 sayılı Resmi Gazetede yayımlanan 645 sayılı “Orman ve su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname” nin bazı maddelerinde değişiklik yapan ve 02 Kasım 2011 tarih ve 28103 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 657 sayılı “Orman ve Su İşleri Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararname

58

ile Bazı Kanun ve Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılmasına Daire Kanun Hükmünde Kararname” ile OGM bünyesinde İzin ve İrtifak Dairesi Başkanlığı kurulmuştur.

16 Haziran 2012 tarih ve 28325 sayılı Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren 2012/15 sayılı Genelge ile “Kamu kurum ve kuruluşları (Belediyeler ve il özel idareleri hariç) ile sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamu kurum ve kuruluşlarına ait şirketlerin, kendi mülkiyetlerinde veya tasarruflarında bulunan taşınmazlarıyla ilgili olarak; kamu kurum ve kuruluşları, vakıf, dernek veya bunların şirketlerine, gerçek veya tüzel kişilere; satış, kira, irtifak, takas, tahsis, devir vb. her türlü tasarrufa yönelik işlemleri için Başbakanlıktan izin alınacaktır.” Hükmüne istinaden orman alanlarında talep edilen izinlerde bu süreç kapsamında değerlendirilmeye başlanılmıştır.

03 Mart 2014 tarihli 2014/1 sayılı Bakanlık Genelgesi ile 2872 sayılı Çevre Kanunu, 2873 sayılı Milli Parklar Kanunu ve 4915 sayılı Kara Avcılığı Kanunu kapsamında “korunan alan” olarak belirlenen alanların yine Bakanlığımız uhdesinde yer alan orman alanları ve orman sayılan alanlar ile hususiyetleri gereği özel koruma altına alınması icap eden sahalara yönelik enerji üretimi ve madencilik faaliyetlerinin yürütülebilmesi maksadıyla yapılacak müracaatlardaki usul ve esaslar belirlenmiş olup, orman alanlarında talep edilen izinler bu kapsamda değerlendirilmeye başlanılmıştır.

Orman alanlarında verilen izinlere ait bedellerin tespiti için kullanılan bedel hesaplama yöntemleri 2014 yılında yapılan düzenleme ile son halini almış, özellikle arazi izin bedelinin hesaplama yöntemine izin türü katsayısı, ekolojik denge katsayısı ve il katsayısı da dahil edilerek hesaplanan bedelin daha rasyonel bedel olmasının yolu açılmıştır.

Politikalar ve Hedefler:

• Hastalık ve böcek zararlarıyla mücadelede etkinliğin artırılması için yeni yöntem ve tekniklerin geliştirilmesi, orman yangınlarıyla mücadelede önleyici tedbirlerin artırılması, mevcut olan erken uyarı sistemlerinin geliştirilmesi, orman ekosistemlerinin izlenmesi Seviye I ve Seviye II Programının Avrupa bazındaki uygulamaların Ulusal Orman Envanteriyle entegre bir şekilde uygulanmasının sağlanması, • Orman zararlarıyla mücadeleyi kolaylaştıracak ve yönlendirecek bir izleme sisteminin kurulması;

önerilen Orman Envanter ve İzleme Sistemi’ne entegre edilmesi, Arazi kullanımının sınıflamasının IPCC standardına göre yapılması ve değişimlerin izlenmesine yönelik karar destek mekanizması kurulması, • İklim değişikliğinin ormancılık faaliyetleri, orman ekosistemi ve türler üzerine etkilerinin tespit edilmesi

ve izlenmesi, İklim değişikliğinden kaynaklanan sıcaklık artışı ve yağış rejimi değişiminin orman ekosistemi ve türler üzerindeki etkilerinin tespit edilmesi, İklim değişikliğinin orman yangınları üzerine etkilerinin tespit edilerek izlenmesi ve yangın risk haritalarına işlenmesi, İklim değişikliğinden kaynaklanan orman yangınları için gerekli risk hazırlık/önleme konularının yerel/bölgesel planlama çalışmaları kapsamına alınması, İklim değişikliğinin geçim kaynakları üzerindeki risklerinin minimize edilmesini sağlamak amacıyla, orman köylülerinin geçim faaliyetlerinin çeşitlendirilmesi, gerekirse farklı faaliyetlere geçilmesi, İklim değişikliğinden kaynaklanan orman yangınları ile mücadele için gerekli risk hazırlık/önleme konularının yerel/ bölgesel planlama çalışmaları kapsamına alınması,

