• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR ve YORUM

4.2. Avrupa Birliği’nde Risk Yönetimine Yönelik Düzenlemeler

4.2.1. Kredi Kurumları

Bu direktifle Kredi kurumlarının kurulmasını ve faaliyetlerini kolaylaştırmak için Üye Devletlerin kanunları arasında, bu kurumların tabi oldukları kurallar bakımından uyumlaştırma ile birlikte, kredi kurumları arasında eş güdümün sağlanması ve eşit rekabet koşullarının yaratılması amaçlanmaktadır. Eş güdümün nihai amacı ise, merkezleri üye devletlerin birinde bulunan kredi kurumlarının diğer üye devletlerde şube açmaları sırasında ulusal planda herhangi bir izin alma zorunluluğundan muaf olmalarını sağlayacak bir sistemi geliştirmektir. Direktif’e göre: kredi kurumunun işi kamudan mevduat veya diğer geri ödenecek fonları toplamak ve kendi hesabına kredi vermek olan bir teşebbüs olarak tanımlanmakta ve dolayısıyla bankaları da kapsamaktadır. Direktifte tasarruf sahiplerine benzer korumalar ve nitelikleri birbirine yakın kredi kurumları arasında uygun rekabet koşullarının sağlamak için kredi kurumlarına eş değer mali zorunluluklar getirmek gerektiği düşüncesinden hareketle, kredi kurumlarının sağlam yönetilmesini sağlayan rasyoların ekonomik koşullarda dikkate alınarak belirlenmesini ve ilk adım olarak kredi kurumlarının hesap sisteminde uyum sağlanması gereği vurgulanmıştır. Aynı direktifte kapsam dahilinde olan veya olmayan kurumlar da tanımlanmıştır. İkinci başlıkta ise “Merkezleri bir üye devlette ve şubeleri başka üye devletlerde bulunan kredi kurumları” düzenlenmiştir (Babuşçu, 2005; 206).

Buna göre kredi kurumu ayrı öz kaynak bulundurduğu ve yeterli öz kaynağı olduğu sürece ve en az iki kişi tarafından yönetilmek kaydıyla yetkili merciler merkezi başka bir üye devlette bulunan kredi kurumunun şube açmasına izin verebilecektir. İlgili üye devletlerin yetkili mercileri, merkezlerinin bulunduğu üye devlet dışındaki bir veya daha çok üye devlette, özellikle şube açmak suretiyle faaliyette bulunan kredi kurumlarını gözetim ve denetime tabi tutmak üzere yakın iş birliği içinde çalışacaklardır (Babuşçu, 2005; 207).

Komite Tavsiyesi Avrupa Konseyi Uzmanlar Komitesi’nin 1977–1980 döneminde kara paranın aklanmasına ilişkin olarak yaptığı çalışmaların sonucunda “Yasa Dışı Faaliyetlerden Elde Edilen Kara paranın Saklanmasına

ve Transferine Karşı Tedbirler Hakkında Tavsiye Kararı” Bakanlar Komitesi’nin 27 Haziran 1980 tarihli kararıyla kabul edilmiştir. Tavsiye Kararında yasa dışı fonların ülkeler arasındaki transferi ve ekonomik sisteme sokularak aklanması sürecinin, diğer suçların da işlenmesini teşvik ederek yasa dışı faaliyetlerin ulusal ve uluslararası platformda yayılmasına neden olduğu ifade edilmiştir. Bu itibarla Komite söz konusu gelişmenin önlenmesi için ülke hükümetlerine bankacılık sisteminde kara paranın aklanmasını önlemek üzere alınabilecek bazı tedbirleri önermiştir (Gilmore, 1992; 153).

