• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1. KAVRAMSAL VE KURAMSAL ÇERÇEVE

1.3. Türkiye’de Koruyucu Aile Hizmeti

1.3.1. Koruyucu Aile Hizmetinin Gelişimi

Koruyucu Aile Modeli, Geçici Koruyucu Aile Modeli, Süreli Koruyucu Aile Modeli ve Uzmanlaşmış Koruyucu Aile Modelidir.

Yukarıda yer alan maddeler koruyucu aile hizmetine bir takım yenilikler getirmiştir. Duman’ın (2008) belirttiğine göre Amerika’daki bazı eyaletlerde koruyucu aile olmak için “Koruyucu Aile Sertifika” programına katılıp başarılı olmak zorundadırlar, sadece bu programda başarılı olup “koruyucu aile sertifikası” alabilen aileler koruyucu aile olabilmektedir. 28497 sayılı Koruyucu Aile Yönetmeliği ile birlikte ülkemizde de bu tarz bir uygulama başlatılmıştır. Yukarıda da belirtildiği üzere koruyucu aile olmak isteyen bireyler olmak istedikleri koruyucu aile modeline göre eğitim almış olmaları gerekmektedir. Koruyucu aile eğitim programını tamamlayan adaylara “koruyucu aile eğitimi katılım belgesi” verilir. Temel aile eğitimi ve koruyucu aile birinci kademe eğitiminin yanı sıra çocuk yetiştirmeye yardımcı olacak sertifikalı diğer eğitimleri almış olanlar, daha özel bakım gerektiren çocuklara verilecek koruyucu aile hizmetlerinde veya süreli koruyucu aile yerleştirmelerinde ise, temel aile eğitimi ve koruyucu aile birinci kademe eğitimini tamamlayanlar öncelikle tercih edilmektedir (Yazıcı, 2014, 253). Bu yönetmelikle birlikte belirlenen hususlar ayrıntılı bir şekilde aşağıda yer alan bölümde açıklanacaktır.

1.3. Türkiye’de Koruyucu Aile Hizmeti

2012 yılında 14.10.1993 tarih ve 21728 sayılı Resmî Gazetede yürürlüğe giren Koruyucu Aile Yönetmeliği kaldırılmış onun yerine koruyucu aile bakım yöntemine yeni bir yaklaşım getiren Koruyucu Aile Yönetmeliği, 12.12.2012 tarih ve 28497 sayılı Resmi Gazetede yürürlüğe konulmuştur (Yazıcı, 2014). Bu bölümde bu yönetmelikle birlikte düzenlenen koruyucu aile hizmetinin gelişimi, koruyucu aile hizmetinin amacı, koruyucu aile hizmetinden yararlanacak çocuğun tespiti, koruyucu aile olabilmenin şartları, koruyucu aile eğitimleri, koruyucu ailenin görev ve yükümlülükleri, koruyucu aileye yapılacak ödemeler ve koruyucu aile hizmetinin sonlandırılması gibi hususlar açıklanacaktır.

1.3.1. Koruyucu Aile Hizmetinin Gelişimi

Ülkemizde Osmanlı Devleti’nden günümüze her zaman çocukların korunmasına çok büyük önem verilmiştir. Dönemi incelediğimizde öksüz veya yetim kalma, maddi

20

yetersizlik, savaş ve göçlerle tehcire uğrayan toplulukların ortada kalmış çocukları ve lâkit bebekler, çocukların korunmasını gerektiren sebepler olarak görülmüştür. Osmanlı Devletinde terk edilmiş, anne-babası bilinmeyen çocuk hangi dine mensup ise yine aynı dine bağlı olan kişiler tarafından eğitilip, himaye edilmesine özen gösterilmiştir (Yazıcı, 2007). Osmanlı Hukukunda, İslâm hükümlerinden yararlanılarak uygulanan kimsesiz çocukların bakılıp, eğitilmek amacı ile aile yanına yerleştirilmesi uygulamasının dışında farklı "koruyucu aile" uygulamalarına da yer verilmiştir. Bu uygulamalardan biri, yetim ve öksüz çocukların yakınları varsa öncelikle onların yanına, yakınları yoksa

kendilerine hamilik yapacak çevredeki hayırseverlerden birinin yanına

yerleştirilmeleridir (İzgi, 1987). Özellikle kız çocuklarının kötü niyetli insanların eline düşmesini engellemek amacı ile yalnız yaşayan ve çocuğu sahiplenebilecek özelliklere sahip olan kadınların yanına yerleştirildikleri görülmektedir (Kurt, 1992).

