• Sonuç bulunamadı

3. Kosova’nın Bağımsızlık Süreci

3.1. Kosova’da İlk Direnişler

1964 yılında onaylanan Yugoslavya Anayasası ile Yugoslavya Federatif Cumhuriyeti kapsamında, Kosova’nın “özerk birim”den “özerk bölge” statüsüne geçmesine ve Kosova’ya birtakım hakların (bayrak asma, anadilde eğitim) tanınmasına rağmen Arnavutlar durumdan hoşnutsuzdu. Bu çerçevede, Kosova’da 1966-1968 yılları arasında Sırbistan tabiiyetine karşı protestolar yapılmıştır. Yugoslavya Federasyonu’nda 1974 yılında yapılan Anayasa değişiklikleri sonucunda özerk bölgelere, cumhuriyetlerin sahip olduğu haklara benzer şekilde daha geniş haklar verilmiştir. 1974 Anayasası ile özerk bölgeler kendi anayasasını hazırlayabilme, kendi parlamentosunu, kendi polis gücünü ve kendi mahkemelerini kurabilme gibi geniş yetkiler elde etmiştir. Bu Anayasa’ya Sırplar karşı çıkmıştır. Diğer yandan, Arnavutlar da Kosova’nın

“Cumhuriyet” olarak tanınmasını istedikleri için bu değişikliklerden memnun

75Ezeli Azarkan, “Slovenya Hırvatistan ve Bosna’nın Bağımsızlık Mücadeleleri ve Yugoslavya’nın Dağılışı” , Cilt:8, Sayı:12, 2011, s. 55-84.

41

kalmamışlardır. Ancak, ilerleyen yıllarda bu haklar bile Kosovalıların elinden alınacaktır.76

1980’li yıllardan itibaren Yugoslavya ekonomik bunalımlar yaşamaya başlamıştır. Bunun nedenleri olarak Tito’nun ölümüyle ideolojinin inandırıcılığını yitirmesi, Batı’dan yapılan ekonomik yardımların kesilmesi, Cumhuriyet’ler ile Özerk Bölge’ler arasındaki farklılıkların çoğalması gösterilebilir. Tito’nun ölümüyle Yugoslavya hem ekonomik hem de politik krizler yaşamaktaydı. Sırbistan Başkanı Miloşeviç, partisinin ve kendisinin otoritesini artırmak için krizlerin odağına milliyetçiliği koyup Kosova’yı da hedef olarak gösteriyordu. Arnavut milliyetçiliği tehlikesini hedef göstererek, Kosova topraklarında Sırp baskısını artırıyordu.

Kosova’da bu baskılar sonucunda hem ekonomik hem de sosyal düzen bozulmuş, Arnavutlar ve Sırplar arasında milliyetçilik akımları şiddetlenmiş, çeşitli sokak protestoları olmuştur. Kosova’daki Arnavutlar artık açık bir dille “kendi kaderlerini tayin hakkı” ndan söz etmeye başlamışlar; bağımsızlık ilanı ve cumhuriyet olma gibi taleplerini dile getirmeye başlamışlardır.

Aralık 1987’de Miloşeviç, iç darbe sonucunda Yugoslavya Komunist Partisi’nin başına geçmiştir. Miloşeviç’in ilk eylemleri, Kosova ve Voyvodina’nın özerk statülerini kaldırarak, bu iki bölgeyi Sırbistan’a bağlamak olmuştur. Özerk statüdeki Kosova’nın Komünist Cumhurbaşkanı Azem Vlasi tutuklanmıştır. Kosova’da ekonomik ve sosyal politikalar, eğitim alanı, polis ve mahkemeler ile diğer idari yetkiler ve resmi dili belirleme yetkisi Sırbistan’a verilmiştir.77 Kosova, 1989’da Belgrad yönetiminin kontrolüne girmiştir. Sırbistan yönetimi Kosova’daki Arnavutlara baskı uygulanmıştır.

Arnavutça eğitim hakkı engellenmiştir. Arnavutlar ikinci sınıf vatandaş konumuna düşürülmüştür. Miloşeviç döneminde Kosova’da yaşanan olaylardan biri de, bölgedeki Sırp askerlerinin Kosova’nın en büyük şehri Priştine’deki Radyo ve Televizyon Binasını basarak burada bulunan görevlileri tartaklamaları ve bu kurumun Arnavutça yayın yapmasının yasaklanmasıdır. Yine bu dönemde Arnavutça eğitim yapan okullar kapatılmış ve kamu kurumlarında çalışan Arnavutlar işten çıkarılmıştır.78

76Fatma Taşdemir, Pınar Yürür, “Kosova Sorunu: Tarihi ve Hukuki Bir Değerlendirme”, GÜİİBF Dergisi, Cilt:1, Sayı: 3, 1999, s.142.

