• Sonuç bulunamadı

Bağımsızlık İlanından Önce AB - Kosova İlişkileri

3. Kosova’nın Devlet Olma Sürecinde Avrupa Birliği ile İlişkiler

3.1. Bağımsızlık İlanından Önce AB - Kosova İlişkileri

Yugoslavya’nın dağılma sürecinde AB, Yugoslavya’nın “toprak bütünlüğünü koruma” ile “bağımsızlık ilan eden ülkeleri tanıma” arasında ikilemde kalmıştır. Bu ikilem nedeniyle, AB üyesi devletler ortak bir karara varamamış ve krizler sırasında etkili müdahalede bulunamamıştır. Örneğin, Bosna-Hersek Krizi’nde AB pasif bir tavır sergilemiştir. Kosova Krizi’nin ortaya çıkması ile AB, Bosna-Hersek Krizi sırasında

164European Neighbourhood Policy And Enlargement Negotiations, https://ec.europa.eu/neighbourhood-enlargement/countries/detailed-country-information/kosovo_en (24.04.2018).

89

yapılan hataları tekrarlamak istememiş ve kendi kurumsal yapısının kısıtlarının farkına varmıştır.165

Bosna Savaşı’ndan sonra, AB’den beklediği açılımı göremeyen Kosova’da İbrahim Rugova önderliğinde sivil itaatsizlik eylemlerine başlanmış ve bunlardan beklenen sonucun alınamaması, Kosova Kurtuluş Ordusu’nun (UÇK) kurulmasını ve silahlı eylemlere varan süreci tetiklemiştir. Diğer yandan, Kosova Krizi sırasında AB’nin siyasi ve askeri anlamda Avrupa Kıtası’nda yaşanan sorunları çözme konusunda yetersiz kaldığı anlaşılmıştır. Soğuk Savaş’tan sonra Balkanlarda yaşanan üçüncü Savaş olan Kosova Savaşı sırasında AB’nin krizleri çözme veya önleme konusunda etkili olamadığı ve çatışmaları durdurma gücünden yoksun olduğu ortaya çıkmıştır. Kosova Savaşı’nın AB için en önemli sonucu ise, AB kapsamında “Avrupa Güvenlik ve Savunma Politikası” oluşturma girişimlerine hız verilmesi olmuştur. 1998 yılında bölgede şiddetin tırmanması ve Kosova halkının yaşadığı şiddetin medyaya yansıması üzerine AB, Bosna Krizi’nde yaşanan sürece göre daha aktif bir rol üstlenmeye karar vermiştir. Kosova Krizi’ne AB ülkelerinin ilk tepkisi, diplomatik yollarla olmuştur. 15 Haziran 1998’de gerçekleşen Cardiff Zirvesi’nde AB Konseyi, “Kosova’da şiddetin derhal durdurulmasını ve Kosova’ya genişletilmiş bir özerklik verilmesini istemiştir”.166 1998 yılında AB’nin Kosova politikası, ülkede saldırıların durdurulması için Yugoslavya’ya baskı yapılması ve Kosova’nın statüsünün belirlenmesi için en kısa sürede müzakerelerin başlaması şeklinde olmuştur.

AB’nin baskıları sonucunda Eylül 1998’de Sırbistan, aşamalı olarak askerlerini Kosova’dan çekmeyi ve uluslararası gözlemcilerin Kosova’daki durumu denetlemesini kabul etmiştir. 1999 yılındaysa Fransa’da Rambouillet Konferansı gerçekleştirilmiştir.

Rambouillet Konferansı’nda AB üyesi ülkeler, Sırbistan’ın gerçekleştirdiği etnik temizliğin acilen durdurulmasını istemiş ve NATO komutasında, Birliğin de yer alacağı bir uluslararası gücün Kosova topraklarında konuşlandırılmasını desteklemişlerdir.

Ancak, Miloseviç’in tüm bu önerileri reddetmesi üzerine AB ülkeleri, ABD’nin önderliğinde gerçekleşecek bir NATO operasyonunu desteklemeye başlamışlardır. 1999 yılının Mart ayında başlayan NATO askeri operasyonu, AB üyesi ülkelerin çoğunluğu tarafından desteklenirken Fransa, İtalya ve Yunanistan çekimser kalmış, diğer ülkeler de

165 Şule Kut, a.g.e.,s.182.

166Cardiff European Council Presidency Conclusions, SN 150/1/98 REV:1, 1998, s. 35.

90

askeri olarak operasyona destek vermiştir. Bunun nedeni, AB’nin ortak dış politikasının oluşturulamamasından kaynaklanmakta ve her devlet kendi politik çıkar ve önceliklerine pozisyon almaktadır. 1999 yılının Haziran ayında Yugoslavya kuvvetlerinin Kosova’dan çekilmesini hükme bağlayan Antlaşma imzalanmış ve böylece NATO müdahalesi sona ermiştir.

NATO Müdahalesinin sona ermesiyle, BM Güvenlik Konseyi,Kosova’yı “BM Kosova Misyonu (UNMIK)”nun yönetimi altına sokan 1244 Sayılı Kararı kabul etmiştir. AB, Savaş’tan sonra, Kosova’ya 378 milyon Avro insani yardım yapmış ve yeniden yapılandırma içinde 127 milyon Avroluk destek sağlamıştır.

