• Sonuç bulunamadı

4. BULGULAR ve YORUM

4.4. ABD’de Risk Yönetimine İlişkin Uygulamalar

ABD’ de risk yönetimi finansal sistemin en önemli öğelerinden biri olarak görülmektedir. Temel anlayış olarak risk, faaliyetlerin kaçınılmaz bir parçasıdır. Getiri ve risk arasındaki ilişki veri olduğunda, düzenleyicinin amacı, risk oluştuğunda, riskin finansal kurumun sermayesinin gücünün üzerinde olup olmadığını tespit etmektir.

Kurumun, risk yönetim sisteminin riskini ölçüp, bunu kontrol edip edemeyeceği özel olarak önemlidir. Güvenli risk yönetim sürecinin ilk bileşenleri, kapsamlı bir risk yönetimi yaklaşımı, ayrıntılı bir limitleme yapısı, risklerin rapor edilmesi ve izlenmesi için güçlü bir yönetici bilgi sistemi oluşturulmasıdır. Risklerin temelini piyasa, kredi, likitide, faaliyet ve yasal riskler oluşturmaktadır (Babuşçu, 2005; 212).

Denetleyici kurumlar, risk yönetim sistemini uygun bir biçimde test edebilmek için çok yönlü bir analiz uygulamalıdır. Risk yönetimi sistemlerinin değerlendirilmesi, kontrol edilmesi, risklerin çeşidi ve kullanılan araçların çeşidinin dikkate alınması ve fonksiyona göre değerlendirilmesi gerekir. Denetleyici kurumun bankanın faaliyet alanları, risk yönetim çerçevesi, risk ölçüm modelleri ve iç kontrol sistemleri hakkında bilgi sahibi olması gerekir. Ayrıca denetçi kurumun risk kontrolü konusundaki yaklaşımının etkinliği kadar, risk yönetim sisteminin altında yatan niteliksel ve niceliksel varsayımlar da değerlendirilmelidir.

ABD’de risk yönetimi konusunda 7 temel prensip bulunmaktadır (Babuşçu, 2005; 213-214).

• Yönetim kurulu ve üst yönetimin sorumluluğu • Risk yönetim çerçevesi

• Risk yönetiminin entegrasyonu • İş kollarının hesaplanabilirliği • Risklerin ölçümü

• Bağımsız gözden geçirme • Acil durum planlaması

4.4.1. Yönetim Kurulunun ve Üst Düzey Yöneticilerin Rolü

Üst düzey yönetim ve yönetim kurulu, kurum faaliyetlerinden kaynaklanan bütün riskleri anlamakla, bu risklerin yönetimine ve iç kontrollere ilişkin

politikaların oluşturulmasıyla sorumludur. Bu politikalar finansal kurumun kapsamlı iş stratejisi ve genel risk alma istekliliği ile uyumlu olmalıdır. Buna göre yönetim kurulu, kurumun aldığı risk miktarları hakkında düzenli olarak bilgilendirilmeli ve organizasyonun aldığı riskleri ve faaliyetleri göz önüne alarak gösterilen toleransı yeniden değerlendirmelidir.

Üst yönetim ve yönetim kurulu tarafından idare edilen risk yönetimi şunları içermelidir.

• Riskleri belirleme ve değerlendirme

• Risk limitlerinin, politikalarının ve prosedürlerinin kurulması • Limitlere uygun raporlama ve izleme

• Portföy yönetimi ve sermaye dağılımının belirlenmesi • Var olan ürünlere yeni ölçüm metotlarının uygulanması

Yönetimin hedefleri ve aktiviteleri, verilen risk profili ve finansal kurumun risk toleransı kadar limit yapısını ve uygun risk yönetim sistemini de yansıtmalıdır (The Finacial Services Roundtable [TFSR], 1999; 15).

