• Sonuç bulunamadı

BASEL I-II-III KRİTERLERİNE

2.5. KOBİ’LERDE MUHASEBE VE FİNANSAL RAPORLAMA

3.2.2. Kredi Teminatları

Basel kriterlerinde KOBİ’leri yakından ilgilendiren bir diğer değişiklik KOBİ’lerin kredi kullanımlarında bankalara sağlayacakları teminatlarla ilgilidir. Basel ile krediler için uygulanacak teminat sistemi değişmektedir.

Basel kriterlerine göre bir kredi riski için bankanın bulundurması gereken sermaye, kredi müşterisinin derecelendirme notunun yanı sıra, kredi için alınan ve ‘‘risk azaltım araçları’’ olarak ifade edilen teminat ve garantilere de bağlıdır. Basel kapsamında hangi kıymetlerin risk azaltım aracı olarak kabul edileceği, bankaların kullanacakları ölçüm yaklaşımlarının gelişmişlik seviyesine göre değişmektedir. Basel uygulamasında bankalar daha gelişmiş ölçüm yaklaşımlarını kullanmaya başladıkça risk yönetim sistemlerine ilişkin kurallar daha sıkı hale gelmekte, buna karşın kullanılabilecek risk azaltım araçlarının kapsamı genişlemekte ve bu araçların riskleri ne düzeyde azalttığının belirlenmesinde bankaların kendi hesaplamalarına ve tecrübelerine daha fazla yer verilmektedir. Krediler için risk azaltım araçlarının varlığı bankaların tutmakla yükümlü olacakları sermaye tutarını azaltacak ve dolayısıyla kredi maliyeti açısından avantaj sağlayacaktır (www.tbb.org.tr).

Basel kriterleri çerçevesinde kredilere ilişkin sermaye yükümlülüklerinin belirlenmesinde KOBİ’nin ödeme gücünü yansıtan derecelendirme notunun yanında KOBİ’nin krediyi ödeyememesi durumunda bankanın karşılaşacağı risk faktörlerinin etkisini azaltacak unsurlar devreye girmektedir. Basel düzenlemesinde kredi riskinin azaltılmasında basit yöntem ve kapsamlı yöntem olmak üzere iki yaklaşım öngörülmektedir. Basit yöntem sadece standart yaklaşım çerçevesinde uygulanabilirken kapsamlı yöntem hem standart yaklaşıma hem de içsel derecelendirme yaklaşımına bağlı olarak uygulanabilmektedir. En kapsamlı ve hassas risk hesaplamasını içeren ve gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımı olarak nitelenen asgari sermaye yeterliliği hesaplamasında ise temerrüt halinde kayıp yöntemi belirlenmektedir. Temerrüt halinde kayıp yöntemi kapsamlı yöntem olarak değerlendirilmekte ancak teminat bakımından herhangi bir sınırlamaya tabi tutulmadığından ayrı olarak dikkate alınmaktadır. Bankalar, Basel kapsamında basit yöntem ya da kapsamlı yöntemden sadece birisini kullanarak kredi risklerini azaltabileceklerdir. Basit yöntemde kredi tutarının teminatlı ve teminatsız kısımları birbirinden ayrılarak bağımsız olarak risk ağırlığına tabi tutulmaktadır. Teminatsız kısım kredi talebinde bulunan şirketin risk ağırlığıyla çarpılırken teminatlı kısım teminatlara ilişkin risk ağırlıklarıyla çarpılmaktadır (Karakaya vd., 2008:241).

Basel düzenlemesinde risk bazlı kredi fiyatlamasının temel alınması nedeniyle, firmaların kredi riskini azaltacak uygun teminatlandırma koşullarını sağlamaları maliyetlerin düşürülmesi açısından önem taşımaktadır. Ancak KOBİ’lerin karşılaştıkları önemli sorunlardan biri bu krediler için teminat veya garanti sağlayamamalarıdır. Buna ilave olarak Basel uygulamaları ile birlikte bankaların teminat taleplerinde önemli değişiklikler olacaktır. Türkiye’de önemli ölçüde kullanılan teminat unsurlarının Basel standart yaklaşımı çerçevesinde risk azaltıcı teminat olarak kabul edilmediği görülmektedir.