Konsolide Hesap Defteri Hakkında Konsey Direktifi (83/349/EEC), AB’de zamanla kurumların sayılarının artması nedeniyle yıllık ve konsolide mali tabloları itibariyle bu kurumları karşılaştırma imkanı yaratılması ihtiyacına binaen ortaya çıkmıştır. Direktifle kredi kurumlarının bilânçoları aynı düzene oturtulmuş, bu şekilde holding topluluğu şeklinde örgütlenmiş grupların finansal durumları hakkında daha sağlıklı bilgi edinilmesi, üçüncü kişilere duyurulması gibi konularda uyumlaştırma sağlanmıştır. Konsolidasyon finansal topluluğa dâhil tüm ortaklıkları kapsayacak olup, konsolide mali tabloların hazırlanması için kuruluşun ana ortaklık özelliği taşıması gerekmektedir. Buna göre ana ortaklık; bağlı ortaklığın ortak veya hissedarlarının oy haklarının çoğunluğuna sahip veya hissedarı olup aynı zamanda üst kademe yönetimi, yönetim ve denetim kurulu üyelerinin çoğunluğunu görevlendirmek veya görevden almak hakkına veya bağlı ortaklığın yönetiminde etkili olma hakkına sahip olmalıdır (BDDK, 2005; 15). Öte yandan 86/635/EEC no’lu Direktifte bilânço ve nazım hesapları ayrıntılı olarak gösterilmiştir (BDDK, 2005; 15). Bahsi geçen Direktiflerde 2003/51/EC sayılı Banka, Diğer Finansal Kurumlar ve Sigorta Şirketlerinin Yıllık Konsolide Hesapları Hakkında Konsey Direktifi ile Uluslararası Muhasebe Standartları Kurulu kararları doğrultusunda değişiklikler yapılmıştır.

Konsolide Esasa Göre Kredi Kurumlarının Denetimi Hakkında Konsey Direktifi (92/30/EEC), Avrupa Tek Pazarı’nın etkili olması için, kurumların konsolide esasa göre denetiminin bütün bankacılık kurumlarına, kredi kurumu olmayan bütün kuruluşları dahil olmak üzere uygulanmasının önemine binaen

çıkarılmıştır. 92/30/EEC no’lu Direktif, 2000/12/EC no.lu Direktifin içine alınarak yürürlükten kaldırılmıştır (BDDK, 2005; 15). 87/102/EEC no’lu Direktifin çıkarılış amacı üye devlet hukuklarında tüketici kredisi alanında önemli farklılıklar bulunması nedeniyle kredi verenler arasındaki rekabet şartları ile tarafların hak ve yükümlülükleri bakımından uyumlaştırmanın sağlanmasıdır. Böylece tüketici kredilerinin belli bir düzene oturtulması amaçlanmıştır.

Direktifte kredi sözleşmesiyle ilgili asgari şekil şartları belirtilmiştir. Buna göre;

1) Kredi anlaşması yazılı olarak yapılacaktır. Tüketici yazılı anlaşmanın bir nüshasını alacaktır.

2) Anlaşmada; yıllık bazda, yüzde olarak masraf ve komisyonlar ile bunların oranlarının değiştirilme koşullarına ilişkin açıklamalar yer alacaktır.

3) Sözleşmeye ilişkin diğer asli unsurlar da bulunacaktır. Cari hesap şeklinde çalışacak kredilere ilişkin bir anlaşma yapılmadan önce veya yapıldığı sırada tüketiciye; kredi limiti, yıllık faiz oranı ve değiştirilebilme koşulları, anlaşmanın feshedilme usulü hakkında bilgi verilmesi gerekmektedir. Tüketicinin kredi anlaşmasındaki taahhütlerini erken yerine getirme hakkı vardır. Bu durumda tüketiciye uygun bir indirim yapılır. Tüketici kredilerine ilişkin Konsey Direktifi özellikle tüketici haklarının korunması anlamında önem arz etmektedir (BDDK, 2005; 16).