• Zararlı organizmaların teşhis, tanı ve biyolojik mücadele kapsamında faydalı organizma üretimi, laboratuvar inşası ve laboratuvar donanım temini ile ormanların sağlığının korunmasında etkinliğin artırılması ,

• Kanun dışı faaliyetlerin yoğun olduğu alanların kamera sistemleri ile izlenmesi amacıyla gözetleme sistemi inşası ile fotokapan temini ile ormanların kanun dışı müdahalelerden korunmasında etkinliğin artırılması ve böylece orman alanlarının ve kaynaklarının daha da etkin bir şekilde korunmasının sağlanması,

• Verimli orman alanlarının artırılması,

• Odun kalitesi, tohum ve meyve verimliliğinin yükseltilmesi ve sağlıklı ormanların kurulmasına yönelik silvikültürel bakım tedbirleri artırılması,

59

• Orman ekosistemlerinin sağlığının izlenmesi, hastalık ve zararlılarla mücadelede öncelikle doğal ya da doğaya uygun önleyici tedbirlerin uygulanarak, orman varlığı ve sağlığının korunması,

• İklim değişikliğine uyum konusunda kabiliyet ve kurumsal kapasitenin artırılması,

• Biyotik ve abiyotik zararlılarla mücadelede önleyici tedbirlere ağırlık verilmesi, bu amaçla, ormanların ekosistemlerinin ve doğal yapılarının korunması suretiyle zararlılara karşı doğal dirençlerinin sağlanması ve diğer uygun önleyici tedbirlerin gerçekleştirilmesi önemli politika, strateji ve hedefler arasında yer almaktadır.

Madencilik sektörüne dair küresel ve ulusal politikalar ise ayrıca aşağıda özetlenmiştir.

Madencilikte Küresel ve Ulusal Politikalar;

Birleşmiş Milletler Kalkınma Hedefleri, Birleşmiş Milletler Biyolojik Çeşitlilik Sözleşmesi ve Birleşmiş Milletler Paris İklim Anlaşması orman alanlarında yapılacak madencilik çalışmalarının küresel ölçekte uygulanacak politikalarının temelini oluşturmaktadır.

Birleşmiş Milletlere üye 193 ülke tarafından kabul edilen 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri küresel nüfusun refahının artırılması ve çevrenin korunması için en iyi yol olarak kabul edilmektedir. (Birleşmiş Milletler 2015)

Madencilik sektörü 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefleri altında belirlenmiş olan 169 hedefin 71 tanesini olumlu ya da olumsuz yönde etkilediği için 17 Sürdürülebilir Kalkınma Hedefinin tümü üzerinde potansiyel bir etkiye sahiptir.

Ulusal politikaların ve önceliklerin yer aldığı 11. Kalkınma planında madencilik sektöründe hammadde arz güvenliğinin sağlanması, madenlerin yurt içinde işlenerek katma değerinin artırılması yoluyla ülke ekonomisine katkısının geliştirilmesinin temel amaç olduğu ve sürdürülebilir kalkınma ilkeleri çerçevesinde madencilik sektörünün çevre ve iş güvenliği mevzuatına uyumunun geliştirileceği belirtilmektedir.

KRİTER 2: DEĞERLENDİRME

Ormanların Sağlığı, Canlılığı ve Bütünlüğü Kriteri; Orman kaynakları ve Küresel Karbon Döngüsüne Katkısı başlıklı 1 No’lu Kriteri tamamlayıcı niteliktedir. Orman kaynaklarının durumu ve bu kaynakları tehdit eden faktörler hakkında bilgi sağlar.

Ormanlar, ağaç ölümüne neden olarak veya tüm ürün ve hizmetleri sağlama yeteneklerini azaltarak sağlıklarını ve canlılıklarını olumsuz yönde etkileyebilecek bir dizi doğal faktörlere (örn. Orman yangınları, zararlılar, hastalıklar, olumsuz hava olayları) maruz kalmaktadır. Söz konusu faktörler ulusal ve yerel düzeylerde ve / veya belirli orman türleri için etkiler yıkıcı olabilmektedir.