Basel II yaklaşımında Basel I’de geçerli olan bazı teminatlar sayılmamış ya da risk azaltıcı etkisi olan bir kısım değerler teminat gösterilebilecek değerler arasından çıkarılmıştır. Mevcut uygulamalarda müşteri çek ve senetleri ile ortak ve grup şirketi kefaletleri teminat olarak dikkate alınırken, Basel II kapsamında kabul edilmesi öngörülen teminatlar: nakit para, altın, ana endeksteki hisse senetleri, mevduat veya mevduat sertifikası, yatırım fonları, borçlanma senetleri, ana endeks dışında fakat düzenlenmiş piyasalarda işlem gören senetler ve bu senetleri barındıran fonlardır. Gerçek müşteri çek ve senetleri ile şirket ortaklarının ve aynı topluluğa mensup şirketlerin kefaletleri ise teminat kapsamına alınmamıştır. Bunun yanı sıra Basel II uygulamaları kapsamında ticari taşınmaz ipoteği karşılığı verilen kredilerin teminat olarak alınması özel ve oldukça zorlayıcı şartlara bağlanmıştır. Diğer yandan teminatına ikamet amaçlı taşınmaz ipoteği alınan kredilerin % 35 risk ağırlığıyla değerlendirilmesi öngörülmektedir (Uz vd, 2004:27).

Basel uygulamaları ile birlikte halen Türk Bankacılık sektörünce kabul edilen, şahıs-firma kefaleti, müşteri çek senetleri, ticari işletme rehni, alacağın temliki, menkul rehni gibi teminatlar bu niteliklerini devam ettirecekler ancak standart yaklaşımda kredi riskini azaltıcı bir unsur olarak dikkate alınmayarak hesaplamaya dahil edilmeyeceklerdir. Böylece bu teminatlar, Basel kapsamında firmalar için hesaplanacak sermaye yükümlülüğünün ve kredi maliyetinin azaltılmasında herhangi bir etki yapmayacaktır. Türkiye’de faaliyet gösteren KOBİ’lerin önemli bir kısmının vadeli müşteri çeki ve senetleri ile satış yapmakta olduğu ve alacak tahsil etmekte önemli sorunlarla karşılaştıkları dikkate alındığında bu değişimin KOBİ’leri olumsuz yönde etkilemesi kaçınılmaz görülmektedir.

Diğer taraftan Basel düzenlemeleri ile ortaya konulan kredi riski hesaplama yöntemlerinin gelişmişlik düzeyi arttıkça teminat sınırlamaları azalmaktadır.

dikkate alınırken, içsel derecelendirme yaklaşımına geçilmesi ile birlikte fiziksel teminatlar da dikkate alınabilecektir. Gelişmiş içsel derecelendirme yaklaşımında ise denetim otoritesinin onayı kaydıyla tüm varlıklar birer risk azaltım aracı olarak kabul edilebilecektir.

Yakın gelecekte bankaların çoğunun standart yöntemi kullanacakları düşünüldüğünde, KOBİ’lerin resmi kredi kanallarına ulaşmada önemli problemlerle karşı karşıya olacakları düşünülmektedir. KOBİ’ler gerek standart yaklaşım, gerekse çok daha kapsamlı yöntemler içeren içsel derecelendirme yaklaşımı ile yüksek maliyetlere katlanmak durumunda kalacaklardır. Basel düzenlemeleri bankaları kendi kriterleri doğrultusunda derecelendirme ve risk ölçümü yaparak kredi fiyatını belirlemeye yönlendirmektedir. Başlangıç olarak standart yöntem öngörülse de bankalardan daha hassas risk ölçümü yapacakları içsel derecelendirme yaklaşımlarını uygulamaları beklenmektedir. KOBİ’lerin birden fazla bankadan kredi kullanma yoluna giderek parakende portföyde kalma ve buradan avantaj sağlamaları mümkün olabilecektir. Örneğin 1,5 milyon Avro krediye ihtiyaç duyan bir KOBİ, bu kredinin 900 bin Avro’sunu bir bankadan kalan 600 bin Avro kısmını bir diğer bankadan kullanarak iki ayrı kredi kullandığında kredi her iki bankada da parakende KOBİ portföyünde değerlendirileceğinden % 75(teminatsız) risk ağırlığına tabi olacaktır. İşlem maliyetleri artsa da, muhtemel derece notu yüksek olacağı düşünüldüğünde, standart yöntem çerçevesinde kredi kanalı sayısını artırmak kurumsal portföyde değerlendirilmeye nazaran çok daha avantajlı olacaktır. Ancak Basel kriterleri parakende portföy içerisinde KOBİ’lere verilecek kredi toplamı için bir üst sınır tanımlamıştır. Bir başka deyişle, standart yaklaşım paralelinde bankaların parakende KOBİ’ler için kullandırabilecekleri kredi hacmi sınırsız değildir. Parakende KOBİ’lere kullandırılan kredilerin toplam tutarının parakende portföyün toplam kredi hacminin % 2 sini aşmaması gerektiği kriterini ortaya koymuştur (Karakaya vd., 2008:239).

3.3 BASEL DÜZENLEMELERİNİN KOBİ’LERİN

Benzer Belgeler