Cumhuriyet Döneminde de koruyucu aile sistemi uygulanmaya devam edilmiş ve çeşitli düzenlemeler yapılarak günümüze kadar getirilmiştir. 1926 yılında çıkarılan Türk Medeni Kanunu’nun velayet hükümleri çerçevesinde 273. madde ile şu şekilde ifade edilmiştir (Türk Medeni Kanunu, 1926);

MADDE 273. Çocuğun, bedeni veya fikri tekâmülü tehlikede bulunur veya çocuk manen metruk bir halde kalırsa hâkim, çocuğu ana ve babadan alarak bir aile nezdine veya bir müesseseye yerleştirebilir. Velayet altında olmayan çocuklar için ise şu şekilde bir durum öngörülmüştür;

MADDE 274. Velayeti ifadan aciz veya mahcur olan yahut nüfuzunu ağır surette suiistimal eden veya fahiş ihmalde bulunan ana ve babadan, hâkim, velayet hakkını nez edebilir. Ana ve babadan velayet nez olununca, çocuğa, bir vasi tayin olunur. Nez’ in hükmü, ileride doğacak çocuklara şamildir.

Daha sonra 1930 yılında çıkarılan Umumi Hıfzıssıhha Kanunu’nda da koruyucu aile hizmetine ilişkin hükümler şu şekilde yer almıştır (Umumi Hıfzıssıhha Kanunu,1930);

MADDE 161. Metrük (bırakılmış, terk edilmiş) çocukları altı yaşını ikmal edinceye kadar mahalli belediyeleri, belediye olmayan yerlerde köy ihtiyar heyetleri, himayeye mecburdurlar. Hususi müesseseleri olmayan yerlerde belediyeler bu çocukları icap

21

ederse bir ücret mukabilinde bakılmak ve büyütülmek üzere aileler nezdine verirler. Altı yaşından sonra bu çocukların himayesi ve tahsil ettirilmesi Maarif Vekâletince deruhte (üstüne almak) olunur.

Ancak kanunlarda yer alan birtakım eksiklikler ve denetlemelerdeki aksaklıklar nedeniyle koruyucu aile üzerine ilk uygulama 5387 Sayılı Korunmaya Muhtaç Çocuklar Hakkındaki Kanununun yürürlüğe girmesinden sonra gerçekleşmiştir (Kabul: 27.05.1949). Bu kanunda bu hizmetin düzgün bir şekilde uygulanması adına birtakım yetersizlikler içerdiği için mülga 6972 sayılı Korumaya Muhtaç Çocuklar Hakkında Kanun çıkarılmıştır (Kabul: 24.05.1967) (Kurtuluş-Akbulut, 2011).

Çıkarılan bu kanunlar çerçevesinde düzenlenen ve genellikle 0-6 yaş grubundaki çocuklar için yapılan ilk uygulamaları şu şekilde sıralayabiliriz (Karakayalı, 2009):

1. 1958: Adana’da 50 kişilik bir projenin uygulamasına geçilmiştir.

2. 1961: Sosyal Hizmetler Enstitüsünce Ankara’da yürütülen koruyucu aile pilot projesi

3. 1961: Birleşmiş Milletler Çocuklara Yardım Fonu(UNICEF) ile Sağlık ve Sosyal Yardım Bakanlığı ile imzalanan, koruyucu aile pilot projesi (Ankara, Temmuz)

4. 1964: İzmir’de başlatılan koruyucu aile pilot projesi (Aralık)

1975 yılına kadar koruyucu aile hizmeti Sağlık Sosyal Yardım Bakanlığı, Sosyal Hizmetler Genel Müdürlüğü ve Koruyucu Aile Bürosu tarafından yürütülmekteydi. 2099 sayılı genelge ile bu hizmet 1983 yılında Çocuk Bakım Yurtlarına devredilmiştir (Akyüz, 2000). Ayrıca 1983 yılında Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’nun kurulmasını öngören 2828 Sayılı Başbakanlık Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Kanunu yürürlüğe girmiştir. Bu kanuna dayanılarak 1984 yılında ise ilk Koruyucu Aile Yönetmeliği çıkarılmış ve koruyucu aile uygulamaları 1993 yılına kadar, bu yönetmelikte belirtilen esaslara göre yürütülmüştür. 14.10.1993 tarihinde ise, ikinci bir Koruyucu Aile Yönetmeliği çıkarılarak, uygulamada oluşan eksiklikler giderilmeye çalışılmıştır. Bu yönetmelikte de 30.12.2006 tarihli ve 31.07.2009 tarihli yönetmeliklerle bir kısım değişiklikler yapılmasına rağmen 1993 tarihli yönetmelik yürürlükte kalmaya devam etmiştir (Kurtuluş-Akbulut, 2011).

2011 yılında yayınlanan 633 sayılı Kanun Hükmünde Kararname ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü kapatılarak, Aile ve Sosyal Politikalar

22

Bakanlığı kurulmuştur. Aynı Kanun Hükmünde Kararname’ye göre Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı bünyesinde “Çocuk Hizmetleri Genel Müdürlüğü” de kurulmuştur. 6 Haziran 2018’de, Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı(ASPB)(mülga) ile Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın(mülga) birleştirileceği açıklanmıştır. 10 Temmuz 2018 tarihli ve 30474 sayılı Resmi Gazete de yayımlanan 1 sayılı Cumhurbaşkanlığı Teşkilatı Hakkında Cumhurbaşkanlığı Kararnamesinde ise "Çalışma, Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı" olan başlığı "Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı" olarak yeniden düzenlenmiştir.

Benzer Belgeler