Ülkemizin toplam karasal alanının %29,2’lik kısmını oluşturan ve 22,7 milyon hektara ulaşan orman varlığımız çeşitli tehditler altında bulunmakta ve bu tehditlerin kaynağını önemli oranda insanlar oluşturmaktadır. Ayrıca orman varlığımız küresel ısınma ve iklim değişikliği beraberinde böcek ve mantar gibi zararlı organizmaların da önemli tehdidi altındadır. Bu nedenle, orman ekosistemlerinin sağlığının korunması büyük önem taşımaktadır.

Ormanları en fazla tahrip eden faktörlerden biri de böcek ve hastalıklardır. Özellikle Doğu Karadeniz bölgesinde geniş orman alanları böcek ve hastalıkların etkisi altındadırlar. Son yıllarda gösterilen kararlı mücadele sonucunda böcek ve hastalıklar önemli ölçüde kontrol altına alınabilmiştir.

Yıllara göre azalış ve artış durumu iklim verilerine bağlı olarak değişiklik göstermektedir.

Mantar zararları konusunda veri toplamada uzman eksikliğinden dolayı sıkıntılar söz konusudur. Zararlı organizmalara karşı kullanılan doğaya en uygun yöntem biyolojik mücadeledir. Biyolojik mücadele ile laboratuvar ortamında üretilen yırtıcı böcekler doğada, zararlı organizmalara karşı kullanılmaktadır

60

Akdeniz ekosisteminde yer alan ormanlarımızda, çoğunlukla ibreli türlerde olmak üzere, en önemli zararlı etmen böceklerdir. Bölgenin yaygın ağaç türü olan kızılçam yanı sıra karaçam ormanlarının da büyük bir kısmında etkili olan ortak zararlı türler çam kese böceği (T. wilkinsoni/pityocampa) ve Akdeniz çam kabuk böceği (Orthotomicus erosus)’dir. Bu türlerin dışında oniki dişli çam kabuk böceği (I. sexdentatus), Akdeniz orman bahçıvanı (Tomicus destruens), çam sürgün bükücüsü (Rhyacionia buoliana) ve reçine kelebeği (Dioryctria sylvestrella) önemli zararlara neden olan böcek türlerdir. Böcek zararı nedeniyle ormanlarda artımdaki azalmanın yanında, yıllık ortalama 350 bin m³ olağanüstü eta alınmaktadır. Bu miktar böcek popülasyonunun yoğun olduğu yıllarda 1 milyon m³’ün üzerine çıkabilmektedir.

Biyoteknik mücadele çalışmalarında doğaya herhangi bir zararı olmayan ruhsatlı feromonlar kullanılmaktadır.

Orman zararlı ve hastalıklarıyla 2008-2019 yılları arasında yıllık ortalama 110.717 hektar alanda mekanik, 95.184 hektar alanda biyoteknik, 113.964 hektar alanda biyolojik ve 35.557 hektar alanda kimyasal mücadele olmak üzere toplam 355.422 hektar alanda mücadele yapılmıştır.

2008 yılında orman zararlılarıyla mücadele yapılan alan miktarı yaklaşık 600 bin hektar iken bu miktar 2019 yılında 200 bin hektara gerilemiştir. Bu durum böcek zararlılarıyla yapılan mücadelede önemli bir mesafenin kat edildiğini ve etkinliğini açıkça ortaya koymaktadır.

2019 yılı 935 ekstrem olay sayısı ile en fazla ekstrem olay yaşanan yıl olmuştur. Ekstrem olay trendlerinde özellikle son yirmi yılda artış eğilimi vardır.

