• Sonuç bulunamadı

2.5. Çocuk Hakları Sözleşmesinde Yer alan Çocuk Hakları

2.5.3. Korunma Hakkı

Koruma hakkı; aile içerisinde ebeveynlerin çocuklarına karşı ilgisiz, sevgisiz davranması, çocuklara karşı uygulanan ihmal, istismar, fiziksel şiddet gibi kötü muameleden çocukların korunmasıyla ilgili hakları içerir (Franklin, 1993). Çocuğun korunma hakları kapsamında pedagojik ve psikolojik hakları, çocuk işçiliğinin yasaklanması, çocuk suçluluğunun önlenmesi, bakım kurumları, bakım teknikleri, çocuk mahkemeleri gibi kavramlar son yıllarda gündemde yer almaya başlamıştır (Gökçe, 1983). Çocukların birçok tehlikeden korunması onların yaşama

ve gelişmelerinin sağlıklı ilerlemesine katkı sağlayacaktır. Bütün çocuklar istismar, ihmal ve her türlü riske karşı korunma hakkına sahip olmakla beraber çocuğun korunması hususunda temel sorumluluk aileye aittir (Akyüz, 2000).

Aileler çocuklarının korunması için öncelikle onların “ben sınırlarına” saygı göstermelidir. Örneğin; özellikle 3 yaşından sonra çocuğun izin alınarak öpülmesi, odasına girerken kapısının çalınması, eşya ve oyuncaklarının izin ile alınması gibi davranışlar onun ben sınırını oluşturmasına yardımcı olacaktır. Çocuğa “ben sınırına” müdahale eden kişilere tepki vermesi öğretilmelidir. Toplumumuzda ısırarak sevme çokça görülmekte ve normal karşılanmaktadır. Ailelerin buna izin vermemesi gerekmektedir. Çünkü küçük yaşta bu şekilde yoğun olarak sevilen çocuklar ilerde karşılaşabilecekleri taciz durumunda tepki vermede zorlanacaktır. Gördüğü taciz onda sevildiği algısını yaratabilir (URL-3).

Çocuğa tanımadığı kişilerden hediye ve yiyecek almaması da öğretilebilir. Ayrıca ailede şiddete maruz kalan çocuklar belli bir süre sonra korkmayı ve tepki vermemeyi öğrenebilmektedir. Bu yüzden asla şiddete başvurulmamalıdır. Çocuğun yaptığı herhangi bir hata karşısında anne baba yaptığı şeyin sonuçlarını onun anlayabileceği düzeyde çocuğa anlatmalıdır. Ölçülerin aşılmaması takdirde aileler çocuklara kurallar koyma konusunda çekingen olmamalıdır. Günlük hayatta kuralları olan çocukların tehlikelere karşı korunması daha kolay olacaktır. Ancak aileler belirlediği kurallarla çocuğun özgürlüğünü kısıtlayıcı olmamalıdır. Aşırı korumacı tutum da çocuğu bağımlı kişilik haline getirebilir (URL-7). Örneğin; düşme tehlikesi var diye bisikleti yasaklamak yerine, frenleri, tekerlekleri sağlam olan ve koruma kaskı takılarak bisiklet sürülmesine izin verilmelidir. Ebeveynlerin tehlikelere karşı gözleri çocuklarının üzerinde olmalı ancak bunu onları kısıtlayarak değil önlemler alarak yapmalıdırlar. Ailelerin bütün bu sorumlulukları çocuk haklarına uygun olarak yerine getirmesi gerekmektedir. Yerine getiremediği takdirde ise devletin gereken yardımı verme görevi bulunmaktadır (Akyüz, 2010). Devletlerin çocukları zihinsel, bedensel risklerin her türlüsünden korumaya yönelik yasal ve idari tedbirleri alma sorumluluğu vardır (Özdemir-Uluç, 2008). Çocuk hakları sözleşmesinin korunma hakkı ile ilgili olan maddeleri şunlardır (URL-6, 2018):

