• Sonuç bulunamadı

2. BÖLÜM

2.1. KREDİ TÜREVİNİN TANIMI

Finansal piyasalar vadelerine göre spot piyasalar ve vadeli ürünler piyasası (türev piyasalar) olmak üzere iki farklı başlıkta sınıflandırılırlar. Spot piyasalarda teslim ve ödeme hemen gerçekleşirken vadeli piyasalarda ödeme ve teslimat genelde ileriki bir vadede gerçekleştirilir. Spot piyasadaki ürünler baz alınarak geliştirilen ürünler türev ürünler olarak adlandırılır. Türev ürünler organize ve tezgah üstü (OTC) piyasalarda işlem görürler. Türev ürünlerin konusu finansal araçlar ise dayanak varlık olarak adlandırılır. Türev ürünlerin değeri ise dayanak varlığın sözleşme boyunca değerine bağlıdır. Bu piyasalarda ödemeler ise ileriki bir vadede ya da sözleşmede belirlenen bazı şartlar gerçekleştiğinde yapılır. Türev ürünler, risk yönetimi sürecinin en önemli parçası olan finansal risklerin hedge (sigortalanması) edilmesi aşamasında riskin sınırlandırılmasını veya ortadan kaldırılmasını sağlar (SPL, 2017).

Kredi riskinin yönetimine ilişkin gelişmelere paralel olarak 1990’lı yıllardan itibaren kredi türevlerinin kullanılarak kredi riski yöntemi uygulamaları yaygınlaşmıştır. O yıllardan itibaren bankacılık düzenlemeleri ve sermaye gereksinimlerine ilişkin yeniliklerden dolayı hem bankalar hem de hedge fonlar gibi piyasaların tüm katılımcıları tarafından hedge ve spekülatif amaçla kredi türevi sözleşmeleri yaygınlaştırıldı. Finansal kurumların kredi riskini fonlamadan ayrı olarak yönetmelerine izin vermenin bu yolu, modern finansal piyasaların finansal taleplerini, her birinin standart bir toptan satış piyasasında işlem görebileceği çeşitli yapı taşlarına (kredi, faiz oranı, döviz kuru vb.) ayırmalarına bir örnektir. Kredi türevlerinin kullanımı, ticari bankaların risk yönetimi ile sınırlı değildir; riskten korunma fonları diğer işlemleri korumak için aktif kullanıcılar, finansal olmayan şirketler koruma satın almak için kredi türevleri kullanıyor (Wagner, 2008).

Herhangi bir kredi türevinin değeri, dayanak (referans) varlığın gelecekte bir noktada bir kredi olayına (gecikmeli ödeme, yeniden yapılanma, iflas, vb.) maruz kalma olasılığı ile ilişkilidir. Alım satım amaçlı hisse senetleri için temerrüt olasılığı genellikle borsadan

elde edilen bilgilerin kullanılmasıyla tahmin edilir. Örneğin, Y Hisse senedi fiyatları ve kredi türevleri fiyatları arasındaki (teorik) bağlantı, bağlantıyı başarıyla kullanan yatırımcılar için mevcut olan tahkim olanaklarının olup olmadığı sorusunu gündeme getirir. Bu iki pazar arbitraj veya sermaye yapısı adı verilen popüler yeni bir iş koluna bir örnektir (Currie ve Morris 2002).

Alan Greenspan (1999) tarafından son yılların en önemli finansal yeniliği olarak adlandırılan kredi türevleri, kredi riskine karşı koruma sağlayan araçlardır. Bu araçlar bankalara kredi risklerini hedge etmek ve transfer etmek gibi çeşitli yöntemler sunmaktadır (Norden ve Wagner, 2008).

Kredi türevleri, kredi olayından kaynaklanabilecek zararlara karşı kredi riskine maruz kalma düzeyini azaltmak ya da ortadan kaldırmak amacıyla tasarlanan finansal sözleşmelerdir. Kredi türevi alıcısı açısından en temel haliyle kredi sözleşmelerinden dolayı maruz kalınan temerrüt riskinin yönetilmesi amacıyla alınır. Temerrüt hali veya kredi olayının şartları sözleşme çerçevesinde belirlenmekle birlikte kredi türevleri tezgah üstü piyasalarda işlem gördüğü için sözleşme çerçevesi daha esnek tasarlanabilir. Kredi türevlerinin en yaygın kullanılış amaçları aşağıda yer almaktadır (Choudhry, 2013):

 Kredi riskinden korunma (hedging) amaçlı (temerrüt riski, kredibilite veya kredi kalitesinde azalma),

 Belirli bir müşteri özelinde kredi riskini azaltma (müşteriye yönelik limit boşluğu oluşturma amaçlı da olabilir),

 Spekülatif amaçlı.