Ülkemiz orman yangınlarına hassas bir kuşakta yer almaktadır. Orman yangınları konusu toplumun en çok hassasiyet gösterdiği konuların başında gelmekte olup gerekli tüm yasal tedbirler alınmıştır. Alınan her türlü tedbirlere rağmen, 2008-2019 yılları arasını kapsayan son 12 yıllık dönemde toplam 28.701 adet orman yangınında 107.729 hektar alan yanmış, yıllık ortalama 2.392 adet orman yangını meydana gelmiş ve bu dönemde yıllık ortalama yanan alan miktarı 8.977 hektar, yangın başına isabet eden alan ise 3,75 hektar olmuştur. Bu dönem zarfında en yüksek kayıp; 29.749 hektar ile 2008 yılında, en düşük kayıp ise 3.117 hektar ile 2014 yılında verilmiştir.

Çıkan orman yangınlarda zarar gören orman alanları değerlendirildiğinde 2008 yılı verileri hariç nedeni bilinmeyen ve kaza sonrası çıkan orman yangınları sonrasında zarar gören alanların miktarında bir artış olduğu görülecektir.

Ülkemiz ile benzer iklim ve bitki özelliklerine sahip ülkelerdeki yangın durumu karşılaştırıldığında ise, yangın sayısı değişmekle birlikte yangın başına zarar gören orman alan miktarının azalma eğiliminde olduğu görülmektedir. 2008-2019 döneminde yıllık ortalama yanan alan miktarı Portekiz’de 120.645 hektar, Ispanya’da 92.963 hektar, Fransa’da 12.053 hektar, Italya’da 64.896 hektar, Yunanistan’da 25.558 hektar orman alanı yanmıştır. Ülkemizde ise aynı dönemde yıllık ortalama 8.977 hektar orman alanı yanmıştır.

Ülkemizde Orman yangınları konusunda politik bir kararlılık ta mevcuttur. Bunun sonucu olarak orman yangınları ile mücadeleye önemli kaynak aktarılmaktadır. Bu konuya doğrudan aktarılan kaynak yıllık 200-250 milyon dolar civarında olup, dolaylı yollardan aktarılan kaynaklarda eklendiğinde ortaya önemli bir meblağ çıkar. Buna ve son yıllarda toplumun artan bilinç düzeyine bağlı olarak orman yangınları ile mücadele konusunda önemli başarılar elde edilmiştir.

Gelecekte, iklim değişikliğinin, yangının daha önce ortak bir sorun olmadığı bazı alanlar da dahil olmak üzere, dünyanın dört bir yanına daha uzun yangın mevsimleri ve daha şiddetli yangınlar getirmesi beklenmektedir. Orman yangınlarından kaçınılması mümkün olmamakla birlikte, entegre yangın yönetimi ve yangına dayanıklı orman kurma yönetimleri uygulanarak ve yangının meydana geldiği alanlarda sosyokültürel gerçeklikler ve ekolojik zorunluluklar dikkate alınarak etkileri önemli ölçüde azaltılabilir (FAO, 2006).

61

Ülkemizde tamamen doğal sayılabilecek orman çok azdır. Ormanların önemli bir kısmı yarı doğaldır. Önceleri tamamen üretim amaçlı olan ve birim alandan en yüksek odun hasılası almaya dönük olan silvikültürel bakımlar; artık orman ekosistemini göz önüne alan, biyolojik çeşitliliği koruyan, yaban hayatı yaşamını kolaylaştıran ve ormanın doğal işlevlerini dikkate alan vb. yaklaşımla yapılmaya gayret edilmektedir. Silvikültürel bakımların son yıllarda önemli bir artış trendinin olduğu görülmektedir. 2008-2019 yılları arasında yıllık ortalama 32.612 hektar alanda gençleştirme çalışmaları gerçekleştirilmiştir. Orman Genel Müdürlüğünce yürütülen tabii gençleştirme çalışmalarında başarı oranı % 100 seviyesinde olup, orman bölge müdürlüklerince doğal gençleştirme konusunda herhangi bir başarısızlık bildirilmemiştir

2015 yılı sonrası orman suç sayılarında az da olsa bir artış olduğu görülmektedir. Ormanların kanun dışı müdahalelerden etkin bir şekilde korunması için insanların bilinçlendirilmesi ve eğitimi yanında, koruma faaliyetlerinde görevli memurları eğitmek, ormanların korunmasında gelişen teknolojideki yeni imkânlardan faydalanmak suretiyle korumada etkinlik daha da artırılmaya çalışılmaktadır.