Teknolojik ilerlemenin tek pazarın gelişimine bilişim ve telekomünikasyon alanında katkıda bulunması amacıyla Elektronik Ödemeye İlişkin Komisyon Tavsiyesi çıkarılmıştır. Bu Tavsiye ile ödeme sistemlerinin uyumlu kullanımlarını mümkün kılacak standartlar geliştirilmesi sağlanmıştır. Buna göre; “Kart ve ödeme sistemlerini işleten veya bunlardan yararlanan herkes, dürüstlük kurallarına uymak zorundadır. Bu ödeme araçları bölünmüş bir pazarın ortaya çıkmasını engellemek amacıyla mümkün olduğu kadar geniş ölçüde karşılıklı kullanılabilir nitelik taşımalıdır.” Bunun yanı sıra “Kart ihraç edenler veya mümessilleri ile üye işyerleri ve tüketiciler arasındaki sözleşmeler yazılı şekilde ve önceden yapılmış bir başvuru üzerine akdedilmek zorundadır. Verilen ve alınan bilgiler topluluk çapında tümüyle gizlidir.”15 88/590/EEC no’lu Direktifle

de ödeme sistemleri ve kart hamili ile kart ihraç edenlerin ilişkileri, tarafların hak ve sorumlulukları, ödeme yöntemleri, tüketici tarafından ödenecek faiz, komisyon, ücret ve diğer masraflar, çeşitli sözleşme hükümleri, ödeme araçlarını çıkaranlar ve sistemi hazırlayanlar itibariyle standartlar tavsiye edilmiştir (BDDK, 2005; 17).

Yıllık muhasebe belgelerinin yayınlanması ile ilgili konsey direktifinin (89/117/EEC) amacı, merkez ofisleri üye devletin dışında bulunan kredi kurumlarının üye ülke sınırları içinde bulunan şubelerinin yükümlülüklerine açıklık getirmektir. Bu nedenle üye devletler, merkez ofisleri başka üye devlette bulunan kredi kurumlarının şubelerinden mali tablolarının yayınlanmasını isteyebileceklerdir (konsolide mali tablolar, yıllık faaliyet raporu, yıllık konsolide rapor ve bağımsız denetim raporu vb). Bu mali tablolar merkez ofisin bulunduğu üye ülke kanunları uyarınca denetlenecektir. Bu gibi bilgilerin doğruluğu ve uygunluğu şubenin bulunduğu üye devlet kanunlarına göre hesapları ancak denetlemeye yetkili kişi veya kurumlarca yapılacaktır. Merkez ofisleri üye devlet dışında bulunan şubeler mali tablolar ile hesap ve kayıtlarını üye ülke kanunlarına uygun olarak hazırlayacaklardır (BDDK, 2005; 17).

Öz kaynaklar, kredi kurumlarının devamlılığını sağlayarak tasarrufları korumaktadır. Kredi kurumlarının öz kaynaklarıyla ilgili asgari müşterek standartlar, bankacılık sektöründe bir iç pazarın oluşturulmasında kalıcı bir faktör olmaktadır. Bu hususta sağlanacak uyum kredi kurumlarının denetimini güçlendirerek, bankacılık sektöründe özellikle büyük risklerin ve likidite oranlarının denetimine daha fazla katkıda bulunacaktır. Öz kaynaklar ayrıca özellikle bir kredi kurumunun varlıklarıyla yükümlülüklerini karşılama kapasitesinin ve mali bünyenin tahlil ve tespitinde yetkili makamlar için önemli bir gösterge teşkil etmektedir. Aynı zamanda tek piyasada rekabet eden bankalar için öz kaynak tanımı ve standardı koyma gereği ortaya çıkmıştır. Anılan Direktifte kalemler itibariyle ayrıntılı öz kaynak tanımı yapılmıştır. Ana ve katkı sermaye tanımları belirlenmiş, bunların hesaplanması, indirilecek ve eklenecek kalemlere açıklık getirilmiştir. 89/299/EEC sayılı Direktif, 2000/12/EC sayılı Direktifin içine alınarak yürürlükten kaldırılmıştır (BDDK, 2005; 17–18).