77Fatma Taşdemir - Pınar Yürür, a.g.e., s.143.

78Osman Karatay, a.g.e., s. 108.

42

1989 yılında özerkliğin geri verilmesi için 215 Arnavut aydın protestolar düzenlemiş, bu protestolar tutuklamalar ile sonuçlanmış ve toplumsal gerilim iyice artmıştır. Sırpların bu uygulamaları neticesinde, Kosovalı Arnavutlar bağımsızlık yönündeki taleplerini dile getirmeye başlamışlardır. Kosovalı Arnavutlar bu amaçla yeni bir siyasi parti kurma arayışına girmişlerdir. Bu kapsamda, İbrahim Rugova’nın liderliğinde “Kosova Demokratik Birliği” kuruldu. Söz konusu Parti, kısa süre içinde güçlenerek, Arnavutların büyük bir kısmını temsil eder hale gelmiştir. Kosova’da uygulanan sıkıyönetimin kaldırılması için Arnavutlar çeşitli gösteriler düzenlemiştir. Bu gösterilerde on dört kişinin Sırp güçleri tarafından öldürülmesi sonucunda gerilim had safhaya ulaşmıştır.79

Bu gelişmeler üzerine Belgrat yönetimi Kosova Parlamentosu’nu kapatmıştır.

Bunun üzerine, 7 Eylül 1990’da Kaçanik kentinde toplanan eski Kosova Parlamentosu’nun 114 Arnavut delegesi, Kosova Cumhuriyeti Anayasası’nı ve diğer yeni yasaları oybirliği ile kabul ettiler. 1991 yılının Eylül ayında ise Kosova’nın bağımsızlığı için referandum düzenlendi. Katılımın %87 oranında olduğu bu referandumda oy kullananların % 100’ü bağımsızlık yolunda oyunu kullanmışlardır. 19 Ekim 1991’de Kosova Cumhuriyeti Parlamentosu, bağımsız Kosova Cumhuriyeti’nin kurulduğunu ilan etti. Kosova’nın bağımsızlık ilanı ilk olarak Arnavutluk tarafından tanınmıştır. 1992 yılının Mayıs ayında yapılan Devlet Başkanlığı seçimlerinde ise, tek aday olan İbrahim Rugova, oyların yüzde %99,7’sini almış ve Başkan seçilmiştir.80

İbrahim Rugova ile Kosova bir bakıma Sırbistan’da devlet içinde devlet olmuştur. Kosova kendi devlet kurumlarını yaratmış ve sivil itaatsizlik politikası izlemiştir. Rugova, yürüttüğü sivil itaatsizlik politikaları ile Kosova’nın bağımsızlığında önemli bir rol oynamıştır ve Kosova’nın bağımsızlığının baş mimarlarından biridir.

Ancak daha sonraları sivil itaatsizlik pek işe yaramamaya başlamış ve baskılardan, ekonomik krizlerden ve rejimin uygulamalarından bunalan Kosova halkı uluslararası desteği de arkasında bulamamış ve sorunlarına silaha başvurarak çözüm aramaktan başka seçenekleri kalmamıştı. Bu şekilde uluslararası kamuoyunun ilgisini de çekmiş olacaklardı. 1995 yılında Kosova Kurtuluş Ordusu (UÇK) kuruldu. UÇK’nın

79Hüseyin Savaş,a.g.e.,s. 105.

80Aydın Babuna, a.g.e., s.14-17.

43

amacı; Kosova’yı Sırbistan’ın boyunduruğundan kurtararak, bağımsız bir devlet yapmaktı. 1998 yılında UÇK’nın gerçekleştirdiği eylemler geniş boyutlara ulaşmış ve Kosova’nın tümüne yayılmıştır.81

UÇK’nın kurulması için destek veren en önemli unsur ise Kosova’daki Sırp baskılarından kaçan “Arnavut Diasporası” olmuştur. Yurt dışındaki Arnavutlardan özellikle de Amerika Birleşik Devletleri (ABD), Almanya ve Avustralya’da bulunanlar UÇK’ya mali destek sağlıyorlardı. Verilen bu destek sayesinde Kosova’daki Arnavut kimliklerini ve varlıklarını koruma amacındaydılar. Kosova Kurtuluş Ordusuna (UÇK)katılan Arnavut genç sayısı her geçen gün artıyordu. UÇK’nın eylemleri başlarda başarılı olsa da geçen zaman zarfında Sırp ordusu Kosova topraklarına hakim olmayı başarmıştır. Ancak, UÇK yaptığı eylemler ile dünya kamuoyunun dikkatini Kosova’ya çekmeyi başarmıştır.