Kredi türevleri, bir tarafın (koruma alıcısı) bir referans varlık veya dayanak varlığın, hesaplanan bir değere göre tanımlanmış bir kredi riskini veya tüm kredi riskini transfer etmesine imkan sağlayan sözleşmeler olarak tanımlanabilir. Koruma alıcısı riskli gördüğü varlığı koruma satıcısına belirli bir prim karşılığı devreder. Örnek olarak Banka A portföyünde bulunan bir krediyi riskli gördüğü için dayanak varlık olarak kredi türevi sözleşmesi çerçevesinde Banka B’ye devretmek istemektedir. Bu çerçevede Banka A koruma alıcısı olarak temerrüt riskine karşı korunur ve karşılığında Banka B’ye prim

öder. Banka B ise elde ettiği prim geliri karşılığında kredinin temerrüt riskini üstlenir (Kothari, 2009).

Kredi türevleri dayanak varlık olarak krediye özgü bir olaydan kaynaklanan daha önceden belirlenmiş nakit akışlarının kredi ile ilgili herhangi bir olayın gerçekleşmesi durumunda el değiştirmesidir. Kredi türevleri koruma alıcısını temerrüt riskine karşı korurken koruma satıcısına üstlendiği risk karşılığı getiri sağlar. Kredi türevlerinin dayanak varlığı kredi riskine maruz olan herhangi bir finansal araç olabilir. Bankalar taraf oldukları işlemlerden kaynaklı maruz kalabilecekleri riskleri bilançolarında taşımaktadır. Söz konusu riskleri belirli bir ücret karşılığı kredi türevi sözleşmesinin satıcısı olan yani karşı tarafa satarak bilanço dışında hedge edebilirler. Bankalar kredi türevleri aracılığıyla bilanço içi varlıklarından kaynaklanan kredi riskini yöneterek karlılıklarına ve sermaye gereksinimlerine katkıda bulunurlar.

Bir banka kullandırdığı sabit faizli krediye ilişkin faiz oranı riski ve likidite riski bakımından bilanço yönetimi aracılığıyla aşırı tedirgin hissetmeyebilir. Ancak maruz kaldığı kredi riski ile birlikte faiz oranı riski de doğurduğu için sabit faizli krediyi taşımak istemeyebilir. Dolayısıyla riskin transfer edilmesini sağlayan kredi türevi sözleşmesi ile riskin bir kısmını veya tamamını üstlenmek isteyen ve karşılığında sözleşmeden doğan primden gelir elde etmek isteyen yatırımcı (koruma satıcısı) XYZ şirketi ile anlaşır. Söz konusu risk XYZ şirketine transfer edilir ve sözleşmede temerrüt halini tanımlayan kredi olayı şartları açık bir biçimde belirlenir. Sonuç olarak banka koruma alıcısı olarak, koruma satıcısı XYZ şirketine kredi riskini transfer etmiş, karşılığında belirli miktarda bir prim ödemiştir (Bomfim, 2016).

Kredi Türevleri terimi ilk olarak Uluslararası Swap ve Türev Kurumu (International Swaps and Derivatives Association- ISDA) tarafından tezgah üstü egzotik bir türev araç sözleşmesi için kullanılmış daha sonra 1993 yılında risk modelleme kuruluşu KMV tarafından Merton Modeline dayalı yöntem ve 1997 yılında JP Morgan tarafından geliştirilen CreditMetrics ve Credit Suisse tarafından CreditRisk+ kredi portföyü modelleri ile yaygınlaşmıştır (Demirci, 2003). Kredi türevlerinin yalnızca tezgah üstü piyasalarda işlem görüyor olması sebebi ile kredi türevlerine dair endişeleri ve

standartlaştırma ihtiyacını doğurmuş, Uluslararası Swap ve Türevler Birliği tarafından 1999 ve 2003 yıllarında kredi türevleri çerçevesine ilişkin dokümanlar yayımlanmıştır (Sayılı, 2008).