Orman yangınlarıyla mücadelede yanıcı maddenin azaltılması, orman halk ilişkilerinin geliştirilmesi, kırsal alanda yaşayan orman köylülerinin refah seviyelerinin yükseltilmesi ve ülke hayvancılığının gelişiminin sağlanması için; “Ormanlarda ve Orman İçinde Bulunan Otlak, Yaylak ve Kışlaklarda Hayvan Otlatılmasına İlişkin Usul ve Esaslar Hakkında Yönetmelik” çerçevesinde ülkemiz ormanlarında otlatmaya müsait alanlar otlatma planlarıyla otlatmaya açılmıştır.

Son yıllarda genel ekonomik iyileşme, kırsal kesimden şehirlere olan göç, köy tüzel kişilikleri ile işbirliğine gidilmesi ve diğer bazı projeler sonunda, özellikle keçi otlatmacılığında bir düşüş eğilimi müşahede edilmektedir.

Otlatma suçlarında yıllar itibariyle zararlı hayvan sayısı 2008-2014 arasında ortalama 100.000 seviyelerinden 2015 yılından sonra ortalama 60.000 seviyesine inmiş görülmektedir. Yıllar itibariyle çok büyük dalgalanmalar söz konusu değildir.

Ormandan verilen izin ve irtifaklar konusunda her geçen gün kamu oyu hassasiyetinin arttığı bilinmektedir. Bu konudaki uygulamalara Orman Genel Müdürlüğünce katılımcı yöntemlerle hazırlanan ve uygulamaya konulan fonksiyonel orman amenajman planlarının önemli bir rolü olacaktır.

Orman Kanunun 16,17/3 ve 18 nci maddesi kapsamında orman alanlarından yasal izinler verilmektedir. Söz konusu izinlerde alan kaybı söz konusu olmayıp, ağaçlık alanlardan verilen izinlerde bir miktar servet kaybı olmaktadır. Ancak, verilen izinlerin sona ermesini müteakip alanlar rehabilite edilmektedir. Bu kapsamda hazırlanan Maden Sahalarının Rehabilitasyonu Eylem Planı (2014-2018) uygulamaya konulmuş, eylem planı çerçevesinde toplam 5.849 hektar alanda rehabilitasyon çalışması gerçekleştirilmiştir.

Ülkemizde, Orman Genel Müdürlüğü koordinasyonunda, mülga Çevre ve Orman Bakanlığı Araştırma ve Geliştirme Dairesi Başkanlığı işbirliğinde 2006 yılında “Orman Ekosistemlerinin İzlenmesi Projesi” ile çalışmalar başlatılmış, Nisan 2009 tarihinden itibaren ülkemiz ormanlarının sağlık ve durumunun izlenmesi maksadıyla “Orman Ekosistemlerinin İzlenmesi Programı” uygulamaya aktarılmıştır.

Sürdürülebilir orman yönetiminin en önemli kriterlerinden olan orman ekosistemlerinin sağlık ve hayatiyetinin izlenmesi ile ilgili olarak, Türkiye’de hava kirliliğinin ormanlar üzerine olan etkilerinin izlenmesi çalışmaları tüm Avrupa ülkeleri ve Amerika ile entegre bir şekilde 2008 yılından itibaren ülke genelinde ormanlık alanlarda kurulan 850 adet gözlem alanında Seviye I ve 52 gözlem alanında da Seviye II programları şeklinde yürütülmektedir.

Seviye I programı kapsamında, ormanlarda kurulu bulunan toplam 850 adet gözlem alanlarından 609 unda 2008 yılından itibaren ağaçlardaki ibre-yaprak kayıp oranlarının belirlendiği taç durumu ve hasar etmenleri görsel değerlendirmesi yapılmaktadır. 241’inde ise sadece toprak örneklemesi, vejetasyon ve biyolojik çeşitlilik çalışmaları yapılmaktadır.

62

Gözlem alanlarından toplanan verilerin analize tabi tutulması ve raporlanması için İzmir-Ege Ormancılık Araştırma Enstitüsü Müdürlüğü bünyesinde bir laboratuvarda, toplanan örnekler analize ve incelemeye tabi tutularak elde edilen sonuçlar ile ormanlarımızın sağlık durumu ortaya konulmakta ve her 5 yılda bir raporlanmaktadır.