4.4.2. Risk Yönetim Çerçevesi

Bankalar üstlendikleri riskleri yönetecek etkili, yeterli ve kapsamlı bir risk yönetimi çerçevesine sahip olmalıdır. Banka yönetimleri risk yönetimi için belirlenmiş çerçeveyi destekleyecek kaynak ve personeli bu alana tahsis etmelidir. Banka yönetimleri bu alanları yeterli kaynak ve yetki ile donatmalıdır. Bu alanda çalışanlar risklerle ilgili bankanın her alanındaki bilgiye ulaşabilmelidir. Risklerin tanımlamaları yapılmış olmalı, politikalar ve prosedürler oluşturulmalı, limitler tesis edilmeli, ölçüm, izleme, raporlama ve kontrol mekanizmaları açık olarak ortaya konulmalıdır (Babuşçu, 2005; 215).

4.4.3. Risk Yönetiminin Entegrasyonu

Riskler tek başına değerlendirilmemeli, birbirleri ile bağlantıları tanımlanmalı, anlaşılmalı ve uygun yöntemlerle yönetilmelidir. Bütün faaliyet kollarında olası riskler arasındaki bağlantılar incelenerek bir arada yönetilmelidir (TFSR, 1999; 17).

4.4.4. İş Kollarının Hesaplanabilirliği

Risklerin tamamının görülebilmesi ve somutlaştırılabilmesi için bütün iş kollarındaki risklerin toleranslarının oluşturulması gerekmektedir. Böylece her alandaki işi yapanların aldıkları riski anlamaları riske dayalı karar alma sürecine dahil olmaları sağlanacaktır. Limit yapısı, kurumların faaliyetinden kaynaklanan bütün risklere uygulanır. Riskler rakamsal olarak ölçülmediği zaman yönetim, risklerin potansiyel etkisinin farkında olduklarını göstermelidir (Babuşçu, 2005; 216).

4.4.5. Riskin Ölçülmesi

Kullanılan risk yönetim sistemlerinin bazıları, oluşan risklerin kombinasyonunun değerlendirilmesi konusunda finansal kurumlara yardımcı olmak amacıyla geliştirilmiştir. Bu sistemlerin bütün amacı her bir risk ölçülmesinden kaynaklanan ve onları oluşturan parçalarına ayırmak ve iş alanlarıyla ilgili riskleri belirlemektir. Bu sistemler portföy bazında risk yönetimi, kurumların risk profili ve kurumların global stratejilerinden dolayı maruz kalınan riskleri de göz önünde bulundurmalıdır (Babuşçu, 2005; 216).

4.4.6. Bağımsız Gözden Geçirme

Bankalar güvenilir ve sağlam bankacılık uygulamalarına ilişkin etkin faaliyet göstermelerini ve raporlama yapmalarını sağlamak için iç kontrol sistemlerini

gözden geçirmelidir. Bağımsız iç denetçiler, düzenli olarak iç kontrol ve risk yönetim sistemlerinin uygulamalarını denetlemelidirler. İç denetçi ayrıca risk limitlerine uyumu test etmeli, güvenilirliği ve yönetim kuruluna ve üst yönetime sunulan bilgilerin zamanlamasını ve güvenilirliğini de değerlendirmelidir (TFSR, 1999; 20).

4.4.7. Acil durum Planlaması

Risk yönetimi politika ve prosedürleri potansiyel krizler ve beklenmeyen durumlara karşı hazırlıklı ve yeterince test edilmiş olmalıdır (TFSR, 1999; 20). Raporda bu genel ilkeler dışında önem taşıyan risklere ilişkin genel ilkeler çevresinde açıklamalarda bulunmaktadır.

ABD’de en son düzenleyici otorite tarafından yapılan değerlendirmede Basel II ‘ye ilişkin ABD’de geçerli olacak düzenleme yapılmadan önce yeni analizlerin yapılması gereği vurgulanmıştır. Yapılan bu çalışmada Basel II’nin bankacılık sektörünün, konsolide olarak kuruluşların ve tek tek bankaların sermaye yeterlilikleri üzerindeki etkileri değerlendirilmiştir. Ayrıca bu çalışmada bankaların Basel II hakkındaki önerileri de değerlendirilmiştir. Bununla beraber bankaların Basel II ‘ye uyumu konusunda teşvikler de yapılmıştır. Tüm bunların sonucunda Basel II ile uyumlu olacak şekilde ABD’de Ocak 2007’de mevcut sermeye yeterliliği düzenlemesi ile birlikte Basel II uygulanmaya başlanmış ve Ocak 2008’de tamamen yürürlüğe girmiştir.