NATO harekatı sonrasında AB, Balkan coğrafyasındaki herhangi bir çatışma veya istikrarsızlığın Birliği doğrudan etkileyeceğini anlamıştır. Dolayısıyla,AB Kosova’da mali ve kurumsal varlığıyla önemli bir rol üstlenmiş ve Batı Balkanlar bölgesinde yaşanan çatışma ve istikrarsızlığa karşı “genişleme stratejisi” geliştirip Balkan ülkelerine üyelik perspektifi kazandırmaya çalışmıştır.167 2000’li yıllara gelindiğinde ise AB, Doğu Avrupa ve Balkanlar’a yönelik “genişleme” açılımını başlatmıştır. Bununla birlikte, bölgede etkinliğini korumak isteyen Rusya açısından

“çıkar alanının daralması” durumu ortaya çıkmış, bu nedenle Rusya Kosova sorununda Sırbistan’ın yanında yer almıştır.

3.1. 1. 2002 - 2008 Döneminde AB’nin Kosova Perspektifi

2004 yılında Arnavutlar ile Sırplar arasında Kuzey Mitrovica’da meydana gelen çatışmada 19 kişinin hayatını kaybetmesi üzerine Arnavutlar tarafından bağımsızlık istekleri artmış ve BM’ye olan güven azalmıştır. Bu süreçte, Martti Ahtisaari’nin “denetimli bağımsızlık” önerisi ve AB’nin bu öneriye olumlu yaklaşması ile Kosova halkı nezdinde oluşan bu güven boşluğu giderilmeye çalışılmıştır. Nitekim AB, 2002 yılında bölgeye yönelik bir“AB vizyonu” oluşturabilmek için“İstikrar-Ortaklık Takip Mekanizması”nı devreye sokmuştur. Haziran 2003’teki Selanik Zirvesi’nde Kosova’ya bir AB perspektifi sunularak, Kosova halkının gelecekteki yerinin Avrupa olduğu belirtilmiştir. 2005 yılında “Kosova için Avrupalı Gelecek” adı altında bir belge yayınlanmıştır; bunun amacı komşuları AB perspektifi doğrultusunda

167Ercüment Tezcan, İlhan Aras, Altuğ Günar, a.g.e., s. 665.

91

ilerlerken, Kosova’nın geride kalmaması idi. Bu yıldan itibaren AB;Sırbistan, Karadağ ve Kosova için İlerleme Raporlarını ayrı ayrı yayınlamaya başlamıştır. 168

Kosova bu süreçte birtakım ilerlemeler kaydetmesine rağmen, ekonomik krizlerle boğuşmakta, işsizlik, etkin olarak işlemeyen devlet sistemi, yolsuzluk ve mali ve yapısal sorunlarla uğraşmaktadır. AB ile kurduğu yakın ilişkiler sayesinde ve AB’nin yeniden inşa sürecindeki katkıları nedeniyle, bağımsızlık ilanında AB en önemli role sahip olmuştur. BM Kosova Özel Temsilcisi Martti Ahtisaari’nin arabuluculuğunda devam eden Sırbistan-Kosova müzakerelerinin çıkmaza girmesiyle, Kosova 17 Şubat 2008’de ABD’nin ve AB üyesi ülkelerin çoğunluğunun desteğiyle bağımsızlığını tek taraflı olarak ilan etmiştir. Akabinde, 15 Haziran 2008’de Kosova Anayasası yürürlüğe girmiştir. Kosova Anayasası’na göre Kosova Devleti, “Arnavut ve diğer etnik topluluklardan oluşan çok etnik yapılı demokratik bir cumhuriyet” olarak tanımlanmaktadır. Anayasa’nın yürürlüğe girmesiyle, UNMIK’in görevleri kademeli olarak AB’nin Kosova’da Hukukun Üstünlüğü Misyonu olan EULEX Misyonuna devredilmiştir.

Tablo 1: AB’nin 1999 - 2007 Yılları Arasında Kosova’ya Tahsis Ettiği Fonların Sektörlere Göre Dağılımı169

Adalet, Polis ve Sınır Yönetimi 45

Kamu Yönetimi Reformu 131

Ekonomik ve Sosyal Gelişme 695

Ekonomik Strateji ve KurumsalGeliştirme 94

Kırsal Kalkınma 68

168Ercüment Tezcan, İlhan Aras, Altuğ Günar, a.g.e., s. 666-672.

169Ercüment Tezcan, İlhan Aras, Altuğ Günar, a.g.e., s. 667.

92

Yukarıdaki tablodan anlaşılacağı üzere, NATO müdahalesinden Kosova’nın bağımsızlığına kadar olan dönemde AB’nin finansal desteğinin, yeni savaştan çıkan bir devlet olan Kosova’nın devlet inşa süreci için gerekli olan altyapı, istikrarın sağlanması, ekonomik ve sosyal gelişmeye yönelik olduğu söylenebilir.