Yapılan değerlendirmede ağaçlarda görülen ibre-yaprak kayıp oranı yıllar itibariyle % 22’den %16’ya gerilemiştir. Ağaçların sağlık durumunda iyileşme görülmektedir. İklim verilerindeki değişimlere özellikle de yağış ve sıcaklık değişimlerine bağlı olarak ibre-yaprak kayıp oranlarında değişiklikler olabilmektedir.

Zararlı sınıflarına göre yapılan değerlendirmede böcek ve mantar zararları ile ökse otu zararlarının yoğunluğu devam etmektedir. 21.000 ağaç üzerinde ortalama 1.260 adedinde böcek zararı, 160 adedinde mantar, 480 adedinde ökse otu, 420 adedinde akar, virüs vb., zararı olmak üzere toplam 6.100 adet ağaçta böcek, mantar, v.b zararlı görülmüştür. 14.900 adet ağaçta ise zararlı görülmemiştir. Ormanlarımızda çam kese böceği ile ökse otu zararlarının çok olduğu görülmektedir. Ayrıca yıllara göre meşelerde yapraklarda zarar yapan Lymantria Dispar zararı da görülmektedir.

661 adet gözlem alanında 67 ağaç türünde 21.000 ağaç üzerinde yapılan değerlendirmelerde ibre-yaprak kayıp durumu % 25’in altındadır. İklimde meydana gelecek değişimlere göre değişiklik söz konusu olabilecektir. 661 adet gözlem alanında 21.000 ağaç üzerinde yapılan değerlendirmelerde meyve-kozalak durumu yıllara az ve orta seviyede seyir izlemektedir. Kızılçamda ise genel olarak bol meyve-kozalak görülmektedir.

Orman yolları; koruma, üretim, bakım gibi birçok ormancılık faaliyetinin gerçekleştirilebilmesine hizmet sağlamakta olup, yeni orman yollarının yapılması, yapılan orman yollarının ulaşıma elverişli tutulabilmesi için ihtiyaç duyulan üst yapı ve sanat yapılarının yapımı, bakım-onarımı ile standart dışı orman yollarının standart hale getirilebilmesi maksadıyla gerçekleştirilen çalışmalar her yıl hazırlanan programlar çerçevesinde yürütülmektedir.

Günümüzde ormanlık alandaki mevcut yol durumu 196.087 km orman yolu, 54.948 km köy-mahalle yolu, 10.878 km karayolu ve 12.134 km, diğer vasıflı yollar olmak üzere toplam 274.047 km. dir. Planlanan Orman Yolu toplamı ise 325.000 km. dir. Fonksiyonel ormancılık hizmetlerinin yerine getirebilmesi için 292 Sayılı Tebliği 1.5.7. maddesi “d” bendi “Ormanlık alanlarda planlanan yolların alanı, orman alanın % 1’inden fazla olamaz (bu alana orman içerisinden geçen köy-mahalle yoları ve Karayolları da dahildir.)” prensibinden hareketle toplamda 446.858 km. yol planlanabilir.

Dünyada Ve Ülkemizde Madencilik Sektörü;

Dünya Bankasınca hazırlanan Nisan 2019 Raporuna göre; Dünyada küresel orman örtüsünün % 27’lik bir kısmının madenciliğe konu edilebilecek potansiyeli olduğu tespit edilmiştir. Bu alanın % 10 unun madencilik uygulamalarının ilgi odağında olduğu, % 12’lik kısmının ileriki yıllarda ilgi odağında olacağı % 5’lik kısmının ise uygulama yapılmayacak alanlar olacağı kabul edilmektedir.

Ormanlık alanlarda yapılan ve yapılma potansiyeli olan büyük ölçekli madencilik uygulamalarına bakıldığında;

• Ormanlık alanlardaki maden sayısı açısından Dünyada ilk beş ülke sırasıyla Çin-Rusya-Brezilya-Kanada ve

Belgede SOY K.G TÜRKİYE RAPORU 2019 (sayfa 75-82)