Miloşeviç ise UÇK’nın yoğunlaşan terör eylemleri karşısında Kosova’daki Sırp güçlerinin sayısını artırmış ve UÇK’yı “yasadışı terör örgütü” ilan etmiştir. Sırp güçleri UÇK’ya karşı düzenlediği operasyonlarda yalnızca örgütün lider kadrolarını değil, aynı zamanda pek çok masum sivili de katletmiştir. Binlerce Kosovalı Arnavut bu operasyonların sonucunda ya şehit edilmiş ya yaralanmış veya evlerinden yurtlarından sürülerek mülteci konumuna düşmüşlerdir.82

Kosova’da şiddetli çatışmalar başlamış, 1998 yılı içinde Sırp askerleri Kosova’da 311 kasabaya saldırmış, 266 kasabayı ağır silahlarla tahrip etmiş,yaklaşık 500.000 kişi de yerinden edilmiştir. Çatışmalar tehlikeli bir noktaya varınca, uluslararası toplum müdahale kararı vermiştir. Yugoslavya - Bosna krizinde kurulan ve ABD, İngiltere, Fransa ve Rusya’nın yer aldığı “Temas grubu” Belgrad yönetimi ile görüşmeler yapmış ve Kosova sorununun artık bir “iç sorun” olmaktan çıktığını belirterek, Kosova’ya daha geniş özerklik haklarının tanınması gerektiğini vurgulamıştır. Ancak, Kosova’daki Raçak kentinde yapılan katliamda 45 Arnavut’un öldürülmesi ve katledilen sivillerin görüntülerinin tüm dünyada ekranlarda izlenmesi uluslararası toplumda bir infiale yol açmıştır.

1998 yılında Sırp güçleri ile Kosova Arnavutları arasındaki çatışmalar ve Sırpların “etnik temizleme” politikaları sonucunda yaklaşık 1500 Kosovalı ölmüş,

81Ana Lalaj, Kosova Rruga e Gjate Drejt Vetevendosjes, Teona Yayınevi, Tirana, 2000, s. 219.

82Şule Kut, a.g.e., s.153.

44

400.000’e yakın kişi de mülteci konumuna düşmüştür. 1999 yılında ise yaklaşık 1,5 milyon kişi mülteci durumuna düşmüş, 225.000 kişi kaybolmuş ve 5.000 kişi de öldürülmüştür.83

Kosova’daki durum vahametini giderek artırırken ABD, askeri müdahale tarafındaydı, Avrupa Birliği ülkeleri ise, Kosova sorununun çözüme bağlanabilmesi için kapsamlı bir diyalog fikrini savunuyorlardı. Uluslararası Temas Grubu, çatışmalara ve şiddete son verebilmek için hem Sırp yetkililerini hem de Kosovalı yetkilileri bir Avrupa ülkesinde yapılacak uluslararası görüşmelere katılmaya davet etmiştir. Bu görüşmelere UÇK temsilcileri (UÇK temsilcilerinden biri de Kosova’nın günümüzdeki Cumhurbaşkanı Hashim Thaçi’dir), Sırbistan yetkilileri ve Fransız ve İngiliz Dışişleri Bakanları katılmıştır.

3.1.1. Rambouillet Konferansı

Kosova krizinin çözümüne yönelik olarak, Sırp ve Arnavut tarafları ile Fransa ve İngiltere Dışişleri Bakanları katılımıyla 5 Şubat 1999’da Fransa’nın Rambouillet kasabasında uluslararası bir konferans düzenlenmiştir. Arnavut heyetinin başkanı, UÇK’nın siyasi yetkilisi Hashim Thaçi olmuştur. Sırbistan heyeti ise Sırbistan Başkanı Milan Militinoviç başkanlığında katılmıştır. Konferans’ta Kosova’yı UÇK’nın temsil etmesi Sırpların sert tepkisine yol açmış ve Sırp tarafı Konferans başlamadan önce uzlaşmaz bir tutum izleme kararı almıştır.