Madde 19:

“Bu Sözleşmeye Taraf Devletler, çocuğun ana-babasının ya da onlardan yalnızca birinin, yasal vasi veya vasilerinin ya da bakımını üstlenen herhangi bir kişinin yanında iken bedensel veya zihinsel saldırı, şiddet veya suiistimale, ihmal ya da ihmalkâr muameleye, ırza geçme dâhil her türlü istismar ve kötü muameleye karşı korunması için; yasal, idari, toplumsal, eğitsel bütün önlemleri alırlar”

“Bu tür koruyucu önlemler; burada tanımlanmış olan çocuklara kötü muamele olaylarının önlenmesi, belirlenmesi, bildirilmesi, yetkili makama havale edilmesi, soruşturulması, tedavisi ve izlenmesi için gerekli başkaca yöntemleri ve uygun olduğu takdirde adliyenin işe el koyması olduğu kadar durumun gereklerine göre çocuğa ve onun bakımını üstlenen kişilere, gereken desteği sağlamak amacı ile sosyal programların düzenlenmesi için etkin usulleri de içermelidir”

Madde 20:

“Geçici ve sürekli olarak aile çevresinden yoksun kalan veya kendi yararına olarak bu ortamda bırakılması kabul edilmeyen her çocuk, devletten özel koruma ve yardım görme hakkına sahip olacaktır”

“Taraf Devletler bu durumdaki bir çocuk için kendi ulusal yasalarına göre, uygun olan bakımı sağlayacaklardır”

“Bu tür bakım, başkaca benzerleri yanında, bakıcı aile yanına verme, İslam Hukukunda kefalet (kafalah), evlat edinme ya da gerekiyorsa çocuk bakımı amacı güden uygun kuruluşlara yerleştirmeyi de içerir. Çözümler düşünülürken, çocuğun yetiştirilmesinde sürekliliğin korunmasına ve çocuğun etnik, dinsel, kültürel ve dil kimliğine gereken saygı gösterilecektir”

Madde 21:

“Evlat edinme sistemini kabul eden ve/veya buna izin veren Taraf Devletler, çocuğun en yüksek yararlarının temel düşünce olduğunu kabul edecek ve aşağıdaki ilkeleri gerçekleştireceklerdir”:

“Bir çocuğun evlat edinilmesine ancak yetkili makam karar verir. Bu makam uygulanabilir yasa ve usullere göre ve güvenilir tüm bilgilerin ışığında; çocuğun, ana babası, yakınları ve yasal vasisine göre durumunu göz önüne alarak ve gereken durumlarda tüm ilgililerle yapılacak görüşme sonucu onların da evlat edinme konusundaki onaylarını alma zorunluluğuna uyarak, kararını verir”

“Çocuğun kendi ülkesinde elverişli biçimde bakılması mümkün olmadığı veya evlat edinecek veya yanına yerleştirilecek aile bulunmadığı takdirde/ülkelerarası evlat edinmenin çocuk bakımından uygun bir çözüm olduğunu kabul ederler”

“Başka bir ülkede evlat edinilmesi düşünülen çocuğun, kendi ülkesinde mevcut evlat edinme durumuyla eşdeğer olan güvence ve ölçülerden yararlanmasını sağlarlar”

“Ülkelerarası evlat edinmede, yerleştirmenin ilgililer bakımından yasadışı para kazanma konusu olmaması için gereken bütün önlemleri alırlar”

“Bu maddedeki amaçları, uygun olduğu ölçüde, ikili ya da çok taraflı düzenleme veya anlaşmalarla teşvik ederler ve bu çerçevede, çocuğun başka bir ülkede yerleştirilmesinin yetkili makam veya organlar tarafından yürütülmesini güvenceye almak için çaba gösterirler”

Madde 22:

“Taraf Devletler, ister tek başına olsun isterse ana babası veya herhangi bir başka kimse ile birlikte bulunsun, mülteci statüsü kazanmaya çalışan ya da uluslararası veya iç hukuk kural ve usulleri uyarınca mülteci sayılan bir çocuğun, bu sözleşmede ve insan haklarına veya insani konulara ilişkin ve söz konusu devletlerin taraf oldukları diğer uluslararası sözleşmelerde tanınan ve bu duruma uygulanabilir nitelikte bulunan hakları kullanması amacıyla koruma ve insani yardımdan yararlanması için gerekli bütün önlemleri alırlar”

“Bu nedenle, Taraf Devletler, uygun gördükleri ölçüde, Birleşmiş Milletler Teşkilatı ve onunla işbirliği yapan hükümetler arası ve hükümet dışı yetkili başka

kuruluşlarla bu durumda olan bir çocuğu korumak, ona yardım etmek, herhangi bir mülteci çocuğun ailesi ile yeniden bir araya gelebilmesi için ana-babası veya ailesinin başka üyeleri hakkında bilgi toplamak amacıyla işbirliğinde bulunurlar. Herhangi bir nedenle kendi aile çevresinden sürekli ya da geçici olarak ayrı düşmüş bir çocuğa bu sözleşmeye göre tanınan koruma, aynı esaslar içinde, ana-babası ya da ailesinin başkaca üyelerinden hiçbirisi bulunmayan çocuğa da tanınacaktır”

Madde30:

“Soya, dine ya da dile dayalı azınlıkların ya da yerli halkların var olduğu devletlerde, böyle bir azınlığa mensup olan ya da yerli halktan olan çocuk, ait olduğu azınlık topluluğunun diğer üyeleri ile birlikte kendi kültüründen yararlanma, kendi dinine inanma ve uygulama ve kendi dilini kullanma hakkından yoksun bırakılamaz”

Madde32:

Taraf Devletler, çocuğun, ekonomik sömürüye ve her türlü tehlikeli işte ya da eğitimine zarar verecek ya da sağlığı veya bedensel, zihinsel, ruhsal, ahlaksal ya da toplumsal gelişmesi için zararlı olabilecek nitelikte çalıştırılmasına karşı korunma hakkını kabul ederler”

“Taraf Devletler, bu maddenin uygulamaya konulmasını sağlamak için yasal, idari, toplumsal ve eğitsel her önlemi alırlar. Bu amaçlar ve öteki uluslararası belgelerin ilgili hükümleri göz önünde tutularak, Taraf Devletler özellikle şu önlemleri alırlar:

 İşe kabul için bir ya da birden çok asgari yaş sınırı tespit ederler;

 Çalışmanın saat olarak süresi ve koşullarına ilişkin uygun düzenlemeleri yaparlar.

 Bu maddenin etkili biçimde uygulanmasını sağlamak için ceza veya başka uygun yaptırımlar öngörürler”

Madde33:

“Taraf Devletler, çocukların uluslararası anlaşmalarda tanımladığı biçimde uyuşturucu ve psikotrop maddelerin yasadışı kullanımına karşı korunması ve çocukların bu tür maddelerin yasadışı üretimi ve kaçakçılığı alanında kullanılmasını önlemek amacıyla, yasal, sosyal ve eğitsel niteliktekiler de dâhil olmak üzere, her türlü uygun önlemleri alırlar”

Madde34:

“Taraf Devletler, çocuğu, her türlü cinsel sömürüye ve cinsel suiistimale karşı koruma güvencesi verirler. Bu amaçla Taraf Devletler özellikle:

 Çocuğun yasadışı bir cinsel faaliyete girişrnek üzere kandırılması veya zorlanmasını;

 Çocukların, fuhuş, ya da diğer yasadışı cinsel faaliyette bulundurularak sömürülmesini;