4.2.2 15 Aralık 1989 Tarihli İkinci Konsey Yönergesi( 2. Bankacılık Direktifi)

Tek Avrupa kanunu ile belirlenen ve komisyonun Beyaz Raporu’nda belirtilen kredi kurumlarının kuruluşlarında ve mali hizmetlerin verilmesinde serbestlik sağlanması konusunda en önemli düzenleme olan ikinci konsey yönergesinde temel amaç bütün toplulukta kabul edilen tek bir ruhsatın verilmesi ve yetkinin karşılıklı tanınmasını sağlayacak temel uyumun gerçekleştirilmesidir.

Bu çerçevede kredi kuruluşlarının taşıdığı risklerin denetiminin, kredi kuruluşunun mali durumunun sağlamlığının, ödeme gücünün denetlenmesinin hangi ülke sorumluluğu içinde olacağının, sermaye hareketlerinin ve bankacılık hizmetlerinin serbestleştirilmesine ilişkin önlemlere yönelik yasal düzenlemelerin de birbiriyle uyum içinde olması gerekmektedir.

Söz konusu yönetmelikte izin şartlarının uyumlaştırılması kapsamında, başlangıç sermayesinin 5 milyon ECU’dan az olması halinde izin verilmeyeceği ve kredi kuruluşunun öz kaynaklarının başlangıç sermayesi tutarının altına düşemeyeceği hükmünün yanında, Yönerge uygulandığında mevcut olan ve öz kaynakları öngörülen düzeylerin altında olan kredi kuruluşlarının faaliyetlerine devam edebilecekleri yolunda karar alabileceği düzenlenmiştir (Babuşçu, 2005; 207–208).

Üye devletler, bir kredi kuruluşunda yeterli hisseyi doğrudan veya dolaylı olarak almak isteyen bir gerçek veya tüzel kişinin, ilk olarak yetkili makamlara alımı amaçlanan hissesinin miktarı konusunda bilgi vermesini şart koşabilecektir. Bu kişinin, kredi kuruluşunun kendi bağlı şirketi olmasına yol açacak şekilde veya elinde bulunan oy hakları veya sermayenin oranının %20, %33 veya %50’yi aşmasına yol açacak şekilde hissesini artırmayı istemesi durumunda aynı şekilde yetkili makamlara bilgi vermesi gerekmektedir.

Hiçbir kredi kuruluşu bankacılığın doğrudan bir uzantısını oluşturan veya finansal kiralama, factoring, menkul kıymetler yatırım fonlarının yönetimi, bilgi işlem yönetimi hizmetleri veya benzer başka herhangi bir faaliyette olduğu

üzere, bankacılığa ilişkin yardımcı hizmetleri içeren faaliyetleri gerçekleştiren bir teşebbüs olmayan yani mali olmayan bir kuruluşta, tutarı kendi öz kaynaklarının %15’ini aşan bir hisseye sahip olamaz ve bu nitelikteki hisselerinin toplam miktarı, kendi öz kaynaklarının % 60’ını aşamaz (Babuşçu, 2005; 207–208). AB mevzuatında Birinci Bankacılık Direktifi’nden sonra en önemli düzenleme 15 Aralık 1989 sayılı Konsey Direktifidir. İkinci Bankacılık Direktifi olarak da bilinen düzenleme kredi kurumlarının faaliyetlerinin gerçekleştirilmesi ve izlenmesi konusunda 77/780/EEC tarihli Direktifte çeşitli değişiklikler yapmaktadır. Avrupa’da tek pazarın oluşması için gerekli mevzuatın temelini İkinci Bankacılık Direktifi oluşturmaktadır. İlgili Direktifte zaman içinde değişiklikler yapılmış, 2000/12/EC no.lu düzenlemenin çıkartılmasıyla yürürlükten kaldırılmıştır (BDDK, 2005; 18).

4.2.3. Kredi Kurumlarının Borç Ödeme Gücü Rasyosu Hakkında Konsey