Konferansın temel ilkeleri, Kosova’nın siyasi ve hukuki statüsünün belirlenmesi, ateşkesin sağlanması, NATO’nun askeri müdahalesi ve Kosova’nın 3 yıllık bir plan çerçevesinde kendi kendini yönetmesi ve Kosova’ya geniş özerklik verilmesiydi. Sırpların en fazla tepkisini çeken madde ise, NATO’nun Kosova’da askeri birlik oluşturmasına ilişkin olandı. Sırplara göre böyle bir durum, Sırbistan’ın egemenliğinin ihlali olacaktı. NATO Birlikleri, sadece Kosova’da değil tüm Sırbistan topraklarında istediği yerde bulunabilme ve serbestçe hareket edebilme yetkisine sahip olacaktı; Sırplar ise buna şiddetle karşı çıkıyordu.

83 http://www.nato.int/kosovo/history.htm. (17.04.2017).

45

Rambouillet görüşmelerinde maddeler uzun bir süre tartışılmış, Sırplar uzlaşmaz bir tutum izlemiştir. Diğer yandan, görüşmeler sırasında NATO’nun hava harekatı tehdidi olmuş, Sırbistan ise buna karşılık Rusya ve Çin’in desteğini alarak NATO’nun ne denli ciddi olabileceğini görmek ve beklemek istemiştir.

Barış görüşmeleri süresince Kosova’da çatışmalar artmış ve çok sayıda insan hayatını kaybetmiştir. Arnavut yetkilileri ise Barış Anlaşmasını kabul etmiş, ancak Sırp tarafı uzlaşmaz tavırlarına devam etmiştir. Kosova’daki çatışmaların artması üzerine, barış görüşmeleri Paris’te olacak olan ikinci tur görüşmelerine kadar ertelenmiştir.84

Yugoslavya’daki yönetim ise Kosova sorunun bir iç mesele olduğunu ileri sürmekte ve Batı’nın bu meseleye karışmasını istememişlerdir. NATO’nun konuşlandıracağı gücü egemenliklerinin ihlali olarak gördükleri için buna şiddetle karşı çıkmışlardır. 23 Nisan 1998’de yapılan bir halk oylamasının sonucu %95 oranında Kosova sorununda yabancıların arabuluculuk yapmasının aleyhinde çıkmıştır.85

Barış görüşmelerinde Temas Grubu’nun hazırladığı nihai çözüm önerileri her iki tarafa da sunulmuştur. Bu çözüme göre, Kosova 3 yıl içinde geniş özerklik elde edecek ve kendi kendini yönetecekti; buna ilişkin anlaşmanın garantörlüğünü ise NATO üstlenecekti. Bu nedenle NATO, çatışma halinde olan taraflara sürekli olarak baskı uygulayarak, Temas Grubu’nun ve Güvenlik Konseyi’nin kararlarının uygulanmasında ısrar etmiştir.86

Rambouillet Konferansı’ndaki görüşmeler sırasında Sırplar sürekli olarak anlaşma metnine karşı çıkarak görüşmeleri zora sokmuştur. Zira, anlaşma metninde yer alan EK B belgesi NATO’nun Sırbistan topraklarında rahatça hareket etmesine izin vermekteydi, Sırplar EK B’nin kabul edilmesinin, Sırbistan’ın egemenlik haklarından vazgeçmesi anlamını taşıyacağını ileri sürüyordu. Rambouillet Konferansı sonucunda ortaya konan anlaşma metni, Kosovalılar tarafından imzalanmasına rağmen Sırplar tarafından imzalanmayınca geçerliliğini yitirmiştir. Diplomatik yöntemler sorunu çözmede yetersiz kalmış ve Kosova’daki sivil katliamların devam etmesi ve medyada devamlı yer bulması nedeniyle NATO 24 Mart 1999’da Kosova’ya müdahale etmek zorunda kalmıştır.87

84Doğan Tılıc, Kosova, Ümit Yayıncılık, Ankara, 1999, s.134-135.

85Yusuf Sarınay, “Geçmişten Günümüze Kosova”,Kök Araştırmaları, Cilt: 1, Ankara, 1999, s. 159-160.

86BlerimShala, Vitet e Kosoves; 1998-1999, Zeri Yayınları, Priştine, 2003, s. 213-214.

87Emir Türkoğlu, a.g.e.,s. 121.

46