 Çocukların pornografik nitelikli gösterilerde ve malzernede kullanılarak sömürülmesini, önlemek amacıyla ulusal düzeyde ve ikili ile çok taraflı ilişkilerde gerekli her türlü önlemi alırlar”

Madde 35:

“Taraf Devletler, her ne nedenle ve hangi biçimde olursa olsun, çocukların kaçırılmaları, satılmaları veya fuhuşa konu olmalarını önlemek için ulusal düzeyde ve ikili ve çok yanlı ilişkilerde gereken her türlü önlemleri alırlar”

Madde36:

“Taraf Devletler, esenliğine herhangi bir biçimde zarar verebilecek başka her türlü sömürüye karşı çocuğu korurlar”

Madde 37:

 Hiçbir çocuk, işkence veya diğer zalimce, insanlık dışı veya aşağılayıcı muamele ve cezaya tabi tutulmayacaktır. On sekiz yaşından küçük olanlara, işledikleri suçlar nedeniyle idam cezası verilerneyeceği gibi salıverilme koşulu bulunmayan ömür boyu hapis cezası da verilmeyecektir.

 Hiçbir çocuk yasadışı ya da keyfi biçimde özgürlüğünden yoksun bırakılmayacaktır. Bir çocuğun tutuklanması, alıkonulması veya hapsi yasa gereği olacak ve ancak en son başvurulacak bir önlem olarak düşünülüp, uygun olabilecek en kısa süre ile sınırlı tutulacaktır.

 Özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuğa insancıl biçimde ve insan kişiliğinin özünde bulunan saygınlık ve kendi yaşındaki kişilerin gereksinimleri göz önünde tutularak davranılacaktır. Özgürlüğünden yoksun olan her çocuk, kendi yüksek yararı aksini gerektirmedikçe, özellikle yetişkinlerden ayrı tutulacak ve olağanüstü durumlar dışında ailesi ile yazışma ve görüşme yoluyla ilişki kurma hakkına sahip olacaktır.

 Özgürlüğünden yoksun bırakılan her çocuk, kısa zamanda yasal ve uygun olan diğer yardımlardan yararlanma hakkına sahip olacağı gibi özgürlüğünden yoksun bırakılmasının yasaya aykırılığını bir mahkeme veya diğer yetkili, bağımsız ve tarafsız makam önünde iddia etme ve böylesi bir işlemle ilgili olarak ivedi karar verilmesini isteme hakkına da sahip olacaktır”

Madde 38:

“Taraf Devletler, silahlı çatışma halinde kendilerine uygulanabilir olan uluslararası hukukun, çocukları da kapsayan insani kurallarına uymak ve uyulmasını sağlamak yükümlülüğünü üstlenirler”

“Taraf Devletler, on beş yaşından küçüklerin çatışmalara doğrudan katılmaması için uygun olan bütün önlemleri alırlar”

“Taraf Devletler, özellikle on beş yaşına gelmemiş çocukları askere almaktan kaçınırlar. Taraf Devletler, on beş ile on ·sekiz yaş arasındaki çocukların silah altına alınmaları gereken durumlarda, önceliği yaşça büyük olanlara vermek için çaba gösterirler”

“Silahlı çatışmalarda sivil halkın korunmasına ilişkin uluslararası insani hukuk kuralları tarafından öngörülen yükümlülüklerine uygun olarak, Taraf Devletler, silahlı çatışmadan etkilenen çocuklara koruma ve bakım sağlamak amacıyla mümkün olan her türlü önlemi alırlar”

Sözleşmenin 19. maddesinde çocuğun bakımından sorumlu kişiler tarafından gerçekleştirilebilecek her türlü ihmal ve istismar, fiziksel şiddet ve kötü muameleye karşı korunması gerekliliğinden bahsedilmiştir. Taraf devletler bu konuda her türlü toplumsal, eğitsel ve hukuki önlemleri almakla görevlidirler.