Kredi Türevlerinin Gelişimi Süreci (Kothari, 2009);

 1992, Kredi türevlerinin ortaya çıkışı Uluslararası Swap ve Türev Kurumu (ISDA) tarafından “Kredi Türevi” terimi kullanımı,

 1993, KMV Portföy Modelinin ilk versiyonunun yayımlanması ve ilk portföy yönetim modeli,

 1994, Kredi türevi piyasasında hacimsel olarak genişleme ve bazı çevrelerce büyüklüklere dikkat çekilmesi,

 1996, Birleşik Krallığın Westminster Bank’ın ilk CLO sözleşmesi,

 1997, JP Morgan’ın CreditMetrics modelini sunması,

 1997, Credit Suisse’ın CreditRisk+ modelini sunması,

 1997, JP Morgan tarafından ilk sentetik menkul kıymetleştirme

 1999, ISDA tarafından kredi türevi tanımı yapılması.

Kredi türevleri hacminin önemli boyutlara ulaşmasının temel sebebi kredi riskinin transfer edilebiliyor yani işlemin dayandığı varlıktan ayrışabiliyor olmasıdır. Kredi riski transferi bankalara kredileri bir anlamda yapılandırma imkanı bulmuş dolayısıyla kredi türevleri bilanço ve risk yönetimi için önemli bir araç halini almıştı (Hirtle, 2007).

Dünyada toplam kredi türevi hacmi 2008 küresel ekonomik krizi öncesi 58 Trilyon USD ile en yüksek hacme ulaşmış olup CDS’ler toplam kredi türevlerinin yaklaşık %88’ini oluşturuyordu. Kriz sonrası 2013/06 döneminde kredi türevleri hacmi 25 Trilyon USD’ye kadar geriledi ve CDS’lerin payı yaklaşık % 99’lara yükseldi (Bomfim, 2016). ABD’de ise kredi türevleri 2008’de 16.179 Milyar USD seviyesinden 2014/12 döneminde 9.449 Milyar USD seviyesine 2018/06 dönemi itibarıyla ise 4.179 Milyar USD seviyesine gerilemiştir. Söz konusu dönemde toplam kredi türevlerinde en büyük payı % 88,1 (3.680 Milyar USD) ile CDS (Kredi Temerrüt Swabı)’ler almıştır. Diğer % 11,9’luk payın % 7,8’si CSO (Kredi Spead Opsiyonu)’lara, % 2,7’lik kısmı TRS (Toplam Getiri Swabı)’lere ve % 1,4’lük kısmı diğer kredi türevlerine aittir (OCC, 2018).

Kredi türevleri, kredi riski tranferi araçlarından biridir. Yani kredi riskinin transferi amacıyla farklı ürünler bulunmaktadır: Sigorta ürünleri, yapılandırılmış finansal ürünler, menkul kıymetleştirme ve diğer ürünler. Kredi türevlerinin diğer risk transferi araçlarından farklı olduğunu kabul etmek bu sözleşmelerin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunmaktadır (Delikanlı, 2011).

Şekil 7: Kredi Riski Transfer Enstrümanları

Fonlanmamış Fonlanmış

Tek isimli Portföy Bazlı

Kaynak: Kothari, 2009.

Kredi türevleri birçok farklı sınıflandırmaya tabi tutulmaktadır. Literatürde yer alan bu sınıflandırmalardan bazıları tek isimli veya çok isimli kredi türevleri, fonlanmış veya fonlanmamış kredi türevleri, kurumsal şirketlerin varlıkları üzerine yazılmış veya kamu kuruluşları varlıkları üzerine yazılmış kredi türevleri (Bomfim, 2016).

Klasik türev araçlarda olduğu gibi çok sayıda kredi türevi çeşidi bulunmakla birlikte en yaygın ve en yüksek hacimli kredi türevi sözleşmeleri: Kredi Temerrüt Takası (CDS), Toplam Getiri Takası (TRS), Krediye Bağlı Tahvil (CLN), İpotek Teminatlı Menkul Kıymetler (MBS), Varlığa Dayalı Menkul Kıymetler (ABS), ve Teminatlı Borç Yükümlülükleri (CDO)(Witzany,2017).

Tez çalışmasının bu kısmında kredi türevi türlerine yer verilmiştir.

CDS, Kredi Sigortası, Finansal Garanti

Sigortası Kredi Satışı

CDS Sepetleri, CDS Portföyleri CLN,ABS,MBS,CDO Kredi Riski Transfer

Enstrümanları

Benzer Belgeler