Sözleşmenin 20. maddesi aile ortamından yoksun çocuklara alternatif aile ya da kurum bakımı imkânları sunma, özel koruma sağlama hususlarında taraf devletlere yükümlülükler vermiştir. Çocuğun yaşadığı bu yoksunluk ölüm, terk edilme gibi nedenlerden dolayı olabilir. Ayrıca devletin çocuğun ailesinden ayrılmasının onun yararına olacağına karar vermesi ile de olabilmektedir. Sözleşmenin 21. maddesi çocuğun evlat edinilmesi yoluyla korunması konusunu ele almıştır. Sözleşmenin 22., 23. ve 38. maddelerinde özel durumu olan çocukların korunması ile ilgili hükümler yer almaktadır. Silahlı çatışma altındaki çocuklar, özürlü çocuklar, sığınmacı çocuklar, azınlık çocukları ve çocuk askerlerin korunması hususunda düzenlemeler yapılmıştır. 22.maddeye göre sözleşmenin getirdiği haklardan ve çocuğa sunulan korumadan mülteci çocuklarının da yararlanabilmesi için taraf devletler her türlü önlemi alacaktır. Ayrıca aile ortamından yoksun bir çocuğa yapılan korumanın kimsesiz duruma düşen mülteci çocuklara da uygulanacağı ifade edilmiştir. Sözleşmenin 23. maddesine göre özürlü çocukların topluma uyumunun sağlanması, bakım ihtiyaçları doğrultusunda korunması için taraf devletler gerekli yardımı yapacak ve önlemleri alacaktır.

Sözleşmenin 30. maddesinde kültürel çeşitlilikler insan hakları çerçevesinde kaldığı sürece kabul edilmiştir. Sözleşmenin 32. maddesinde çocukların bütün haklarından yararlanabilmesi için ekonomik sömürüden korunması, gelişimini bozacak işlerde çalıştırılmaması konuları düzenlenmiştir. Bu maddeye göre taraf devletler çocuğun ekonomik sömürüden korunması için azami çalışma yaşının belirlenmesi, çalışma koşulları ve saatlerinin düzenlenmesini yapmakla sorumlu tutulmuştur. Bu

maddenin etkili bir şekilde uygulanabilmesi için de gerekli cezai ve idari önlemleri almakla gene taraf devletler görevlendirilmiştir. 33. maddede çocuklar her türlü bağımlılığa sebep olan maddeye karşı korunma hakkına sahip olmuştur. Bu konuda tedbirlerin alınması taraf devletlere aittir. Çocuğun her türlü suiistimal ve cinsel sömürüden korunması 34. maddede ele alınmıştır. Taraf devletler çocukların pornografik yayınlarda kullanılmasını, yasadışı cinsel faaliyetlerde bulunması için kandırılmasını ve cinsel olarak sömürülmesini engellemekle yükümlüdür.

Çocuğun ne biçimde olursa olsun kaçırılmasını, fuhuşa zorlanmasını, satılmasını önlemek için ulusal ve uluslararası tedbirleri almakla taraf devletlerin yükümlü tutulması 35. maddede belirtilmiştir. 36. maddeye göre çocuğun esenliğini bozacak her türlü istismardan korunması konusunda taraf devletler sorumludur.37. maddede çocuğa yönelik işkence ve kötü muamele yasağı düzenlenmiştir. 18 yaşından küçük bireylere idam cezası ya da ömür boyu hapis cezasının verilemeyeceği belirtilmiştir. Hiçbir çocuğun keyfi bir şekilde yasa dışı özgürlüğünden mahrum bırakılamayacağına karar verilmiştir. Sözleşmenin 38. Maddesi ise silahlı çatışma ortamındaki çocukların korunması ile ilgilidir. Buna göre, taraf devletler silahlı çatışma altındaki yargılama çevresinde bulunan çocukların haklarını hayata geçirmek için tedbirler almakla görevlidir (Hodgkin ve Newell, 1998; Turanlı, 2004).

Benzer Belgeler